Çalışma hayatında en sık karşılaşılan sorunlardan biridir ücretin geç ödenmesi ya da hiç ödenmemesi. İnternette yaptığım kısa bir araştırmada, ücretin gününde ödenmemesi ile ilgili o kadar hatalı ve yanlış bilgiyle karşılaştım ki, ücreti ödenmeyen işçinin sahip olduğu haklar konusunda yazı kaleme alma ihtiyacı hissettim.

Ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır. 4857 sayılı İş Kanununun 24 üncü maddesinin ( II ) numaralı bendinin ( e ) alt bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakları da ücrete dahildir. Aynı şekilde yol ve yemek parası da, işçinin ücretine dahil olan diğer kalemlerdir.

Ücret en geç ayda bir ödenir. İş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresi bir haftaya kadar indirilebilir. (4857 sayılı İş Kanunu 32/5. Fıkra) Kanundaki bu tanımdan anlaşılması gereken; 1 Mayıs-31 Mayıs arasındaki çalışmanın karşılığının en geç 1 Haziran’da ödenmesi gerektiğidir. Tabi iş sözleşmesi veya yerleşik işyeri uygulaması ile ücret ödeme günü ayın 3’ü, 5’i ya da 10’u gibi belirli bir gün olarak kararlaştırılmış ise, bu kararlaştırılan gün, ödeme günüdür. Başka bir deyişle; işverenin en geç ödeme yapması gereken gündür.

Peki iş sözleşmesi veya işyeri uygulaması ile belirlenen günde işçinin ücreti ödenmemesi durumunda işçinin sahip olacağı haklar nelerdir? Kanunda yer alan 20 günlük bekleme süresinden ne anlaşılması gerekir? Bu 20 günlük süre, iş akdini haklı olarak feshetmek için beklenilmesi gereken bir süre midir?

Sorulara cevap vermeden önce, 4857 sayılı yasanın işçiye haklı fesih imkanı veren 24. Maddesinin ücrete ilişkin hükmüne yer vermekte fayda var. Buna göre;

“…

e) İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse,

…”

Denilmekle esasen kanun veya iş akdi ile belirlenen günde işçinin ücretinin ödenmemesinin işçi açısından haklı fesih sebebi olduğu belirtilmektedir. Bu yönüyle bakıldığında, işçinin ücreti ödenmemesi sebebiyle iş akdini haklı olarak feshetmesi için, belirlenen ücret ödeme gününün geçmiş olması gerekli ve yeterlidir. Ayrıca işverene bir süre tanıması işçiden beklenemez. Tabi hakkın kullanımında “dürüst davranma” ilkesi, burada da karşımıza çıkmaktadır. Buna göre; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”

Buradan anlaşılması gereken; uzun bir süre çalıştığı işyerinde, ücreti daima gününde ödenen işçinin, ödeme gününün geçtiğinden bahisle, ödeme gününden sonraki gün iş akdini haklı nedenle feshetmesi, dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder. Ancak maaşını sürekli gecikmeli alan işçinin, en son 3 günlük gecikmeden sonra iş akdini feshetmesi, dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmeyecektir. Çünkü ödemelerdeki düzensizlik süreklilik kazanmış olduğundan, işçiden bu düzensizliği kabullenmesi beklenemez. Dolayısıyla 3 günlük gecikme üzerine iş akdini feshi de, haklı fesih olarak nitelendirilecektir.

YEMEK VEYA YOL ÜCRETİNİN ÖDENMEMESİ DE, İŞÇİYE HAKLI FESİH İMKANI VERİR

Ücret kavramına, yemek ve yol ücretinin de dahil olduğunu yukarıda belirtmiş idik. İşçinin, ödenmekte olan yol veya yemek ücretinin de gününde ödenmemesi işçiye haklı fesih imkanı verir. Yargıtay’ın 2013 tarihli kararında yer verdiği;

“…

4857 sayılı İş Kanununun 24 üncü maddesinin ( II ) numaralı bendinin ( e ) alt bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların ödenmemesi durumunda da işçinin haklı fesih imkânı bulunmaktadır…”

İfadeleri de bu doğrultudadır.

