TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
BAYRAM YABA VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2021/26341) |
|
Karar Tarihi: 10/7/2024 |
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Basri BAĞCI |
Üyeler |
: |
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
|
|
Kenan YAŞAR |
|
|
Ömer ÇINAR |
Raportör |
: |
Murat İlter DEVECİ |
Başvurucular |
: |
1. Bayram YABA |
|
|
2. Kadriye YABA |
|
|
3. Cüneyt YABA |
|
|
4. Erkan YABA |
Vekili |
: |
Av. Pınar YALÇIN |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ilaçlarını kullanmasına izin verilmeyen hükümlünün ölmesi ve bu olay hakkında yürütülen ceza yargılamasının etkisizliği nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucular Bayram Yaba ve Kadriye Yaba’nın oğlu, diğer başvurucuların ise kardeşi olan 1997 doğumlu Ö.Y., hakkında verilen ve kesinleşen hürriyeti bağlayıcı cezaların infazı kapsamında bir süre Adana E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutulmuştur. Tutulma sürecinde Ö.Y. hakkında düzenlenen bazı belgelerde Ö.Y.nin epilepsi (sara) hastası olduğu belirtilmiştir.
3. Ö.Y. 8/2/2018 tarihinde Adana Açık Ceza İnfaz Kurumuna (İnfaz Kurumu) nakledilmiştir. Aynı gün akşam saatlerinde Ceza Kurumuna giren Ö.Y. görevlilere epilepsi hastası olduğu söyleyip yanında getirdiği iki ilacı kullanmak zorunda olduğunu ifade etmiştir. Görevliler reçetesi olmadığı gerekçesiyle ve Ö.Y.ye ertesi gün revirden teslim alabileceğini söyleyerek sözü edilen ilaçları alıkoymuştur. Ö.Y. İnfaz Kurumundaki başmemurluk odasına birkaç kez giderek Başmemur K.Y.den ilaçlarını kullanmak için izin istemiş ancak K.Y. buna izin vermemiştir. Ö.Y. ilaçlarını alabilmek için ertesi gün (9/2/2018) revire başvurmuş ancak sağlık memuru Ş.O., Ö.Y.ye ilaçlarını vermediği gibi İnfaz Kurumunda doktor olarak görev yapan fakat görevine gelmeyen E.B.ye de Ö.Y.nin durumunu bildirmemiş, doğum veya süt iznini kullanmak için saat 14.00’te İnfaz Kurumundan ayrılmıştır.
4. Ö.Y. 10/2/2018 tarihinde koğuşunda ölü olarak bulunmuştur.
5. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) Ö.Y.nin ölümü hakkında ivedilikle bir ceza soruşturması başlatmıştır. Soruşturma kapsamında Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulundan (İhtisas Kurulu) alınan 11/4/2018 tarihli raporda; ölümün epilepsi hastalığına bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiğinin kabulü gerektiği ve Ö.Y.nin, epilepsi hastalığının tedavisinde kullandığı bir ilacı kullanmamasının ölüme neden olabileceği açıklanmış ancak ilaçlarını düzenli kullanan epilepsi hastalarında da ani beklenmedik ölümler (SUDEP) görüldüğünün tıbben bilindiği belirtilmiştir.
6. Başsavcılık 19/4/2018 tarihli iddianameyle K.Y. ve Ş.O.ya karşı ihmali davranışla kasten öldürme suçundan kamu davası açmıştır. İddianamede Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 20/11/2015 tarihli yazısı ile tutuklanarak veya nakil yoluyla kurumlara gelen hükümlü ve tutukluların kuruma kabullerinde sürekli ilaç kullanmak zorunda olanların yanlarında getirdikleri ilaçların vakit geçirilmeksizin kendilerine teslim edilmesi amacıyla ilaçların kullanımına dair bir rapor veya reçete bulunmaması hâlinde mevcut raporlar getirilinceye ya da yeniden ilaç kullanım raporu veya reçete düzenleninceye kadar ilaçların listesinin çıkarılmasının ve en fazla ikişer günlük dozlarla mahpuslara verilmesinin görevlilere bildirildiği açıklanmış, şüphelilerin söz konusu bildirime aykırı hareket ederek başvurucuların yakınının ölümüne sebebiyet verdikleri iddia edilmiştir.
