TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MESUT BAYLAV VE SALİH CAN ALDEMİR BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2019/2781) |
|
Karar Tarihi: 2/10/2024 |
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Basri BAĞCI |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
|
|
Kenan YAŞAR |
Raportör |
: |
Hasan HÜZMELİ |
Başvurucular |
: |
1. Mesut BAYLAV |
|
|
2. Salih Can ALDEMİR |
Vekili |
: |
Av. Sevil ARACI |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, yetkili makamlardan izin alınmaksızın kamu alanlarına afiş asıldığı gerekçesiyle idari para cezası uygulanması nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucular, Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimi'yle ilgili olan bir partiye ait olan afişleri, kova ve fırça yardımıyla elektrik trafosunun üstüne yapıştırmışlardır. Bu nedenle başvurucular hakkında izinsiz afiş asma kabahatinden 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca ayrı ayrı 259 TL ve 1.000 TL idari para cezası uygulanmıştır.
3. İlçe Seçim Kurulu ve İlçe Belediye Başkanlığı, başvurucuların afiş yapıştırdıkları kamusal alanın siyasi partilerin afiş ve benzeri materyaller asabilecekleri bir yer olmadığı gibi ilan ve reklam için kullanılabilecek yerlerden olmadığı bilgisini vermiştir.
4. Başvurucuların itirazı üzerine Sulh Ceza Hâkimliği 1.000 TL idari para cezasına yapılan itiraz yönünden cezanın 259 TL olarak düzeltilmesine karar vermiş ve 259 TL idari para cezası yönünden ise afiş yapıştırılan elektrik trafosunun bu amaca tahsis edilmiş alanlardan olmadığı gerekçesiyle itirazı kesin olarak reddetmiştir.
5. Başvurucular, nihai hükmü 20/12/2018 tarihinde öğrendikten sonra 18/1/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
6. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
7. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
8. Başvurucular siyasi faaliyetler çerçevesinde yapılan ilanların vergiye tabi olmaması nedeniyle izne de tabi olmadığını, afiş asmak için belediyeler tarafından belirlenen özel alanlar olmadığını, daha önceden de aynı yerde üst üste yapıştırılmış birçok afiş olduğunu ve seçim dönemlerinde her yere afiş asılabildiğini belirterek izinsiz afiş asma kabahatinden cezalandırılmaları nedeniyle ifade ve örgütlenme özgürlüğü ile birçok anayasal haklarının ihlal edildiğinden yakınmıştır. Adalet Bakanlığı görüşünde, Anayasa ve ilgili mevzuat ile somut olayın koşulları gözetilerek değerlendirme yapılması gerektiği bildirilmiştir.
9. Başvuru, ifade özgürlüğü kapsamında incelenmiştir.
10. İfade özgürlüğüne yapılan müdahalenin dayanağı olan 5326 sayılı Kanun'un 42. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı kabul edilmiştir. Müdahalenin Anayasa'nın 34. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen sınırlama sebeplerinden kamu düzeninin korunması amacıyla yapıldığı anlaşılmıştır. Bu belirlemenin ardından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı yönünden inceleme yapılacaktır.
11. Anayasa Mahkemesinin izinsiz afiş asılması nedeniyle idari para cezası uygulanmasının anayasal hakları ihlal edip etmediğini denetlendiği önceki kararlara ve uygulanan ilkelere Bermal Can ve diğerleri (B. No: 2021/936, 5/10/2023, §§ 23-28) kararında yer verilmiştir. Anayasa Mahkemesi, izinsiz afiş asma nedeniyle uygulanan idari para cezalarını denetlediği kararlarda, çatışan haklar olan afişlerin asılması suretiyle kullanılmak istenen hak ile sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı arasında makul bir denge kurulup kurulmadığını incelemiştir (afiş asma nedeniyle gerçekleştirilen müdahalelerden sendika hakkı kapsamında yapılan değerlendirmeler için bkz. Abdulvahap Can ve diğerleri, B. No: 2014/3793, 8/11/2017, § 53; toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında yapılan değerlendirmeler için bkz. Sinan Cem Öztürk, B. No: 2016/13477, 9/1/2020, § 43; Burcu Bardakcı ve Erdem Yinanç, B. No: 2016/13475, 11/9/2019, § 44; ifade özgürlüğü kapsamında yapılan değerlendirmeler için bkz. Gökçe Ekin Baran, B. No: 2016/13539, 9/1/2020, § 31).
