TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

L.B. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/27173)

 

Karar Tarihi: 2/10/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Mehmet AKTEPE

Başvurucu

:

L.B.

Vekili

:

Av. Hasan YILMAZ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanığın başvurucu (sanık) tarafından sorgulanmasına imkân verilmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu şüphesiyle o tarihte polis memuru olarak görev yapan başvurucu hakkında soruşturma başlatmıştır.

3. Soruşturma neticesinde Başsavcılık, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması talebiyle 10/5/2017 tarihli iddianame düzenlemiştir. İddianamede özetle başvurucunun tanık ifadelerine göre sohbet adı verilen örgütsel toplantılara katılmak suretiyle üzerine atılı suçu işlediği iddia edilmiştir.

4. İddianamenin kabulü ile açılan dava, Tokat 2. Ağır Ceza Mahkemesince görülmeye başlanmıştır. Yargılamada 25/1/2018 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapılmıştır. Tensip Tutanağı'nda -diğerlerinin yanı sıra- tanıklar R.Y., M.K., N.Y. ve Ş.G.nin zorla getirilmelerine, tanık T.U.nun ise istinabe yoluyla dinlenilmesine karar verilmiştir.

5. Duruşma, dört celsede bitirilmiştir. Birinci celsede tanıklar R.Y. ve N.Y. duruşmada hazır edilmiştir. Tanık R.Y., 2013 yılı ortalarında yapmış olduğu sohbette başvurucuyu yalnızca bir defa gördüğünü zaten kollukta da kendisini zor teşhis ettiğini beyan etmiştir. Tanık N.Y. alınan beyanında, başvurucuyu aynı şubede çalıştıklarından dolayı tanıdığını ancak FETÖ/PDY örgütü üyesi olup olmadığı konusunda bilgisinin bulunmadığını ifade etmiştir. Tanık T.U.nun bilgi ve görgüsünün tespiti için yazılan talimata ikmalen cevap verilmiştir. Anılan tanık, istinabe yoluyla alınan beyanında polis memuru olan başvurucunun 2014-2015 yılları arasında 3-4 ay kadar kendi sohbet grubunda olduğunu, daha sonra M.K.nin sohbet grubuna geçtiğini, sohbetlere katılmak dışında örgütsel bir faaliyeti olup olmadığını bilmediğini, sohbetlere 2016 yılı temmuz ayına kadar devam ettiğini düşündüğünü belirtmiştir. Aynı celsede tanıklar M.K. ve Ş.G.nin adreslerinin Mahkemenin yargı çevresi dışında olduğu belirlendiğinden istinabe yoluyla dinlenilmelerine ve Asya Katılım Bankası Anonim Şirketine (Bank Asya) müzekkere yazılarak başvurucunun hesap hareketlerinin istenmesine karar verilmiştir.

6. İkinci celsede Bank Asyaya yazılan müzekkereye ve tanık Ş.G.nin bilgi ve görgüsünün tespiti için yazılan talimata verilen cevaplar Mahkemece okunmuştur. Anılan tanık; istinabe yoluyla alınan beyanında kendisinin de başvurucu gibi polis olduğunu, daha önceki beyanlarının tamamen duyum ve tahmine dayalı olduğunu, başvurucuyla sohbet toplantılarında karşılaşmadığını ifade etmiştir.

7. Üçüncü celsede tanık M.K.nin bilgi ve görgüsünün tespiti için yazılan talimata ikmalen verilen cevap okunmuştur. Anılan tanık; istinabe yoluyla alınan beyanında başvurucuyu sohbet toplantılarına katılması sebebiyle tanıdığını, başvurucu ile T.U. aracılığı ile tanıştığını, genelde sohbet yapılan yerde bir araya geldiklerini, bunun dışında da birbirlerinin evine gidip geldiklerini belirtmiştir. Aynı celsede iddia makamı esas hakkında mütalaa sunmuştur. Mahkeme, başvurucu ve müdafiinin esas hakkında mütalaaya karşı savunma hazırlamak için talep ettikleri sürenin verilmesine ve duruşmanın 13/3/2018 tarihine ertelenmesine karar vermiştir.

