5237 sayılı TCK’nin 191. maddesinde düzenlenen; “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” suçu kendine özgü kamu davasının açılmasının ertelenmesi müessesesi ve ayrı denetimli serbestlik tedbirleri öngörmektedir.
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçundan işlem gören şüpheli hakkında, soruşturma evresinde doğrudan (5271 sayılı CMK’nin 171.maddesindeki kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilmesi için gerekli şartlar aranmaksızın) Cumhuriyet savcısı tarafından 5 yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Burada kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmesi bir takdire bağlı olmayıp zorunluluktur. Ayrıca erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Denetimli serbestlik tedbiri asgari 1 yıl süreyle uygulanacak, bu süre resen Cumhuriyet savcısının kararı ile ya da denetimli serbestlik müdürlüğünün teklifi üzerine altışar aylık sürelerle en fazla iki yıl daha uzatılabilecektir. Ayrıca hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi hakkında gerek görülmesi halinde denetimli serbestlik süresi zarfında tedavi uygulanmasına karar verilebilecektir. Cumhuriyet savcısı, erteleme süresi içerisinde uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanıp kullanmadığını tespit etmek için yılda en az iki defa olmak üzere şüphelinin ilgili kuruma sevk edilmesine de karar verir.
Kişinin, erteleme süresi zarfında; a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hâlinde, hakkında kamu davası açılır (TCK m.191/4). Şayet şüpheli erteleme süresi içerisinde yükümlülüklerini yerine getirir, yasakları da ihlal etmezse hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilecektir.
TCK’nin 191. maddesi gereğince Cumhuriyet savcısı tarafından hakkında denetimli serbestlik tedbiri veya tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri verilen şüpheliyle ilgili olarak denetimli serbestlik müdürlüğünce; a) Tedaviye tabi tutulmak, b) Belirlenen programlara katılmak, c) Çocuklarla bir arada olmayı gerektiren ortamlarda çalışmaktan yasaklanmak, d) Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek, e) Bir bölgede denetim veya gözetim altında bulunmak, f) Eğitim kurumuna, eğitim programına veya mesleki uğraşlarına ilişkin eğitime devam etmek, g) Belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmak, h) Gözetim altında ücret karşılığı çalıştırılmak, ı) Silah bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silahları makbuz karşılığında adli emanete teslim etmek, i) Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek, yükümlülüklerinden en az üçüne veya daha fazlasına karar verilir. Yükümlülükler, şüphelinin ihtiyacına göre bu fıkrada belirtilenlerle sınırlı olarak her aşamada değiştirilebilir veya ilave yükümlülükler getirilebilir. Gerekli görülmesi halinde denetimli serbestlik süresi içinde şüphelinin uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanıp kullanmadığının tespit edilmesi için denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından test yapılabilir veya bu amaçla şüphelinin ilgili kuruma sevki sağlanabilir. Denetimli serbestlik müdürlüğünce tedaviye tabi tutulmak yükümlülüğüne karar verildiği takdirde bu karar derhal ilgili sağlık kurumuna gönderilecektir. Şüpheli bu karar doğrultusunda, sağlık kurumunda ayakta veya yatarak tıbbi tedaviye tabi tutulacaktır. Sağlık kurumu, gerekli görmesi halinde şüphelinin iyileştirme amaçlı programlara katılmasına da karar verebilecektir. Şüpheli, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanıp kullanmadığının tespiti için her zaman sağlık kurumunca çağrılabilecek, kolluk görevlileri aynı amaca yönelik olarak şüpheliyi sağlık kurumuna yönlendirebilecektir (5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu m.12/A f.1-2). Şüpheli yukarıda belirtilen maddede yapılan işlemlerin kanun ya da diğer mevzuata aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle iki haftalık süre içerisinde Cumhuriyet savcısına şikâyet yoluyla başvuruda bulunabilecektir. Cumhuriyet savcısı ise bu başvuruları gecikmeksizin değerlendirerek bir karar verecektir.
Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin ne olduğuna ve ne amaçla uygulandığına ilişkin Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği’nin 71. Maddesinin ilk üç fıkrası şu ifadelere yer vermektedir: “ (1) Tedavi ve denetimli serbestlik; 5237 sayılı Kanunun 191 inci maddesi gereğince, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi süresi zarfında bir ilâ beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasını ve gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulmasını öngören bir tedbirdir. (2) Tedavi; uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri kullanan kişinin bağımlılık yapan maddeden vücudunun arındırılmasına, bu maddelerin kesilmesi sonucunda ortaya çıkan yoksunluk belirtilerinin giderilmesine, iyilik halinin sürdürülmesine yönelik yürütülen farmakolojik ve psiko-sosyal müdahaleleri ifade eder. Bu tedavi işlemleri, uyuşturucu veya uyarıcı madde tedavisine ilişkin mevzuat hükümleri uyarınca ilgili sağlık kurumu tarafından ayaktan veya yatarak tedavi programına göre yerine getirilir. (3) Denetimli serbestlik tedbirine ilişkin çalışmalar; uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan ya da kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişinin, uyuşturucu kullanmasına neden olan veya kullanma isteğine yol açan etkenlerin değerlendirilerek, kişinin maddeye olan ihtiyacını kontrol etmesi, yaşam standardını artırması, belirlenen ihtiyaçları doğrultusunda kendisine ve topluma yararlı bir birey olabilmesi amacıyla yürütülen rehberlik çalışmalarını ifade eder”.
Hakkında denetimli serbestlik tedbiri kararı ve ayrıca tedavi yükümlülüğü de öngörülen şüpheli hakkında şu şekilde bir prosedür izlenmektedir: Cumhuriyet savcısı tarafından tesis edilen bu kararlar, soruşturma dosyasıyla birlikte Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne gönderilir ve gerekli işlemler müdürlükçe yapılır. Denetimli Serbestlik Müdürlüğü şüpheliye ithafen düzenlenen ve 10 gün içerisinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne müracaat etmesi ve kendisi için belirlenen denetim programına uyması gerekliliğini bildiren bir tebligat çıkarılır. Şayet 10 gün içinde müdürlüğe başvuru yapılması gerekliliğini düzenleyen bu tebligata rağmen şüpheli Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne başvuruda bulunmaz ise bu ihlal hasebiyle soruşturma dosyası tekrardan ilgili Cumhuriyet savcısına gönderilir. Cumhuriyet savcısı da şüphelinin müdürlükçe yapılan tebligata karşı gereken işlemleri yapmadığı gerekçesiyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararını kaldırarak şüpheli hakkında düzenleyeceği bir iddianameyle kamu davası açacaktır. Şüpheliye yapılacak tebligata ilişkin yasal düzenleme Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği’nin 41. maddesinde yer almakta olup, şu şekildedir: “(1) Denetimli serbestlik kararlarının kaydedilmesinden itibaren yükümlülere üç iş günü içerisinde yapılacak yazılı veya elektronik tebligatta, tebliğden itibaren on gün içerisinde müdürlüğe başvurulması gerektiği belirtilir. (2) Düzenlenen tebligatta, yükümlünün haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen bir mazereti olmadan müdürlüğe gelmemesi veya hakkında belirlenen yükümlülüklerin gereğini yerine getirmemesi halinde, denetimli serbestlik kararının niteliğine göre ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebileceği, seçenek yaptırım veya tedbirin hapse çevrilebileceği ya da koşullu salıverilme kararının geri alınabileceği gibi gelmemenin hukuki sonuçları yükümlüye bildirilir. (3) Usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen yükümlü on gün içerisinde müdürlüğe müracaat etmezse uyarı ve tekrar tebligat yapılmaksızın komisyonun onayından sonra kayıt kapatılarak infaz dosyası Cumhuriyet başsavcılığına geri gönderilir”.
