Dava Konusu Kurallar
Dava konusu kurallarda; Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik iç ve dış tehdit unsurlarını analiz ederek stratejik iletişim ve kriz yönetimi açısından gerekli tedbirleri uygulamanın ve Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen psikolojik harekât, propaganda ve algı operasyonu faaliyetlerini belirleyerek her tür manipülasyon ile dezenformasyona karşı faaliyette bulunmanın İletişim Başkanlığı (Başkanlık) bünyesinde ihdas edilen Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanlığının görevleri arasında olduğu düzenlenmiştir.
Başvuru Gerekçesi
Dava dilekçesinde özetle; kurallarla Başkanlığa verilen stratejik iletişim ve kriz yönetimine ilişkin görevlerin haberleşme ve basın özgürlüğüyle ilgili olması nedeniyle kanunla düzenlenmesi gerektiği, temel hak ve özgürlüklerin Cumhurbaşkanlığı kararnamesi (CBK) ile düzenlenemeyeceği, kurallarda öngörülen görevler kapsamında alınacak tedbirlerin genel çerçevesinin ilke ve esaslarının belirlenmediği belirtilerek kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Anayasa’nın 104. maddesinde Anayasa’nın İkinci Kısmı’nın Birinci ve İkinci Bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle Dördüncü Bölümü’nde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin CBK’larla düzenlenemeyeceği belirtilmiştir.
Dava konusu kurallarla, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen algı operasyonu faaliyetleri neticesinde oluşan krizin stratejik iletişimle yönetilmesine ilişkin tedbirler alınması ve her tür manipülasyon ile dezenformasyona karşı faaliyette bulunulması amaçlanmaktadır. Kurallar uyarınca alınacak tedbirler ve yapılacak faaliyetlerin Anayasa’nın 26. maddesinde yer alan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ile 28. maddesinde yer alan basın hürriyetiyle ilgili olduğu açıktır. Bu bağlamda kuralların, kapsamları itibarıyla Anayasa’nın İkinci Kısım İkinci Bölümü’nde yer alan kişi hakları ve ödevleri ile ilgili düzenlemeler içerdiği görülmüştür. Sonuç olarak kuralların CBK ile düzenlenemeyecek yasak alana ilişkin düzenlemeler içerdiği anlaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralların konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olduklarına ve iptallerine karar vermiştir.
----
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2020/88
Karar Sayısı : 2023/224
Karar Tarihi : 27/12/2023
R.G. Tarih – Sayı : 2/8/2024 - 32620
İPTAL DAVASINI AÇAN: Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL, Engin ÖZKOÇ ile birlikte 134 milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU: 17/9/2020 tarihli ve (66) numaralı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin;
A. 5. maddesiyle 24/7/2018 tarihli ve 30488 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan (14) numaralı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne eklenen 6/A maddesinin (c) ve (ç) bentlerinin,
B. 11. maddesiyle (14) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne eklenen 13/B maddesinin,
C. 13. maddesiyle (14) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 21. maddesinin (1) numaralı fıkrasına eklenen ikinci cümlenin,
Ç. 15. maddesiyle ekli (1) Sayılı Liste’de yer alan kadroların ihdas edilerek 10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan (2) numaralı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin eki (I) Sayılı Cetvel’in İletişim Başkanlığı bölümüne eklenmesinin,
Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 2., 6., 7., 8., 11., 13., 22., 26., 28., 73., 104., 123., 128. ve 161. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi talebidir.
I. İPTALİ İSTENEN CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ KURALLARI
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin (CBK) iptali talep edilen kuralların da yer aldığı;
A. 5. maddesiyle (14) numaralı CBK’ya eklenen 6/A maddesinin (c) ve (ç) bentleri şöyledir:
“c) Türkiye Cumhuriyetine yönelik iç ve dış tehdit unsurlarını analiz ederek stratejik iletişim ve kriz yönetimi açısından gerekli tedbirleri uygulamak.
ç) Türkiye Cumhuriyetine karşı yürütülen psikolojik harekât, propaganda ve algı operasyonu faaliyetlerini belirleyerek her tür manipülasyon ve dezenformasyona karşı faaliyette bulunmak.”
B. 11. maddesiyle (14) numaralı CBK’ya eklenen 13/B maddesi şöyledir:
“Döner Sermaye İşletmesi Müdürlüğü
MADDE 13/B-(Ek: RG-18/9/2020-31248-C.K.-66/11 md.)
(1) Başkanlık Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığına bağlı olmak üzere yerli ve yabancı kurum, kuruluş ve kişilere, Başkanlığın hizmetlerine ait yayın, bilgi, belge satışı ile bilgi işlem, dizgi, baskı, teknik danışmanlık, eğitim, proje, araştırma ve benzeri hizmetleri yerine getirmek amacıyla döner sermaye işletmesi kurulur.
(2) Döner sermaye işletmesi için genel bütçeden tahsis olunan sermaye miktarı Cumhurbaşkanı kararıyla beş katına kadar artırılabilir. Bu suretle artırılan sermaye elde edilen kârla karşılanır.
(3) Döner sermaye; Başkanlık bütçesine bu amaçla konulan ödenekler, Hazinece verilecek aynî yardımlar, döner sermaye faaliyetlerinden elde edilecek kâr ile bağış ve yardımlardan meydana gelir. Elde edilen net kâr, ödenmiş sermaye, tahsis edilen sermaye miktarına ulaşıncaya kadar sermayeye ilâve olunur. Ödenmiş sermaye tutarı tahsis edilen sermaye tutarına ulaştıktan sonra elde edilen dönem net kârı, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde Başkanlığın uygun göreceği mal ve hizmet alımlarında kullanılmak üzere ertesi yılın gelirlerine ilave edilir. Bağış ve yardımlar, ödenmiş sermaye tutarı, tahsis edilen sermaye tutarına ulaştıktan sonra sermaye tutarına bağlı kalmaksızın mevcut sermayeye eklenir.
(4) Döner sermaye faaliyetleri için gerekli olan her türlü mal ve hizmet alımları, kiralama, araç, gereç, araştırma, eğitim, tanıtım giderleri ile faaliyet alanına giren hizmetler için görevlendirilecek personele yapılacak harcırah ödemeleri döner sermayeden karşılanır. Ayrıca kurumun dışarıdan aldığı hizmetlere karşılık yapılacak diğer ödemeler ve Döner Sermaye İşletmesinin faaliyetlerinde hizmet veren birimlerin her türlü ihtiyaçları da döner sermayeden karşılanabilir. Bu maddede sayılanlar dışında döner sermayeden herhangi bir harcama yapılamaz.
(5) Döner Sermaye İşletmesi; Başkanlığın hizmetlerine öncelik vermek ve aksatmamak kaydıyla diğer kamu kurum ve kuruluşlarından, yerli veya yabancı gerçek ve tüzel kişilerden sipariş almaya, vermeye, her türlü teknik işlemlere girişmeye ve gerektiğinde müştereken iş yapmaya yetkilidir.
(6) Döner Sermaye İşletmesinin faaliyet alanları, çalışma usul ve esasları, giderleri, işletilmesi, hesap usulleri ile satım işlemlerine ilişkin hususlar Hazine ve Maliye Bakanlığından alınacak görüş üzerine çıkarılan yönetmelikle tespit edilir.”
C. 13. maddesiyle (14) numaralı CBK’nın 21. maddesinin cümle eklenen (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) Başkanlıkta 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek 41 inci maddesine göre İletişim Uzmanı ve İletişim Uzman Yardımcısı istihdam edilebilir. (Ek cümle: RG-18/9/2020-31248-C.K.-66/13 md.) Bu kapsamda istihdam edilen İletişim Uzmanı ve İletişim Uzman Yardımcısına yönetmelikle belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde diğer görevlerinin yanı sıra araştırma, analiz, teftiş, denetim, inceleme ve soruşturma yaptırılabilir.”