8. Mahkeme 13/3/2018 tarihli son celsede başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Gerekçeli kararda; tanık beyanlarına göre başvurucunun sohbet adı verilen, örgütün dışarıya açık olmayan toplantılarına katıldığı, FETÖ/PDY'nin yayın organı olan www.aktifhaber.com internet sitesini 530 kez ziyaret ettiği ve her ne kadar İçişleri Bakanlığı tevdi raporunda sanığın Bank Asya hesabını arttırmadığı tespit edilmişse de söz konusu tarihlerde hesap arttırımının olduğu ve bu arttırımın salt borç ödeme şeklinde işlemlerden ibaret olmadığı ve başvurucunun hesabında belli bir miktar para bulundurduğu belirtilmiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"... dosya içerisindeki belgelerden de anlaşılacağı üzere örgüt liderinin talimatından sonra hesabında 2013 Aralık ve 2014 Ocak ayında bakiye 0 iken, 2014 Şubat ayında 1600 TL, Mart ayında 1600 TL, Nisan ayında 1600 TL olup, Mayıs ayı itibariyle 0 TL para bulunması, hesap hareketlerinin incelenmesinde; 20/02/2014 tarihinde 1600 TL, 18/03/2014 tarihinde 1600 TL, 15/04/2014 tarihinde 1600 TL, 23/10/2014 tarihinde 1791 TL başka bankadan eft şeklinde işlemler gerçekleştirdiği

...

Dosya kapsamındaki beyanlar irdelendiğinde; tanık [T.U.nun] Tokat ili [p]olis [m]emurları sorumlusu olarak sanık hakkında beyanda bulunduğu, tanığın tüm polis dosyalarımızda yer alan ve örgütün Tokat ili [p]olis yapılanmasını anlatan detaylı beyanlarından da bilindiği üzere; gerek örgüte üye kazandırılması amacıyla gerekse örgüt hiyerarşisine dahil olduktan sonra örgütten kopmaları engellemek amacıyla kişilerin sıkı takibi yapılmakta, sohbet grubunda bulunanların sohbet hocaları/grup sorumlusu/sorumlu abi vb. adlarla hiyerarşide daha üstte yer alan örgüte sadık kişilere sorumlu kılınmaktadırlar. Tanığın kapsamlı ifadesinde yargılaması yapılan tüm sanıklar bakımından örgütte yer aldıkları süre, kimin sorumluluğunda oldukları gibi detaylı bilgisi mevcuttur. Bu nedenle bazı sanıklar bakımından örgütten ayrıldığını duymadığını ve sanığın temmuz 2016'ya kadar sohbetlere katıldığını beyan etmiş olup sanık [L]'ın örgütte bulunduğu süre ve konumuna ilişkin olarak da benzer bir beyanı mevcuttur. Tokat ili [p]olis [m]emurları sorumlusu olduğu dikkate alındığında sanığın örgüt hiyerarşisine dahil olduğuna ilişkin en belirleyici tanık beyanı [T.U.nun] beyanlarıdır. Tanığın bu beyanı (sohbete katılmasına ilişkin) diğer tanıklar [M.K] ile [R.Y.nin] beyanlarıyla da örtüşmektedir. Bu nedenle sanığın FETÖ/PDY mensubu olduğuna ilişkin mahkememizde tam bir kanı oluşmuştur."

9. Başvurucu; istinaf ve temyiz dilekçelerinde -diğerlerinin yanı sıra- hükme gerekçe yapılan tanıkların mahkeme huzurunda dinlenmediğini, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlantı kurulmadığını ve soru sorma hakkının kullandırılmadığını ileri sürmüştür. Hüküm kanun yolu denetiminden geçerek 2/2/2021 tarihinde kesinleşmiştir.

