Bilindiği gibi, idari yargılama hukukunda tanık, beyan ve ifadeleri önem taşımaktadır. Ancak, vergi hukukunda her türlü tanık ifadesinin kanıt olabilme özelliği bulunmamaktadır.Tanığın vergiyi doğuran olay ile doğrudan ve yakın ilişkisinin bulunması zorunludur. Tesadüfi nitelikte bir kişi tanık ifadesinin kanıt olarak kabulü için yeterli değildir. Yargılama konusu olay hakkında 5 duyuları yetisi ile öğrendiklerini hakime anlatan kişilere tanık denilmektedir. Bunların yaptıkları açıklamalara da tanık açıklamaları denilmektedir. Tanıklık davanın tarafları arasındaki üçüncü kişilerin, dava ile ilgili bir olay hakkında, dava dışında bizzat edinmiş oldukları bilgiyi mahkemeye sunmalarıdır.
Özellikle ikrazat ve tefecilik ile ilgili vergi incelemelerinde tanık beyanlarına müracaat edilebilmektedir. Örneğin, bir ödünç para verme işleminde daha sonra para kullanan kişinin ödünç para veren kişiyi vergi dairesine ihbar etmesi halinde vergi incelemesi sırasında tanık ifadeleri önem taşımaktadır.
Tanık beyanlarının delil olma koşulları kısaca şöyledir:
1) Tanığın vergiyi doğuran olayla ilgisi tabi olmalıdır.
2) Tanığın vergiyi doğuran olayla ilgisi açık ve net olmalıdır. (Bkz. Dnş. VDDGK, 23.06.2000 gün ve E:1999/281-K:2000/260 sayılı karar)
3) Vergilemede hukuki değer taşımayan tanık beyanlarına itibar edilemez.
4) Mükellefle aralarında husumet bulunan şahit beyanlarının kanıtlama vasıtası olarak dikkate alınamaz. (Dnş. 4. D., 15.02.1978 gün ve E:1977/3507-K:1978/465)
5) Mükellefi zarara uğratmak maksadı ile verilen tanık beyanlarının ispatlama vasıtası olarak kullanıp kullanılmayacağı tartışmalıdır.
6) Vergiyi doğuran olayla herhangi bir ekonomik ilişkisi olmayan, olaya tesadüfen tanık olan kimselerin beyan ve ifadelerinin kabul edilip edilmeyeceği tartışmalıdır.
7) Para alma ve verme ilişkisinde bankadan yapılan ödemeler önem taşımaktadır.
8) Çiftçilerden ileride mal almak amacıyla önceden verilen avanslar (alivre satışlarda) ödünç para mahiyeti taşımamaktadır. (Bkz. Dnş. 4. D. 17.10.1991 gün ve E:1988/4717-K:1991/3180)
9) Alacaklı ile olan akrabalık ilişkisi hakkında inceleme elemanına gerçek dışı beyanda bulunan borçlunun faiz ödediği yolundaki ifadesinin alacaklıyı zarara uğratmak maksadı taşıdığı anlaşıldığından bu ifadeye itibar edilemez.
SONUÇ:
Vergi hukuku yargılamasında takdiri delil yönteminin bir neticesi olarak serbest delil sistemi prensip olarak kabul edilmiştir. 213 sayılı VUK md.3/b de ispat bölümünde yemin hariç her türlü kanıt ispat aracı olarak ilke olarak benimsenmiştir. Şahit ifadesine de, vergiyi doğuran olayla tabi ve açık alakasının bulunması koşulu ile ispat vasıtası olarak hukuki değer verilmektedir. Vergi hukukunda vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin esas alınmış olması karşısında, tanık deliline başvurması halinde maddi gerçeğin somut olarak ortaya çıkarılabileceği bilinmelidir.