Hakkında ayrıca denetimli serbestlik tedbiri ile birlikte tedavi tedbiri de öngörülen kişiler 10 günlük yasal süre içerisinde kuruma müracaat ettiğinde tedavi nedeniyle sağlık kurumuna sevki için gerekli işlemler yapılır. Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği’nin 71/5 maddesi gereğince; “Tedavi tedbirinin infaz işlemleri vaka sorumlusu tarafından takip edilir. Vaka sorumlusu, tedavi tedbirinin yerine getirilmesi için aynı gün yükümlünün ilgili sağlık kurumuna sevk işlemlerini başlatır ve beş iş günü içerisinde tedavi için ilgili sağlık kurumuna başvurması gerektiğini yükümlüye tebliğ eder. Sevk yazısında, yükümlünün kuruma başvurduğu tarihin, başvurmamış ise bu durumun, tedavi ve takip programı ile nihai tedavi raporunun müdürlüğe gönderilmesi sağlık kurumundan istenir”. Yine Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği’nin 71/10 maddesi gereğince; “Yükümlünün, sevk yazısında belirtilen iş günü içerisinde ilgili sağlık kurumuna müracaat etmediğinin veya belirlenen tedavi programına uymadığının bildirilmesi ya da rehberlik çalışmalarına katılmaması halinde yükümlü 44 üncü madde uyarınca uyarılır”. Anılan yasal hükümler de dikkate alındığında şüphelinin belirtilen beş gün içerisinde sağlık kuruluşuna başvurması gerekmektedir. Şayet şüpheli belirtilen süre içerisinde sağlık kuruluşuna başvurmazsa ya da belirtilen programa uymazsa kendisi bu konuda uyarılır. Şüpheli uyarılara rağmen 2 kez kendisi için belirlenen programa uymaz, ihlal söz konusu olursa dosyası kapatılarak ilgili Cumhuriyet savcılığına gönderilecektir ve böylelikle şüpheli hakkında Cumhuriyet savcısı tarafından kamu davası açılacaktır. Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği’nin 71/11 maddesi gereğince; “Yükümlünün, kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi, bulundurması, kullandığının tespit edilmesi ya da sağlık kuruluşundan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımına devam etmesi nedeni ile tedavi programına uyumsuz olduğunu bildirir tıbbi kanaat raporunun gönderilmesi halinde yükümlü uyarılmaz, kaydı kapatılarak dosyası Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir”.
Yükümlüler, infaz hizmetlerinin yürütülmesi aşamasında Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nce hazırlanan denetim planları ve raporları ile müdürlükçe yapılan uyarılar gibi işlem ve eylemlerin Kanun ve Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği ile ilgili diğer mevzuata aykırı olduğu gerekçesiyle ilgili Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne itirazda ya da ilgili infaz hâkimliğine şikâyette bulunabilirler. Yükümlü, hakkındaki işlem ve eylemleri öğrendiği tarihten itibaren on beş gün, her halde işlem ve eylemlerin yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurabilir. Şikâyet, dilekçe ile doğrudan infaz hâkimliğine yapılabileceği gibi; Cumhuriyet başsavcılığı veya denetimli serbestlik müdürlüğü aracılığıyla da yapılabilir. Doğrudan infaz hâkimliğine yapılmayan başvurular hemen ve en geç üç gün içinde infaz hâkimliğine gönderilir. Sözlü yapılan şikâyet, tutanağa bağlanır ve tutanağın bir sureti başvurana verilir. Şikâyet yoluna başvurulması, yapılan işlem veya faaliyetin yerine getirilmesini durdurmaz. Ancak infaz hâkimi giderilmesi güç veya imkânsız sonuçların doğması ve işlem veya faaliyetin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda işlem veya faaliyetin ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir. Müdürlük işlemlerine karşı yapılan itirazlar komisyon tarafından, koruma kurulu kararlarına karşı itirazlar koruma kurulu tarafından incelenerek sonuçlandırılır. Kararlara karşı infaz hâkimliğine şikâyette bulunulabilir. Müdürlük işlemlerine ve koruma kurulu kararlarına yapılan itirazlar şikâyetteki usullere tabidir. Yükümlüyle ilgili birinci fıkra kapsamında yapılan karar ve işlemlere ilişkin yazışmalarda veya belgelerde, yükümlülerin şikâyet ve itiraz hakkı ile süresi açıkça belirtilir (Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği m.48).
Sonuç olarak, hakkında denetimli serbestlik kararı verilen kimseler; ilgili makamlarca kendilerine yapılan çağrılara ve kendileri hakkında hazırlanan denetim planına, iyileştirme çalışmaları kapsamında belirlenen yükümlülüklere, kararın infaz edilmesi ve denetim için belirlenen kurallara, denetimli serbestlik personellerinin uyarılarına ve önerilerine uymak ve katlanmak zorundadır (Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği m.42/1). Aksi takdirde denetim ihlali nedeniyle yargılanmalarına sebebiyet verecek ve telafisi güç sorunlar ortaya çıkacaktır.