10. Başvurucu, nihai hükmü 15/5/2021 tarihinde öğrendikten sonra 27/5/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

11. Komisyon, adli yardım talebinin kabulüne, tanık sorgulama hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna ve anılan hakka ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

12. Başvurucu, mahkûmiyet kararına dayanak yapılan ve belirleyici delil olan tanık beyanlarının istinabe yoluyla alınması nedeniyle tanıklara soru sorma imkânı bulamadığını ve bu suretle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

13. Bakanlık görüşünde;

i. Mahkemenin dava konusu maddi olay ve olguları, delilleri değerlendirmesini, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasını, uyuşmazlıkla ilgili vardığı sonucu ve kullandığı takdir yetkisinin sebeplerini gerekçelendirdiği ifade edilmiştir. Bu nedenle başvurucunun iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup olmadığının öncelikle değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

ii. Başvurucuya hakkında beyanda bulunan ve istinabe yoluyla beyanları alınan tanıklar T.U., Ş.G. ve M.K.nın ifadelerinin okunduğu ve başvurucunun bu beyanlara karşı itiraz ve savunmalarını dile getirdiği vurgulanmıştır. Ayrıca başvurucu hakkında beyanda bulunan diğer tanıklar R.Y. ve N.Y.nin beyanlarının başvurucunun da hazır bulunduğu ilk celse sırasında alındığı belirtilmiştir.

14. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkı yönünden incelenmiştir.

15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

16. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında tanık kavramını sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi şeklinde özerk olarak yorumlamış ve tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir (Atila Oğuz Boyalı, B. No: 2013/99, 20/3/2014; Selçuk Demir, B. No: 2014/9783, 22/1/2015; AZ. M., B. No: 2013/560, 16/4/2015; Baran Karadağ, B. No: 2014/12906, 7/5/2015; Orhan Güleryüz, B. No: 2019/30221, 28/12/2021). Buna göre bir ceza yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorguya çekme veya çektirme hakkı vardır. Hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde sanığın tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın yapılabilmesi bakımından gereklidir (AZ. M., § 55). Diğer yandan bir mahkûmiyet -tek veya belirleyici ölçüde- sanığın soruşturma veya yargılama aşamasında sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemiş ise sanığın hakları Anayasa'nın 36. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Orhan Güleryüz, § 35).

17. Anayasa Mahkemesi, tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında somut bir yargılama öncesinde veya haricinde elde edilen tanık beyanlarının delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade etmektedir. Buna göre ilk olarak tanığın mahkemede hazır edilmemesi geçerli bir nedenin mevcudiyetine dayanmalıdır. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanık tarafından verilen beyanın mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu olumsuzluğun telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği ortaya konulmalıdır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Abdurrahim Balur, B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80; Onur Urbay, B. No: 2014/6222, 6/3/2019, §§ 36, 40; Zekeriya Sevim, B. No: 2018/18989, 16/6/2021, §§ 44, 51). Bu kapsamda, hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanığın beyanını destekleyen başka doğrulayıcı delillere dayanılması telafi edici güvencelerden biri olarak kabul edilebilir (Orhan Güleryüz, § 39). Mahkemenin yargı çevresi dışındaki tanıkların -sanığın da onlara soru sormasına imkân sağlayacak ve sorulan sorulara verdikleri cevaplar hakkında kişisel izlenim edinme fırsatı elde edecek şekilde- Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) gibi vasıtalarla dinlenmesi telafi edici bir güvence olabilir (bazı değişikliklerle birlikte Uğur Özcan, B. No: 2021/12137, 26/7/2022, § 40). Sorgulanmayan tanığın beyanının güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla savunma tarafına sağlanabilecek bir diğer telafi edici güvence ise sanığa olayın kendi versiyonunu anlatma ve delillerini sunma imkânının tanınmasıdır (Orhan Güleryüz, § 40).

