TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

M.Ş.A. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/14078)

 

Karar Tarihi: 3/10/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Hasan SARAÇ

Başvurucu

:

M.Ş.A.

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, disiplin cezasına karşı infaz hâkimliğine yapılan şikâyette hâkim tarafından sözlü savunma alınmadan karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ve ceza infaz kurumundaki kötü koşullar ve hücre disiplin cezası nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu, Balıkesir 3. Ağır Ceza Mahkemesince hükmedilen mahkûmiyet kararının infazı nedeniyle bireysel başvurunun yapıldığı tarih itibarıyla Türkoğlu 1 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.

3. Başvurucuya haftalık spor faaliyeti etkinliğinde kullandığı topla demir kapı üzerinde bulunan ikaz lambasını kırdığı gerekçesiyle Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulunca 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 44. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca iki gün süre ile hücreye koyma disiplin cezası verilmiştir.

4. Başvurucu, söz konusu disiplin cezasına karşı Kahramanmaraş İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyet başvurusunda bulunmuştur. İtiraz dilekçesinde lambayı kasten kırmadığını, şut çekmesi neticesinde istemeden topun ikaz lambasına çarptığını ifade eden başvurucu; duruşmada bizatihi savunma yapmak istediğini belirtmiştir.

5. İnfaz Hâkimliği 11/2/2020 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...07/01/2020 tarihli tutanak incelendiğinde; hükümlünün halı saha faaliyeti esnasında futbol topunun değmesi sonucu kapı ikaz lambasını kırdığı ve hasarın 110 TL olduğunun belirtildiği, hükümlünün maddi zararı karşılamak istemediğinin belirtildiği görülmüştür.

... hükümlünün futbol maçı yaptığı esnada kurumun ikaz uyarı lambasını kırdığını ve oluşan maddi zararı da karşılamak istemediğini, itiraz dilekçesinde de meydana gelen olayı kasti ve bilerek gerçekleştirmediğini beyan etse de; 5275 sayılı CGTİHK 44/2-a maddesinin kurum tesislerine araç ve gereçlerine zarar vermek lafzını içerdiği, bu haliyle verilen zararın kasıtlı olmasa da madde hükmü kapsamında kaldığı anlaşılmakla ... 2 gün hücreye koyma cezasının onanmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.''

6. Başvurucunun İnfaz Hâkimliği kararına karşı yaptığı itiraz da Kahramanmaraş 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/3/2020 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir. Başvurucunun disiplin cezası 27-29/3/2020 tarihleri arasında infaz edilmiştir.

7. Nihai kararın 23/3/2020 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine başvurucu 14/4/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılama imkânının bulunmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak, geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

A. Sözlü Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden

10. Başvurucu; Disiplin Kurulunca hakkında verilen disiplin cezasına karşı İnfaz Hâkimliğine yaptığı şikâyette ve bu Mahkemenin verdiği ret kararına karşı yaptığı itirazında duruşmada sözlü savunma yapmak istediğini beyan etmesine rağmen Mahkemenin dosya üzerinden inceleme yaptığını, bu nedenle savunma hakkının kısıtlandığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

11. Adalet Bakanlığı (Bakanlık)görüşünde, konuya ilişkin olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Anayasa Mahkemesi içtihatlarına yer verildikten sonra, yapılacak değerlendirmelerde bu içtihatların gözönünde bulundurulması gerektiğini açıklamıştır. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

12. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki sözlü yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.

13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan sözlü yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

