İstinaf kanun yolu 2005 yılında 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev Ve Yetkileri Hakkındaki Kanun ile yargı düzenimize dâhil edilmiş ara bir kanun yoludur. İstinaf; ilk derece mahkemeleri tarafından verilen kararların maddi ve hukuki yönden üst derece mahkemesi olarak denetlenmesidir. İstinaf kanun yolu 2005 yılında yasamıza girmesine rağmen uygulamaya geçilerek ilk davaların kabul edilmesi 2016 tarihinde olabilmiş ve ülkemizde 20.07.2016 tarihinde istinaf yargılamasına başlanmıştır.
İstinaf kanun yolu 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve 5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununda ayrı ayrı düzenlenmektedir. Makalemizde Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenen istinaf kanun yolunun uygulanmasına ilişkin duruşmanın açılması koşulları irdelenecektir.
İSTİNAF İNCELEMESİ SONUCU VERİLEBİELECEK KARARLAR
İstinaf mahkemeleri hem denetim hem de hüküm mahkemeleri olarak faaliyet göstermektedir. İstinaf incelemesi sonunda istinaf merci gerektiğinde ilk derece mahkemesinin kararını kaldırabilir. Diğer bir anlatımla temyiz incelemesini yapan Yargıtay’dan farklı olarak kararı bozmak yerine yeniden tahkikat yaparak ve hukuka aykırı gördüğü hususları gidererek yeni bir karar verebilmektedir. İstinaf kanun yolunu temyiz denetiminden ayıran en önemli özellik, sadece hukukî incelemenin değil, aynı zamanda maddi incelemenin de yapılmasıdır.
İstinaf daha yeni uygulanmaya başlayan müessese olduğundan özellikle istinaf mahkemesine verilen dilekçelerde bir çok meslektaşımız Yargıtay’ a verilen temyiz dilekçelerindeki alışkanlıkları nedeniyle yerel mahkeme kararının “onanması” ya da “bozulması” gibi ifadeler kullanmaktadırlar. İstinaf mahkemelerinin onama - bozma gibi bir karar verme yetkisi bulunmamaktadır. İstinaf mahkemelerinin nasıl kararlar verebileceği CMK m. 280’de çok açık bir şekilde yer almaktadır.
1. İstinaf Mahkemesinin Başvuru Hakkında Esastan Red Kararı
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun ikinci kısmının ikinci bölümünde yer alan 272. ve 285. maddeleri arasında istinaf kanun yolu düzenlenmektedir. İstinaf kanun yoluna başvurulduğunda Bölge Adliye Mahkemesinin önüne gelen dosyada istinaf talebinin mahkemece nasıl ele alınacağı ve hangi kararlar verileceği CMK m. 280’de düzenlenmiştir.
CMK m. 280/a uyarınca istinaf mahkemesi; ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya aykırı değilse yani deliller veya işlemlerde herhangi bir eksiklik yoksa maddi olayın ispatı bakımından ilk derece mahkemesinin verdiği kararın yerinde olduğunu saptaması halinde istinaf başvurusunun esastan reddine karar verir. Daha önce de ifade ettiğimiz üzere istinaf incelemesi ile temyiz incelemesinin arasında terminoloji olarak da fark bulunmaktadır. Yargıtay incelemesi sonucunda verilen “onama” kararı Bölge Adliye Mahkemesinde “esastan red” kararı anlamına gelmektedir.
2. İstinaf Mahkemesinin Başvuru Hakkında Düzeltilerek Esastan Red Kararı
-İlk derece mahkemesinin hükmüne esas olarak saptanan olaylara uygulanmasında hukuka aykırılık söz konusu ise ve CMK m. 303/1- (a), (c), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentlerinde düzenlenen ihlallerin varlığı hâlinde,
-Cumhuriyet savcısının istinaf yoluna başvurma nedenine uygun olarak mahkûmiyete konu suç için kanunda yazılı cezanın en alt derecesinin uygulanmasını uygun görülmesi hâlinde,
-Başka bir araştırmaya ihtiyaç duyulmadan cezayı kaldıran veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebeplere ya da şahsî cezasızlık sebeplerine bağlı olarak daha az ceza verilmesini veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesini gerektiren hâllerde,
-Olayın daha fazla araştırılmasına ihtiyaç duyulmadan davanın reddine karar verilmesi veya güvenlik tedbirlerine ilişkin hatalı kararın düzeltilmesi gereken hâllerde
İstinaf mahkemesi hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verir.
3. İstinaf Mahkemesinin Başvuru Hakkında Hükmün Bozulmasına Ve Dosyanın Yeniden Karar Verilmek Üzere Yerel Mahkemeye Gönderilmesine Dair Kararı
İlk derece mahkemesinin kararında CMK m. 289/1. Fıkrasının (g) ve (h) bentleri hariç diğer bentlerinde belirtilen bir hukuka aykırılık nedeninin bulunması hâlinde,
Soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmediğinin veya ön ödeme ve uzlaştırma usulünün uygulanmadığının anlaşılması ya da davanın ilk derece mahkemesinde görülmekte olan bir dava ile birlikte yürütülmesinin zorunlu olması hâlinde
İstinaf mahkemesi hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verir.
İstinaf mahkemesinin hükmü bozması halinde, yerel mahkeme ceza davası ile ilgili yeniden yargılama yapmak zorundadır. İstinaf mahkemesinin bozma kararına karşı yerel mahkeme eski hükümde “direnme kararı” veremez. Nitekim CMK m. 284 uyarınca Bölge adliye mahkemesi kararlarına karşı direnme yasağı vardır. Bu husus istinaf kanun yolunun temyiz kanun yolundan ayıran önemli özelliklerinden biridir. Zira temyiz incelemesinde Yargıtay dairesinin bozma kararına direnme yolu var iken istinaf mahkemesi bozma ve geri gönderme kararına karşı yerel mahkemenin direnme yolu usulde yapılan düzenleme ile kapatılmıştır.
