1- Trafik Kazalarında Mevzuat Örgüsü
Hukuk düzeni yalnızca bireylerin birbirine zarar vermesini engellemeyi değil; zarar gerçekleştiğinde onun telafisini de zorunlu kılar. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) haksız fiil hükümleri, bu sorumluluk sisteminin bel kemiğini oluşturur. TBK m. 49’dan m. 73’e uzanan hükümler, yalın bir ilkeyi ilan eder: Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermek zorundadır.
Bu çerçevenin ana unsurları, zarar görenin ispat yükü (TBK m. 50), tazminatın kapsamı ve ödeme biçimi (TBK m. 51), ölüm ve bedensel zararların ayrıntılı düzenlenişi (TBK m. 53–54) ve manevi tazminat imkânı (TBK m. 56) olarak sıralanır. Tabloyu tamamlayan ise zamanaşımı hükümleri (TBK m. 72–73) ile rücu ilişkileridir. Böylece kanun, haksız fiilin doğurduğu her zararın karşılıksız kalmayacağını ve hukuk düzeninin bu zararın peşini asla bırakmayacağını açık bir dille ortaya koyar.
Haksız fiillerin en çarpıcı ve en yıkıcı tezahürlerinden biri trafik kazalarıdır. Modern hayatın hızına kapılan insan iradesi, kimi zaman küçük görünen bir ihlalle büyük bir felaketi doğurabilir. Nitekim, sinyal vermeden şerit değiştirmek kadar basit bir kural ihlali, dürüst, çalışkan ve toplumda muteber bir vatandaşın eliyle dahi zincirleme bir kazaya dönüşebilir. Böyle bir anlık zaaf, onlarca canın yitirilmesine yol açarak, menfaatleri uğruna hayat boyu cinayet işleyen bir mafya babasından ya da planlı soğukkanlılıkla can alan bir seri katilden çok daha ağır bir toplumsal yıkıma sebebiyet verebilir.
İşte bu nedenle trafik kazaları, yalnızca Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerine bırakılmamış; Karayolları Trafik Kanunu (KTK), Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) ile tamamlanan, daha kapsamlı ve sistematik bir hukuki düzenleme ağı içinde ele alınmıştır.
KTK m. 85 ve devamı, motorlu aracın işleteni ile bağlı olduğu teşebbüs sahibini; ölüm, yaralanma ya da bir eşya zararının ortaya çıkması halinde doğrudan müşterek ve müteselsil sorumluluk altına sokar. Bu noktada kanun, TBK’nın genel haksız fiil rejiminden ayrılır ve çok daha ağır bir ilke devreye girer; tehlike sorumluluğu. Yani kusur olsun ya da olmasın, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan risk bir zarara dönüşmüşse işleten artık bundan kaçamaz; sorumluluk mutlak bir biçimde doğar.
Bununla birlikte, birden fazla kişinin sorumluluğunu düzenleyen iç ilişkide kusur oranına göre paylaştırma ilkesi (KTK m. 88), zarar görenin dava yoluna gitmeden önce sigortaya başvurma yükümlülüğü (KTK m. 97) ve tazminat taleplerine özgü özel zamanaşımı süreleri (KTK m. 109) gibi hükümler, Borçlar Kanunu’nun genel sistemini özel düzenlemelerle pekiştirir. Ayrıca, TTK m. 90 ile zorunlu mali sorumluluk sigortasının kapsamı çizilmiş; böylece TBK’nın haksız fiil hükümleri ile tamamlayıcı ve bütüncül bir ilişki tesis edilmiştir.
Sonuç olarak, haksız fiil sorumluluğu ile trafik mevzuatı arasındaki ilişki, genel sorumluluk ilkelerinin özel bir alanda uygulanışı olarak karşımıza çıkar. TBK’nın tazminat rejimi, KTK’nin tehlike sorumluluğu hükümleriyle birleştiğinde, zarar görenin korunması yönünde daha kapsamlı ve etkin bir güvence sağlanır.