18. Somut olayda Mahkeme tarafından aleyhe beyanda bulunan tanıklar T.U., Ş.G. ve M.K.nın istinabe yoluyla alınan beyanları başvurucu ve müdafiine okunmuş ancak tanıkların duruşmada dinlenilmesine ilişkin herhangi bir çaba gösterilmemiştir. İlgili duruşma tutanağı ve gerekçeli kararda da tanıkların Mahkemede hazır edilememesinin veya aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenilmemesinin hangi geçerli nedene dayandığına ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiştir. Ancak buna ilişkin geçerli bir nedenin ortaya konulmaması, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir. İkinci olarak hükmün tek başına veya belirleyici ölçüde başvurucunun sorgulama veya sorgulatma imkânına sahip olmadığı bir tanık/tanıklar tarafından verilen ifadeye dayalı olup olmadığı ortaya çıkarılmalıdır.

19. Mahkeme; başvurucunun Bank Asyadaki mutat olmayan hesap hareketlerine, örgütle bağlantılı bir internet sitesini 530 kez ziyaret ettiği tespitine, tanıklar T.U. ve M.K.nın istinabe yoluyla, tanık R.Y.nin ise huzurda alınan beyanlarına istinaden mahkûmiyet hükmü kurmuştur. Gerekçeli kararda ayrıca tanık T.U.nun Tokat ili polis memurları sorumlusu olduğu ve bu kapsamda başvurucu hakkında ayrıntılı beyanda bulunduğu belirtilerek başvurucunun örgüt hiyerarşisine dâhil olduğuna ilişkin en belirleyici tanık beyanının T.U.nun beyanları olduğu vurgulanmıştır.

20. Yargıtay uygulamasına göre Bank Asyada parasal işlem gerçekleştiren kişinin terör örgütüne yardım suçundan cezalandırılabilmesi ancak kişinin örgüt liderinin talimatı ile işlem yaptığının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya konulması ile mümkündür [birçok karar arasından bkz. (kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 15/1/2019 tarihli ve E.2018/4959, K.2019/145; 5/3/2019 tarihli ve E.2018/6408, K.2019/1447; 2/3/2021 tarihli ve E.2019/5505, K.2021/1793sayılı kararları]. Bu yöndeki değerlendirme ise sanığın Bank Asya nezdindeki 2014 yılı öncesi de dâhil olmak üzere hesap açılış bilgileri, aylık bakiye gelişimi ve tüm hesap hareketlerine ilişkin kayıtlar dosyaya celbedilip incelenerek temin edilen kayıtlar üzerinde uzman bilirkişi raporu alınıp örgüt liderinin talimatından sonra ve bu talimat doğrultusunda katılım hesabı açma, döviz veya altın alma, para yatırma vb. işlemlerinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek yapılacaktır [birçok karar arasından bkz. (kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 18/5/2021 tarihli ve E.2019/2369, K.2021/3193 sayılı kararı].

21. Mahkemenin gerekçeli kararında tanık beyanının belirleyici olduğuna yaptığı açık vurgu ve başvurucunun örgüt liderinin talimatı ile Bank Asyada parasal işlem yaptığının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya konulması için kayıtlar üzerinde uzman bilirkişi raporu alınmaması karşısında, duruşmada dinlenmeyen tanıklar T.U. ve M.K.nın beyanlarının başvurucunun silahlı terör örgütü üyesi olduğu yönündeki kanaatin oluşmasında dikkate alındığı sonucuna ulaşmak mümkündür. Diğer bir ifadeyle sorgulama imkânı tanınmayan tanıkların anlatımlarının mahkûmiyet kararına götüren tek olmasa da belirleyici nitelikte delil olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.