Sonuç olarak şunu belirtmek isteriz ki; maaş, fazla çalışma, ulusal bayram-genel tatil, prim, yol veya yemek ücreti gününde ödenmeyen işçi, dilerse iş akdinin 24/II-e uyarınca haklı sebeple feshederek kıdem tazminatını ve hak kazandığı diğer alacaklarını işverenden talep edebilir.

ÜCRETİ 20 GÜNDEN FAZLA ÖDENMEYEN İŞÇİ İŞ GÖRMEKTEN KAÇINABİLİR

Ücretin gününde ödenmemesi ile ilgili kanunda yer alan bir diğer düzenleme de 34. Maddededir.

“Ücretin gününde ödenmemesi

Madde 34 – Ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu nedenle kişisel kararlarına dayanarak iş görme borcunu yerine getirmemeleri sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez. Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır. Bu işçilerin bu nedenle iş akitleri çalışmadıkları için feshedilemez ve yerine yeni işçi alınamaz, bu işler başkalarına yaptırılamaz.”

Anılan düzenleme, ücretin ödenmemesi sebebiyle sahip olduğu haklı fesih imkanının yanında işçiye ek bir hak tanımaktadır. İşçi, ücreti ödenmediği için işten çıkmak zorunda değildir. Dilerse, iş akdini feshetmek yerine ücreti ödeninceye kadar iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Ancak bu hakkını kullanabilmesi için, bazı şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. Bunlar;

1. Ücretinin, ödeme gününden itibaren 20 gün içinde ödenmemiş olması gerekir.

2. Ödemede gecikmenin mücbir bir sebepten kaynaklanmaması gerekir.

3. İş saatlerinde işyerinde bulunması gerekir.

Uygulamada bu duruma hak grevi denmektedir. Yani bir hakkın yerine getirilmesine kadar iş yapmaktan kaçınmadır. İş görmekten kaçınan işçi sayısı toplu bir hal alsa da, bu durum grev olarak nitelendirilemez. Haliyle işverene lokavt hakkı doğmayacaktır.

SONUÇ

İşçinin ücretinin gününde ödenmemesi halinde işçinin seçimlik hakları bulunmaktadır. Ücret kavramı içerisine; yol, yakacak, yemek, prim, fazla mesai gibi para ile ölçülebilir menfaatler de dahildir. Bu anlamda; yemek ücreti ödenmeyen işçi de, iş akdini haklı olarak fesih yoluna giderek kıdem tazminatı talep edebilecektir.

Haklı sebeple fesih imkanının kullanılabilmesi için, ücretin ne kadar gecikmesi gerektiği konusu da, her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Ödemelerin sürekli geciktiği bir işyerinde, 2 günlük bir gecikmenin dahi haklı sebep teşkil edeceği kabul edilebilirken, ücretin hiç gecikmediği bir işyerinde, 5-6 günlük bir gecikmenin dahi haklı sebep olarak kabul edilememesi mümkündür.

Ücreti ödenmeyen işçinin alacağı konusunda takibe geçmesi ya da ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini yerine getirmekten kaçınması, iş ilişkisinin devamında bazı sorunlara yol açabilir. Bu bakımdan, işverenle bir çekişme içine girmek istemeyen işçinin, haklı nedene dayanarak iş sözleşmesini feshetme hakkı da bulunmaktadır.

Ücreti, ödeme gününden itibaren 20 gün geçmesine rağmen ödenmeyen fakat iş akdini sonlandırmak istemeyen işçinin, haklı fesih imkanının yanında iş görmekten kaçınma hakkı da bulunmaktadır. İşçi 20 günlük gecikmeden sonra dilerse, ücreti ödenene kadar mesai saatleri içinde işyerinde bulunmasına rağmen iş görmekten kaçınabilir.

Uygulamada, ücretin ödenmemesi sebebiyle işçilerin başvurduğu en sık yol; haklı sebeple fesihtir. Ancak yukarıda da izah ettiğimiz gibi, işçi açısından haklı fesih imkanının doğup doğmadığı ancak İş Hukuku’nda uzman bir avukat tarafından analiz edilebilecek bir husus olabilir çoğu zaman. Hak kayıpları yaşamamak ve mağdur olmamak adına, daha iş akdinizi sonlandırmadan İş Hukuku’nda uzman bir büroya başvurarak danışmanlık hizmeti alabilirsiniz.