Türkiye’de bu tür suçlarla mücadele amacıyla, 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun ile 7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir. Ayrıca Yargıtay ve Reklam Kurulu kararlarıyla bu alanda içtihat ve uygulamalar geliştirilmiştir.
ŞİKE VE TEŞVİK SUÇU NEDİR
Şike ve teşvik suçu, spor müsabakalarının sonucunu etkilemek amacıyla gerçekleştirilen ve sporun adil rekabet ilkesini zedeleyen eylemleri ifade eder. 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un 11. maddesinde, bu suç açıkça düzenlenmiş olup; belirli bir müsabakanın sonucunu değiştirmek amacıyla bir başkasına kazanç veya sair menfaat sağlayan kişi, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 20.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Ayrıca, kendisine menfaat sağlanan kişi de müşterek fail olarak sorumlu tutulur. Maddenin uygulanmasında, taraflar arasında kazanç veya menfaat temini hususunda anlaşmaya varılmış olması hâlinde dahi, suç tamamlanmış sayılır ve cezai yaptırım uygulanır.
Bu düzenleme doğrudan teşvik primi suçuna ilişkin olmakla birlikte, şike suçuyla da yakından bağlantılıdır. Nitekim şike suçunda olduğu gibi teşvik primi suçunda da, söz konusu primin mutlaka verilmiş olması şart değildir; vaat edilmesi dahi suçun oluşumu için yeterlidir.
Şike suçuna ilişkin olarak açıklanan “şike anlaşması” ile “kazanç veya sair menfaat” unsurları, teşvik primi bakımından da geçerli olmakla birlikte, teşvik suçuna özgü bazı farklılıklar bulunmaktadır. Öncelikle, şike suçunda bir aldatma eylemi söz konusu iken, teşvik primi suçunda böyle bir aldatma unsuru bulunmamaktadır.
Başka bir ifadeyle; şike suçunda, spor müsabakasının sonucunun taraflar arasında önceden planlanan şekilde sonuçlanmasına yönelik bir durum vardır. Bu nedenle, şike anlaşması dışında kalan kulüpler, taraftarlar veya üçüncü şahıslara karşı bir aldatma eylemi mevcuttur.
Buna karşılık, teşvik primi suçu, müsabaka sonucunu önceden belirlemeyi değil, bir takımın meşru bir şekilde başarılı olma ihtimalini artırmayı, yani performans ve motivasyonunu yükseltmeyi amaçlar. Bu fiil, sportif rekabetin eşitliğini ve dürüstlüğünü zedeleyebilse de, şikedeki gibi sonucun önceden pazarlık konusu yapıldığı mutlak bir aldatma içermez.
Dolayısıyla, şike suçunda müsabakanın sonucunun önceden planlandığı ve büyük olasılıkla bu plan doğrultusunda gerçekleşeceği kabul edilirken; teşvik primi suçunda müsabakanın sonucu önceden belirlenmiş değildir. Burada esas olan, başarı ihtimalini artırmak amacıyla sporcular üzerinde oluşturulan teşvik, motivasyon ve çabadır.
ŞİKE VE TEŞVİK SUÇUNDA TEŞEBBÜS
Ceza hukukunda teşebbüs, failin kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlamasına rağmen, elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması olarak tanımlanmaktadır. Ancak şike ve teşvik primi suçlarında genel ceza hukuku uygulamasından farklı bir düzenleme söz konusudur.
6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun uyarınca, kazanç veya sair menfaat temini hususunda anlaşmaya varılmış olması halinde suç tamamlanmış sayılır. Yani, istenen sonuç fiilen gerçekleşmemiş olsa bile, taraflar arasında bir anlaşma mevcutsa suçun işlendiği kabul edilmektedir.
Buna karşılık, yalnızca kazanç veya sair menfaat vaat veya teklif edilmiş, fakat anlaşma sağlanmamışsa; bu durumda suç teşebbüs aşamasında kalmış sayılır ve fail hakkında teşebbüs hükümlerine göre ceza uygulanır.
ŞİKE VE TEŞVİK SUÇUNDA UYGULANACAK CEZA
6222 sayılı Kanun’un 11. maddesi uyarınca şike suçu; belirli bir spor müsabakasının sonucunu etkilemek amacıyla bir başkasına kazanç veya sair menfaat temin edilmesi ile oluşmakta olup, failler hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası öngörülmüştür. Menfaat sağlayan kişi kadar, bu menfaati kabul eden kişi de müşterek fail olarak sorumlu tutulmaktadır. Ayrıca menfaat temini konusunda anlaşmaya varılmış olması, suçun tamamlanmış gibi cezalandırılmasına yeterlidir.
Suçun nitelikli halleri bakımından; kamu görevinin sağladığı güven veya nüfuzun kötüye kullanılması, federasyon veya kulüp yöneticileri, teknik/idarî yöneticiler, menajerler veya temsilciler tarafından işlenmesi, suç örgütü faaliyeti kapsamında gerçekleştirilmesi ya da bahis oyunlarının sonuçlarını etkilemeye yönelik olması hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılmaktadır.
Teşvik primi verilmesi veya vaat edilmesi suretiyle bir takımın başarılı olmasının sağlanması da şike suçu kapsamında düzenlenmiş olup, bu durumda verilecek ceza yarı oranında indirilir. Ancak millî takımların veya millî sporcuların başarılı olmaları amacıyla ya da spor kulüplerinin kendi oyuncularına/teknik heyetine yönelik prim ödemeleri bu kapsamda değerlendirilmez.
Şike ve teşvik primi suçları açısından ayrıca;
· Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) uygulanamaz.
· Hapis cezaları ertelenemez ve seçenek yaptırımlara çevrilemez.
· Suçların bir suç işleme kararı kapsamında farklı zamanlarda birden fazla işlenmesi hâlinde zincirleme suç hükümleri uygulanır. Bu durumda, en ağır cezayı gerektiren fiil esas alınarak, ceza dörtte birden dörtte üçe kadar artırılarak tek ceza şeklinde hükmolunur.
Türk spor hukukunda şike ve teşvik primi suçlarına ilişkin düzenlemeler, sporun adalet, dürüstlük ve fair-play ilkelerine uygun yürütülmesini sağlamayı hedeflemektedir. 6222 sayılı Kanun, yalnızca müsabakaların sonucunu değil, sporun ekonomik ve toplumsal değerini de korumaya yöneliktir. Bu kapsamda şike ve teşvik suçlarının cezalandırılması, caydırıcılığın sağlanması ve sporun temiz kalması açısından büyük önem taşımaktadır.
Av. Ömer AKSAKAL






