TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MUHAMMET ASİL BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2019/12094) |
|
Karar Tarihi: 17/9/2024 |
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
Selahaddin MENTEŞ |
|
|
Muhterem İNCE |
|
|
Yılmaz AKÇİL |
Raportör |
: |
Kübra ÇİFTÇİ |
Başvurucu |
: |
Muhammet ASİL |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; askerî okulların kapatılmasından doğan zararın karşılanmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Olayların gerçekleştiği tarihte başvurucu, Jandarma Astsubay Meslek Yüksekokulu öğrencisi olup birinci sınıftan ikinci sınıfa geçmiştir.
3. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmıştır. Devletin yetkili organları tarafından tehdit değerlendirmesi yapılarak demokratik anayasal düzene, bireylerin temel hak ve hürriyetlerine, millî güvenliğe yönelik tehdit oluşturan tüm terör örgütlerine ve illegal yapılanmalara karşı tedbirler alınması kararlaştırılmıştır (ayrıntılar için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017).
4. 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe teşebbüsünün ardından çıkarılan 25/7/2016 tarihli ve 669 sayılı KHK'nın 104. maddesinde harp akademilerinin, askerî liselerin ve astsubay hazırlama okullarının kapatıldığı düzenlenmiştir. Mezkûr KHK'nın 105. maddesinde askerî okullarda öğrenimine devam eden öğrencilerin durumlarına uygun okullara nakledileceği düzenlenmiştir.
5. Başvurucunun eğitim gördüğü okul da anılan düzenleme kapsamında kapatılmış, bu sebeple başvurucunun okulla ilişiği kesilerek başka bir okula nakli sağlanmıştır.
6. Bunun üzerine başvurucu askerî öğrencilik statüsünün sona ermesinden doğan zararlarının tazmini için idari yargıda dava açmıştır. İdare Mahkemesi, 669 sayılı KHK'nın ilgili hükümlerinin davacının öğreniminin devam ettirilip ettirilmemesi konusunda idareye herhangi bir değerlendirme yapma olanağı tanımadığını, dolayısıyla ileri sürülen zararların oluşumunda idareye atfı kabil bir kusur bulunmadığını belirterek davanın reddine karar vermiştir. Başvurucu anılan karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
7. İstinaf incelemesini yapan Bölge İdare Mahkemesi ise başvurucunun iddia ettiği zararın doğrudan KHK hükmünden kaynaklandığını, söz konusu zararın idarece tesis edilmiş bir işlemden veya idarenin bir eyleminden kaynaklanmadığını belirterek istinaf başvurusunun incelenmeksizin reddine kesin olarak karar vermiştir.
8. Başvurucu nihai kararı 15/3/2019 tarihinde öğrenmiş, 10/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
10. Başvurucu, askerî öğrencilik statüsünün sona ermesinden doğan zararlarının karşılanmaması nedeniyle eğitim ve çalışma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, temel hak ve hürriyetlerin ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
11. Eğitim hakkı en genel ifadeyle belli bir zamanda mevcut olan eğitim kurumlarına etkili bir biçimde erişimin sağlanmasını güvence altına alır (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 68) Eldeki başvuruda başvurucu, her ne kadar eğitim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş olsa da OHAL döneminde söz konusu okulların kapatılmış olması sebebiyle mevcut bir eğitim kurumunun varlığından bahsedilemez. Bu sebeple askerî okulların kapatılması eğitim hakkına yönelik bir müdahale olarak değerlendirilmemiştir.
12. Öte yandan başvurucunun açmış olduğu dava, Bölge İdare Mahkemesinin incelenmeksizin ret kararıyla sonuçlanmıştır. Dolayısıyla şikâyetin özü, uyuşmazlığın esasının incelenmemesine ilişkindir. Bu nedenle başvurucunun tüm ihlal iddialarının Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
13. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı suç isnadına bağlı yargılamaların yanında bir kimsenin medeni hak ve yükümlülüklerinin karara bağlanmasıyla ilgili yargılamalarda da uygulanır. Anayasa'nın 36. maddesinin (1) numaralı fıkrasının medeni meselelerde uygulanabilmesi için ortada hukuk düzeni tarafından kişiye tanınmış veya en azından savunulabilir temeli bulunan bir hakkın bulunması gerekir. Bu hakkın Anayasa'da doğrudan veya dolaylı olarak tanımlanan ve güvence altına alınan bir hakka ilişkin olması zorunlu değildir. Bu bakımdan kanunla kişilere tanınan ve savunulabilir bir temeli bulunan hak ve ayrıcalıklar da -mahkemelerde ileri sürülebilmesi koşuluyla- Anayasa'nın 36. maddesi bağlamında hak kavramına dâhildir (bazı farklarla birlikte bkz. Mehmet Güçlü ve Ramazan Erdem, B. No: 2015/7942, 28/5/2019, § 28; M.B., [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 67).