Ç. 15. maddesi ve ekli (1) Sayılı Liste şöyledir:
“Ekli (1) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 2 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin eki (I) Sayılı Cetvel’in İletişim Başkanlığı bölümüne eklenmiştir.”
(1) SAYILI LİSTE
KURUMU : İLETİŞİM BAŞKANLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADRONUN |
||||
SINIFI |
UNVANI |
DERECESİ |
ADEDİ |
|
GİH |
Daire Başkanı |
1 |
1 |
|
TOPLAM |
1 |
KURUMU : İLETİŞİM BAŞKANLIĞI
TEŞKİLATI : DÖNER SERMAYE
İHDAS EDİLEN KADRONUN |
|||
SINIFI |
UNVANI |
DERECESİ |
ADEDİ |
GİH |
İşletme Müdürü |
1 |
1 |
TOPLAM |
1 |
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ ve Basri BAĞCI’nın katılımlarıyla 10/12/2020 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma talebinin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör Ahmet CANPOLAT tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, dava konusu CBK kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin Anayasal Çerçevesi ve Yargısal Denetimi
3. Anayasa Mahkemesi CBK’ların anayasal çerçevesini ve yargısal denetimine ilişkin ilkeleri daha önceki kararlarında belirlemiştir. Buna göre CBK’ların yargısal denetiminde öncelikle Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının birinci ila dördüncü cümlelerinde belirtilen konu bakımından yetki kurallarına uygunluğunun ele alınması gerekmekte olup bu kapsamda düzenlemenin; yürütme yetkisine ilişkin olması, Anayasa’nın İkinci Kısmı’nın Birinci ve İkinci Bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle Dördüncü Bölümü’nde yer alan siyasi haklar ve ödevlerle ilgili olmaması, Anayasa’da münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen ya da kanunda açıkça düzenlenen konulara ilişkin olmaması gerekir. Anılan fıkra yönünden herhangi bir aykırılık tespit edilmemesi durumunda ise bu defa CBK’ların içerik yönünden Anayasa’ya uygunluk denetimi yapılmalıdır (AYM, E.2019/78, K.2020/6, 23/01/2020, §§ 3-13; E.2019/31, K.2020/5, 23/01/2020, §§ 3-13; E.2018/119, K.2020/25, 11/06/2020, §§ 3-13; E.2018/155, K.2020/27, 11/06/2020, §§ 3-13).
B. CBK’nın 5. Maddesiyle (14) Numaralı CBK’ya Eklenen 6/A Maddesinin (c) ve (ç) Bentlerinin İncelenmesi
1. Anlam ve Kapsam
4. (14) numaralı CBK’nın 1. maddesinde, İletişim Başkanlığının (Başkanlık) doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı, genel bütçeli bir kamu kurumu olduğu belirtilmiştir. CBK’nın 3. maddesine göre Başkanlık ülkenin tanıtılmasına, ulusal ve uluslararası düzeyde kamuoyunun ve ilgili makamların doğru bilgilendirilmesine ve aydınlatılmasına, bu hususta bilgi akışının ve haber takibinin sağlanmasına, iletişim standartlarının belirlenmesine, basın yayın alanındaki faaliyetlerin gerçekleştirilmesine ilişkin görevlere sahiptir.
5. Bu görevlerin yanı sıra (66) numaralı CBK’nın 1. maddesiyle (14) numaralı CBK’nın 3. maddesine eklenen bentle Başkanlığa stratejik iletişim ve kriz yönetimine ilişkin politikaların belirlenmesi, bu kapsamda ulusal ve uluslararası alanda yürütülecek faaliyetlerde tüm kamu kurum ve kuruluşları arasında koordinasyonun sağlanması görevi de verilmiştir.
6. Başkanlığın stratejik iletişim ve kriz yönetimine ilişkin görevini ifa etmek üzere Başkanlık bünyesinde Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanlığı ihdas edilmiş ve (14) numaralı CBK’nın 6/A maddesinde de Dairesi Başkanlığının görevleri düzenlenmiştir.
7. Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanlığının görevlerini düzenleyen anılan maddede yer alan “Türkiye Cumhuriyetine yönelik iç ve dış tehdit unsurlarını analiz ederek stratejik iletişim ve kriz yönetimi açısından gerekli tedbirleri uygulamak” şeklindeki (c) bendi dava konusu kurallardan ilkini; “Türkiye Cumhuriyetine karşı yürütülen psikolojik harekât, propaganda ve algı operasyonu faaliyetlerini belirleyerek her tür manipülasyon ve dezenformasyona karşı faaliyette bulunmak” şeklindeki (ç) bendi dava konusu kurallardan ikincisini oluşturmaktadır.
2. İptal Talebinin Gerekçesi
8. Dava dilekçesinde özetle; kurallarla İletişim Başkanlığına verilen stratejik iletişim ve kriz yönetimine ilişkin görevlerin haberleşme ve basın özgürlüğüyle ilgili olması nedeniyle kanunla düzenlenmesi gerektiği, temel hak ve özgürlüklerin CBK ile düzenlenemeyeceği, kurallarda öngörülen görevlerin 1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu ile düzenlenmiş konulardan olduğu, anılan görevler kapsamında alınacak tedbirlerin genel çerçevesinin ilke ve esaslarının belirlenmediği belirtilerek kuralların, Anayasa’nın 2., 6., 7., 8., 13., 22., 28. ve 104. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
9. Dava dilekçesinde konu bakımından yetki yönünden kuralların Anayasa’nın 2., 6., 7., 8., 13., 22. ve 28. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki inceleme anılan fıkra kapsamında yapılacaktır.
10. Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesinde Anayasa’nın İkinci Kısmı’nın Birinci ve İkinci Bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle Dördüncü Bölümü’nde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin CBK’larla düzenlenemeyeceği belirtilmiştir.
11. Anayasa’nın “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesine göre herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet, resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir alma ya da verme serbestliğini de kapsar. Anılan maddede ifade özgürlüğünün kullanımında başvurulabilecek araçlar “söz, yazı, resim veya başka yollar” olarak ifade edilmiş ve “başka yollar” ifadesiyle her türlü ifade aracının anayasal koruma altında olduğu gösterilmiştir (Emin Aydın, B. No: 2013/2602, 23/1/2014, § 43).
12. Anayasa’nın “Basın hürriyeti” kenar başlıklı 28. maddesinde ise basının hür olduğu ve sansür edilemeyeceği, üçüncü fıkrasında basın ve haber alma özgürlüğü bakımından devletin pozitif yükümlülüklerinin bulunduğu belirtilmiştir. Anayasa’nın 28. maddesinin dördüncü fıkrasında basın özgürlüğünün sınırlandırılmasında Anayasa’nın 26. ve 27. maddeleri hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
13. Basın özgürlüğünü kapsayan ifade özgürlüğü, gazete, dergi, kitap gibi araçlar ile düşünce ve kanaatleri açıklama, yorumlama, bilgi, haber ve eleştirilerin yayın ve dağıtım haklarını kapsar. İfade özgürlüğü düşüncenin iletilmesini ve dolaşımını gerçekleştirerek bireyin ve toplumun bilgilenmesini sağlar. Çoğunluğa muhalif olanlar da dâhil olmak üzere düşüncelerin her türlü araçla açıklanması, açıklanan düşünceye paydaş sağlanması, düşünceyi gerçekleştirme ve gerçekleştirme konusunda başkalarını ikna etme çabaları çoğulcu demokratik düzenin gereklerindendir. Bu itibarla düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile basın özgürlüğü demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, § 34).
