Yeni Türk Ceza Kanununda doğrudan kastın yanı sıra olası kast, taksir ve taksirin bir türü olan bilinçli taksir de tanımlanmıştır. Böylece, bu dört haldeki kusurun dayanağı olan kasti ve taksirli haksızlıklarda, kusurla orantılı ceza vermek bakımından kanuni ölçütler konulmuştur. Söz gelimi bir öldürme, taksirle işlendiğinde 6 yıl, bilinçli taksirle işlendiğinde 9 yıl hapis cezası verilebilecek; olası kastla işlendiğinde 25 yıl, doğrudan kastla işlendiğinde ise müebbet hapis cezası verilebilecektir. Kanuni bu tanımlamalar suretiyle hem adil bir cezalandırma sağlamak bakımından hem de keyfi uygulamaların önüne geçmek bakımından güvenceler oluşturulmuştur.
Bu nedenledir ki, doğrudan kast, olası kast, taksir ve bilinçli taksir arasındaki farkların kanundaki düzenlemeler ile bu düzenlemelerin gerekçeleri göz önünde tutularak ortaya konulması büyük önem arz eder.
Adem Sözüer bu videosunda öncelikle doğrudan kast ile olası kast arasındaki ayrıma ilişkin ölçütleri ortaya koymakta ve bu ölçütlerin somut olayda nasıl uygulanacağına ilişkin örnekler vermektedir. Doğrudan kastta maddi unsurlar bakımından bilme ve isteme gerekmektedir. Olası kast ile doğrudan kast arasındaki temel fark isteme unsurundan yani, irade unsurunda ortaya çıkar. Olası kastta fail suçun maddi unsurlarından birinin gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen fiili işleyerek kabullenmektedir. Aynı suçun olası kast veya doğrudan kastla işlenmesinin cezanın tayininde önemli sonuçları bulunmaktadır. Olası kast halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmi beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir.
Olası kastın bilinçli taksirle ayrımı da yine önem taşıyan bir husustur. Çünkü bu hallerde de verilecek ceza bakımından önemli fark doğmaktadır. Ülkemizde özellikle trafikte araç kullanırken veya iş yerlerindeki çalışmalar sırasındaki kazalarda ya da düğün gibi eğlence veya kutlamalarda havaya ateş etmek suretiyle gerçekleşen öldürme veya yaralamalarda, olası kastla bilinçli taksir ayrımındaki uygulamanın, kanundaki esaslara uygun şekilde yapılması önem taşımaktadır. Belirtmek gerekir ki hem olası kastta hem de bilinçli taksirde fiilen öngörme mevcuttur. Örneğin, ölüm neticesi hem olası kastta hem bilinçli taksirde öngörülmektedir. Ancak öldürme neticesi bakımından olası kastta failde “kabullenme”; bilinçli taksirde ise “istememe” vardır. Bilinçli taksir durumunda fail, neticenin meydana gelmeyeceğine dair dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir güven duymaktadır. Olası kast bakımından ele alınması gereken diğer önemli bir husus ise olası kastla işlenen suçlarda teşebbüsün mümkün olup olmayacağı meselesidir. Uygulamada ve doktrinde savunulan “olası kastta sorumluluk neticeye göre belirlenir” görüşünü eleştiren Sözüer, bu görüşün ceza sorumluluğunun tesadüflere göre belirlenmesine yol açtığına işaret ederek, doğrudan kastta olduğu gibi olası kastla işlenen suçlarda da teşebbüsün mümkün olduğunu örneklerle açıklamaktadır. Mukayeseli hukukta da gerek uygulama gerek öğreti tarafından olası kastla işlenen suçlarda teşebbüsün kabul edildiğini belirten Prof. Dr. Adem Sözüer, bu videosunda örneklerini canlandırmalar yoluyla anlatarak, video serisine bir yenilik getirmiştir. Söz konusu animasyonlar dahil her konuda soru, öneri ve eleştirilerinizi bekliyoruz.