2-Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat Davalarını Kimler Kimlere Karşı Açabilir?
Zarar gören kişinin kaza sonucunda ölmesi halinde: yasal mirasçıları, vefat sonucunda maddi ve manevi olarak zarar gören yakınları, annesi, babası, eşi, çocukları, kardeşleri, nişanlısı; bakım ve desteği altında bulunan kişiler maddi ve manevi zararlarının tazmini amacıyla dava açma hakkını haizdirler.
Trafik kazası sonucu mağdur eğer ölmemiş ancak; medeni haklarını kullanamaz duruma gelmiş ise; yani bitkisel hayat, koma, akıl sağlığının yitirilmesi, fiil ehliyeti kaybı hallerinde zararlarının tazmini için veli, vasi yahut yasalarda düzenlenmiş olan kanuni temsilcileri tarafından dava açılabilecektir.
Trafik kazalarının haksız fiil türleri arasındaki en ayırt edici özelliği; sorumlu kişilerin çok olmasıdır. 2 aracın çarpışması halinde sorumlu sayısı altı- yedi kişiyi bulabilir. Tek yanlı kazalarda bile; aracı işleten – araç sürücüsü ve sigorta şirketinden oluşan üçlü bir sorumluluk ağı vardır.
3-Trafik Kazaları Nedeniyle Açılan Tazminat Davalarında Görevli ve Yetkili Mahkeme
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca kural olarak genel görevli mahkemeler Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Sigorta şirketinin faaliyetinin ticari bir işten kaynaklanması sebebiyle, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 3.,4. ve 5. maddeleri uyarınca; sigorta şirketine karşı açılacak olan davalarda görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir. Motorlu araçla ilgili yapılan servis, tamir, ikinci el satış yapan galerilerin ayıplı hizmetlerinden doğan sorumluluklarında bunlara karşı açılacak davalarda tüketici mahkemeleri görevli olacaktır.
Trafik kazalarından doğan hukuki sorumluluğa ilişkin davalar; sigortacının merkez veya şubesinin; veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin olduğu yerin mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın gerçekleştiği yer mahkemesinde de açılabilecektir. Bu davalarda yetkiye ilişkin genel hükümler uygulama alanı bulur.
4-HAKSIZ FİİL SORUMLULUĞU VE TRAFİK HUKUKU
4.1 Haksız Fiil Sorumluluğunun Genel İlkeleri (TBK m. 49–73)
Haksız fiil sorumluluğu, özel hukukta bireyin kendi fiilinden doğan en ağır yükümlülüklerden biridir. TBK m. 49 hükmü bu ilkeyi açıkça ortaya koyar: Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Haksız fiil sorumluluğunun esası: Hukuka aykırı fiille verilen zararın giderilmesi gerekir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 2014/6538 E., 2014/10035 K. , 09.04.2014 T.
“Türk Borçlar Kanunu’nda sorumluluk nedenleri arasında düzenlenen haksız fiil, hukuka aykırı bir eylemle başkasına zarar verilmesidir.”
Sorumluluğun doğması için hukuka aykırı bir fiil, zarar, illiyet bağı ve kusur unsurlarının bir arada bulunması gerekir. Zarar görenin hem zararı hem de kusuru ispat yükü altında olması (TBK m. 50), tazminatın kapsamı ve ödenme biçiminin hâkimin takdirine bırakılması (TBK m. 51), ölüm ve bedensel zararların ayrıntılı düzenlenmesi (TBK m. 53–54) ve manevi tazminat imkânı (TBK m. 56) bu sistemin ana taşlarıdır. Zamanaşımı süreleri (TBK m. 72–73) ve rücu mekanizması ise bu sorumluluğun hem mağdur hem de sorumlular açısından dengeli bir biçimde işletilmesini sağlar.
Zaman aşımı süresinin başlangıcı, haksız fiilin bitiş anıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2011/4-262 E. , K. 2011/436 K. , 15.06.2011 T.