4. İstinaf Mahkemesinin Davanın İstinaf Mahkemesinde Görülmesine Dair Kararı ve Duruşma Hazırlığı
İstinaf Mahkemesinde Duruşma
İstinaf mahkemesi yapılan başvuru üzerine önüne gelen dosyayı inceledikten sonra yerel mahkemenin verdiği beraat kararını kaldırarak mahkûmiyet hükmü kuracaksa duruşma açmak ve duruşmada yeniden dosyadaki tüm delilleri değerlendirmek, tarafları dinleyerek karar vermek zorundadır. İstinaf mahkemesindeki duruşma açılarak sanığın yeniden ifadesinin alınması yönünden yapılan tebliğe rağmen sanık duruşmaya gelmez ise ilk derece mahkemesinde yüz yüzelik ilkesi karşılandığından artık yeniden beyan alınmadan da hüküm verilebilir. Ancak temelde sanığa duruşma davetinin tebliğ edilmiş olması gerekir. Sanığa duruşma daveti tebliğ edilmeden verilecek mahkumiyet kararı usul ve yasaya aykırı olacağından temyiz başvurusu halinde bozulmaya mahkumdur. (CMK m. 282/f)
İstinaf mahkemesinin yerel mahkemenin beraat yönündeki kararını kaldırarak mahkumiyet vermesi için duruşma açmak zorunda olması yasada açık olarak düzenlenmekte olup uygulamada herhangi bir itilaf bulunmamaktadır.
İlk derece mahkemesince verilmiş mahkumiyet kararının istinaf mahkemesince kaldırılarak beraat kararı verilmesi durumunda duruşma açılması gerektiğine ilişkin çok açık bir düzenleme olmadığından uygulamada istinaf mahkemeleri bugüne kadar genellikle dosya üzerinden duruşma açmaksızın da beraat kararları vermekteydiler. Yargıtay 16. Ceza Dairesi ile 15. Ceza Dairesi son dönemde verdikleri kararlarda ilk derece mahkemesince verilen mahkûmiyet kararı kaldırılıp beraat kararının duruşma açılmaksızın verilemeyeceğine ilişkin kararlar vermeye başlamıştır. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2019/681 E. 2020/1351 K. Sayılı 20.02.2020 Tarihli Kararı;
“CMK'nın 280, 303/1-a, 193/2, 216 ve 217. maddeleri uyarınca; istinaf mahkemelerinin, ilk derece mahkemesince toplanan delilleri takdir ederek dosya üzerinde yapacakları incelemeler neticesinde beraat kararı veremeyecekleri nazara alındığında, anılan kanun maddelerine de yanlış anlamlar yüklenerek Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin 5271 sayılı Kanunun 280/2 maddesine aykırılık oluşturacak şekilde duruşma açmaksızın evrak üzerinde ilk derece mahkemesince belirlenen hapis cezasını kaldırarak CMK'nın 223/2-e maddesi gereğince sanığın beraatine yönelik karar vermesi…
Kanuna aykırı, sanıklar ..., ... müdafii ile Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükümlerin öncelikle bu sebeplerden CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA…” şeklindedir.
Dairenin bozma gerekçesinde atıf yaptığı CMK m. 193/2; “Duruşmada ilgili olanlardan biri duruşmanın yönetimine ilişkin olarak mahkeme başkanı tarafından emrolunan bir tedbirin hukuken kabul edilemeyeceğini öne sürerse mahkeme, bu hususta bir karar verir” şeklinde olup, CMK m. 216’da ise delillerin tartışılmasını düzenlemektedir. CMK m. 217/1’de; “Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir.” şeklinde düzenleme içermektedir.
Bu üç madde ile temelde getirilen düzenleme delillerin tartışılması, delillerin hâkim huzuruna getirilmesi, tarafların huzurunda maddi olayın tartışılması amaçlanmıştır. İstinaf mahkemesi kuruluş amacı itibariyle maddi gerçeği ortaya çıkarma amaçlı yargılama yaptığından dolayı yeniden değerlendirme yaparken ilk derece mahkemesinin mahkûmiyet hükmünü kaldırarak beraat niteliğinde karar verecek ise duruşma açarak bu kararı vermesi gerektiği yönündeki Yargıtay kararı istinaf kanun yolunun getirilme amacına uygun bir içtihat olmuştur. Söz konusu Yargıtay Ceza Dairesinin kararında amaç taraflara, delillere yeniden temas etmek, tartışmak ve bundan sonra hüküm kurulmasıdır.
İstinaf mahkemelerinin önlerine gelen dosyalarda yerel mahkemede verilen mahkûmiyet hükmünü kaldırarak beraat kararını duruşma açmadan, dosya üzerinden verme yolunu tercih etme sebeplerinden birisi de iş yükünü azaltmak, bir an önce dosyanın elden çıkması olup adil yargılanma hakkı ve istinaf mahkemesinin getiriliş amacı ile örtüşmemektedir. Yargıtay dairelerinin verdiği bu karar artık istinaf mahkemeleri açısından önemli bir uygulamanın yolunu açmış ve uygulamada tereddüt oluşturmasını da ortadan kaldırmıştır. Bu karardan sonra istinaf mahkemeleri ilk derece mahkemesinin verdikleri kararları mahkûmiyet ve beraat kararı ayrımı yapmaksızın ancak duruşma açarak karar verebileceklerdir. Halen daha istinaf mahkemeleri tarafından dosya üzerinden ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu mahkûmiyet kararını kaldırıp beraat kararı verilirse Yargıtay, içtihadına aykırı olan bu kararları bozacaktır.