Türk Medeni Kanunu mirasçıların mirası reddedebilmesine olanak tanımaktadır. Bu çerçevede genellikle terekenin borca batık olması halinde mirasçılar mirasın reddi kurumuna başvurabilmektedir. Bunun yanında pek tabii ki farklı sebeplerle mirasçıların mirası reddedebilmesi de mümkündür. Mirasın reddine eşlik eden bir başka kurum ise “mirasın reddinin iptali”dir. Bu kurumun varlık sebebi (1) irade sakatlığı sebebiyle mirası reddetmiş olan mirasçıların, (2) mirası reddedemeyecek mirasçıların mirası retlerinin kabulü durumunda diğer mirasçıların ve reddeden mirasçının alacaklarının ve (3) genel olarak da mirası reddeden mirasçının alacaklarının korunmasıdır. Aşağıda yargı kararlarından örneklerle mirasın reddi ve mirasın reddinin iptali kurumlarına ana hatlarıyla bakacağız.

Mirasın Reddi

Mirasın reddi konusu Türk Medeni Kanunu’nun 605. ila 618. maddelerinde düzenlenmiştir. Mirası reddetmek isteyen mirasçıların dava açmaları zaruridir. Yalnızca irade beyanı açıklamak suretiyle mirasın reddedilmesi mümkün değildir.

Türk Medeni Kanunumuzun 605. Maddesine göre yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilir. Ayrıca maddede mirasın reddinin “gerçek ret” ve “hükmen ret” olarak iki şekilde gerçekleşebileceği düzenlenmiştir.

a) Mirasın Gerçek Reddi Davası

Mirasın gerçek reddi davası, Miras bırakanın ölümünün öğrenildiği tarihi takip eden üç ay içerisinde yetkili Sulh Hukuk Mahkemesi'nde hasım gösterilmeden açılabilir. Vasiyetname ile atanmış mirasçılar için üç aylık süre miras bırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Mirasın gerçek reddi davasında ret gerekçesi gösterilmesine gerek yoktur. Üç aylık sürede mirasın reddi talepli bir dava açılması yeterlidir. Türk Medeni Kanunu madde 615’e göre: "Önemli sebeplerin varlığı hâlinde sulh hâkimi, yasal ve atanmış mirasçılara tanınmış olan ret süresini uzatabilir veya yeni bir süre tanıyabilir."

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/4915 E., 2018/1179 K. sayılı kararı: Gerçek ret, mirasçıların sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanı ile yapılır. (TMK m. 609) Yasal mirasçıların murisin ölüm tarihinden itibaren üç ay içinde mirası reddetmeleri gerekir. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re'sen dikkate alınması gerekir. Böyle bir davada sulh hukuk mahkemesi hakiminin görevi reddin süresinde olup olmadığı ve reddedenin mirasçılık sıfatı bulunup bulunmadığını incelemek, süre koşulu ile mirasçılık sıfatının gerçekleşmesi halinde ise, Türk Medeni Kanunu’nun 609. maddesi uyarınca ret beyanını tespit ve tescil etmekten ibarettir. Mirasın kayıtsız ve şartsız reddine ilişkin beyan sulh hukuk mahkemesine ulaştıktan sonra bu beyandan tek taraflı olarak dönülemez. Mirasın gerçek reddi beyanı mahkemeye ulaştıktan sonra ret beyanından, ancak mirasçıların tamamının muvafakatiyle veya açılacak olan reddin iptali davasının kabulü halinde dönülebilir.

b) Mirasın Hükmen Reddi Davası

Mirasın gerçek reddinde gözetilen altı aylık hak düşürücü süre mirasın hükmen reddinde aranmaz. Murisin ölüm tarihinde ödeme aczinde olduğu açıkça anlaşılıyor veya resmen tespit edilmiş ise miras hükmen reddedilmiş sayılır. Mirasın hükmen reddi davası hasımsız açılmaz, alacaklılara yöneltilir.