7. Kovuşturma Adana 14. Ağır Ceza Mahkemesi (Ceza Mahkemesi) tarafından yürütülmüştür. Dinlenen tanıklardan H.B.; Ö.Y.nin, epilepsi hastası olduğunu ve ilaçlarını almazsa ölebileceğini söylemesine rağmen K.Y.nin Ö.Y.ye ilaçlarını vermediğini beyan etmiştir. Ceza Mahkemesi 21/2/2019 tarihinde yargılamayı sonlandırarak sanıkların beraatine karar vermiştir. Ceza Mahkemesi verdiği kararda Ö.Y.nin İnfaz Kurumuna reçete sunmadığına ve sanıkların Y.B. hakkında düzenlenmiş raporlara Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) kaydı üzerinden ulaşma yetkilerinin bulunmadığına işaret edip İhtisas Kurulunun hazırladığı rapor dikkate alındığında Ö.Y. ilaçlarını kullanmış olsaydı bile ölümün meydana gelmesinin ihtimal dâhilinde olduğunu açıklamıştır.
8. Başvurucuların anılan karara karşı yaptıkları istinaf başvurusunu inceleyen Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi (Ceza Dairesi), İhtisas Kurulunun hazırladığı raporu esas alarak Ö.Y.nin hayatının sona erme tehlikesi ortaya çıkmasına rağmen sanıkların hayatın korunması açısından yapılması gereken icrai davranışları gerçekleştirmediğinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle sanıklara isnat edilen ihmali davranışla kasten öldürme suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı sonucuna varmıştır. Bununla birlikte Ceza Dairesi, ihmali davranışlar neticesinde Ö.Y.nin sağlığı için gerekli olan ilaçları kullanamaması nedeniyle sanıkların ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçundan cezalandırılmaları gerektiği gerekçesiyle sanıkların anılan suç nedeniyle neticeten 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına ancak hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermiştir. Başvurucuların bu karara yönelik itirazı, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesince 16/4/2021 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.
9. Başvuru; süresi içinde, 31/5/2021 tarihinde yapılmıştır.
10. Komisyon başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Başvurucular; yakınlarının günde üç doz kullanmak zorunda olduğu ilaçları İnfaz Kurumuna konulduktan sonra, üstelik yetkililerden ısrarla talep etmesine rağmen iki gün süreyle kullanamamasından dolayı öldüğünü, hastalığı nedeniyle hayatı tehlike altında olan yakınlarının yaşamının korunmadığını iddia etmiştir. Başvurucular ayrıca olay nedeniyle yürütülen yargılamada eksik inceleme yapılmasından ve yargılamanın makulbir sürede sonuçlandırılmamasından yakınarak yaşam hakkının ve bazı anayasal güvencelerin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, yapılacak değerlendirmede Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yaşam hakkı kapsamındaki içtihadı ile ilgili mevzuatın somut olayın kendine özgü koşullarının gözönünde bulundurulması gerektiği ifade edilmiştir. Bakanlık görüşünün ekinde yer alan ve Ceza Kurumu tarafından Başsavcılığa gönderildiği anlaşılan 25/11/2022 tarihli belgenin ilgili kısmı şöyledir:
“...
- Hükümlü ve tutukluların ilaç kullanımına ilişkin rapor ve bilgilerin UYAP sisteminde görünüp görünmediği hususunda;
kurumumuza ilk gelen hükümlülere ait ilaç varsa mahkum kabul tarafından teslim evrağı düzenlenerek kayıt altına alınır. Doktor görene kadar hükümlü nasıl kullandığını beyan eder ise o şekilde hükümlüye kullandırılır. İlaç kullanım reçetesi ya da raporu Uyap sistemine taranır ise görünmekte, uyap sistemine taranmaz ise ilaç kullanım raporu ya da reçetesi görünmemektedir.
- Nakil ve sevk olarak başka kuruma gönderilen hükümlü ve tutukluların ilacının nasıl temin edildiği hususunda;
Nakil gönderilen hükümlünün tüm ilaçları hükümlüye teslim tesellüm evrakı düzenlenip, sayılı olarak ilaçlar teslim edilir. Nakil gelen hükümlünün ise yine aynı şekilde prosedürler uygulanarak nakil çıkışı yapan ceza infaz kurumu tüm ilaçları sayılı olarak teslim evrağıyla teslim eder, geldiği ceza infaz kurumu da kabulünü sağlar ya da doktora muayene ettirilerek reçete ile eczaneden alınarak hükümlüye imza karşılığı ilaçlar teslim edilir.
...”
12. Başvurunun yaşam hakkı kapsamında incelenmesi gerekir. Bununla birlikte başvuruda kamu görevlilerinin Ö.Y.nin ölümüne neden oldukları yönünde makul şüphenin ötesinde kanıt bulunmadığı için yaşam hakkının koruma yükümlülüğüne ilişkin maddi boyutunun bu aşamada incelenmesi mümkün görülmemiştir. Dolayısıyla yapılacak inceleme yaşam hakkının etkili soruşturma yürütme yükümlülüğüne ilişkin usul boyutuna hasredilmiştir.
13. Yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülükleri kapsamında devlet, yaşam hakkını korumak için oluşturulan yasal ve idari çerçevenin gereği gibi uygulanmasını ve bu hakka yönelik ihlallerin durdurulup cezalandırılmasını sağlayacak etkili bir yargısal sistem kurmakla da yükümlüdür. Bu usul yükümlülüğü şüpheli her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, §§52, 54; Fatma Akın ve Mehmet Eren [GK], B. No: 2017/26636, 10/11/2021, § 97).
14. Kasten ya da saldırı veya kötü muamele sonucu meydana gelen ölümlerdedevletin sorumluların tespitine ve cezalandırılmalarına imkân verebilecek nitelikte cezai soruşturmalar yürütme yükümlülüğü bulunsa da kasıtlı olmayan eylemler açısından farklı yaklaşım benimsenebilir ve mağdurlara hukuki, idari hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık olması sözü edilen yükümlülüğün yerine getirilmesi için yeterli olabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 59; Nafia Sevin Ergün Sefada ve diğerleri [GK], B. No: 2014/14844, 1/12/2016, § 63). Bununla beraber ölüm kasıtlı olmayan bir eylemin sonucu olsabile olayda kamu makamlarının muhakeme hatasını veya dikkatsizliği aşan bir kusuru varsa,yani olası sonuçların farkında olmalarına rağmen yetkili makamlar kendilerine verilen yetkiler kapsamında yaşam için var olan riskleri bertaraf etmek için gerekli ve yeterli önlemleri almamamışlarsa bireylerin hayatının tehlikeye girmesine neden olan kişiler aleyhine hiçbir suçlamada bulunulmaması ya da bu kişilerin yargılanmaması yaşam hakkının ihlaline neden olabilir [Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 60. Etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğünün ceza soruşturmasını gerektirdiği durumlarla ilgili örnek kararlar için bkz. Bedrettin Yalçin ve diğerleri, B. No: 2014/16380, 9/1/2018; Dilek Genç ve diğerleri [GK], B. No: 2014/3944, 1/2/2018; Naziker Onbaşı ve diğerleri, B. No: 2014/18224, 9/5/2018; Burcu Demirkaya ve Yücel Demirkaya, B. No: 2015/1232, 30/10/2018; Abdülkadir Yılmaz ve diğerleri (2), B. No: 2016/13649, 29/1/2020; Serap Sivri, B. No: 2019/6198, 23/11/2021. Bir uyuşturucu madde bağımlısının gözaltında tutulduğu sırada opioid kullanıma bağlı akut zehirlenme ve yoksunluk durumu meydana gelmesi nedeniyle yaşamını yitirdiği ve olayın ceza soruşturması yürütülmesini gerektirdiği başvuruya ilişkin olarak bkz. Nuran Seslioğlu, B. No: 2014/13765, 9/1/2018].
15. Somut olayda Ö.Y. İnfaz Kurumuna alındıktan sonra kamu görevlilerinin denetimi altına girmiş ve Ö.Y.nin,epilepsi hastalığı için mutlaka kullanması gereken ilaçları kullanmasına müsaade edilmemiştir. İhtisas Kurulunca hazırlanan raporda da ölümün epilepsihastalığına bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiğinin kabulü gerektiği ve Ö.Y.nin, epilepsi hastalığının tedavisinde kullandığı bir ilacıkullanmamasının ölüme neden olabileceği belirtilmiştir. Bu nedenle etkili yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğün somut olayda ancak etkili bir ceza soruşturması yürütülmesiyle yerine getirilebileceği değerlendirilmiş ve başvuruda başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin kabul edilebilirlik ölçütü yönünden bir sorun görülmemiştir.Ayrıca ihlal iddiası açıkça dayanaktan yoksun olmadığı gibi başvurunun kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir kabul edilemezlik nedeni de tespit edilmemiştir. Dolayısıyla yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
16. Etkili yargısal sistem kurma yükümlüğünün ceza soruşturmasını gerektirdiği hâllerde yürütülen soruşturmanın Anayasa’nın 17. maddesinin gerektirdiği şekilde etkili olduğunun kabul edilebilmesi için soruşturma makamlarının resen harekete geçerek ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmesi, soruşturma makamlarının olaya karışan kişilerden bağımsız olması, soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi, soruşturmanın veya sonuçlarının gerektiği ölçüde kamu denetimine açık olması ve meşru menfaatlerini korumak için ölen kişinin yakınlarının soruşturma sürecine gerekli olduğu ölçüde katılabilmesi gerekir. Ayrıca soruşturma sonucunda alınan karar; soruşturmada elde edilen tüm bulguların kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir analizine dayanmalıdır (Serpil Kerimoğlu, §§ 57, 58; Cemil Danışman, B. No: 2013/6319, 16/7/2014, §§ 98-100; Fatma Akın ve Mehmet Eren, § 99).Olası cezai sorumluluğun tespiti adına yürütülen soruşturma sonrasında kovuşturma evresine geçilmiş ise bu aşamanın da Anayasa’nın 17. maddesinin gereklerine cevap verebilecek nitelikte olması gerekir (Filiz Aka, B. No: 2013/8365, 10/6/2015, § 30; Fatma Akın ve Mehmet Eren, § 100).