14. Anayasa Mahkemesi, somut başvuru ile benzer nitelikteki ihlal iddialarını Talet Şanlı [GK] (B. No: 2017/20526, 17/1/2023) kararında incelemiştir. Anılan kararda 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu’nun 6. maddesinin ikinci fıkrasında “Disiplin cezasına karşı yapılan şikâyet üzerine infaz hâkimi, hükümlü veya tutuklunun savunmasını aldıktan ve talep edilen diğer delilleri toplayıp değerlendirdikten sonra kararını verir. Hükümlü veya tutuklu, savunmasını, hazır bulunmak ve vekaletnamesini ibraz etmek koşuluyla avukatıyla birlikte veya avukatı aracılığıyla yapabilir. İnfaz hâkimi gerekli görmesi durumunda hükümlü veya tutuklunun savunmasını ceza infaz kurumunda da alabilir.” hükmüne yer verildiği belirtilmiş, söz konusu hükmün esas olarak disiplin cezalarına yönelik şikâyetlerin karara bağlanmasından önce ilgilinin savunmasının infaz hâkimi tarafından dinlenmesini ve talep edilen diğer delillerin toplanıp değerlendirilmesini gerektirdiği ifade edilmiştir. Hükümlü ya da tutuklunun mahkeme huzurunda bulunmasının usul hukuku bağlamında duruşma veya farklı yöntemlerle sağlanabileceğine, nitekim anılan Kanun’da infaz hâkiminin söz konusu savunmayı duruşma açmak suretiyle ya da duruşma yapmaksızın odasında veya duruşma salonunda yahut ceza infaz kurumunda almasına imkân tanındığına işaret edilen kararda, Kanun’da öngörülen söz konusu usuldeki temel amacın disiplin yaptırımı uygulanan hükümlü ya da tutuklunun hâkim karşısında meramını anlatabilmesini, dosyada aleyhine olan delillere etkili bir şekilde karşı çıkabilmesini sağlamak olduğu vurgulanmıştır. Bu tespit ve değerlendirmeler ışığında kararda; 4675 sayılı Kanun'un 6. maddesinde disiplin cezalarına karşı yapılan şikâyette başvurucuya, savunmasını hâkim önünde bizzat hazır bulunmak suretiyle veya avukatı aracılığıyla dile getirme imkânı tanındığı hâlde İnfaz Hâkimliğinin başvurucunun bu yöndeki talebini dikkate almaksızın şikâyetin esasını dosya üzerinden değerlendirerek karara bağlamasının başvurucunun sözlü yargılanma hakkına yapılan müdahaleyi kanunilik unsurundan yoksun bıraktığı belirtilerek başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki sözlü yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır (Talet Şanlı, §§ 48-69).

15. Somut başvuruda da başvurucunun baştan itibaren yargısal makamlar önünde sözlü olarak savunma yapmak istediğine dair taleplerinin bulunmasına rağmen, yargısal merciler tarafından bu hakkın başvurucuya sağlanmadığı görüldüğünden Talet Şanlı kararında açıklanan gerekçelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

16. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki sözlü yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

17. Başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamında; yargılamayı yürüten mahkemelerin bağımsız olmadığı, taraflı olarak karar verdiği, Cumhuriyet savcısı görüşünün tebliğ edilmediği, disiplin soruşturması sırasında ilgili tutanaklar ile diğer belgelere ulaşamadığı, yargı mercilerinin kararlarının gerekçesiz olduğu şeklinde şikâyetlerinin de bulunduğu görülmekle birlikte adil yargılanma hakkı kapsamındaki sözlü yargılanma hakkı yönünden ulaşılan sonuç gözetilerek belirtilen şikâyetler yönünden ayrıca inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

B. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden

18. Başvurucu; basit bir olay nedeniyle iki gün hücre disiplin cezası ile cezalandırıldığını, bu cezanın insanlık onuruyla bağdaşmadığını öne sürmüştür. Başvurucu bunun yanında; cezanın infaz edildiği disiplin koğuşunun koşullarının çok kötü olduğunu, hijyenden yoksun olduğunu, kasıtlı bazı eylemlerle cezanın infazının kendisi yönünden ağırlaştırıldığını, pandemi döneminde bu koşullarda hücre cezasının infaz edilmesinin kötü muamele teşkil ettiğini öne sürmüştür.

19. Bakanlık görüşünde, konuya ilişkin olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Anayasa Mahkemesi içtihatlarına yer verildikten sonra yapılacak değerlendirmelerde bu içtihatların gözönünde bulundurulması gerektiğini açıklanmıştır. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

20. Anayasa’nın 19. maddesi kapsamında hukuka uygun olarak kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkından mahrum bırakılan tutuklu ve hükümlüler, genel olarak Anayasa ve Sözleşme’nin ortak alanı kapsamında kalan diğer temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Bununla birlikte ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin olduğu hâllerde sahip olunan haklar sınırlanabilir (Turan Günana,B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 35).