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/10248 E., 2016/10019 K. sayılı kararı: Hükmen ret ise süreye tabi değildir. Hükmen ret istemli davada terekenin borcu, terekenin alacaklılarının kimliği konusunda açıklama yaptırılarak davanın alacaklılara yöneltilmesi, taraflara delil bildirme olanağı sağlanması, terekenin aktif ve pasifinin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. "Mirasın hükmen reddine" ilişkin olarak açılacak davalarda davanın değerine bakılmaksızın “Asliye Hukuk Mahkemesi” görevlidir.

MİRASIN REDDİNE GETİRİLEN KRİTERLER

A) Kimler Mirasın Reddini İsteyemez?

1. Tereke mallarını saklayan veya kendisine mâleden mirasçılar.

2. Miras mallarının olağan yönetimi niteliğinin dışında veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanların dışında iş ve işlemler yapan mirasçılar.

3. Ya da mirasçıların tereke işlemlerine müdahil olan mirasçılar.

B) Mirasçıların Tamamı Mirası Reddederse Ne Olur?

Tereke malları iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Tasfiye sonunda arta kalan malvarlığı değerleri söz konusu olursa, miras reddedilmemiş gibi hak sahiplerine miras payları oranında verilir.

C) Mirasçılardan Biri veya Bir Kısmı Mirası Reddederse Ne Olur?

Mirasın yasal mirasçılardan biri ya da bir kısmı tarafından reddedilmesi durumunda, mirası reddeden mirasçının payı, murisin ölümü tarihinde kendisi sağ değilmiş gibi değerlendirilir ve ilgili miras hukuku hükümlerine göre hak sahibi olan kişilere geçer.

D) Miras Murisin Altsoyunun Tamamı Tarafından Reddedilirse Ne Olur?

Altsoya kalacak olan miras paylarının tamamı murisin sağ kalan eşine geçer.

E) Mirasçı Mirası Reddetmeden Ölürse Ne Olur?

Türk Medeni Kanunu madde 608’e Göre: "Mirası reddetmeden ölen mirasçının ret hakkı kendi mirasçılarına geçer.

F) Mirasın Reddi İçin Verilecek Vekaletin Özel Bir Yetki İçermesi Gerekir Mi?

Avukata verilecek olan vekaletnamede mirasın reddi işlemlerine istinaden özel yetki verildiğine ilişkin bir kaydın bulunması zaruridir.

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/14656 E., 2020/4816 K. sayılı kararı: Dava, terekenin borca batık olduğunun tespiti hukuksal nedenine dayalı olarak TMK'nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi davasıdır. TMK'nun velayet, vesayet ve miras hükümlerinin uygulanmasına ilişkin tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması zorunludur.

MİRASIN REDDİNİN İPTALİ

Mirasın reddedilmesi durumunda bu reddin iptal edilmesi için dava açılabilir. Mirası reddin iptali davası iki şekilde açılabilir:

A) Alacaklılar Tarafından Açılan Mirasın Reddinin İptali Davası

Hem murisin alacaklıları hem de mirası reddedenin alacaklıları mirasın reddine karşı mirasın reddinin iptali davası açabilirler.

Bölge Adliye Mahkemesi Kayseri 3. Hukuk Dairesi Esas No: 2021/2382 Karar No: 2022/1662: “Kötü niyetle redden söz edilebilmesi için, reddeden mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yetmediğinin sabit olması gerekir (TMK. m. 617). Onun için her şeyden önce davalı durumunda bulunan mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yeterli olup olmadığı hususunun etraflı şekilde araştırılıp tespit edilmesi zorunludur. İcra takibinin uzun süre devam etmesi, tek başına acze delalet etmez. Zira aczin ne suretle gerçekleşeceği İcra İflas Kanununda gösterilmiştir (İc.İf.K. m. 105 ve 143). Davacı tarafından borçlu mirasçı hakkında “aciz vesikası” alınmamış olduğuna göre, mahkemece, davalının şahsi malvarlığının ret tarihindeki değeri tespit edilip, bu malvarlığının borcunu karşılamaya yeterli olup olmadığının usulünce araştırılıp saptanması; yeterli ise talebin reddi, yeterli olmadığının görülmesi halinde ise, davalı da yeterli güvence göstermediği takdirde reddin iptaline karar verilmesi gerekir. Açıklanan yönde araştırma yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Öte yandan, mirasçıyı mirasın reddine yönlendiren sebeplerin anlaşılabilmesi bakımından terekenin aktif ve pasifinin araştırılarak borca batık olup olmadığı da tespit edilmelidir.” (Yargıtay 14. HD. 06/03/2019 tarih ve 2016/7489 Esas 2019/2050 Karar)