14. Somut uyuşmazlıkta suç isnadına bağlı bir yargılamanın mevcut olmadığı hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Bununla birlikte uyuşmazlığın niteliği itibarıyla medeni hak ve yükümlülükler kapsamında görülüp görülemeyeceği, bu husustaki değerlendirmeden hareketle söz konusu uyuşmazlığa ilişkin başvurunun Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanı içinde yer alıp almadığı yönünden bir irdeleme yapılması gerekmektedir.
15. Anayasa Mahkemesi İhsan Korkmaz kararında (B. No: 2019/15190, 2/4/2024) Deniz Harp Okulunda ara sınıfta -üçüncü sınıf- öğrenci iken 669 sayılı KHK uyarınca harp akademilerinin kapatılması üzerine askerî okuldan başka bir okula nakledilen öğrencinin durumunu incelemiştir. Anılan kararda darbe girişimi sonrasında askerî eğitimin düzenlenmesinde, askerî okulların kapatılmasında ve ara sınıftaki öğrencilerin başka okullara nakledilmesinde kamu hukukunun ağır bastığını, bu sebeple askerî öğrencilik statüsünün korunmasının Sözleşme’nin 6. maddesinin medeni yönünün kapsamı dışında kaldığını, başka bir ifadeyle anılan statünün korunmasının medeni bir hak olmadığını belirterek başvurunun konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir (İhsan Korkmaz, §§ 42-49).
16. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de (AİHM) askerî okulların kapatılması ve öğrencilerin sivil eğitim kurumlarına nakledilmesine ilişkin sürecin konu edildiği Yıldız ve diğerleri/Türkiye kararında (B. No: 13510/19, 17/3/2022) askerî öğrenci statüsünü koruma hakkının medeni karakterli olmadığı gerekçesiyle Sözleşme'nin 6. maddesinin dışında kaldığını değerlendirmiştir. AİHM, başvuruya ilişkin Sözleşme’nin 6. maddesi bağlamında yaptığı incelemede, Pişkin/Türkiye kararına atıfla, 6. maddenin ceza boyutunun uygulanamaz olduğunu belirtmiştir (Yıldız ve diğerleri/Türkiye, § 9) Kararda, askerî eğitimi düzenleme ve profesyonel askerî hizmete giriş koşullarını belirlemede kamu hukukunun ağır bastığı, askerî öğrencilik statüsünü devam ettirmenin Sözleşme’nin 6. maddesinin medeni yönünün kapsamı dışında kaldığı değerlendirilmiştir (Yıldız ve diğerleri/Türkiye, § 11). Kararda ayrıca, askerî eğitim kurumlarının kapatılmasına yönelik mevzuata itiraz yolu açık olmamasına rağmen başvuranların sivil eğitim kurumlarına nakline ilişkin işlemleri dava konusu etme hakları olduğu vurgulanmıştır (Yıldız ve diğerleri/Türkiye, § 13).
17. Öte yandan Anayasa Mahkemesi, 669 sayılı KHK'nın 9/11/2016 tarihli ve 6756 sayılı Kanun'la yasalaşmasının ardından açılan iptal davasında, harp akademilerinin, askerî liselerin ve astsubay hazırlama okullarının kapatılmasına ve harp okulları, fakülte ve yüksek okullar ile astsubay meslek yüksek okullarında (Jandarma dâhil) öğrenimine devam eden öğrenciler ile Yükseköğretim Kurulunca üniversite sınavının yapıldığı tarihte aldıkları yerleştirme puanları dikkate alınarak durumlarına uygun fakülte ve yüksek okullara naklen kaydedilmelerine ilişkin maddelerin Anayasa'ya uygunluğu denetlenmiştir. Kararda, 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe teşebbüsünden sonra TSK’nın astsubay, subay ve kurmay subay ihtiyacının askerî liseler, astsubay hazırlama okulları ve harp akademilerinden karşılanmasına ilişkin sistemin değiştirildiğini belirtmiş ve bu kapsamda askerî personel eğitim sisteminin Millî Savunma Üniversitesi adı altında yükseköğretim seviyesinde yeniden yapılandırıldığına dikkat çekmiştir. Mahkeme, sistem değişikliğinin hiçbir öğrenci bakımından istisna teşkil etmediğine, öğrenciler yönünden oluşabilecek zararları olabildiğince gidermeye yönelik dengeleyici güvencelerin sağlandığına vurgu yaparak iptal isteminin reddine karar vermiştir (AYM, E.2017/18, K.2019/66, 25/7/2019, § 60-84).
18. Eldeki başvuruda da askerî okulların kapatılmasına bağlı olarak ara sınıftaki başvurucunun okulla ilişiği kesilmiş ve başka bir okula nakli sağlanmıştır. Dolayısıyla başvuru askerî öğrencilik statüsünün korunmamasından kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda eldeki başvurunun da Sözleşme’nin 6. maddesinin medeni yönünün kapsamı dışında kaldığı ve İhsan Korkmaz kararından ayrılmayı gerektiren bir yönünün bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
19. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 17/9/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.