İşçi ve işveren uyuşmazlıklarının en temellerinden biri iş kazalarıdır. Dünya Sağlık Örgütünün açıklamaları ile 8 Aralık 2019 tarihinde hayatımıza giren Corona Virüsü sürecinde hem sağlık hem de ekonomik açıdan başlayan bir pandemi söz konusuydu. Bu noktada uluslararası çalışma örgütü (ILO) toplumları uzaktan çalışma sistemine teşvik ederek, uzaktan çalışma şeklini iş hayatına entegre etti. Böylelikle işçi- işveren uyuşmazlıklarına yeni boyut kazandırıldı.

Uzaktan Çalışmanın Yasal Çerçevesi

Uzaktan çalışma konusuna 4857 sayılı İş Kanunu’nda 2016 yılında yapılan düzenlemelerle yasal bir temel kazandırıldı.

(Ek fıkra: 6/5/2016-6715/2 md.) Uzaktan çalışma; işçinin, işveren tarafından oluşturulan iş organizasyonu kapsamında iş görme edimini evinde ya da teknolojik iletişim araçları ile iş yeri dışında yerine getirmesi esasına dayalı ve yazılı olarak kurulan iş ilişkisidir.

Kanunun 14.maddesinde yer alan uzaktan çalışma tanımındaki ‘’iş organizasyonu’’ kavramı, iş yerinin ‘‘işverenin örgütlendiği her yer’’ olarak tanımlanmasını ifade eder. Yani iş yeri işverenin oluşturduğu iş organizasyonu kapsamından iş görmenin gerçekleştiği yerdir. Uzaktan çalışmanın gerçekleştiği yer, iş yeri hariç bir yer olarak tanımlanmalı ve bu tanımda sadece ev kapsam alanı olarak düşünülmemelidir.

Yönetmeliklerle uzaktan çalışma sözleşmeleri düzenlenmiş, belirli ve belirsiz iş sözleşmeleri gibi iş tanımı, ücret ve sözleşmeye dair önemli hususların yazılı yapılması gerektiği belirlenmiştir.

Uzaktan çalışma yönetmeliği m.5- “Uzaktan çalışmaya ilişkin iş sözleşmeleri yazılı şekilde yapılır. Sözleşmede; işin tanımı, yapılma şekli, işin süresi ve yeri, ücret ve ücretin ödenmesine ilişkin hususlar, işveren tarafından sağlanan iş araçları, ekipman ve bunların korunmasına ilişkin yükümlülükler, işverenin işçiyle iletişim kurması ile genel ve özel çalışma şartlarına ilişkin hükümler yer alır.”

Yukarıda da değindiğimiz gibi uzaktan çalışma kapsamı sadece ev olarak görülmemelidir, lakin ev uzaktan çalışma alanlarından en yaygın örneklerdendir. Evden çalışan bir birey için, evin iş yeri olarak kabul edilip edilmeyeceği ve evde gerçekleşen kazaların ‘iş kazası’ sayılıp sayılmayacağı tartışmasını ortaya çıkarır.

İş Kazası

Mevzuatımıza göre iş kazası, “iş yerinde veya işin yürütülmesi nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hale getiren olay” şeklinde tanımlanmaktadır. Tanımdan anlaşılacağı üzere olayın iş kazası olarak nitelendirilebilmesi için iş yerinde veya iş yeri dışında ise de ancak işin yürütülmesi sırasında meydana gelmesi durumunda iş kazası olarak adlandırılır. Yani iş kazaları; iş yerinde ve iş saatlerinde meydana gelen kazalardır.

Bir kazanın iş kazası olarak nitelendirilmesinin dört temel unsuru vardır; kazaya uğrayanın sigortalı olması, bedenen ve ruhen zarar oluşmuş olması, yer ve zaman bakımından SSK m.13 kapsamında kaza meydana gelmeli ve illiyet bağı olmalıdır. İş kazası meydana geldikten sonra 3 gün içinde işveren veya işçi tarafından, sosyal güvenlik kurumuna bildirilmelidir.

Uzaktan çalışmada iş kazası kapsamında, evde meydana gelen kazaların iş kazası olup olmadığını belirlemek için kazanın “işveren tarafından yürütülen iş dolayısıyla” gerçekleşip gerçekleşmediği önemlidir.

Lakin, uzaktan çalışma durumunda iş ile kaza arasındaki illiyet bağını belirlemek her zaman kolay değildir. Örneğin, evden çalışırken işverenin sağladığı bilgisayar ekipmanının arızalı olması sonucu  prize takarken patlaması durumda işveren sorumlu tutulabilir. Ancak, çalışanın iş ile ilgisi olmayan bir eylemi, çayını alırken üstüne dökmesi ve yaralanması durumunda ise işverenin sorumluluğu söz konusu olmayacaktır.

