Anayasa Mahkemesi (AYM), 25 Ekim'de Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay milletvekili seçilen Can Atalay’ın “seçilme hakkı” ve “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı” yönlerinden hak ihlali olduğuna hükmetmişti.

AYM'nin 9 üyesinin ‘hak ihlali' yönünde oy kullandığı, 5 üyenin ise ret oyu kullandığı kararının ardından, karar İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne ulaşmıştı.

Mahkeme heyeti, tahliye kararı vermeden dosyayı 30 Ekim'de Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne göndermişti. Dosyanın Yargıtay'a gönderilmesinin ardından yeni bir gelişme yaşandı.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne mütalaa sundu.

AYM Genel Kurulu'nun Can Atalay hakkındaki ‘hak ihlali' kararına yer verilen mütalaada, "Anayasal Demokratik bir rejimde, AYM'nin aktif olmasının meşru görülebileceği alan sadece kişisel ve siyasi haklar alanıdır. Yasamanın üstünlüğü ilkesinin, yürütmenin eylem ve işlemleri ile yargısal uygulamalar sırasında oluşacak hak ihlallerinin önüne geçilmesi bağlamında bu alandaki görev ve yetkilerinin istisnasını teşkil edecek iptal ve ihlal kararı verme yetkisine haiz AYM'nin, anayasal demokratik meşruiyetini temin edecek en önemli husus, temel hak ve hürriyetlerin anayasallık denetimi yokuyla korunmasıdır" denildi.

YORUMLAMA VURGUSU YAPILDI

AYM'nin soyut hukuki kurallardan somut hukuk üreterek, önüne getirilen kuralların anayasaya uygunluğunu denetlediğinin belirtildiği mütalaada, “Ancak bu durum kendi içinde zorlukla içermekte kuvvetler ayrılığı ilkesinin ihlali, sonuçlarına neden olabilmektedir. Bu bağlamda; Anayasal normlara uygunluğunun denetlenmesi oldukça zorluk arz etmektedir. Bu zorluklardan ilki, anayasada yer alan hükümlerin bir çoğunun, genel, soyut, belirsiz, yorumlamaya ihtiyaç duyulmasıdır. Yorum, insanoğlunun farklı manalara gelme ihtimali bulunan metin ya da kavramların ne manaya geldiğini belirlemeye yönelik gerçekleştirildiği bir zihni faaliyettir” ifadelerine yer verildi.

‘YASAMA DOKUNULMAZLIĞINDAN FAYDALANAMAYACAKTIR'

Mütalaada, “Somut olayda da Şerafettin Can Atalay'ın, 2013 yılında işlediği suç nedeniyle soruşturma ve kovuşturmaya milletvekili seçilmesinden çok önce başlandığı, mahkumiyetine esas sevk ve uygulama maddelerinin TCK'nın 312. Maddesi kapsamında kalan suça ilişkin olduğu anlaşıldığından, seçimden önce bu madde kapsamında suç işleyen milletvekili, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83/2 maddesinde öngörülen yasama dokunulmazlığından yararlanamayacaktır” şeklinde ifadeler yer aldı.

HÜKÜMLÜ STATÜSÜNDE OLDUĞU BELİRTİLDİ

Mütalaada şu ifadelere yer verildi:

-Yargıtay 3. Dairesinin 28 Eylül 2023 tarihli temyiz incelemesi sonucu Şerafettin Can Atalay hakkında verdiği onama kararı ile hüküm kesinleşmiş ve infazı kabil haline gelmiştir.

-Sanık onama kararı sonrasında hükümlü statüsündedir ve Yüksek Daire de kararını TBMM'ye göndermiştir.

-Bu aşamada, Yüksek Daire temyiz incelemesi sırasında tahliye hususunda da bir değerlendirme yapmış olmakla; tahliye talebinin reddi veya kabulü konusunda takdir Yüksek Dairenindir.

ATALAY'IN AVUKATINDAN İLK AÇIKLAMA!

Mütalaayı Cumhuriyet'e değerlendiren Atalay’ına avukatı Deniz Özen ise, "Bu mütalaa hukuki bir mütalaa değil, kabul edilebilir değil. Sebebi de şu, orada yapılan tartışmaları yapma yetkisi, münhasıran Anayasa Mahkemesi'ne aittir. Yani anayasanın maddelerini yorumlama yetkisi, Anayasa Mahkemesi'ne aittir. Dolayısıyla Yargıtay savcısının burada Anayasa Mahkemesi'nin yaptığı yoruma aykırı bir yorum yapma, görev ve etkisi yoktur. Dolayısıyla da burada tartışılacak tek bir şey var. Anayasa'nın 153. Maddesi der ki: Anayasa Mahkemesi kararı herkes için bağlayıcıdır. Bu uygulanacak bu uygulanmayacak bu mesele bu kadar net. Eğer Yargıtay 3. Ceza Dairesi mütalaa yönünde bir kararı verirse bu AYM'nin fiilen kapatıldığı anlamına gelir" dedi.

NE OLMUŞTU?

14 Mayıs 2023’teki genel seçimlerde Türkiye İşçi Partisi’nden aday olan Can Atalay, Hatay’dan milletvekili seçilmişti.

Can Atalay hakkındaki, “milletvekili seçilmesi nedeniyle hakkındaki yargılamanın durması ve tahliye edilmesi” talebi Yargıtay 3. Ceza Dairesince reddedilmişti.

Bunun üzerine Atalay’ın avukatları yargılamada durma kararı verilmesi ve tahliye talebinin reddedilmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştu.

Bu arada Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı davasında Can Atalay’a verilen 18 yıl hapis cezasını onamıştı. 

Anayasa Mahkemesi, Atalay hakkında hak ihlali kararı vermiş, ihlalin sonuçlarının giderilmesini istemişti. Karara rağmen Atalay hakkında tahliye kararı vermeyen yerel mahkeme, dosyayı Yargıtay'a göndermişti.