21. Anayasa’nın 17. maddesi, ceza infaz kurumunda tutulan bir mahpusun içinde bulunduğu şartların insan onuruna yakışır bir şekilde olmasını da koruma altına almaktadır. Bu sebeple infazın yöntemi ve infaz sürecindeki davranışlar, mahpuslara özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinden daha fazla sıkıntı veya eziyet vermemelidir (Turan Günana, § 39).

22. Tutulma koşullarının kötü muamele yasağını ihlal ettiği iddiaları yönündensağlanması gereken bir başvuru yolunun etkili olduğunun kabul edilebilmesi için söz konusuyolun ihlali önleyebilmesi ve tamamlayıcı bir unsur olarak tutulma koşullarından zarar gören kişilere makul bir tazminat imkânı sunabilmesi gerekir. Eş ifadeyle yol, önleyici ve telafi edici niteliğe sahip olmalıdır. Şikâyet edilen tutulma koşulları ortadan kalkmamış ise yalnızca telafi edici yolların varlığı, kötü muameleye maruz kalan kişilere yapılanları kısmen veya zımnen meşrulaştırmış ve devletin tutulma koşullarını Anayasa’nın güvence altına aldığı standartlara yükseltme yükümlülüğünü kabul edilemez bir şekilde azaltmış olur (K.A.[GK], B. No: 2014/13044, 11/11/2015, §§ 72).

23. Şikâyet edilen tutulma koşulları; kişinin disiplin cezasının sona ermesi,kişinin tahliye edilmesi veya koşulların sonradan düzeltilmesi gibi bir nedenle sona ermiş ise artık tutulmadan kaynaklanan ihlalin devam ettiği söylenemez. Ayrıca sona eren tutulma koşullarının geleceğe yönelik olarak düzeltilmesinin istenmesinde hukuki yarar bulunmamaktadır. Bu itibarla hücre disiplin cezaların infaz edilen mahpuslar yönünden mevcut ihlali önleyici ya da tutma koşullarının geleceğe yönelik olarak düzeltilmesini temin edici hukuk yollarına başvurulması anlamını yitirmekte, bu durumda uğranılan zararları tazmin edici mekanizmaların varlığı yeterli hâle gelmektedir. Dolayısıyla hücre disiplin cezası sona eren mahpusların, disiplin cezasının infaz edildiği süreçteki tutulma koşullarına ilişkin şikâyetleri bakımından etkili hukuk yolunun tazminat davası yolu olduğu söylenebilir (idari gözetimi sona eren yabancılar yönünden yapılan aynı yöndeki değerlendirme için bkz. B.T. [GK], B. No: 2014/15769, 30/11/2017, § 49).

24. Somut olayda haftalık spor faaliyeti etkinliğinde kullandığı topla demir kapı üzerinde bulunan ikaz lambasını kırdığı gerekçesiyle başvurucuya iki gün süreyle hücreye koyma disiplin cezası verilmiş ve bu ceza infaz edilmiştir. Başvurucu; iki gün hücre cezası ile cezalandırılması, bu cezanın infaz edilme şartları ve disiplin koğuşunun fiziki koşullarınedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Bununla birliktebaşvurucu, tutulma koşullarının sona ermesinin sonrasında tazminat davası yolunu tükettiğine dair herhangi bir bilgi ve belge sunmamış, bahsi geçen yolun etkisiz olduğunu da öne sürmemiştir. Bu sebeple başvurucunun hukuk sisteminde mevcut yargısal yolları tüketmeden başvuru yaptığı sonucuna varılmıştır.

25. Açıklanan gerekçelerle, başvurucunun kötü muamele yasağının ihlal edildiğine dair iddialarının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğu sonucuna varılmıştır.

III. GİDERİM

26. Başvurucu; ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılması ve 1.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

27. Başvuruda tespit edilen adil yargılanma hakkı kapsamındaki sözlü yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir. (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

28. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin de reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

C. 1. Sözlü yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

D. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki sözlü yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

E. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK BULUNMADIĞINA,

F. Kararın bir örneğinin sözlü yargılama hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kahramanmaraş İnfaz Hâkimliğine (E.2020/278, K.2020/287) GÖNDERİLMESİNE,

G. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 3/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.