22. Yargılama sürecinde başvurucuya olayları kendi bakış açısına göre anlatma ve delillerini sunma imkânı tanınmıştır. Dosyada tanık beyanlarını destekleyen başka deliller de bulunmaktadır. Ancak Mahkemenin yargı çevresi dışındaki tanıkları başvurucunun da onlara soru sormasına imkân sağlayacak şekilde SEGBİS gibi vasıtalarla neden dinlemediğine ilişkin bir bilgi ve belgeye ulaşılamamıştır. Tanıkların yazılı beyanları duruşmada okunmuş ise de başvurucu, tanıkların beyanlarının tespiti sırasında hazır bulunmadığından ses ve görüntü nakli yoluyla da olsa onları sorgulayamamış; sorulan sorulara verdikleri cevaplar hakkında izlenim edinme fırsatı elde edememiştir. Bu yüzden tanıkların gösterdiği tepkiler konusunda Mahkemenin dikkatini çekememiş, böylelikle tanıkların beyanlarının güvenilirliği test edilememiştir. Mahkeme de tanıklar beyanda bulunurken gösterdiği tepkilerle ilgili olarak izlenim edinememiştir. Hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanıkların beyanları dışında başka delillere de dayanılmasının beyanları belirleyici ölçüde mahkûmiyete temel alınan tanıkları sorgulama imkânı tanınmaması nedeniyle savunma makamının maruz kaldığı sınırlamayı telafi ettiğini söylemek de mümkün gözükmemektedir. Sonuç olarak güvenilirliği ve doğruluğu test edilmemiş tanıkların beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alındığı hâlde savunmanın karşılaştığı zorlukları telafi edecek karşı dengeleyici güvencelerin sağlanmadığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda istinabe yoluyla beyanları alınan tanıkların duruşmada ya da ses veya görüntü nakli yoluyla dinlenmemesinin bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği sonucuna ulaşılmıştır.

23. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

Yıldız SEFERİNOĞLU bu görüşe katılmamıştır.

III. GİDERİM

24. Başvurucu ihlalin tespiti, yargılamanın yenilenmesi ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

25. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiğiyargı mercilerince yapılması gereken iş, yenidenyargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

26. Bu konuda önemle belirtilmelidir ki suçlu-suçsuz kararı vermek ya da daha hafif veya ağır ceza belirlemek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Ruhşen Mahmutoğlu, B. No: 2015/22, 15/1/2020, § 67). Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten ilk derece mahkemeleri ile kanun yolu mercilerine aittir (Orhan Kılıç [GK], B. No: 2014/4704, 1/2/2018, § 44). Bu bağlamda somut olayda başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olup olmadığı yönünde karar vermek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararı, sanığın beraat ettiği anlamına gelmediği gibi ihlal kararının gereklerinin yerine getirilmesi amacıyla yapılacak yeniden yargılama neticesinde sanık hakkında mutlaka beraat kararı verilmesi gerektiği anlamına da gelmemektedir. İhlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemler yerine getirildikten sonra yapılacak değerlendirmede Mahkemenin mevcut belgelerle birlikte delillerin takdir biçimine göre benzer veya farklı bir sonuca varması mümkündür.

27. Bunun yanında tanık sorgulama hakkı tanığın yargılama evrelerindeki beyanlarının delil değeriyle ilgili bir derecelendirme yapılmasını güvence altına almamaktadır. Diğer birifadeyle bu hak, tanığın duruşmadaki beyanlarına üstünlük tanınması gerektiği yönünde bir güvence içermemektedir. Savunmaya duruşmada tanığı sorgulama fırsatı tanındığı ve sanığın diğer haklarına saygı gösterildiği sürece tanığın aşamalardaki beyanlarının hangisine itibar edileceği meselesi karar veren mahkemenin takdirindedir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Musa Yılmaz Acar, B. No: 2013/1664, 16/7/2014,§ 53).