Eşit işlem ilkesi ile evde gerçekleşen kazalar ile iş yerinde aynı kazaların gerçekleşebileceğini dolayısıyla bunların da iş kazası sayılması gerektiğini savunan bir görüş de mevcuttur. İşin görülmesi ve kaza arasındaki illiyet bağının doğrudanlığı da bir diğer tartışma konusudur. Burada en temel düşünülmesi gereken şey kazanın işi yaparken meydana gelmiş olmasıdır, iş odağında doğrudan veya dolaylı kaza gerçekleşebilir.

İşçi ve İşverenin Sorumluluğu

Uzaktan çalışan bir işçi kaza geçirdiğinde, kaza ile yapılan iş arasında bir illiyet bağı tespit edilirse ve uzaktan çalışmadan önce çalışana gerekli iş sağlığı ve güvenliği bilgisi verilmemiş ise, işverenin sorumluluğu söz konusu olur. İşverenin normal çalışma düzeninde olduğu gibi, uzaktan çalışan işçi için de iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini alması, gerekli bilgileri vermesi ve gerekli, koruyucu araçları sağlama yükümlülüğü vardır.

İşveren sorumluluğu açısından düzenleme; Uzaktan Çalışma Yönetmeliği m. 12’de “İşveren, uzaktan çalışanın yaptığı işin niteliğini dikkate alarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri hususunda çalışanı bilgilendirmekle, gerekli eğitimi vermekle, sağlık gözetimini sağlamakla ve sağladığı ekipmanla ilgili gerekli iş güvenliği tedbirlerini almakla yükümlüdür.”

İşçi sorumluluğu açısından düzenleme; İş Kanunu m. 14/5’te “Uzaktan çalışmada işçiler, esaslı neden olmadıkça salt iş sözleşmesinin niteliğinden ötürü emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz. İşveren, uzaktan çalışma ilişkisiyle iş verdiği çalışanın yaptığı işin niteliğini dikkate alarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri hususunda çalışanı bilgilendirmek, gerekli eğitimi vermek, sağlık gözetimini sağlamak ve sağladığı ekipmanla ilgili gerekli iş güvenliği tedbirlerini almakla yükümlüdür.”

İmkanların sağlanması sonrasında bu imkanlardan faydalanıldığının kontrolünün yapılamayacağı veya işçinin kusuru değerlendirmesinin yapılması imkansıza yakındır. Burada TBK m.52 işverenin tazminat sorumluluğunu azaltabilecek ya da ortadan kaldırabilecek düzenleme dikkate alınmalıdır.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 06.11.2019 Tarih, 2019/77 Esas, 2019/6570 Karar sayılı kararında; “İşvereni, zararlandırıcı olay nedeniyle sorumluluktan kurtaracak olan durum, eylem ile meydana gelen zarar arasındaki uygun illiyet bağının kesilmesidir. Kusursuz sorumlulukta olduğu gibi kusur sorumluluğunda da illiyet bağı; mücbir sebep, zarar görenin ve üçüncü kişinin ağır kusuru nedenleriyle kesilebilir. Uygun illiyet bağının kesildiğinin ispatı halinde, işverenin sorumluluğuna gidilmesi mümkün değildir.” şeklinde hüküm vermiştir.

Sonuç

Mevzuatımızın iş kazasına ilişkin açıklamaları uyarınca, iş yerinde gerçekleşen her kaza iş kazası sayılmakta, iş yeri dışında gerçekleşen kazalar ise işin gerçekleştirilmesi sebebiyle meydana geldiyse iş kazası olarak kabul edilmektedir. Uzaktan çalışma kapsamında, evde meydana gelebilecek her kaza iş kazası sayılmaz, işin ifasında işi yapan kaza geçirir ise bu kaza iş yerinde olmasa dahi iş kazası olarak kabul edilir. Kaza ile uzaktan çalışanın eylemi arasındaki illiyet bağının tespiti oldukça zordur. İşçinin korunması ilkesi gereği, uzaktan çalışan için evde gerçekleşen kaza iş kazası sayılır ve aksini ispat yükümlülüğü işverendedir. Bu noktada işveren, iş sağlığı ve güvenliği hükümlerine uygun davranmış mı, kusuru var mı gibi tespitlerin yapılması gerekmektedir. İşveren, gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almadığı durumda iş kolunda yer alan işyerlerinde uzaktan çalışma düzeninde meydana gelen zarardan sorumlu olur. Uzaktan çalışma uygulamalarının yaygınlaşmasıyla birlikte, iş kazaları ile ilgili mevzuatın netleştirilmesi ve işverenlerin yükümlülüklerinin belirlenmesi önem kazanmaktadır.