“Eğer zarar verici haksız fiil, zaman içinde süregelen bir fiilse, fiilin bitiş anı, fiilin gerçekleştiği tarih olarak esas alınır.”
Hukuka aykırılık, zarar, illiyet ve kusurun birlikte varlığı haksız fiil sorumluluğun temelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2013/4-364 E., 2013/1543 K. , 6.11.2013 T.
“Haksız fiilden söz edilebilmesi için, şu dört unsurun birlikte bulunması zorunludur: Öncelikle ortada hukuka aykırı bir fiil bulunmalı; bu fiili işleyenin kusurlu olması; kusurlu şekilde işlenen ve hukuka aykırı olan bu fiil nedeniyle bir zarar doğmalı ve sonuçta doğan zarar ile hukuka aykırı fiil arasında nedensellik bağı bulunmalıdır.”
4.2 Tehlike Sorumluluğu Olarak İşletenin Sorumluluğu (KTK m. 85 vd.)
Trafik kazaları, haksız fiil sorumluluğunun en yıkıcı tezahürlerinden biridir. Bu nedenle KTK m. 85 ve devamı, işleteni ve bağlı bulunduğu teşebbüs sahibini, motorlu aracın işletilmesinden doğan ölüm, yaralanma veya eşya zararlarından dolayı müşterek ve müteselsil sorumluluk altına sokar.
Burada kusur aranmaz; çünkü motorlu araçların barındırdığı yüksek tehlike, özel bir sorumluluk rejimini zorunlu kılar. Bu sebeple “tehlike sorumluluğu” ilkesi kabul edilmiştir. Yani aracın işletilmesinden doğan risk bir zarara dönüşmüşse, işleten kusursuz dahi olsa bundan sorumlu tutulur. Böylelikle hukuk düzeni, toplumsal güvenliği bireysel kusur tartışmalarının önüne koyar.
Araç malikinin işleten sıfatıyla sorumlu tutulabilmesi için araç üzerinde fiili hâkimiyet ve ekonomik yararlanma olanağının bulunması gerekir; bu unsurların kiracıya geçtiği uzun süreli kira sözleşmelerinde işleten sıfatı kiracıya aittir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 2014/16672 E. 2017/820 K. 31.01.2017 T.
“…kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir…”
İşleten sıfatıyla sigortalı konumunda bulunan kişinin, aynı aracın sigortacısından üçüncü kişi gibi tazminat talep etmesi mümkün değildir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 2023/2177 E. 2023/7600 K. 07.06.2023 T.
“…işleten davacının, işleten olarak kendi sorumluluğunu üstlenen davalı ... şirketinden tazminat talebinde bulunması hukuken mümkün değildir. Zira ... sigortacısı, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına almaktadır…”
4.3 Müteselsil Sorumluluk ve Rücu İlişkisi (TBK – KTK – TTK Bağlamında)
Trafik kazalarında sorumluluk çoğu zaman birden fazla kişiye aittir. KTK m. 88’e göre bu durumda zarar gören, müteselsil sorumluluk ilkesi gereği tazminatın tamamını dilediği kişiden talep edebilir. Ancak sorumlular arasındaki iç ilişkide, kusur oranları ve işletenin tehlike alanı dikkate alınarak TBK m. 61 ve devamı hükümleri uygulanır.
Rücu hakkı, bu noktada adaletin ikinci yüzünü gösterir. Zararın tamamını ödeyen sorumlu, diğerlerine başvurarak kendi payını aşan kısmı talep edebilir (TBK m. 73); Böylece mağdur korunurken, sorumlular arasında da adil bir denge kurulmuş olur. TTK m. 90 ile zorunlu mali sorumluluk sigortasının devreye girmesi ise bu dengeyi mali boyutuyla güçlendirir.
Karşılıklı kazalarda taraflar yalnızca kendi kusuru oranında sorumludur.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 2014/11292 E., 2016/5376 K. 03.05.2016 T.
