TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
OĞUZ ÇELİKOĞLU BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2021/37438) |
|
Karar Tarihi: 23/10/2024 |
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
Selahaddin MENTEŞ |
|
|
İrfan FİDAN |
|
|
Yılmaz AKÇİL |
Raportör |
: |
Hasan SARAÇ |
Başvurucu |
: |
Oğuz ÇELİKOĞLU |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza infaz kurumu tarafından verilen disiplin cezasının onaylanmasına ilişkin infaz hâkimliği kararına yapılan itirazda davanın sonucuna etkili iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, Bandırma 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunmaktadır.
3. Başvurucu hakkında İnfaz Kurumunda bazı mahpuslar ile kavga etmesi nedeniyle disiplin soruşturması başlatılmıştır. Bu kapsamda kavgaya karışan başvurucu ile birlikte diğer iki kişinin savunmasının alınmasının ardından İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı (Disiplin Kurulu) 2/4/2021 tarihinde başvurucuya "hükümlü ve tutukluları daha az cezayı gerektiren şekilde kasten yaralamak" eylemi nedeniyle (3) gün hücreye koyma disiplin cezası vermiştir.
4. Disiplin Kurulu kararı başvurucuya 7/4/2021 tarihinde tebliğ edilmiştir. İnfaz Kurumu söz konusu Disiplin Kurulu kararını 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (3) numaralı fıkrasınn (a) bendi gereğince onaylanması için Bandırma İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) göndermiştir.
5. İnfaz Hâkimliği 24/6/2021 tarihli kararıyla başvurucu hakkındaki (3) gün hücreye koyma disiplin cezasını onaylamıştır. Kararın gerekçesinde özetle; 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'nun 5. maddesi uyarınca başvurucunun söz konusu disiplin cezası kararına karşı hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle bu kararı öğrendiği tarihten itibaren süresi içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurma hakkının bulunduğu, anılan karar 7/4/2021 tarihinde tebliğ edildiği hâlde başvurucunun karara itiraz etmediği, bu itibarla Disiplin Kurulu Başkanlığının söz konusu cezanın onaylanması talebinin kabulüne karar verilmesinin gerektiği belirtilmiştir.
6. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin disiplin cezasının onaylanmasına dair bu karara karşı Bandırma Ağır Ceza Mahkemesinde (Ağır Ceza Mahkemesi) itiraz etmiştir. Başvurucu itiraz dilekçesinde, ilgili Disiplin Kurulu kararına karşı şikâyet yoluna başvurduğunu ancak buna dair dilekçesinin İnfaz Kurumu tarafından yok edildiğini, dilekçesinin işleme alınmadığını ileri sürmüştür.
7. Başvurucu 7/7/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. İtirazı değerlendiren Bandırma Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) 12/7/2021 tarihinde, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle itirazı reddetmiştir.
9. Başvurucu, hakkında verilen söz konusu disiplin cezasına karşı İnfaz Hâkimliğine iletilmek üzere İnfaz Kurumuna teslim etmiş olduğu şikâyet dilekçesinin Kurum tarafından çıkışının yapılmadığı, İnfaz Hâkimliğine gönderilmediği iddiasıyla Bandırma Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) 27/12/2021 tarihinde suç duyurusunda bulunmuştur. Başsavcılık 25/1/2022 tarihinde başvurucunun soyut iddiası dışında delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir.
10. Komisyonca, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılama imkânının bulunmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak, geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
12. Başvurucu, ilgili disiplin cezasına karşı süresi içerisinde itiraz etmesine rağmen dilekçesinin kayda alınmaksızın kaybedildiğini, itiraz dilekçesinde de buna ilişkin iddialarını dile getirmesine rağmen yargısal mercilerce araştırma ve herhangi bir değerlendirme yapılmadığını böylece adil yargılanma ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini öne sürmüştür.
13. Bakanlık görüşünde, başvurucunun bireysel başvuru formunda adil yargılanma hakkı yönünden ileri sürdüğü iddialarını soyut bir şekilde ifade ettiği, bu hakkının nasıl ve ne şekilde etkilendiği hususunda yeterli açıklamalarda bulunmadığı belirtilmiştir. Başvurucunun ne şekilde bir mağduriyet yaşadığını ve dezavantajlı duruma düştüğünü yeterince ortaya koyup koymadığının değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekilen görüş yazısında ayrıca, yargısal mercilerin kararlarında ilgili ve yeterli gerekçe bulunduğu ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı bireysel başvuru formunda ileri sürdüğü hususları tekrarlamıştır.
14. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Bu bağlamda başvurucunun iddiaları gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmiştir.
15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
16. Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsamaktadır (daha geniş değerlendirme için bkz. Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75). Nitekim Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt vermesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) mahkemelerin davanın esas sorunlarını inceledikleri gerekçeli karardan anlaşılmalıdır. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve şartlarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt vermeyi gerektiren usul veya esasa dair iddiaları cevapsız bırakması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).
17. Somut olayda, başvurucu disiplin cezasına karşı süresinde itirazda bulunduğu, buna rağmen şikâyet dilekçesinin İnfaz Kurumu tarafından işleme konulup İnfaz Hâkimliğine gönderilmediği iddiasında bulunmuştur. Başvurucunun Ağır Ceza Mahkemesine sunduğu itiraz dilekçesinde açıkça bu iddia dile getirilmiş olmasına rağmen uyuşmazlığın çözümüne etki edebilecek nitelikteki bu iddia hakkında yargı mercilerince herhangi bir araştırma yapılmadığı ve değerlendirmede bulunulmadığı anlaşılmıştır. Bu itibarla, uyuşmazlığın sonucuna etkili olabilecek nitelikteki esaslı bir iddia ve itirazın karşılanmaması nedeniyle başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
18. Diğer taraftan bu ihlal kararının davanın sonucuyla ilgili herhangi bir değerlendirme içermediği vurgulanmalıdır. Zira gerekçeli karar hakkı, taraflara yargılama sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmelerine imkân sağlayan bir hak olup yargılama sonucuna yönelik bir teminat sağlamaz. Bu itibarla Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirttiği ihlal gerekçelerini gözeterek ve söz konusu iddiayla ilgili olarak yeniden bir değerlendirme yaparak gereken kararı vermek yine yargılama mercilerinin takdirindedir.
19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
20. Başvurucu; yeniden yargılama talebinde bulunmuştur.
21. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için Bandırma İnfaz Hâkimliğine (E.2021/1838, K. 2021/1943) GÖNDERİLMESİNE,
E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 23/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.