14. Dava konusu kurallarla, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen algı operasyonu faaliyetleri neticesinde oluşan krizin stratejik iletişimle yönetilmesine ilişkin tedbirler alınması ve her tür manipülasyon ve dezenformasyona karşı faaliyette bulunulması amaçlanmaktadır.
15. Bu kapsamda kurallar uyarınca Başkanlığın alacağı tedbirlerin ve yapacağı faaliyetlerin bir edimde bulunma sonucunu doğuracağı kaçınılmaz olduğundan Başkanlık tarafından Anayasa’nın 26. maddesinde yer alan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine ve 28. maddesinde yer alan basın hürriyetine yönelik müdahalede bulunulacağı açıktır. Bu bağlamda kurallar, kapsamları itibarıyla Anayasa’nın İkinci Kısım İkinci Bölümü’nde yer alan kişi hakları ve ödevleri ile ilgili düzenlemeler içerdiğinden Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca CBK ile düzenlenemeyecek yasak alan içinde kalmaktadır.
16. Açıklanan nedenlerle kurallar, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırıdır. İptalleri gerekir.
İrfan FİDAN ve Muhterem İNCE bu görüşe katılmamışlardır.
Kurallar, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden kuralların ayrıca konu bakımından yetki yönünden aynı fıkranın birinci, üçüncü ve dördüncü cümleleri yönünden incelenmesine gerek görülmemiştir.
Kurallar, konu bakımından yetki yönünden Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden içerik yönünden incelenmemiştir.
C. CBK’nın 11. Maddesiyle (14) Numaralı CBK’ya Eklenen 13/B Maddesinin İncelenmesi
1. Genel Açıklama
17. 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 2. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’un merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin, sosyal güvenlik kurumlarının ve mahallî idarelerden oluşan genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin mali yönetim ve kontrolünü kapsadığı hükme bağlanmıştır. Merkezî yönetim bütçesi 5018 sayılı Kanun’a ekli (I), (II) ve (III) Sayılı Cetvellerde yer alan kamu idarelerinin bütçelerinden oluşmaktadır.
18. 5018 sayılı Kanun’un geçici 11. maddesinin birinci fıkrasında “Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerine bağlı olarak kurulan döner sermaye işletmeleri ve fonların bütçeleri, ilgili idarelerin bütçeleri içinde yer alır.” hükmü yer almakta ve bu itibarla döner sermaye bütçelerinin anılan Kanun kapsamında olması öngörülmekteyken belirtilen fıkra 24/7/2008 tarihli ve 5793 sayılı Kanun’un 38. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.
19. Diğer yandan anılan Kanun’un geçici 11. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında Kanun kapsamında kamu idarelerinde kurulmuş döner sermaye işletmelerinin 31/12/2010 tarihine kadar yeniden yapılandırılacağı; yeniden yapılandırma gerçekleşene kadar bu işletmelerin bütçelerinin hazırlanması, uygulanması, sonuçlandırılması ve muhasebesi ile kontrol ve denetiminin Maliye Bakanlığınca yürürlüğe konulacak yönetmelikle belirleneceği ifade edilmiştir.
20. Anılan Kanun uyarınca 1/5/2007 tarihli ve 26509 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Döner Sermayeli İşletmeler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği (Yönetmelik) ihdas edilmiştir. Yönetmelik’in 3. maddesine göre döner sermaye, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerine kanunlarla verilen asli ve sürekli kamu görevlerine bağlı olarak ortaya çıkan ve genel idare esaslarına göre yürütülmesi mümkün olmayan mal ve hizmet üretimine ilişkin faaliyetlerin sürdürülebilmesi için kamu idaresine bağlı olarak kurulmuş işletmelere tahsis edilen sermayeyi ifade etmektedir.
21. 5018 sayılı Kanun’un ve anılan Yönetmelik’in söz konusu hükümleri birlikte değerlendirildiğinde Kanun kapsamındaki kamu idarelerinde kurulmuş döner sermaye işletmelerinin bütçelerinin hazırlanması, uygulanması ve kontrolü ile ilgili hususların 5018 sayılı Kanun’un bu konulara ilişkin hükümleri kapsamında yer almadığı; döner sermaye işletmelerinin kurulmasının bütçe ile ilgili yönünün sadece sermayesinin oluşması için bütçeden ödenek ayrılmasından ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla döner sermayeli işletmelerin kurulması, bağlı oldukları kamu idaresinin kuruluş mevzuatına konulan hükümler uyarınca ve bu işletmelere başlangıçta belli bir miktarda sermaye sağlanmasıyla mümkün olmaktadır.
22. Döner sermayeli işletmeler genellikle yarı kamusal nitelikteki mal ve hizmetleri üretmek için kurulan ve kendi gelirleri ile kendi giderlerini karşılaması öngörülen organizasyonlar olarak faaliyet göstermektedir. Bu işletmeler tüzel kişiliği haiz olmayıp ilgili bulundukları kamu idaresine bağlı olarak faaliyetlerini sürdürmektedir.
2. Anlam ve Kapsam
23. (14) numaralı CBK’nın dava konusu 13/B maddesinde, İletişim Başkanlığı bünyesinde döner sermaye işletmesi müdürlüğü kurulmasına ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir. Maddenin (1) numaralı fıkrasında döner sermaye işletmesinin kurulma amacının; yerli ve yabancı kurum, kuruluş ve kişilere, Başkanlığın hizmetlerine ait yayın, bilgi, belge satışı ile bilgi işlem, dizgi, baskı, teknik danışmanlık, eğitim, proje, araştırma ve benzeri hizmetleri yerine getirmek olduğu belirtilmiştir.
24. Maddenin (2) numaralı fıkrasında, döner sermaye işletmesi için genel bütçeden tahsis olunan sermaye miktarının Cumhurbaşkanı kararıyla beş katına kadar artırılabileceği ve bu suretle arttırılan sermayenin elde edilen kârla karşılanacağı düzenlenmiştir. Kural uyarınca döner sermaye işletmesinin kurulması amacıyla genel bütçeden sermaye tahsis edildiği ve sermaye miktarının Cumhurbaşkanı kararıyla arttırılmasına cevaz verildiği anlaşılmaktadır.
25. Maddenin (3) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde, kurulması öngörülen işletmenin döner sermayesinin kapsamı belirlenmiş, ikinci ve devamı cümlelerinde ise işletme faaliyeti neticesinde elde edilecek kârın tasarrufuna ilişkin hususlar ile bağış ve yardımların sermayeye eklenme şartları düzenlenmiştir.
26. Bu kapsamda ödenmiş sermaye tutarının tahsis edilen sermaye tutarına ulaştıktan sonra elde edilen dönem net kârının ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde Başkanlığın uygun göreceği mal ve hizmet alımlarında kullanılmak üzere ertesi yılın gelirlerine ilave edileceği ve bağış ve yardımların, ödenmiş sermaye tutarının tahsis edilen sermaye tutarına ulaştıktan sonra sermaye tutarına bağlı kalmaksızın mevcut sermayeye ekleneceği belirtilmiştir.
