Öncelikle aile ne demek bunu ele almak istiyorum. Aile sözlük anlamı itibariyle aralarında evlilik ve kan bağı bulunan, karı, koca, çocuklar, kardeşler vb.nin oluşturduğu, toplum içindeki en küçük bütündür. Yani bir kadın ve erkeğin evlenmesiyle “çekirdek aile” olarak adlandırdığımız birlik oluşmaktadır.
Aile ile toplum her zaman iç içe olup, toplumda gelişen olaylardan ailenin etkilendiği gibi aile içi ilişkilerden ve boşanmalardan da toplum etkilenir. Bu durumda diyebiliriz ki boşanma oranları toplumların refahını etkilemektedir. Bireylerin aile içi mutlulukları yapmış oldukları işlere de olumlu olarak yansıyacaktır. Fakat bu demek değildir ki, insanlar ömrünün sonuna kadar her ne olursa olsun evliliğini devam ettirmek zorunda olsun. Hiç kimse boşanmak için evlenmese de evliliğin içinde olan anlaşmazlık, aldatma, şiddet, hakaret vs. evlilik birliğini sonlandırabilir. İşte bu durumlarda devreye hukuk girer. Boşanma davası Türk Medeni Kanunumuzda 2. Kitap kısmında çok geniş bir şekilde yer almaktadır.
Bu yazımda kısa bir şekilde faydalı olabileceğini düşündüğüm noktalara değinmeye çalıştım. Boşanma davalarında görevli mahkeme, aile mahkemeleridir. Aile mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise aile ile ilgili işlerle görevlendirilen mahkeme görevlidir. Fakat dava açıldığında eşlerin birbirine karşı yükümlülüklerinden bazıları devam etmektedir. Mesela, eşlerin sadakat yükümlülüğü boşanma davasında boşanma yönünde verilen karar kesin hüküm halini alıncaya kadar devam etmektedir. Bu sebeple dava açıldıktan sonra meydana gelen olaylar içi yeni bir dava açılabilir ve birleştirme istenerek aynı dosyada devam edilebilir.
Medeni kanunumuza göre boşanma sebepleri: Zina, hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı ve evlilik birliğinin sarsılması olarak sayılmıştır. Bunlardan bazıları nisbi bazıları mutlak boşanmak sebebidir. Hâkim boşanma davalarında vicdanen karar verebilir. Fakat evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. İki tarafın anlaştığı bu davada taraflar anlaştıklarını açıklayan protokolü mahkemeye sunarlar ya da bir tarafın açtığı davayı diğeri kabul eder ve tarafların duruşmaya katıldıkları ilk ve tek duruşma ile sonuçlanır.
Açılmış olan bir boşanma davasında, mahkeme davayı reddetmiş ve çift hiçbir şekilde bir araya gelememişse, kanun bu durumu da “boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.” şeklinde düzenlemiştir.
Davayı açan tarafın kusuru tam ise yani diğer tarafın hiç kusuru bulunmuyorsa dava açamaz, diğer tarafın az da olsa kusuru bulunması gerekir. Boşanma davasında davayı hangi taraf açtıysa istediği tüm hakları alabilmek için öncelikle iddialarını ispatlamalıdır. Burada devreye hukuka uygun deliller girer. Yargıtay tarafından kişinin telefonuna gizlice kurulan programlar, evin içine habersiz kamera yerleştirmeler hukuka aykırı delil kabul edilir. Bu sebeple devreye tanıklar girer ve mahkeme hakkın suiistimali niteliğinde olmadığı sürece tanık sayısını kısıtlayamaz. Boşanma davasında ciddi ve inandırıcı deliller olmadığı sürece tanık beyanları esas alınmak zorundadır. Fakat hukuk muhakemeleri kanunu 25.maddeye göre avukatlardan birinin söylemediği bir vakayı hâkim dikkate alamaz. Yani tanıkların beyanları dayanılan vakalarla kısıtlı olarak esas alınmalıdır. Boşanma davasında yemin deliline ise başvurulamaz. Eşinden şiddet gören bir eş mutlaka karakola gidip tutanak tutturmalıdır ve hastaneden darp raporu almalıdır. Gerektiğinde ise psikiyatriden rapor alınmalıdır, yine aynı şekilde eşin kredi kartı ekstreleri veya banka hesap bilgileri, maddi talepleriniz için gayrimenkul bilgileri, harcamalarına dair faturalar ispat için önemlidir ve delil teşkil edebilecektir.
Boşanma davası süresince, dava sonuçlanıncaya kadar, tedbir nafakası alınabilmektedir. Her iki taraf eşit kusurlu olsa bile dava kesinleştikten sonra bir tarafın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilebilmektedir. Maddi ve manevi tazminat alabilmek için ise az kusurlu olduğunuzu ispatlamanız gerekmektedir. Özetle Türk Hukukunda anlaşmalı boşanmalar dışında çekişmeli olarak adlandırdığımız davalarda öne sürdüğünüz vakayı ispatlayamadığınız sürece hâkimin davanızı reddetme hakkı vardır. Bu sebeple haklarınızı alabilme adına dilekçelerinizi özenle yazmalı ve ortaya koyduğunuz boşanma sebebinizi ispat etmelisiniz.