1- Umut hakkı nedir?
Ölüm cezası gibi müebbet hapis cezasının da insan onuruyla bağdaşmadığı kabul edilmektedir. Herhangi bir tahliye imkanı tanınmadan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılan kişiler bakımından bu durumun insan onuruyla bağdaşmadığı ve cezaların insan onuruyla bağdaşması gerekliliği ilkesini ihlal ettiği söylenmektedir. İşte bu noktada umut hakkı gündeme gelmektedir. Umut hakkı; bu bağlamda tahliye imkanını mümkün kılabilecek hukuki düzenlemelerin iç hukukta bulunması gerekliliğini ifade eden bir kurum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Umut hakkının; bireyin ölümüne kadar hürriyeti bağlayıcı şekilde bir cezaya maruz kalması veya belirsiz süreli bir şekilde bu muameleye maruz kalması durumunda ihlal edilmiş olacağını söylemek yanlış olmaz.
Umut hakkı ilk olarak Alman Federal Mahkemesi kararıyla ortaya çıkmış olsa da; sonrasında BM Genel Kurulunca kabul edilen Roma Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsünde; ömür boyu hapis cezası infazının yirmi beş yılı dolduktan sonra cezanın gözden geçirilmesi ve bu incelemenin belirli aralıklarla yapılması öngörülmüştür. Ancak belirtmek gerekir ki bu statüye Türkiye taraf değildir.
2- AİHS ve AİHM bağlamında umut hakkı nedir ve hangi hallerde uygulanmalıdır?
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde umut hakkı doğrudan düzenlenmemişse de; “İşkence Yasağı” başlıklı 3. Maddesinde; hiç kimsenin insanlık dışı bir cezaya ve kötü muameleye tabi tutulmaması gerektiği düzenlenmiş ve umut hakkı bu madde kapsamında değerlendirilmektedir.
Avrupa insan hakları Mahkemesinin kararlarında da; tahliye umudu olmadan bir kişinin ömür boyu hapis ile cezalandırılmasının, insan onuru ile bağdaşmadığı ve AİHS madde 3’e aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle bu maddeye atıf yapılmaktadır.
Tahliye umudu olmadan ömür boyu mahkumiyetin insan onuru ile bağdaşmadığı ve cezanın amacı olan topluma geri dönme ihtimalinin bulunmaması bireyi toplumdan uzaklaştırmakta ve insanlık onurunu zedeleyerek cezanın amacı ve orantılılık ilkesi ile de bağdaşmadığı düşünülmektedir. Bu nedenle de umut hakkı olmadan bu şekilde cezalar verilmesi AİHS madde 3 kapsamında insan onurunu zedelemesi ve kötü muamele yasağına aykırılık teşkil etmesi bakımından AİHS ihlaline sebebiyet vermektedir.
3- AİHM’in Umut Hakkı Bakımından Uyguladığı Kriterler Nelerdir?
-AİHM kararlarında; ülkenin iç hukuk düzenlenmesinde tahliye imkanı doğuran bir mekanizmanın bulunmaması eleştirilmiş ve umut hakkı bu bağlamda değerlendirilmiştir. (Bu konuda bkz. Kafkaris Kıbrıs kararı[1])
-AİHM kararlarında; verilen cezaların ömür boyu nitelikte olmasını ihlal saymamış, bu cezanın indirilemez olması durumunda AİHS madde 3’e aykırılık teşkil edeceği ifade edilmiştir. AİHM umut hakkı bakımından değerlendirme yaparken; ülkenin iç hukukunda cezanın sona ermesi dışında değiştirilmesi, hafifletilmesi veya koşullu salıverilme gibi kurumların varlığının yeterli olduğuna kanaat getirmiştir. (Bu konuda bkz. Vinter ve diğerleri v. Birleşik Krallık Kararı[2])
-AİHM Vinter Birleşik Krallık kararında; verilen ömür boyu hapis cezasına ilişkin ilk 25 yıl içinde bir denetim yapılması ve bu denetimin de periyodik aralıklarla cezanın gözden geçirilmesini sağlayacak mekanizmalarla yapılması gerektiğini belirtmiştir[3].
- 2014 tarihli Öcalan v. Türkiye kararı, umut hakkına ilişkin Türkiye aleyhine yapılan ilk başvurudur[4].
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107. maddesinin 16. fıkrasında yapılan değişiklikle TCK’nın İkinci Kitap, Dördüncü Kısım, “Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar” başlıklı Dördüncü Bölüm, “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı Beşinci Bölüm, “Milli Savunmaya Karşı Suçlar” başlıklı Altıncı Bölüm altında yer alan suçlardan birinin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi dolayısıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olan hükümlüler için koşullu salıverilme imkânı kaldırılmıştır[5].
Bu bağlamda yapılan başvuruda AİHM; ömür boyu hapis cezasının indirilebilir nitelikte olup olmadığının değerlendirilmesi için, kişinin bir noktada tahliye olma imkânının olup olmadığının periyodik olarak değerlendirilmesi durumunun araştırılması gerektiğini belirtmiştir. AİHM, başvuranın işlediği suçtan bahisle hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildiğini, böyle bir cezanın, hükümlünün tehlikeli bir suçlu olması nedeniyle şartlı tahliye değerlendirmelerinden vareste tutularak ömrünün sonuna kadar cezaevinde tutulması anlamına geldiğini bu kararda tespit etmiştir.
AİHM yapmış olduğu tespitler neticesinde; başvuranın ıslah olma ihtimalinin, iyi hâl ile tehlikelilik durumunun denetlenmesi açısından iç hukukta bir gözden geçirme sisteminin olmaması gerekçesiyle başvuranın almış olduğu ömür boyu hapis cezasının infazını AİHS’in 3. maddesine aykırı görmüş ve ihlal kararı vermiştir.
GÖRÜLDÜĞÜ ÜZERE; AİHM TARAFINDAN UMUT HAKKI ÖNEMLİ BİR HAK OLARAK ELE ALINMIŞ VE BU KAPSAMDA UMUT HAKKININ BULUNMAMASI AİHS MADDE 3 BAKIMINDAN AYKIRILIK OLARAK DEĞERLENDİRİLMİŞTİR.
Av. Semiha İmge ÖZBEK
İstanbul Barosu
---------------
[1] Kafkaris v. Kıbrıs Kararı, No. 21906/04, 12.02.2008
[2] Vinter ve diğerleri v. Birleşik Krallık Kararı, No. 66069/09, 130/10, 3896/10, 09.07.2013; Erdi Yetkin, “Vinter ve Diğerleri v. Birleşik Krallık Davasından Günümüze İndirilemez Müebbet Hapis Cezası ve Umut Hakkı”, İzmir Barosu Dergisi, S. 2019-3, Eylül 2019
[3] Yetkin, a.g.e., s.229 vd.
[4] ÖCALAN v. TÜRKİYE (No 2) (Başvuru No. 24069/03, 197/04, 6201/06 et 10464/07, 18.03.2014.
[5] Metehan HEPVAR, “Umut Hakkı Bağlamında Ömür Boyu Hürriyeti Bağlayıcı Cezalar”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2022.