27. Maddenin (4) numaralı fıkrasında, döner sermayeden yapılacak harcamaların kapsamı belirlenmiştir. Fıkrada, döner sermaye faaliyetleri için gerekli olan her türlü mal ve hizmet alımları, kiralama, araç, gereç, araştırma, eğitim, tanıtım giderleri ile faaliyet alanına giren hizmetler için görevlendirilecek personele yapılacak harcırah ödemeleri ile kurumun dışarıdan aldığı hizmetlere karşılık yapılacak diğer ödemeler ve işletmenin faaliyetlerinde hizmet veren birimlerin her türlü ihtiyaçlarının döner sermayeden karşılanacağı; bunlar dışında herhangi bir harcama yapılamayacağı belirtilmiştir.
28. Maddenin (5) numaralı fıkrasında, döner sermaye işletmesinin diğer kamu kurum ve kuruluşlarından, yerli veya yabancı gerçek ve tüzel kişilerden sipariş almaya, vermeye, her türlü teknik işlemlere girişmeye ve gerektiğinde Başkanlığın hizmetlerine öncelik vermek ve bunları aksatmamak kaydıyla müştereken iş yapmaya yetkili olduğu belirtilmiştir.
29. Maddenin (6) numaralı fıkrasında ise döner sermaye işletmesinin faaliyet alanları, çalışma usul ve esasları, giderleri, işletilmesi, hesap usulleri ile satım işlemlerine ilişkin hususlar Hazine ve Maliye Bakanlığından alınacak görüş üzerine çıkarılan yönetmelikle tespit edileceği ifade edilmiştir. Fıkrayla; önceki fıkralarda, işletmenin kurulma amacına, sermaye tahsisi ve miktarına, elde edilen kârın tasarrufuna, harcamaların kapsamına ve Başkanlığın hizmetleri dışında faaliyetlerine ilişkin çizilen çerçeve doğrultusunda teknik hususların idarenin düzenleyici işlemine bırakıldığı anlaşılmaktadır.
30. Tüm açıklamalar ışığında kuralla, Başkanlık bünyesinde kurulan döner sermaye işletmesinin yukarıda genel açıklamalar bölümünde genel özellikleri belirtilen döner sermaye işletmelerinin bir örneğini oluşturduğu, Başkanlığın görevlerine bağlı olarak ortaya çıkan mal ve hizmet üretiminin fiyatlandırılarak atıl kapasitesinin güçlendirilmesinin amaçlandığı ve buna ilişkin hususların düzenlendiği anlaşılmaktadır.
3. İptal Talebinin Gerekçesi
31. Dava dilekçesinde özetle, döner sermaye işletmelerinin kamu geliri elde eden genel idare kapsamında işletmeler olduğu, kamu gelirlerine ilişkin hususların verginin kanuniliği ve bütçe hakkı ilkeleri gereğince kanunla düzenlenmesi gerektiği belirtilerek Anayasa’nın 7., 73., 104. ve 161. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
4. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
32. Dava dilekçesinde konu bakımından yetki yönünden kuralın Anayasa’nın 7., 73. ve 161. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki inceleme anılan fıkra kapsamında yapılacaktır.
33. Kuralda İletişim Başkanlığına bağlı Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı bünyesinde, döner sermaye işletmesi kurulmasına ilişkin usul ve esaslara yer verilmiştir. Döner sermayeli işletmeler kamu kurum ve kuruluşlarına verilen görevlerle bağlantılı olan alanlarda bölünebilir, fiyatlanabilir nitelikte mal ve hizmetlerin satışına imkân verecek faaliyetleri yürütmek amacıyla kurulan, kendi gelirleriyle giderlerini karşılaması öngörülen idareye bağlı birimleridir.
34. Dava konusu kural gereği kurulması öngörülen döner sermaye işletmesi faaliyeti neticesinde elde edilen dönem net kârının; ödenmiş sermaye tutarı tahsis edilen sermaye tutarına ulaşması sonrası Başkanlığın uygun göreceği mal ve hizmet alımlarında kullanılmak üzere ertesi yılın gelirlerine ilave edileceği ve bağış ve yardımların, ödenmiş sermaye tutarının tahsis edilen sermaye tutarına ulaştıktan sonra sermaye tutarına bağlı kalmaksızın mevcut sermayeye ekleneceği düzenlenmiştir. Dolayısıyla kuralla kurulması öngörülen döner sermaye işletmesi faaliyeti neticesinde elde edilen gelirin kamu geliri niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır (benzer yönde değerlendirme için bkz. AYM, E.2020/52, K2023/223, 27/12/2023, §§ 95-96).
35. Anayasa’nın 106. maddesinin on birinci fıkrası uyarınca Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulmasına ilişkin düzenlemelerin CBK ile yapılması mümkündür. Buna karşılık Anayasa Mahkemesi tarafından daha önceden de ifade edildiği üzere kamu gelirlerine yönelik hususların ise teşkilatlanmanın zorunlu bir unsuru olduğu söylenemez (AYM, E.2019/87, K.2022/158, 13/12/2022, § 136-140). Bu itibarla döner sermaye işletmesinin faaliyeti neticesi elde edilecek gelirin kamu geliri olduğu gözetildiğinde işletmenin kuruluşu, sermaye yapısı, gelir getirici faaliyetlerine yönelik düzenlemelerin de münhasıran kanunla düzenlenmesi gerekmektedir (AYM, E.2020/52, K2023/223, 27/12/2023, § 97).
36. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırıdır. İptali gerekir.
Kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden kuralın ayrıca konu bakımından yetki yönünden aynı fıkranın birinci, ikinci ve dördüncü cümleleri yönünden incelenmesine gerek görülmemiştir.
Kural, konu bakımından yetki yönünden Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden içerik yönünden incelenmemiştir.
Ç. CBK’nın 13. Maddesiyle (14) Numaralı CBK’nın 21 Maddesinin Birinci Fıkrasına Eklenen Cümlenin İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
37. Dava dilekçesinde özetle; İletişim Başkanlığında istihdam edilen iletişim uzmanı ile uzman yardımcılarının devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa ettiklerinden görev ve yetkilerinin kanunla belirlenmesi gerektiği, bu kapsamda anılan personele denetim ve inceleme yetkisi verilmesine ilişkin düzenlemenin de münhasıran kanunla düzenlenmesi gerektiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 6., 7., 8., 104. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
38. Dava dilekçesinde konu bakımından yetki yönünden kuralın Anayasa’nın 6., 7., 8. ve 128. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki inceleme anılan fıkra kapsamında yapılacaktır.
39. Kuralla İletişim Başkanlığı bünyesinde görev yapan iletişim uzmanı ile uzman yardımcılarının adı geçen Başkanlığın görev alanına giren konularda yönetmelikle belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde diğer görevlerinin yanı sıra araştırma, analiz, teftiş, denetim, inceleme ve soruşturma yapmaya yetkili olduğu hükme bağlanmaktadır.
40. Anayasa Mahkemesi memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin düzenlemelerin CBK’larla yapılmasının konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya uygun olup olmadığı hususunu daha önce değerlendirmiştir. Bu kapsamda memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görev, yetki ve sorumluluklarının Anayasa’nın 128. maddesi uyarınca münhasıran kanunla düzenlenmesi gerektiğinden, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesi uyarınca CBK ile düzenlenemeyeceğine karar vermiştir (benzer yönde AYM, E.2019/96, K.2022/17, 24/2/2022, §§ 58-60; E. 2018/118, K.2023/180, 26/10/2023, §§ 324-326).
41. İletişim Başkanlığında istihdam edileceği öngörülen iletişim uzmanı ile uzman yardımcılarının görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin düzenleme öngören dava konusu kural yönünden anılan içtihattan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
42. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırıdır. İptali gerekir.
Basri BAĞCI, İrfan FİDAN ve Muhterem İNCE bu görüşe katılmamışlardır.