12. Anayasa Mahkemesi Bermal Can ve diğerleri kararında, Anayasa'nın56. maddesinin devlete ve bireylere çevrenin korunmasına ilişkin bazı ödevler yüklediğini, düzenli ve sağlıklı bir çevrede yaşamaya ilişkin kamu otoritelerinin aldığı tedbirlerin toplumun sükûnunu, dolayısıyla kamu düzenini sağlamak için zaruri olduğunu vurgulamıştır. Anılan kararda, çevre kirliliğini önlemeye ilişkin hukuk normuna aykırı olarak izinsiz afiş yapıştırma nedeniyle uygulanan yaptırımın zorunlu bir sosyal ihtiyacı karşıladığı sonucuna varılmıştır. Anayasa Mahkemesi anılan kanaate varırken, izin alınmadan yapıştırılan afişlerin geçici nitelikte olmadığını, düzenli bir çevrede yaşamı koruyan kurallara göre afiş asılmasının önünde bir engel bulunmadığını ve uygulanan hafif nitelikteki idari para cezasının ifadelerin aktarılmasında caydırıcı bir etkiye neden olmadığını gözetmiştir (Bermal Can ve diğerleri §§ 29-39; aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Halil Devrim Ulaş ve diğerleri, B. No: 2015/12590, 6/3/2019, §§ 37-45)
13. Somut olayda başvurucular, kamusal bir alanda izinsiz afiş astıkları gerekçesiyle idari para cezasıyla cezalandırılmış olup afişte yer alan düşünceler nedeniyle kamu makamlarınca herhangi bir adli soruşturma açıldığına dair bir açıklamada bulunmamıştır. Başvuruya konu eylemin siyasal bir mesele hakkında afiş asılması olduğu gözetildiğinde Anayasa’nın 26. maddesinde, yalnızca ifade edilen fikir ve bilgilerin içeriği değil bunların ifade ediliş biçimleri de koruma altındadır (kıyaslamak için bkz. Fatih Taş [GK], B. No: 2013/1461, 12/11/2014, § 105; İrfan Sancı (2), B. No: 2018/5652, 30/3/2022, § 58; Meki Katar [GK], B. No: 2015/4916, 3/10/2019, § 58). Ancak söz konusu afişlerin gelişigüzel ve süresiz birşekilde yapıştırılmasının görüntü ve çevre kirliliğine sebebiyet vereceği de açıktır. Nitekim afişlerin yapıştırıldığı yerde daha önce bu şekilde üst üste yapıştırılan birçok afiş olduğuna dair başvurucuların açıklamaları da bu durumu ortaya koymaktadır. Ayrıca başvurucular her ne kadar afiş yapıştırılması için belirli bir alan olmadığını iddia etmiş ise de bu amaçla ilgili mercilere başvuru yaptıklarına dair herhangi bir bilgi verdikleri veya beyanda bulundukları başvuru dosyasından tespit edilememiştir.
14. Öte yandan her ne kadar bireyler iletmek istedikleri ifadelerin aktarılma şeklini seçmekte özgür iseler de internetin, sosyal medyanın ve diğer iletişim olanaklarının son derece geliştiği, topluma erişmek ve fikirleri yaymak için birçok alternatif yöntemin olduğu günümüz koşullarında, üstelik yetkili idari makamlara başvurarak mevzuata uygun biçimde afişlerin asılması da mümkünken görüntü kirliliği oluşturacak biçimde kamu alanlarına afiş asılmasının ifade özgürlüğünün etkin şekilde kullanımı için zorunlu olmadığı değerlendirilmiştir (Bermal Can ve diğerleri § 35). Ayrıca başvurucular, afiş yapıştırarak amaçlanan diğer siyasal faaliyetlere müdahale edildiğini de iddia etmemiştir. Bu nedenlerle somut olayın koşullarında afişlerinin izinsiz şekilde asılması, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının korunması amacıyla getirilen hukuk normunu ihlal etmesi nedeniyle başvuruculara uygulanan yaptırımın zorunlu bir sosyal ihtiyaca karşılık gelmediği söylenemez.
15. Diğer yandan başvurucuların sağlıklı ve düzenli bir çevrede yaşama hakkına ilişkin hukuk normunu ihlal etmeleri nedeniyle uygulanan hafif nitelikteki idari para cezasının ifadelerin aktarılmasına ilişkin tercih hakkını aşırı biçimde kısıtlamadığı, dolayısıyla ifade özgürlüğü üzerinde caydırıcı bir etki yaratacak nitelikte olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
16. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların ifade özgürlüğünün ihlal edilmediği açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından başvurucuların yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 2/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.