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2010/4303, K. 2010/16104, T. 05.10.2010: Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflas idaresi kendilerine yeterli güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler (TMK md. 617). Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir (TMK md. 617/2). Açıklanan yasal hüküm gereğince, mirasçının alacaklılarının reddin iptalini isteme hakkı mevcuttur. O halde, taraflara delillerini sunmaları için mehil verilmesi, göstermeleri halinde delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken "mirasın reddinin şahsi bir hak olduğundan" söz edilerek isteğin reddi doğru görülmemiştir.

Türk Medeni Kanunu madde 610/2. göre:

"Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mâleden mirasçı, mirası reddedemez."

Alacaklılar tarafından bu maddeye dayalı olarak mirasın reddinin iptali davası açılabilmesi için mantıken tüm mirasçıların mirası reddetmesi şartı aranır.

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/9015 E., 2019/3112 K. sayılı kararı: “Türk Medeni Kanunu madde 610/2 uyarınca, ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mâleden mirasçı, mirası reddedemez. Bu nedenle, reddeden mirasçıların terekeden bir kısım malı kendilerine mal edindiklerinin, olağan yönetimi aşan işlerin yapıldığının, terekenin açık veya zımnen kabul edildiğinin kanıtlanması durumunda, reddin iptaline karar verilir. Miras bırakanın alacaklılarının korunması amacıyla düzenlenen mirası reddin iptali davasında, mirasçıların tamamının mirası reddetmiş olması gerekir, bir mirasçı dahi mirası kabul ederse, reddin iptali istenemez. Miras bırakanın alacaklılarının korunması amacıyla düzenlenen mirası reddin iptali davasında dava açmak için, herhangi bir süre yoktur. Davacı, miras bırakanın alacaklıları veya iflas idaresidir, davalı ise tüm mirasçılardır. Yetkili mahkeme, miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir. Görevli mahkeme, Asliye hukuk mahkemesidir. Reddin iptaline karar verildikten sonra, başka işleme gerek kalmaksızın resmi tasfiye yapılır.”

Bunun yanında mirası reddetmiş olan mirasçıların alacaklıları da mirasın reddinin iptali davası açabilirler. Türk Medeni Kanunun’un mirasçıların alacaklılarının korunması başlıklı 617. Maddesi şöyledir:

“Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflâs idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler.

Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir.

Bu suretle tasfiye edilen mirastan reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan, önce itiraz eden alacaklıların, daha sonra diğer alacaklıların alacakları ödenir. Arta kalan değerler ise, ret geçerli olsa idi bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir.”

Maddede görüldüğü üzere miras alacaklılara zarar vermek amacıyla reddedilmişse mirasçının alacaklıları mirasın reddinin iptali davası açabilmektedir.

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi Esas:2019/360 Karar:2019/654:

Davalıların şahsi malvarlığının ret tarihindeki değeri tespit edilip, bu malvarlığının borcunun karşılamaya yeterli olup olmadığının usulünce araştırılıp saptanması; davalıların tanıklarının usulünce dinlenmesi, davalıların malvarlığı yeterliyse borçlu mirasçının alacaklıları zararlandırma kastı ile hareket ettiğinin alacaklı tarafından kanıtlanamaması halinde talebin reddine; malvarlığının yeterli olmadığının görülmesi, borçlu mirasçının alacaklıları zararlandırma kastı ile hareket ettiğinin alacaklı tarafından kanıtlanması halinde ise davalılar da yeterli güvence göstermediği takdirde reddin iptaline karar verilmesi gerekir.