Kural Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden kuralın ayrıca konu bakımından yetki yönünden aynı fıkranın birinci, ikinci ve dördüncü cümleleri yönünden incelenmesine gerek görülmemiştir.
Kural konu bakımından yetki yönünden Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden içerik yönünden incelenmemiştir.
D. CBK’nın 15. Maddesiyle Ekli (2) Sayılı Liste’de Yer Alan Kadroların İhdas Edilerek (2) Numaralı CBK’nın Eki (1) Sayılı Cetvel’in İletişim Başkanlığı Bölümüne Eklenmesinin İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
43. Dava dilekçesinde özetle; idarenin bütünlüğü içerisinde yer alan, genel idare esaslarına göre yürütülmekte olan kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden kamu görevlilerinin kadrolarının ihdasına ilişkin hükümlerin kanunla düzenlenmesi gerektiği, münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken bir konuda CBK çıkarıldığı, CBK çıkarma yetkisinin anayasal çerçeve dışında kullanıldığı, yürütme organına genel, sınırsız, esasları ve çerçevesi belirsiz bir düzenleme yetkisinin tanındığı, bu durumun yasama yetkisinin devredilemezliği, Anayasa’nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ile kuvvetler ayrılığı ilkeleriyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 2., 6., 7., 8., 11., 104. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Kuralın Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
44. Dava dilekçesinde konu bakımından yetki yönünden kuralın Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 2., 6., 7., 8., 11. ve 128. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki inceleme anılan fıkra kapsamında yapılacaktır.
45. Kural Başkanlığın merkez teşkilatına ilişkin daire başkanı ve döner sermaye teşkilatına ilişkin işletme müdürü kadrolarının ihdasını ve anılan kadroların (2) numaralı CBK’nın eki (I) Sayılı Cetvel’in İletişim Başkanlığı bölümüne eklenmesini öngörmektedir.
46. Anayasa Mahkemesi; bakanlıkların ve bağlı kuruluşlarının, CBK ile kurulan kamu tüzel kişiliklerinin, Cumhurbaşkanlığı merkez teşkilatı ile Cumhurbaşkanlığına bağlı kurum ve kuruluşların kadrolarının ihdası ve iptaline ilişkin düzenlemelerin CBK’larla yapılmasının konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya uygun olup olmadığı hususunu daha önceki bazı kararlarında değerlendirmiştir. Bu kapsamda söz konusu kurum ve kuruluşların kadrolarının ihdası ve iptaliyle ilgili düzenlemelerin idarenin teşkilat yapısı ile ilgili olup yürütme yetkisine ilişkin konulardan olduğu, Anayasa’da CBK ile düzenlenmesi yasaklanan haklar ve ödevlerle ilgisinin bulunmadığı ve Anayasa’nın 106. maddesinin on birinci fıkrasının “Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir” ile Anayasa’nın 123. maddesinin üçüncü fıkrasının “Kamu tüzel kişiliği, kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur” şeklindeki hükümleriyle bağlantılı olarak Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı bir yönünün de bulunmadığı ifade edilmiştir (AYM, E.2020/8, K.2021/25, 31/3/2021, §§ 17-22; E.2021/50, K.2021/89, 16/12/2021, §§ 18-23; E.2021/91, K.2021/106, 30/12/2021, §§ 19-25; E.2018/119, K.2020/25, 11/6/2020, §§ 27, 28; E.2022/37, K.2023/44, 9/3/2023, §§ 9, 10).
47. Cumhurbaşkanlığına bağlı bir kurum olan Başkanlığa kadro ihdas edilmesini öngören dolayısıyla anılan Kurumun teşkilat yapısıyla ilgili bir düzenleme getiren dava konusu kural yönünden, belirtilen kararlardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
48. Bu itibarla kural Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının birinci, ikinci ve üçüncü cümlelerine aykırı bir düzenleme içermemektedir.
49. Diğer yandan kuralla aynı alanda hüküm ifade eden karşılaştırmaya esas olabilecek nitelikte, kanunla yapılan herhangi bir düzenleme tespit edilememiştir. Bu itibarla kuralın kanunda açıkça düzenlenen bir konuya ilişkin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
50. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ile Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamışlardır.
b. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
51. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti; eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuki güvenliği sağlayan, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir.
52. Hukuk devletinin temel unsurlarından biri belirlilik ilkesidir. Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarına göre anılan ilke, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olmasını gerektirmektedir.
53. Anılan ilkenin yürütmenin asli düzenleyici işlemi niteliğinde olan CBK’lar bakımından da geçerli olduğuna şüphe bulunmamaktadır.
54. Kuralın hem kişiler hem de idare yönünden belirli ve öngörülebilir olduğu anlaşılmaktadır.
55. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
IV. İPTAL KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
56. Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında “Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.” denilmekte, 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrasında da bu kural tekrarlanarak Mahkemenin gerekli gördüğü hâllerde Resmî Gazete’de yayımlandığı günden başlayarak iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi bir yılı geçmemek üzere ayrıca kararlaştırabileceği belirtilmektedir.
57. Bu kapsamda (66) numaralı CBK’nın;
- 11. maddesiyle (14) numaralı CBK’ya eklenen 13/B maddesinin,
- 13. maddesiyle (14) numaralı CBK’nın 21. maddesinin (1) numaralı fıkrasına eklenen ikinci cümlesinin
iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte görüldüğünden iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğun doldurulabilmesi amacıyla Cumhurbaşkanı tarafından gerekli düzenlemelerin yapılması için Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince bu madde ve cümleye ilişkin iptal hükümlerinin kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
V. YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI TALEBİ
58. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kuralların uygulanmaları hâlinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğabileceği belirtilerek yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
17/9/2020 tarihli ve (66) numaralı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin;
A. 5. maddesiyle 23/7/2018 tarihli ve (14) numaralı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne eklenen 6/A maddesinin (c) ve (ç) bentlerine yönelik yürürlüğün durdurulması taleplerinin, koşulları oluşmadığından REDDİNE,
B. 1. 11. maddesiyle (14) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne eklenen 13/B maddesine,
2. 13. maddesiyle (14) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 21. maddesinin (1) numaralı fıkrasına eklenen ikinci cümleye,
yönelik iptal hükümlerinin yürürlüğe girmelerinin ertelenmeleri nedeniyle bu maddeye ve cümleye ilişkin yürürlüğün durdurulması taleplerinin REDDİNE,
C. 15. maddesiyle ekli (1) Sayılı Liste’de yer alan kadroların ihdas edilerek 10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan (2) numaralı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin eki (I) Sayılı Cetvel’in İletişim Başkanlığı bölümüne eklenmesine yönelik iptal talebi 27/12/2023 tarihli ve E.2020/88, K.2023/224 sayılı kararla reddedildiğinden bu eklemeye ilişkin yürürlüğün durdurulması talebinin REDDİNE,
27/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VI. HÜKÜM
17/9/2020 tarihli ve (66) numaralı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin;
A. 5. maddesiyle 23/7/2018 tarihli ve (14) numaralı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne eklenen 6/A maddesinin (c) ve (ç) bentlerinin konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE, İrfan FİDAN ile Muhterem İNCE’nin karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. 11. maddesiyle (14) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne eklenen 13/B maddesinin konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, iptal hükmünün Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince KARARIN RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE OYBİRLİĞİYLE,
C. 13. maddesiyle (14) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 21. maddesinin (1) numaralı fıkrasına eklenen ikinci cümlenin konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN ile Muhterem İNCE’nin karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, iptal hükmünün Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince KARARIN RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE OYBİRLİĞİYLE,
Ç. 15. maddesiyle ekli (1) Sayılı Liste’de yer alan kadroların ihdas edilerek 10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan (2) numaralı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin eki (I) Sayılı Cetvel’in İletişim Başkanlığı bölümüne eklenmesinin;
a. Konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
b. İçeriği itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,
27/12/2023 tarihinde karar verildi.
