Anayasa Uzlaşma Komisyonu toplantısından haziran sonuna kadar çalışmalara devam kararı çıkmış. Uzlaşma umudu kalmayınca haziran sonuna kadar oyalanma diyebiliriz.
Toplantı sonrası yapılan açıklamalara bakarsak, sonuçtan kimsenin umutlu olmadığı açık.
Uzlaşılan maddeler sorunlu olmayan maddeler. Asıl tartışmalı konularda dört siyasi partinin başladığı yerde durduğu anlaşılıyor.
Komisyonun görevinin sona ermesi iki türlü mümkün olabilecek. Ya hazırladığı raporu TBMM başkanlığına sunacak. Ya da dört partiden biri masadan çekilirse komisyon dağılmış olacak. Kimse masadan kalkan taraf olmak istemediği için, toplantılar devam ediyor. Ama sonuç yok.
Esasen bu komisyonun oluşmasında demokratik bir yöntem yoktu. Bilindiği gibi Meclis’te temsil edilen dört parti aldığı oyla orantılı değil, eşit temsil, eşit oy sahibi. Kararlar da oybirliği ile çıkacak. Komisyonun çalışma usulleri içinde benimsenen bu iki madde baştan beri sonuç alınamayacağının güçlü sinyallerini veriyordu.
Ak Parti açısından meseleye baktığımızda, başlangıçta uzlaşma için büyük özveri ile masaya oturduğunu söylemek mümkün. Netice alınsın da, varsın başarı dört partinin başarı hanelerine eşit yazılsın. Bunda sorun yoktu elbette. Ama süreç uzayıp komisyondan bir netice çıkmayacağı anlaşılınca, Ak Parti’nin yaptığı fedakarlık mı, yetkisini temsil gücüyle orantılı kullanamamak acziyeti mi, sorusu gündeme gelmektedir.
Komisyondan ümidini kesenler sade vatandaşlar değil. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ de umutsuz olduğunu açıkladı.
Sayın Gül, "Üzücü bir durum. Bu kadar konuştuk, ettik, olmadı. Arzulanan sil baştan tamamen yazmak şartıyla yeni bir anayasaydı. Gördüğüm kadarıyla olmuyor. Tamamen baştan yapılamazsa mevcut anayasada değişiklik yoluna gidilebilir" demiş.
Evet gelinen durum üzücü ama Cumhurbaşkanı’nın yeni anayasa yerine mevcut anayasada değişiklikten söz etmesi daha üzücü bir durum.
Komisyon başarılı olamadı diye, milletten alınan “yeni anayasa” yapma yetki ve görevini, “mevcut anayasada değişiklik” yapmaya dönüştürmeye Cumhurbaşkanı da dahil kimsenin hakkı olmasa gerek.
Komisyondan sonuç alınamıyorsa, alternatif yollar denenir. Hedef ortaya konulmuştur. Darbe ürünü 1982 Anayasasından tamamen kurtulmak. Darbe ile görevlendirilenlerin değil, milletin seçtiklerinin yaptığı sivil bir anayasa hazırlanacak ve milletin onayına sunulacaktır. Bunun için yüzlerce kurum ve kuruluştan, binlerce vatandaştan talepler toplanmıştır. TBMM, alternatif usulleri devreye sokmalı ve mutlaka “yeni anayasa tasarısı” önce Meclis’in sonra da halkımızın oylarına sunulmalıdır.
İktidar Partisinin “ne yapalım tek başımıza 330 -367 arası sandalye sayısına ulaşamıyoruz” mazeretinin geçerli olmayacağını önceki yazılarımızda ifade ettik. Bu Meclis anayasa yapmanın usul ve kurallarını yapmaya yetkilidir. Anayasa yapma konusunda1982 Anayasasını referans almak zorunda değildir. Zira anayasa değişikliği yapmıyor, sil baştan yeni anayasa hazırlıyorsunuz. İstenilirse alternatif çözümler bulunacaktır.
Konu iyi anlaşılsın diye bir fıkra ile bağlayalım.
Fıkra bu ya, birbirleriyle sıkı münasebetlerinin fazla olduğu yıllarda, bir Kayserili, ermeni arkadaşından borç para ister. Ermeni arkadaşı ne zaman ödeyeceğini sorar. Kayserili:
-Şu Erciyes Dağı'nın karı eriyince borcumu öderim, der.
Ermeni, bir yıl bekler, Kayseriliden ses yoktur. Gider yanına ve alacağını ister. Kayserili, Erciyes'i gösterir ve karların daha erimediğini söyler. Bir süre sonra ermeni, Kayserilinin oyununa geldiğini anlar. Bunu içine sindiremeyince o da başka bir Kayseriliyi kandırmaya karar verir. Gider bir arkadaşına ve borç ister. Kayserili ne zaman ödeyeceğini sorar ve o da aynı cevabı verir:
-Erciyes'in karı eriyince,
Tamam der Kayserili. Aradan bir yıl geçer ve alacağını istemek için gider. Ermeni vatandaşımız bu durumu beklediği için çok rahat bir tavırla Erciyes'i gösterir ve hâlâ karın erimediğini söyler. Kayserilinin de cevabı hazırdır:
-O gördüğün kar, bu yılın karı. Geçen yılın karı çoktaaaan eridi, der.
Ermeni ne yapacağını şaşırır ve çaresiz borcunu öder.
Şimdi bu dönem TBMM’nin bu millete yeni anayasa yapma borcu vardır. Milletin verdiği süre de dolmak üzeredir. Erciyes’in karı misali, borcunu yeni bir seçim dönemine bırakma bahanesi yoktur. Geçen seçimle verilen süre dolmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı , Başbakan ve TBMM de borcunun vadesini unutmamalıdır.
(Bu köşe yazısı, sayın Reşat PETEK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
Trend Haberler
Yargıtay’ın 3 Gün Kuralı
AVUKATIN TARAF OLDUĞU (MESLEKTEN KAYNAKLI OLMAYAN) DOSYALARINDA E-TEBLİGAT ZORUNLULUĞU VAR MIDIR?
KARŞI DAVA AÇMA SÜRESİ (HMK m. 133)
'ARABULUCULUK KÖTÜYE VE AMACI DIŞINDA KULLANILARAK İŞÇİNİN HAKLARI ÇİĞNENEMEZ'
HUKUKİ ALACAĞIN TAHSİLİ AMACI İLE TEHDİT SUÇU - SİLAHLA TEHDİT - DAHA AZ CEZAYI GEREKTİREN HAL
39 bin 582 hakim ve savcı yardımcısı adayı sınava girecek