“…Mahkemece yalnızca davalı ..."un kusuru nispetinde davalıların sorumluluğuna hükmetmek gerekirken, yazılı olduğu üzere hatalı değerlendirme ile zararın tamamından kusur indirimi yapmaksızın davalıların sorumluluğuna hükmedilmiş olması da hatalı olup, bozma sebebi yapılmıştır…”
4.4 Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ve Tazminat Rejimi
Trafik hukukunun kurumsal güvencesi, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasıdır (ZMSS). TTK m. 90’da kapsamı belirlenen ve KTK m. 97’de başvuru usulü düzenlenen bu sigorta, işletenin sorumluluğunu teminat altına alır, zarar görenin ise tazminatını daha hızlı ve güvenli şekilde elde etmesini sağlar.
Zarar gören, dava açmadan önce sigorta kuruluşuna başvurmak zorundadır; başvuruya en geç 15 gün içinde cevap verilmezse ya da verilen cevap talebi karşılamazsa yargı yolu açılır. Bu sistem, mağdurun menfaatini korurken yargının gereksiz iş yükünü de azaltır. Sigorta yalnızca ödeme güvencesi sağlar; sorumluluk doğuran asıl rejim yine TBK ve KTK hükümlerine dayanır.
4.5 Trafik Kazalarında Zamanaşımı ve Belirsiz Alacak Davası Uygulamaları
Zamanaşımı, haksız fiil sorumluluğunda hukuk güvenliğini sağlayan temel unsurlardan biridir. TBK m. 72’ye göre zarar gören, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren iki yıl; her halde fiilden itibaren on yıl içinde davasını açmazsa hak düşer. KTK m. 109 ise trafik kazalarına özgü olarak bu süreleri teyit eder. Eğer fiil aynı zamanda suç teşkil ediyorsa, ceza zamanaşımı süresi uygulanır.
Trafik kazaları gibi zararın boyutunun başlangıçta tam belirlenemediği hallerde ise belirsiz alacak davası (HMK m. 107) kritik bir koruma aracıdır. Bu dava türüyle zarar gören, asgari bir miktarı belirtmek suretiyle davasını açar; yargılama sırasında zararın kapsamı netleştikçe talebini genişletebilir. Böylece mağdur, zamanaşımı baskısı altında kalmadan hakkını güvence altına alabilir.
Trafik kazası taksirle ölüme sebebiyet verme suçunu oluşturduğunda, tazminat davasında da ceza zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre dolmadan açılan davada zamanaşımı gerçekleşmiş sayılmaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2017/1104 E., 2018/670 K. 04.04.2018 T.
“…Kazaya neden olan kişi hakkında ölümü nedeniyle bir ceza davasının açılmamış olması, yukarıda açıklanan ilkelere göre ceza zamanaşımının uygulanmasına engel değildir… 2918 sayılı KTK’nın 109/2. maddesi uyarınca bu sürenin görülmekte olan maddi tazminat davası için de geçerli olması; davanın olay tarihi üzerinden on beş yıl geçmeden açılmış olması karşısında, somut olayda zamanaşımının gerçekleşmediği açıktır…”
5- TRAFİK KAZALARI SEBEBİYLE HANGİ TAZMİNATLAR İSTENEBİLİR ?
Destekten yoksun kalma tazminatının konusunu ölüm sebebiyle desteğin yitirilmesi sebebi ile yoksun kalınan zarar oluşturmaktadır. Buradaki amaç ise; destekten yoksun kalan kişilerin destek verenin ölümünden önceki hayat standartlarının korunmasıdır. Bu zararın hesabında; destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardım ve kazandırmaların miktarının tespiti önem taşır.
Destekten yoksun kalma tazminatı haricinde, ayrıca; TBK m.53 uyarınca; Cenaze giderleri, ölümün hemen gerçekleşmemesi halinde tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından yahut yitirilmesinden doğan kayıplar da istenebilecektir.