Başkan Zühtü ARSLAN |
Başkanvekili Hasan Tahsin GÖKCAN |
Başkanvekili Kadir ÖZKAYA |
|
Üye Engin YILDIRIM |
Üye Muammer TOPAL |
Üye M. Emin KUZ |
|
Üye Rıdvan GÜLEÇ |
Üye Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
Üye Yıldız SEFERİNOĞLU |
|
Üye Selahaddin MENTEŞ |
Üye Basri BAĞCI |
Üye İrfan FİDAN |
|
Üye Kenan YAŞAR |
Üye Muhterem İNCE |
||
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. (66) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin (CBK) 15. maddesi ile ekli (1) sayılı listenin konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına karar verilmiştir.
2. Dava konusu kural, ekli (1) sayılı listede yer alan kadroların ihdas edilerek (2) numaralı CBK’nın eki (I) sayılı cetvelin ilgili bölümüne eklenmesini öngörmektedir.
3. Anayasa Mahkemesinin 2018/119 esas sayılı kararına ilişkin muhalefet şerhinde açıkladığımız üzere, kamu kurum ve kuruluşlarında kadro ihdasına ve iptaline yönelik hususlar bütçe hakkıyla ilgisi, başta mülkiyet hakkı olmak üzere temel hak ve hürriyetlere ilişkin olması ve münhasıran kanunla öngörülen bir konu olması nedeniyle CBK ile düzenlenemez. Dolayısıyla bu yönde düzenleme yapan CBK hükümleri Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının birinci, ikinci ve üçüncü cümlelerine aykırılık teşkil eder (bkz. AYM, E.2018/119, K.2020/25, 11/06/2020, Karşıoy Gerekçesi, §§ 14-36; E.2020/48, K.2023/11, 25/01/2023, Karşıoy Gerekçesi, § 7). Bu gerekçeler kadro ihdası öngören dava konusu kural için de geçerlidir.
4. Açıklanan gerekçelerle dava konusu kuralın konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olduğunu düşündüğümden red yönündeki çoğunluk kararına katılmıyorum.
Başkan Zühtü ARSLAN |
KARŞIOY GEREKÇESİ
CBK’nın iptal talebine konu edilen 15. maddesinde; ekli 1 sayılı listede yer alan kadroların ihdas edilerek 2 numaralı Genel Kadro Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin eki I sayılı Cetvelin ilgili bölümlerine eklendiği belirtilmektedir. Benzer düzenlemelere ilişkin olarak daha önce Mahkememizce incelenen E. 2021/91 - K. 2021/106, yine 2020/29 E. – 2022/155 K. sayılı ve 2018/149 E. – 2022/163 sayılı kararlarda yazdığım karşıoy gerekçelerim burada da geçerlidir. Sonuç olarak bu kural bakımından münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken hususların CBK ile düzenlenmesinin Anayasanın 104. maddesinin 17. fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı olması nedeniyle iptali gerektiği görüşündeyim.
Başkanvekili Hasan Tahsin GÖKCAN |
KARŞIOY GEREKÇESİ
(66) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin (CBK) 15. maddesinin Anayasaya aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine karar verilmiştir.
Red kararının gerekçesinde; kadroların ihdası ve iptali konusundaki düzenlemelerin idarenin teşkilât yapısına ve dolayısıyla yürütme yetkisine ilişkin olduğu, Anayasada CBK ile düzenlenmesi yasaklanan haklar ve ödevler ile ilgisinin bulunmadığı, Anayasanın 106. ve 123. maddelerinin son fıkraları ile bağlantılı olarak 104. maddenin onyedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı bir yönü olmadığı gibi daha önce kanunlarda da açıkça düzenlenmediği, bu nedenlerle konu yönünden Anayasanın 104. maddesine aykırı olmadığı belirtilmiştir.
CBK’nın 15. maddesinde, ekli (1) sayılı listedeki kadroların ihdas edilerek (2) numaralı Genel Kadro ve Usulü Hakkında CBK’nın eki (I) sayılı Cetvelin ilgili bölümüne eklendiği hükme bağlanmıştır.
Bakanlıkların ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının kadrolarının ihdası ve iptalinin kanunla düzenlenmesi gerektiğinden, çoğunluğun red gerekçelerinde atıf yapılan kararlara ilişkin olanlar da dâhil olmak üzere daha önceki karşıoy gerekçelerimde ayrıntılı olarak açıklanan sebeplerle mezkûr kuralların Anayasaya aykırı olmadığı yönündeki çoğunluk görüşüne katılmam mümkün olmamıştır (örn. olarak bkz. 11/6/2020 tarihli ve E.2018/119, K.2020/25 sayılı; 12/6/2020 tarihli ve E.2019/105, K.2020/30 sayılı; 30/12/2020 tarihli ve E.2019/71, K.2020/82 sayılı; 31/3/2021 tarihli ve E.2020/8, K.2021/25 sayılı; 16/12/2021 tarihli ve E.2021/50, K.2021/89 sayılı; 30/12/2021 tarihli ve E.2021/91, K.2021/106 sayılı; 9/3/2023 tarihli ve E. 2022/37, K. 2023/44 sayılı kararlara ilişkin karşıoy gerekçelerim).
Yukarıda belirtilen sebeplerle, anılan kuralın konu bakımından yetki yönünden Anayasanın 104. maddesinin onyedinci fıkrasına aykırı olduğu ve iptal edilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluğun red kararlarına karşıyım.
Üye M. Emin KUZ |
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Mahkememiz çoğunluğunun 17/9/2020 tarihli ve (66) numaralı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 15. maddesinin konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine ilişkin karara katılmamaktayım.
2. İptali talep edilen Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi hükmünde kadro ihdasına ilişkin düzenleme yer almaktadır.
3. Dava konusu kuralda “konu bakımından yetki” boyutu ile Anayasa’ya uygunluk denetiminde Mahkememiz çoğunluğunca Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasına bir aykırılık bulunmadığı kanaatine ulaşılsa da kuralın Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının birinci, ikinci ve üçüncü cümlelerine aykırı olduğu için iptali gerekmektedir.
4. Nitekim Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kadro ihdası konusunu düzenleyen bir kurala ilişkin Anayasa Mahkemesinin daha önce verdiği bir kararda bu konunun Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmesinin Anayasa’ya aykırılık teşkil ettiği görüşünde olduğumdan Mahkememiz çoğunluğunun iptal isteminin reddi yönündeki kanaatine katılmamıştım (Bkz.: E. S.: 2018/119, K. S.: 2020/25, K. T.: 11/06/2020 §§ 6-22, 27-31, 33). Aynı hukuki gerekçelerin kadro ile ilgili düzenlemelerin yer aldığı dava konusu (66) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi hükümlerinde de geçerli olduğu kanaatindeyim.
5. Dolayısıyla E. S.: 2018/119, K. S.: 2020/25 sayılı kararın karşıoyunda yer verdiğim gerekçelerle (66) numaralı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 15. maddesinin Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı olması nedeniyle iptali gerektiği kanaatinde olduğum için çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.