17. Sözü edilen soruşturmanın temel amacı, yaşam hakkını koruyan mevzuat hükümlerinin etkili bir şekilde uygulanmasını ve vuku bulan ölüm olayında sorumlular ile sorumlulukları tespit etmektir (Cemil Danışman, § 97; Narin Kurt [GK], B. No: 2018/2540, 1/12/2022, § 91).
18. Somut olayda Ceza Dairesi; sanıkların ihmali davranışları neticesinde Ö.Y.nin, sağlığı için gerekli olan ilaçları kullanamadığını kabul etmiş ancak İhtisas Kurulunun raporunu dikkate alarak ölümle ihmali davranışlar arasında illiyet bağı kurmamıştır (bkz. § 8). Ne var ki İhtisas Kurulunca hazırlanan raporun ölümden doğan sorumluluğun tespiti konusunda sonuca varmak için yeterli olmadığı görülmektedir. Bahsi geçen raporda ölümün epilepsi hastalığına bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiğinin kabulü gerektiği ve Ö.Y.nin, epilepsi hastalığının tedavisinde kullandığı bir ilacıkullanmamasının ölüme neden olabileceği açıklanmış fakat ilaçlarını düzenli kullanan epilepsi hastalarında da ani beklenmedik ölümler (SUDEP) görüldüğünün tıbben bilindiği açıklanmıştır. Bununla birlikte raporda Ö.Y.nin -İnfaz Kurumunda geçirilen süre de dâhil olmak üzere- tutulduğu süre zarfında ilaçlarını düzenli olarak kullanan bir kişi olarak kabul edilip edilemeyeceği, mutlaka kullanması gereken ilacı kullanamamasının Ö.Y.nin sağlığı üzerindeki etkisinin ne olduğu, Ö.Y.nin bu ilacı kullanamaması nedeniyle ortaya çıkan ölüm oranı ile söz konusu ilacı düzenli kullanan veya kullanmayan epilepsi hastalarındaki ani ölüm oranının ne olduğu konusunda hiçbir açıklama yer almamaktadır. Oysa somut olayda yargı mercilerinin Ö.Y.ye mutlaka kullanması gereken ilaçlarının verilmemesi ile Ö.Y.nin ölümü arasında uygun illiyet bağı bulunup bulunmadığı konusunda kanaate varabilmesi için anılan hususlar hakkında bilgi sahibi olması şarttır. İlaçlarını düzenli kullanan epilepsi hastalarında ani ölümün görülebilmesi, devletin gözetimi altında tutulan epilepsi hastasına mutlaka kullanması gereken ilaçların verilmemesi ile epilepsiden ileri gelen ölüm arasında hiçbir zaman illiyet bağı kurulamayacağı şeklinde yorumlanmamalıdır. Bunun aksine yapılacak yorum devletin, gözetimi altında tutulan epilepsi hastalarının bu hastalıktan kaynaklanan ölümlerindenher hâlükârda sorumlu tutulamayacağının kabulünü gerektirir. Bu sebeple başvuruya konu yargılamada yapılan incelemenin yaşam hakkının usul boyutunun gerekliliklerini karşıladığı söylenemez.
19. Başvurucular aksini iddia etse de başvuruya konu yargılamanın makul bir süratle yürütüldüğü görülmüştür.
20. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
21. Başvurucular ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ile her bir başvurucu için 1.000.000 TL manevi tazminat ve 1.000.000 TL maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
22. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). Ayrıca manevi zararları karşılığında net 200.000 TL manevi tazminatın başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucular, maddi zarara ilişkin olarak bilgi ve belge sunmadığından maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmelidir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usulboyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğininyaşam hakkının usul boyutunun ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine (E.2019/1404, K.2021/678) iletilmek üzere Adana 14. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2018/12, K.2019/116) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvuruculara net 200.000 TL manevi tazminatın MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 487,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.287,60TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/7/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.