Cenaze giderleri yalnızca ölümle doğrudan bağlantılı, dini, sosyal ve ekonomik duruma uygun ve yerel örf–adetlere göre yapılmış masrafları kapsar; özel harcamalardan davalı sorumlu tutulamaz.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 2019/3910 E., 2020/2408 K.,02.03.2020 T.
“…Ölüm nedeniyle yapılan cenaze giderlerinin tamamının belgelendirilmesi veya faturalandırılması mümkün olmasa da, yapılan giderlerin mahalli örf ve adetlere uygun olması gerekmektedir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları gereği davalı taraf, davacı tarafın meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan gerçek defin gideri zararlarının tazmini ile sorumlu olup davacı tarafın kendi milli değerlerine, yerel örf ve adetlerine göre yaptığı özel giderlerden sorumlu değildir…”
Trafik kazasından kaynaklanan belgeli tedavi giderleri 6111 sayılı Kanun gereği SGK tarafından karşılanır; sigorta şirketi ise ancak belgeli giderler dışında kalan zararlar yönünden poliçe ve kusur kapsamında sorumludur.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, 06.02.2023, E.2023/918, K.2023/769
“…kaza ile illiyet bağı bulunan belgeli tedavi giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması gerekmektedir. Tüm belgeli tedavi giderleri yasal düzenlemelerin mahiyeti gereği sağlık uygulama tebliği kapsamında herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın kurum tarafından 6111 sayılı Kanun kapsamında karşılanmalıdır. Belgeli tedavi giderleri haricinde ortaya çıkan zarardan ise poliçe ve kusur kapsamında sigorta şirketi sorumludur…”
Çalışma gücü kaybı iddiası halinde maluliyetin varlığı ve oranı, haksız fiil tarihindeki mevzuata göre Adli Tıp Kurumu veya üniversitelerin ilgili uzman heyetlerince belirlenmelidir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 08.03.2023, E.2021/14594, K.2023/3152
“…zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir…”
Trafik kazası sonucunda bedensel zararların meydana gelmesi halinde ise; TBK m.54 uyarınca; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıpların tazmini dava konusu olabilecektir.
Manevi Tazminat: Ölen kişinin yakınları, ya da bedensel zarara uğramış kişi ve yakınları; söz konusu zarar sebebiyle sorumlu gördükleri kişilere karşı öfke, kin, öç ama isteği yaşayabilmektedirler. Bunun anlaşılabilir sebepleri; kişinin hukuken korunan yaşama ve sağlık hakkının, beden bütünlüğünün, onurunun, özel yaşam ve aile hayatının, mesleki ve toplumsal saygınlığının zarar görmüş olmasıdır. İşte bu noktada manevi zararların tazmini önem taşımakta, bireylere bu elem ve kederini bir nebze de olsun hafifletmek için sunulmuş bir hukuki destek olmaktadır.
TBK m. 56 uyarınca bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, hakim zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesi kararını verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm durumunda ise; zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Bu kapsamda zarara uğrayanlarda bir rahatlama temin edilebilmesi için manevi tazminat tutarı belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın meydana geliş şekli, tarafların kusur durumu, hakkaniyete ve nesafete uygun dikkate alınmalıdır.
Manevi tazminat, ceza veya malvarlığı zararının karşılığı olmayıp; yalnızca zarara uğrayanda manevi huzuru sağlamak amacıyla tatmin duygusuna ulaşacak ölçüde takdir edilmelidir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 20.03.2023, E.2021/14729, K.2023/4026
“…manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir…”
SONUÇ
Türkiye’de 2024 yılına dair istatistikler, her gün ortalama 731 ölümlü veya yaralanmalı kaza, 17 ölüm ve 1.055 yaralanma gerçeğini önümüze koymaktadır. Bu rakamlar yalnızca birer sayı değildir; her biri ardında sönen hayatlar, yarım kalan hayaller ve telafisi olmayan acılar bırakmaktadır. Her gün ondan fazla insanımızı trafik kazalarında kaybettiğimiz, yüzlercesinin ise ömür boyu bedensel ya da ruhsal hasarlarla yaşamaya mahkûm olduğu bir düzen sürdürülemez.