Üye Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
Karşı Oy
1. İptal talebine konu edilen 66 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin (CBK) 13. maddesiyle 14 sayılı CBK.nın 21. maddesinin 1. fıkrasının sonuna eklenen cümlede “Bu kapsamda istihdam edilen İletişim Uzmanı ve İletişim Uzman Yardımcısına yönetmelikle belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde diğer görevlerinin yanı sıra araştırma, analiz, teftiş, denetim, inceleme ve soruşturma yaptırılabilir” denilmek suretiyle İletişim Başkanlığı bünyesinde istihdam edilmesi öngörülen iletişim uzmanı ve uzman yardımcılarına diğer görevlerinin yanında verilebilecek olan vazifeler düzenlenmiştir.
2. Çoğunluk tarafından yapılan değerlendirmede, uzman ve uzman yardımcılarına bu düzenleme kapsamında verilen görevlerin mahiyetine dair belirleme yapılmamış olması, işlemlerin muhtevalarına ilişkin genel çerçeve ve temel kuralların belirleme yetkisinin yönetmeliğe bırakılması Anayasa’nın 106. maddesine aykırı görülerek kuralın iptaline karar verilmiştir.
3. Düzenleme de, uzman ve uzman yardımcılarının asli görevlerinin yanında; araştırma, analiz, teftiş, denetim, inceleme ve soruşturma yaptırılabileceğini hüküm altına almak suretiyle kendilerine madde metninde yer alan mahdut sayıdaki ek görevlerin verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
4. Kural kapsamında uzman ve yardımcılarına yaptırılması öngörülen işlemlerden araştırma, analiz, teftiş ve denetim faaliyetleri, adeta isimleri kendi çerçevelerini çizen fonksiyonlardır. Bu işlemler rutin işleyişi çerçevesinde yapılması konu, olay ve ilgili birime göre değişkenlik gösteren faaliyetler olup detay düzenlemelerin alt düzenleyici normlara bırakılması bir tercihten ziyade bir yönüyle de zorunluluktur.
5. Madde muhtevasında detay düzenleme ihtiyacı en çok ön plana çıkan iki faaliyet inceleme ve soruşturma işlemleri olup bunların temel hak ve özgürlükleri ilgilendiren boyutu nedeniyle kanun düzeyinde daha ayrıntılı olarak düzenlenmesi gerektiği izahtan varestedir.
6. İnceleme ve soruşturma işlemlerinin rutin işleyişte genel olarak iki görünüm şekli bulunmaktadır. İlki disiplin işlemleri nedeniyle yapılacak olan inceleme ve soruşturmalar, ikincisi ise ceza soruşturmasında yapılacak olanlardır.
7. Disiplin faaliyeti nedeniyle yapılacak olan inceleme ve soruşturmalarda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda yer alan 124 ila 145. maddeler arasındaki hükümler disiplin hukuku anlamında genel kanuni düzenlemeler olup özel kanuni hükümlerin bulunmaması durumunda doğrudan uygulanacak mahiyettedir.
8. Diğer taraftan ceza soruşturması kapsamında yapılacak olan inceleme ve soruşturmaların icra edilme şekilleri devlet memurları açısından 4483 sayılı Memurları ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun kapsamında düzenlenmiştir.
9. Çoğunluğun çerçeve ve temel kural bağlamında aradığı gereklilik her iki kanuni düzenlemede yeterince yer almaktadır.
10. Kaldı ki iptal incelemesine konu edilen düzenleme uzman ve uzman yardımcılarının diğer görevleri yanında sayılan faaliyetleri de yapmasına ilişkin olup, yapılacak bu görevlerin muhtevasına dair detayların bu kural çerçevesinde yer almasına gerek yoktur.
11. Bu bağlamda yukarıda verilen iki örnekte olduğu gibi yapılacak görevlere ilişkin detaylarda var olan düzenlemelerden yararlanılabileceği gibi faaliyet konuları norm düzeyinde gelecekte de düzenlenebilir.
12. Anılan bu gerekçelerle kuralın Anayasa’ya aykırı olmadığını değerlendirdiğimizden çoğunluğun iptal yönündeki görüşüne iştirak edilmemiştir.
Üye Basri BAĞCI |
Üye İrfan FİDAN |
KARŞIOY GEREKÇESİ
(66) numaralı CBK’nın 5. maddesiyle (14) numaralı CBK’ya eklenen 6/A maddesinin (c) ve (ç) bentlerine ilişkin Muhterem İNCE’nin karşıoyunda belirttiği gerekçelerle çoğunluk kararına katılmıyorum.
Üye İrfan FİDAN |
KARŞI OY GEREKÇESİ
Mahkememiz çoğunluğu (66) numaralı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin (CBK);
15. maddesinin ekli (1) Sayılı Liste’de yer alan kadroların ihdas edilerek 10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan (2) numaralı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin eki (I) Sayılı Cetvel ’in İletişim Başkanlığı bölümüne eklenmesinin konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına karar vermiştir. Aşağıda açıklanan nedenlerle bu karara katılma imkânı olmamıştır.
1. Çoğunluk görüşünde kural ile yapılan düzenlemenin Anayasa’nın 123. maddesi ve 106. maddesinin on birinci fıkrası uyarınca teşkilat yapısı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve bu yönüyle Anayasa’ya aykırı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
2. Kural ile düzenleme yapılan kadrolarda görev alacak kişilerin Anayasa’nın 128. maddesinde belirtilen memur veya diğer kamu görevlisi niteliğini haiz oldukları dikkate alındığında ilgili kadrolara ilişkin düzenlemelerin kanunla yapılması gerektiği açıktır.
3. Kural ile düzenleme yapılan atanacak kişilerin üst düzey kamu yöneticisi olarak değerlendirilmesi de mümkün olmadığından düzenlemenin Anayasa’nın 128. Maddesi uyarınca kanunla yapılması gerekmektedir.
4. Açıklanan nedenle kural Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırıdır.
Üye Kenan YAŞAR |
KARŞIOY GEREKÇESİ
A- (66) Numaralı CBK’nın 5. Maddesiyle (14) Numaralı CBK’ya Eklenen 6/A Maddesinin (c) ve (ç) Bentlerinin İncelenmesi
1. Mahkememiz çoğunluğu, dava konusu kuralların yasak alanda düzenleme içerdiği gerekçesiyle Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırı olduğuna ve iptallerine karar vermiştir.
2. (14) numaralı CBK’nın 1. maddesinde, İletişim Başkanlığının (Başkanlık) doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı, genel bütçeli bir kamu kurumu olduğu belirtilmiştir. CBK’nın 3. maddesine göre Başkanlık ülkenin tanıtılmasına, ulusal ve uluslararası düzeyde kamuoyunun ve ilgili makamların doğru bilgilendirilmesine ve aydınlatılmasına, bu hususta bilgi akışının ve haber takibinin sağlanmasına, iletişim standartlarının belirlenmesine, basın yayın alanındaki faaliyetlerin gerçekleştirilmesine ilişkin görevlere sahiptir.
3. Başkanlığın stratejik iletişim ve kriz yönetimine ilişkin görevini ifa etmek üzere Başkanlık bünyesinde Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanlığı ihdas edilmiş ve (14) numaralı CBK’nın 6/A maddesinde de Dairesi Başkanlığının görevleri düzenlenmiştir.
4. Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanlığı’nın görevlerini düzenleyen anılan maddede yer alan “Türkiye Cumhuriyetine yönelik iç ve dış tehdit unsurlarını analiz ederek stratejik iletişim ve kriz yönetimi açısından gerekli tedbirleri uygulamak” şeklindeki (c) bendi dava konusu kuralardan ilkini; “Türkiye Cumhuriyetine karşı yürütülen psikolojik harekât, propaganda ve algı operasyonu faaliyetlerini belirleyerek her tür manipülasyon ve dezenformasyona karşı faaliyette bulunmak” şeklindeki (ç) bendi dava konusu kurallardan ikincisini oluşturmaktadır.
