KARARLAR

AYM'nin 2021/21556 başvuru numaralı kararı

Anayasa Mahkemesi'nin 18/9/2024 tarihli ve 2021/21556 başvuru numaralı kararı

Abone Ol

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ABDULLAH MUTLU DANIŞMAN BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2021/21556)

 

Karar Tarihi: 18/9/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Hasan SARAÇ

Başvurucu

:

Abdullah Mutlu DANIŞMAN

Vekili

:

Av. Mahir ORAK

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, tarafsız koğuşa geçme talebinin reddine ilişkin olarak ceza infaz kurumu idaresi tarafından verilen kararda kullanılan ifadeler nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu; Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçlarından İzmir 3 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bireysel başvuru tarihi itibarıyla hükümözlü olarak tutulmaktadır.

3. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığına (İdare ve Gözlem Kurulu) sunduğu 14/1/2021 tarihli dilekçe ile kuruma giriş yaptığı ilk günden beri ceza infaz kurumunun uygun gördüğü koğuşta kaldığını, dilekçe tarihi itibarıyla terör suçlusu tutuklu ve hükümlülere ayrılan taraflı koğuşta olduğunu öğrendiğini, daha önce taraflı koğuşun ne olduğunu bilmediğini, ceza infaz kurumunda geçirdiği süre içinde de hiçbir olumsuz tutum ve davranışının bulunmadığını ifade ederek denetime tabi tutularak bağımsız/tarafsız koğuşa geçme talebinde bulunmuştur. İdare ve Gözlem Kurulu 1/2/2021 tarihinde başvurucunun talebinin reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

'' Tutuklu Abdullah Mutlu DANIŞMAN'ın talebi yönünden durum değerlendirildiğinde, kurumumuza giriş yaptığı 10.05.2017 tarihinden bu yana suç grubuna mensup terör suçlusu tutuklu ve hükümlülere ayrılan taraflı koğuşlarda kaldığı, FETÖ/PDY terör örgütüne sempatisinin devam ettiği, anılan terör örgütü içerisinde aktif üye olduğu, tarafsız koğuşa geçme talep dilekçesinde yer alan beyanının samimi olmadığı, bir pişmanlığı bulunmadığı, uzun süren infaz sürecinin sonlarına doğru gerçek niyetini gizleyerek sırf açık infaz kurumuna veya denetimli serbestliğe ayrılmak için tarafsız koğuşa geçme talebinde bulunduğu, örgütten ayrıldığı yönünde icrai bir harekette bulunmadığı ve aktif bir çaba içerisine girmediği, daha önce kuruma çeşitli amaçlarla vermiş olduğu diğer dilekçelerinde de bir pişmanlığa rastlanmadığı, böylelikle tarafsız koğuşa geçme talebinde bulunurken söz konusu beyanının samimi olmadığının açıkça ortada olduğu anlaşılmakla, azami 60 günlük bir deneme süresine tabi tutulmaksızın talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve neticesine varılmıştır. ..."

4. Başvurucu, İdare ve Gözlem Kurulu tarafından verilen bu karara karşı şikâyet yoluyla Karşıyaka İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) başvuruda bulunmuştur. Başvurucunun şikâyetini inceleyen İnfaz Hâkimliği 10/2/2021 tarihinde şikâyetin reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...Hakimliğimizce yapılan incelemede, tutuklunun bağımsız koğuşa geçmeyi talep ettiği, ceza infaz kurumlarındaki yoğunluk, kapasite dolulukları, fiziki imkan yetersizlikleri ile tutuklu ve hükümlülerin bakiye ceza süreleri ve suç türlerine göre gruplandırılmasının gerektiği hususunun bilindiği, kuruma gözlem yapma, değişiklikte bulunma ve karar vermede takdir yetkisi tanıdığı ve bu takdir yetkisinin kötüye kullanıldığına dair somut herhangi bir delil ve/veya olayın dosyamız arasına girmediği, 'talepte bulunan halen tutuklu olup hükümlü statüsünde bulunmadığından bu aşmada açığa ayrılma konusunda değerlendirme yapılamıyacağı' görülmekle, İzmir 3 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığınca verilen 01/02/2021 tarih 2021/462 sayılı kararının usul ve yasaya uygun olduğu vicdani kanaati ile, hükümlünün itirazının reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. ..."

5. Başvurucu, İnfaz Hâkimliği tarafından verilen bu karara karşı Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) nezdinde itiraz etmiştir. Ağır Ceza Mahkemesi, 8/3/2021 tarihinde başvurucunun hükümlü sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle itirazının reddine kesin olarak karar vermiştir.

