Tartışma seviyesini bilerek yerlere düşürenler işin kolayını buldular.
Anayasa Mahkemesinin twitter kararını alkışlayanlar özgürlükçü, eleştirenler yasakçı.
AYM’ne bireysel başvuru yolunu açan Ak Parti yasakçı, diğer partiler özgürlükçü oldu.
Olaya hukuk perspektifinden bakarak objektif değerlendirme yapması beklenenler bile, AYM kararını eleştirenleri peşinen “yasakçı” olmakla yaftalıyor.
Kimileri durduğu yerden, olaylara baktığı noktadan yaptığı değerlendirmeleri tek gerçek gibi kabul edebiliyor. Gerçeğin bir kısmını, bir parçasını ifade etse de mutlak gerçek karşısında yanılmış olma veya sübjektif değerlendirme yapmış olabileceğini düşünmüyor.
Örneğin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ fiili saldırıya uğradığında şüpheliyi tutuklamayan hakimi özgürlükçü tavrından dolayı kutlayanlar, Kemal Kılıçdaroğlu’na yumruklu saldırıda bulunan şüpheliyi serbest bırakan hakimi acımasızca eleştirebiliyor.
Olaylara usuletle, suhuletle, itidal ile, objektif yaklaşımla bakabilmenin ne kadar önem arzettiği her olay sonrası biraz daha iyi anlaşılır umudumu korumak istiyorum.
Bu çerçevede AYM’nin, Twittera erişimin engellenmesinin ifade özgürlüğünün ihlali olduğu yönündeki kararını eleştirmenin, özgürlük karşıtı ve yasakçılık olmadığını, özgürlüğün savunulmasında, sadece ifade özgürlüğünün değil temel hak ve özgürlüklerin tümünün dikkate alınması gerektiğini bir kez daha vurgulamam gerekiyor.
Bir önceki yazımda, tüm hukuk ve yargı yollarının tüketilmesi zorunluluğunu dikkate almadan AYM’nin davayı kabul edilebilir bulmasını eleştirerek, idare mahkemesinin fonksiyonunu üstlenmesinin hukuka uygun olmadığını ifade etmeye çalışmıştım.
Özellikle bireysel başvuruda bulunanların, ‘idare mahkemesi kararı TİB tarafından uygulanmadığı için AYM’ye başvurduk’ gibi bir talepleri olmamasına, AYM ile aynı gün karar veren 15.İdare Mahkemesinin yürütmenin durdurulması kararından haberdar olmamalarına rağmen, karar gerekçesine sonraki bir gelişmenin monte edilmesi, kararı tartışılır hale getirdiğini bir kez daha hatırlayalım.
AYM Başkanı sayın Kılıç, bütün kurulun konuyu enine boyuna görüşüp karar verdiklerini açıklamış ise de, verilen karar genel kurul kararı değil, bireysel başvurulara bakmakla görevli kısmın verdiği bir karardır. Yapılan açıklama ile verilen kararın hem gerekçesi hem de ilgili bölüm kararı olması yönünden uyumlu olmadığını ifade bakımından bu ayrıntıyı belirmekte de yarar var.
İşin esasıyla ilgili olarak, evrensel hukuk ve Anayasa ve yasalarımız yönünden bir kaç kuralı hatırlamalıyız.
Twitter ve benzeri sosyal medya vasıtaları, insanların serbestçe görüş ve düşüncelerini ifade ettikleri platformlardır. Hukuki gerekçelere dayanmadan kapatılmaları, erişimin engellenmesi ifade özgürlüğü hakkının ihlali olacaktır.
Özgürlüklerin sınırsız olmadığı, kamu düzeni, genel ahlak ve genel sağlık sebeplerine istinaden, özlerine dokunmamak kaydıyla kanunlarla sınırlanabileceği, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, AİHS gibi uluslararası sözleşmeler ve Anayasamızca kabul edilmektedir.
Gerçek hayatta suç teşkil eden eylemlerin, internet medyası, twitter, facebook gibi sanal alemde de suç teşkil ettiği bir gerçektir. Hakaret, tehdit, iftira, özel hayatın gizliliğinin ihlali, haberleşmenin gizliliğinin ihlali, kaydedilmesi, basın ve yayın yolu ile ifşası gibi suçlar, sosyal medyada yer ve içerik sağlayıcılar tarafından işlendiğinde, yasalar çerçevesinde soruşturulması ve şüphelilerinin yargılanması gerekir. Ayrıca video, ses kaydı, fotoğraf, filim benzeri vasıtalarla işlenen suçlarda erişimin engellenmesi, yayının durdurulması yönünde karar verilmesi de mahkemelerin görev ve yetkisi kapsamındadır.
Twitter’a erişimin engellenmesi, suç teşkil eden içerikleri yayınlayan twitter hesaplarına erişimin engellenmesine dair dört ayrı mahkeme kararının uygulanmaması sebebiyle gündeme gelmiştir. Twitter T.C. mahkemelerinin kararlarını uygulamamada direnmiştir. Mahkeme kararlarını uygulamak ve uygulatmak yasal görevi olan TİB, kararları uygulamak için başkaca yol kalmadığı için genel olarak erişimi engellemiştir.
İfade özgürlüğü gibi, bireylerin özel hayatlarının gizliliğinin korunması da temel haklardandır. İfade özgürlüğü, başkalarının yatak odalarından ses ve görüntü yayınlama hakkını kimseye vermez. Bu nedenle mahkemelerin verdiği karar Twitter tarafından uygulanması gerekir. Mahkeme kararını uygulayacak makam olan TİB, özel hayatı tecavüze uğrayanlara, ‘ben devlet adına aciz kaldım, mahkeme kararını uygulatamıyorum’ diyemeyeceğine göre, kararı uygulamanın bir yolunu bulması gerekir. Devletin bütün vatandaşlarının temel hak ve özgürlüklerini korumak, birini diğerine üstün veya ayrıcalıklı tutmamak gibi bir görevi vardır. Hukuk tanımayan, mahkeme kararlarını uygulamayan Twitter karşısında da yürütme erki görevini ifa etmiştir.
AYM, ifade özgürlüğümüz ihlal edildi diyenler ile birlikte, özel hayatımızın gizliliği tecavüze uğradı diyenlerin taleplerini birlikte değerlendirseydi, söz konusu kararı alelacele vermemesi gerekirdi. Şimdi merak edilen AYM, Twitterda özel hayatı tecavüze uğrayanların bireysel başvurularına ne cevap verecek ?
(Bu köşe yazısı, sayın Reşat PETEK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)