5. Dava konusu kurallar ile Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen algı operasyonu faaliyetleri neticesinde oluşan krizin, stratejik iletişimle yönetilmesine ilişkin tedbirlerin alınması amaçlanmaktadır. Bu tedbirlerin kriz öncesine, anına ve sonrasına ilişkin olması kriz yönetimi ve iletişimi için oldukça önemlidir.
6. Kriz yönetimine ilişkin hangi tedbirlerin alınacağı (14) numaralı CBK’nın 3. maddesinde yer verilen Başkanlığın diğer görevleri kapsamında belirlenebilmektedir. Bu itibarla Başkanlığın; kamuoyunun ve ilgili makamların zamanında ve doğru bilgilerle aydınlatılması için gerekli bilgi akışını sağlanmasına ve bunların kamuoyu üzerindeki etkisinin belirlenmesine ait hizmetlerin yapılmasına, Türkiye'nin dış tanıtım faaliyetlerinin yönlendirilmesine, uluslararası platformlarda, uluslararası kamuoyunun doğru bilgilendirilmesine yönelik kamu diplomasisi yöntem ve araçlarını kullanarak tanıtım faaliyetleri konusunda kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları arasında işbirliği ve koordinasyonun sağlanmasına, Türkiye hakkındaki propaganda faaliyetlerinin takip edilmesine, değerlendirilmesine ve bunlara karşı sorumlu kamu kurumları ile işbirliği yapılmasına, yabancı ülkelerde enformasyon ve aydınlatma faaliyetlerini Türkiye'nin dış politikasını destekleyecek şekilde düzenlenmesine ilişkin görevleri kriz yönetimine ilişkin alınacak tedbirleri ifade etmektedir.
7. Başkanlığı Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen algı operasyonu faaliyetleri neticesinde oluşan krizi, stratejik iletişimle yönetme görevi kapsamında gerekli tedbirleri almaya yetkili kılan kuralların yürütme yetkisine ilişkin konuyu düzenlediği anlaşılmaktadır.
8. Başkanlığın Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen algı operasyonu faaliyetleri neticesinde oluşan krizi, stratejik iletişimle yönetme görevi kapsamında gerekli tedbirleri alma görevinin; tanıtım, iletişim, bilgilendirme, doğru bilgiyle aydınlatma, iş birliği ve koordinasyon görevleri kapsamında olduğu açıktır. Başkanlığın (14) numaralı CBK’nın 3. maddesinde sayılan görevlerine bakıldığında spesifik olarak bireylerle ilgili tedbir alabileceği bir görevinin bulunmadığı, bu nedenle Başkanlığın ancak kendi görev alanıyla ilgili olarak işlerlik kazanabilecek dava konusu kuralların temel hak ve özgürlükler alanında düzenleme yaptığının söylenemeyeceği anlaşılmaktadır. Bir başka deyişle kurallar, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine ve basın özgürlüğüne ilişkin bir düzenleme niteliğinde değildir. Bu itibarla kuralların Anayasa’nın İkinci Kısım Birinci ve İkinci Bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle Dördüncü Bölüm’ünde yer alan siyasi haklar ve ödevler kapsamında bulunduğu söylenemez.
9. Anayasa’nın 123. maddesinin birinci fıkrasında “İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir.” denilmiştir. Anayasa’nın anılan maddesinde düzenlenen idarenin kanuniliği ilkesi, idarenin ve organlarının kanunla düzenlenmesini gerekli kılar. Ancak Anayasa’nın 106. maddesinin on birinci fıkrasında da “Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir.” denilmek suretiyle bakanlıkların teşkilat yapısı ile ilgili hususlar yönünden CBK’larla düzenleme yapılmasına açıkça izin verilmiştir.
10. Anayasa Mahkemesi önceki bazı kararlarında, Cumhurbaşkanlığı merkez teşkilatı ile Cumhurbaşkanlığına bağlı kurum ve kuruluşların kurulması, kaldırılması, görev ve yetkileri ile teşkilat yapısı ile ilgili hususların da Anayasa’nın 106. maddesinin on birinci fıkrası uyarınca CBK ile düzenlenmesi açıkça hükme bağlanmış olan bakanlıklara dair yetki kapsamında kaldığını, dolayısıyla CBK ile düzenlenebileceğini belirtmiştir (AYM E.2019/71, K.2020/82, §§ 27, 28; E.2018/134, K.2021/13, §§ 30, 31; E.2018/133, K.2021/70, 13/10/2021, §§ 22, 23).
11. Buna göre Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak CBK ile kurulmuş bulunan Başkanlığın Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen algı operasyonu faaliyetleri neticesinde oluşan krizi, stratejik iletişimle yönetme görevi kapsamında gerekli tedbirleri alma yetkisini düzenleyen dava konusu kuralların Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesini ihlal eden bir yönü bulunmamaktadır.
12. (14) numaralı CBK, Başkanlığın kurulmasına, teşkilatlanmasına, görev ve yetkilerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla kabul edilmiştir. Buna göre ilk kez (14) numaralı CBK ile kurulmuş olan Başkanlığın stratejik iletişim ve kriz yönetimi yetkisine yönelik kuralların kanunda açıkça düzenlenen bir konuya ilişkin olmadığı anlaşılmaktadır.
13. Açıklanan nedenlerle kuralların Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı olmadığı düşünülmektedir.
14. Kuralın konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığı düşünüldüğünden, içerik yönünden de değerlendirilmesi gerekmektedir.
15. Kuralların Başkanlığın Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen algı operasyonu faaliyetleri neticesinde oluşan krizi, stratejik iletişimle yönetme görevini yerine getirebilmesi amacıyla düzenlendiği, bu kapsamda alınacak tedbirlerin ve yapılacak faaliyetlerin Başkanlığın görevleriyle ilgili ve gerekli olanlarla sınırlandırıldığı anlaşılmaktadır. Alınacak tedbirlerin ve yapılacak faaliyetlerin amacı, kapsamı ve sınırı açıkça belirlenmiş olup kuralın hem kişiler hem de idare yönünden belirli ve öngörülebilir olduğu açık olduğundan kuralda belirsizlik bulunmadığı düşünülmektedir.
16. Açıklanan nedenlerle kuralların Anayasa’ya uygun olduğu düşüncesiyle çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.
B- (66) Numaralı CBK’nın 13. Maddesiyle (14) Numaralı CBK’nın 21. Maddesinin Birinci Fıkrasına Eklenen Cümlenin İncelenmesi
17. Mahkememiz çoğunluğu, İletişim Başkanlığı bünyesinde görev yapan iletişim uzmanı ile uzman yardımcılarının Başkanlığın görev alanına giren konularda yönetmelikle belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde diğer görevlerinin yanı sıra araştırma, analiz, teftiş, denetim, inceleme ve soruşturma yapmaya yetkili olduğunu düzenleyen dava konusu kuralın, Anayasa’nın 128. maddesi uyarınca münhasıran kanunla düzenleme yapılması gereken bir konuda düzenleme içerdiği gerekçesiyle iptaline karar vermiştir.
18. Benzer bir kural, AYM’nin E.2018/118, K.2023/180, 26/10/2023 tarihli kararına konu olmuş ve iptal edilmiştir. Anılan karara ilişkin karşıoyumda açıkladığım gerekçelerle çoğunluğun iptal yönündeki görüşüne katılmıyorum.
Üye Muhterem İNCE |