6. Kararın 31/3/2021 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine başvurucu 29/4/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

7. Komisyon, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna, adil yargılanma hakkı kapsamındaki masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddiasının kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

8. Başvurucu, İdare ve Gözlem Kurulunun kendisi hakkında verdiği kararda yer alan ifadelerin (bkz. § 3) masumiyet karinesini ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

9. Bakanlık görüşünde, masumiyet karinesine ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Anayasa Mahkemesi içtihatlarına yer verdikten sonra yapılacak bu değerlendirmelerde bu içtihatların gözönünde bulundurulması gerektiğini belirtmiştir.

10. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

11. Masumiyet karinesinin ihlal edilip edilmediği değerlendirilirken özellikle hukuk ve idari yargılama bakımından üzerinde durulması gereken önemli hususlardan biri, yargılamayı yapan makamın ilgili kişiye suç isnat edip etmediği ve ceza yargılaması kararını sorgulayıp sorgulamadığıdır. Kamu otoriteleri veya görevlileri tarafından hakkında soruşturma veya kovuşturma yürütülen kişiyle ilgili olarak yargılama süreci bir mahkûmiyet hükmüyle kesinlik kazanmadan suçluluğa dair herhangi bir kanaat ifade edilmiş olması ya da ceza yargılaması mahkûmiyet dışında bir kararla sona ermesine rağmen sona ermeye ilişkin kararda sanığın suçlu olabileceğinin ifade edilmiş olması durumunda masumiyet karinesinin ihlali söz konusu olabilecektir. Bu kapsamda karar vericilerin kullandıkları dil kritik önem taşır (Mustafa Akın, B. No: 2013/2696, 9/9/2015, §§ 38, 39).

12. Anayasa Mahkemesi Yıldırım Güvenç (B. No: 2017/32945, 11/2/2021) kararında, başvurucu hakkında açılan ceza davası devam etmekteyken başvurucunun İdare ve Gözlem Kurulunca tehlikeli tutuklu statüsü grubuna dâhil edilmesine ilişkin karardaki ifadeleri değerlendirmiştir. Anayasa Mahkemesi mezkûr kararın gerekçesinde, başvurucunun terör örgütü üyesi olduğu yönündeki ifadelerin suçluluğa dair bir kanaat ifade ettiği ve bu anlamda masumiyet karinesini zedeler nitelikte olduğu sonucuna ulaşmıştır (anılan kararda bkz. §§ 58-61).

13. Anayasa Mahkemesinin İsmet Karabulut (2) (B. No. 2020/24390, 5/10/2023)kararında da ilk derece mahkemesince mahkûmiyet kararı verilen fakat hükmün kanun yolları aşamasında olduğu bir hükümözlünün benzer şikâyetlerine ilişkin olarak, hakkında yargılama devam ettiğinden karar kesinleşmedikçe kararın hangi aşamada (ilk derece, istinaf yahut temyiz) olduğunun masumiyet karinesi yönünden bir öneminin olmadığı belirtilmiş, başvurucu hakkında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla açılan ceza davasında verilen mahkûmiyet kararı henüz kesinleşmeden başvurucunun aktif örgüt üyesi olarak nitelendirilmesi nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

14. Bireysel başvuru incelemesine konu somut olayda da İdare ve Gözlem Kurulu, başvurucu hakkında ''anılan terör örgütü içerisinde aktif üye olduğu,.. örgütten ayrıldığı yönünde icrai bir harekette bulunmadığı ve aktif bir çaba içerisine girmediği" şeklinde değerlendirmelerde bulunmuştur. Mevcut başvuruda da bireysel başvurunun yapıldığı tarih itibarıyla mahkûmiyet hükmü henüz kesinleşmeyen hükümözlü başvurucu hakkında aktif örgüt üyesi olduğuna dair ifadelere yer verilmesi nedeniyle mevcut içtihatlardan ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmadığı anlaşılmıştır.

15. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. ve 38. maddelerinde güvence altına alınan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

16. Başvurucu, masumiyet karinesinin ihlal edilmesi nedeniyle 100.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

17. İncelenen başvuruda ceza infaz kurumu idaresi tarafından alınan kararda kullanılan ifadeler nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinin birinci ve 38. maddesinin dördüncü fıkralarında güvence altına alınan masumiyet karinesinin ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

18. İhlal İdare ve Gözleme Kurulu kararı ile ona atıf yapan İnfaz Hakimliği kararından kaynaklanmaktadır. Bu durumda masumiyet karinesinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği mahkemece yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

19. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesi ile 38. maddesinin dördüncü fıkrasında güvence altına alınan masumiyet karinesinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin masumiyet karinesinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Karşıyaka 1. İnfaz Hâkimliğine (E.2021/1162, K.2021/1163) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 18.800 TL vekalet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 18/9/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.