Eskiden zina suçtu. Üstelik neticenin gerçekleşme şartları failin özgülüğüne göre değişiyordu. Kadınsa fiilin bir kere gerçekleşmesi yeterliyken erkek için süreklilik gerekliydi, bir kereden bir şey olmuyordu yani, alenen birlikte yaşaması gerekiyordu. AY m. 10 aykırılığından AYM’nin önüne geldiğinde yüksek mahkeme maddeyi iptal etti, bize de TMK m. 161 kaldı zinadan boşanma sebebi olarak.

Şimdi düşününce zamanında ne kadar aykırı hükümler varmış. Fuhuşu meslek edinmiş kadına karşı cinsel saldırı suçunda üçte ikiye kadar indirim, kocanın izni olmazsa kadının çalışamaması… Hele benim en favorim “çocuğun ismini anne ve baba birlikte seçer. Oylarda eşitlik olması halinde babanın reyine üstünlük tanınır” kısmıydı. Hani “madde bir patron her zaman haklıdır, madde iki patronun haksız olduğu durumlarda birinci madde uygulanır” durumu.

Şimdi zaniyi boşuyoruz, TMK m. 174 gereği maddi ve manevi tazminat da alıyoruz da, bu eş bu fiili tek başına gerçekleştirmedi herhalde, ya bizi aldattığı kişiye karşı ne yapabiliriz? TBK m. 49 kusurlu ve hukuka aykırı olarak fiiliyle başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür der. Ancak oradaki hukuka aykırılık nedir? Eşiniz aranızda yaptığınız evlilik sözleşmesine aykırı olarak hareket etti, onun hukuka aykırılığı var da, aldattığı kişi hangi akdine aykırı davrandı?

TMK m. 24 hukuka aykırı olarak kişilik haklarına saldırıda bulunanın hâkim müdahalesini isteyebileceğini söyler. Devamı TMK m. 25 böyle bir saldırıdan dolayı istenebilecek maddi ve manevi tazminatları düzenler. Hatta devamı, karşı taraf böyle bir saldırıdan dolayı bazı kazançlar elde etmişse vekâletsiz iş görme hükümlerine göre bu kazancın istenebileceğini de düzenler. Zamanında Emin ÇÖLAŞAN “Turgut Nereden Koşuyor” kitabını yayımlamıştı, rekor baskılarla 100.000 gibi Türkiye için görülmemiş bir tiraj elde etmişti de çok tartışılmıştı; Özallar özellikle beklemişlerdi, kitap güzelce satsın da bu geliri istesinler diye. Ve almışlardı bu geliri.

Böyle güzel bir madde de bu, acaba bizim durumumuza nasıl uygulanır? Eşiniz sizin kişilik haklarınızın bir parçası mı ki ona yapılan bir saldırıdan zarar gördünüz? Zaten ortada bir saldırı yok, gönül rızasıyla, malınız mı ki siz zedeleniyorsunuz?

Bizim hukukumuzda kambiyo senetlerinin çok büyük bir önemi vardır. İcra İflas takip yollarında bile kendisine münhasır bir sistem vardır. Bu o kadar böyledir ki, biri çıkıp da şekil şartlarına uygun olarak sizin adınıza sahte bir bono düzenlese, bunu takibe koysa, sizin “imza benim değildir, sahtedir” itirazınız bile ancak satış işlemlerini durdurur İİK m. 170 gereği. Yani tüm bankalardaki mal varlığınıza haciz konur, ekmek almak için dahi para çekemezsiniz eğer yüksek meblağlı bir bonoysa. Elbette ki gerçeklerin er geç su yüzüne çıkma huyu vardır, bononun sahteliğini ispatladığınızda bankalardaki hesaplarınız üzerindeki haciz kalkacak, bunu yapan TCK m. 204/1 Resmi Belgede Sahtecilik suçundan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılacak da, arada o yaşadıklarınız?

İşte kambiyo senetleri bu kadar güçlüdür, senedin verilme sebebi iki kişinin arasında artık geçersiz olsa bile bu 3. Kişilere karşı ileri sürülemez. Dikkat, burada iyi niyetli 3. Kişiden bahsedilmiyor bir TMK m. 1023 gibi yolsuz tapu tescilinde hakların korunması konusunda. Ancak TTK m. 659/2 bilerek borçlunun zararına hareket edilmesi durumunda bu kadar güçlü kambiyo senedine karşı bir def’i imkânı getirebiliyor. İşte, eşimizin bizi aldattığı kişi de sırf bu zinayı bize zarar vermek için işlemişse, TBK m. 49’un meşhur ikinci fıkrası gereğince bir tazminat davası açabiliriz.

Ancak dikkat, TTK m. 659/2 mantığını burada uygularken ilişkiye girdiği kişinin evli olduğunu bilerek bu fiile devam etmesi yetmez, sırf evli olan diğer eşe zarar vermek için bu şekilde hareket ettiğini de ispatlayabilmeliyiz. O nasıl mı olacak? Vallahi biraz zor. Belki kişilerin övünme alışkanlığıyla etrafta anlattıklarından tanık bulunarak olabilir, yazılı delil başlangıcı sayılan whatsapp yazışmaları olabilir, ama işin ispat boyutu gerçekten zordur.

Özgür TÜRKEŞ