Mirasçının alacaklısının mirasçının mirası reddine karşı iptal davası açabilmesi için mirası reddeden mirasçının malvarlığının borcuna yetmiyor olması gerekir. Eğer alacaklı alacağını mirasçının mevcut malvarlığından tahsil edebiliyorsa alacaklının mirasçının mirası reddini iptal ettirmekte herhangi bir menfaati yoktur. Dolayısıyla alacaklının açmış olduğu davada mirasçının borca batık olduğunu ispatlaması gerekmektedir. Eğer mirasın reddi iptali davasını açan iflas idaresi ise mirasçının iflasına zaten karar verilmiş olduğundan ayrıca böyle bir ispata gerek yoktur.

Bunun yanında altı çizilmesi gereken önemli bir husus alacaklının mirasın reddinin iptali davasını açabilmesi için malvarlığı borcunu ödemeye yetmeyen mirasçının alacaklılarına zarar vermek kastıyla mirası reddetmiş olması gerekir. Yani mirası reddettiği esnada borca batık olmayan borçlu mirasçı daha sonra borca batık duruma gelmişse borçlu mirasçının alacaklılarını zarara uğratma kastıyla mirası reddettiği iddia edilemez.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2012/23145 K. 2013/15700: Davacının, davalı borçlunun bu taşınmazlardaki miras payını haczettirmek suretiyle alacağının kısmen veya tamamen elde edebilmesi mümkündür. Davalı borçlunun mirası reddetme sebebi olarak gösterdiği miras bırakanın edinme sebebinin ahlaka aykırılığı, alacaklısı bakımından sonuç doğurmayacağından; alacaklısına zarar vermek kastıyla mirası reddettiğinin ve bu suretle Türk Medeni Kanunu’nun 617. maddesindeki reddin iptali davası açma koşullarının mevcut olduğu kabul edilmelidir. Öyleyse, davanın kabulü ile davalının mirası reddinin iptaline karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

Türk Medeni Kanunu Madde 618’e göre yine alacaklılar tarafından borçlunun mirasçılarına karşı açılabilen bir mirasın reddinin iptali davası bulunmaktadır. Madde metni şöyledir:

“Ödemeden âciz bir miras bırakanın mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklılarına karşı, ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar.

Olağan eğitim ve öğrenim giderleriyle âdet üzere verilen çeyiz, bu sorumluluğun dışındadır.

İyiniyetli mirasçılar, ancak geri verme zamanındaki zenginleşmeleri ölçüsünde sorumlu olurlar.”

Madde 618’e göre açılacak davalarda iki önemli nokta bulunmaktadır: İlk olarak 6 aylık süre şartı burada aranmaz. Ayrıca mirasın reddinin iptali halinde borçlardan sorumluluk sadece miras bırakanın ölümünden önceki 5 yıl içerisinde mirasçıya devredilen mallarla sınırlıdır.

B) Mirasçılar Tarafından Açılan Mirasın Reddinin İptali Davası

Mirası reddeden mirasçılar tarafından tek taraflı irade beyanıyla reddi miras işleminin iptalinin sağlanması mümkün değildir. Bunun için ya bütün diğer mirasçılar, reddi mirasın iptalini kabul etmeli ya da mirası reddeden mirasçı tarafından mirası reddin iptali davası açılmalıdır. Mirası reddeden mirasçı tarafından hata, hile, korkutma gibi sebeplere dayanılarak mirasın reddinin iptali davası açılabilir.

Mirasın Reddinin İptalinde Süre

Bu dava altı aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmak zorundadır. (Yargıtay 7. Hukuk Dairesi Esas: 2022/2897 Karar: 2023/3980 20.09.2023) Sürenin başlangıç tarihi mirasçının mirası reddettiğine ilişkin mahkemeye yapmış olduğu başvuru tarihidir. (Yargıtay 7. Hukuk Dairesi Esas:2022/2491,K arar:2023/3546)

Mirasın Reddinin İptalinde Görevli ve Yetkili Mahkeme

Bu davada görevli ve yetkili mahkeme miras bırakanın son ikametgahı Asliye Hukuk Mahkemesidir.

Mirasın Reddinin İptalinde Davanın Tarafları

Davacı: Alacaklıya zarar vermek kastıyla mirası reddeden mirasçıdan alacaklı olanlar.

Davalı: Alacaklıya zarar vermek kastıyla  mirası reddeden mirasçılar.

Av. Gökhan BİLGİN & Av. Volkan ERKAN