28. Öte yandan ihlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından manevi tazminat, başvurucu uğradığını iddia ettiği maddi zararla ilgili bilgi ve belge sunmadığından da maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE Yıldız SEFERİNOĞLU'nun karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

D. Kararın bir örneğinin tanık sorgulama hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Tokat 2. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/74, K.2018/115) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

F. 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/10/2024 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞIOY

1. "İstinabe yoluyla beyanları alınan tanıkların duruşmada ya da ses veya görüntü nakli yoluyla dilenmemesinin bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği, Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine" dair çoğunluk görüşüne iştirak etmemekteyim. Şöyle ki;

2. Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere duruşma dört celsede bitirilmiştir. Birinci celsede tanıklar R.Y. ve N.Y. duruşmada hazır edilmiştir. Tanıklardan T.U. nun istinabe yoluyla alınan beyanları mahkemede okunmuştur. Aynı celsede (Birinci celse) tanıklar M.K. ve Ş.G. nin adreslerinin mahkemenin yargı çevresi dışında olduğu belirlendiğinden istinabe yoluyla dinlenmelerine karar verilmiştir.

3. İkinci celsede Bank Asyaya yazılan müzekkereye ve tanıklardan Ş.G.nin istinabe yoluyla alınan beyanları okunmuştur.

4. Üçüncü celsede tanıklardan M.K.nın istinabe yoluyla alınan beyanları okunmuştur.

5. Mahkeme tarafından aleyhe beyanda bulunan tanıklar T.U., Ş.G. ve M.K.nın istinabe yoluyla alınan beyanları başvurucu ve müdafiine okunmuş ancak söz konusu tanıkların (istinabe yoluyla dinlenen) duruşmada dinlenmesine ilişkin herhangi bir çabası/talebi olmamıştır.

6. Mahkeme; Başvurucunun Bank Asyadaki mutad olmayan hesap hareketlerine, örgütle bağlantılı bir internet sitesini 530 kez ziyaret ettiği tespitine, tanıklar T.U. ve M.K.nın istinabe yoluyla, tanık R.Y.nin ise huzurda alınan beyanlarına istinaden mahkûmiyet hükmü kurduğu anlaşılmaktadır. Gerekçeli kararda ayrıca tanık T.U.nun Tokat ili polis memurları sorumlusu olduğu ve bu kapsamda Başvurucu hakkında ayrıntılı beyanda bulunduğu belirtilerek Başvurucunun örgüt hiyerarşisine dahil olduğuna ilişkin belirleyici tanık beyanının T.U.nun beyanları olduğu vurgulanmıştır.

7. Mahkemenin kararına bakıldığında istinabe yoluyla dinlenen tanıkların anlatımlarının mahkûmiyet kararında tek delil olmadığı anlaşılmaktadır.

8. Gerek AİHM, gerekse AYM birçok kararında adil yargılanma güvencelerinden açık bir şekilde feragat edilebileceği gibi örtülü şekilde feragat edilmesinin de mümkün olduğuna işaret etmişlerdir. Yargılama sırasında, istinabe yoluyla dinlenen tanıkların huzurda da beyan vermelerini ve tanıkları sorgulama hakkını kullanmayı istememesinin Başvurucunun tanık sorgulama hakkından feragat ettiği anlamına da gelmesi söz konusu olabilecektir. Bu hususu değerlendirecek olan da tüm tanık ve delilleri yüz yüze ilkesi gereğince dinleyen ve yargılamayı yürüten derece mahkemesidir.

9. Başvuru konusu olayda Başvurucu ilk derece yargılamasında yargılamayı yapan mahkeme huzurunda tanık sorgulama hakkını kullanma yönünde bir talepte bulunmamıştır. Somut olayın tüm bu özellikleri birlikte değerlendirildiğinde başvurucu ve müdafiinin tanıkların istinabe yoluyla dinlenmesinin ne gibi sonuçlar doğuracağını makul bir şekilde öngörebilecek durumda oldukları, imkanları varken zamanında tanık sorgulama hakkını yargılamayı yapan mahkeme huzurunda dile getirmeyen Başvurucu ve müdafiinin bu tavırları söz konusu haktan zımnen feragat anlamına gelmektedir.

10. Açıklanan bu gerekçelerle çoğunluğun görüşüne iştirak etmemekteyim.

Üye

 Yıldız SEFERİNOĞLU