Böylesine ağır bir toplumsal gerçeklik karşısında, yalnızca kazaların önlenmesine yönelik tedbirlerin alınması yeterli değildir; meydana gelen zararların hukuk düzeni içinde adil, eksiksiz ve süratle telafisi de zorunludur. Trafik kazaları, bireysel bir talihsizlikten öte, toplumsal düzenin ve hukukun en ciddi imtihanlarından biridir. Bu imtihanda, ölümün ve mağduriyetin değil; adaletin, güvenliğin ve insan onurunun hâkim kılınması, ertelenemez bir sorumluluk olarak önümüzde durmaktadır.
Kazaların hiç olmadığı bir Türkiye dileğiyle…
Av. Batuhan ÖNAL & Av. Gökhan BİLGİN
---
ВОЗМЕЩЕНИЕ ВРЕДА ПРИ ДОРОЖНО‑ТРАНСПОРТНЫХ ПРОИСШЕСТВИЯХ
1) Нормативная рамка ответственности при ДТП
Правопорядок призван не только предотвращать причинение вреда, но и обеспечивать его возмещение, когда вред всё же наступил. Фундаментом этой системы является деликтная ответственность по положениям Турецкого кодекса обязательств (Türk Borçlar Kanunu — TBK). Статьи TBK с 49 по 73 закрепляют базовый принцип: лицо, причинившее другому вред противоправным и виновным действием, обязано возместить этот вред.
Ключевые элементы данной рамки: бремя доказывания у потерпевшего (TBK ст. 50), объём и способ возмещения, определяемые по усмотрению суда (TBK ст. 51), специальные правила о смерти и вреде здоровью (TBK ст. 53–54) и возможность компенсации морального вреда (TBK ст. 56). Комплекс дополняют положения о сроках давности (TBK ст. 72–73) и регрессных отношениях. Тем самым закон недвусмысленно утверждает: ни один вред, возникший из деликта, не остаётся без правовой реакции.
Одной из наиболее ярких и разрушительных форм деликтов являются дорожные аварии. Ускоренный ритм современной жизни порой превращает незначительное нарушение в масштабную катастрофу: простая смена полосы без подачи сигнала способна — даже в исполнении добропорядочного гражданина — вызвать цепную аварию. Такая кратковременная слабость влечёт десятки жертв и может породить общественный урон, превышающий деяния как преступного лидера, так и хладнокровного серийного убийцы.
Поэтому дорожно‑транспортные происшествия не оставлены лишь в орбите общих норм TBK; они урегулированы в более широкой и системной правовой сети: Законом о дорожном движении (Karayolları Trafik Kanunu — KTK), Турецким торговым кодексом (Türk Ticaret Kanunu — TTK) и системой обязательного страхования гражданско‑правовой ответственности владельцев ТС (Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası — ZMSS).
KTK ст. 85 и далее возлагают на эксплуатанта (владельца) транспортного средства и на связанного с ним предпринимателя солидарную ответственность за смерть, телесные повреждения и имущественный вред, причинённые при эксплуатации моторного транспортного средства. Здесь действует более строгий режим, чем общий деликтный: ответственность за повышенную опасность (строгая/безвиновная ответственность). Иначе говоря, если риск, присущий эксплуатации транспортного средства, материализовался во вред, эксплуатант отвечает независимо от вины.
Вместе с тем специальные положения KTK усиливают и конкретизируют общий режим TBK: распределение внутренних регрессных долей по степени вины и зоне риска (KTK ст. 88), обязанность предварительного обращения к страховщику до подачи иска (KTK ст. 97), специальные сроки давности по требованиям (KTK ст. 109). Дополнительно, TTK ст. 90 очерчивает объём покрытия по ZMSS, обеспечивая цельное взаимодействие с деликтной системой TBK.
В результате соотношение деликтной ответственности и норм о дорожном движении следует понимать как применение общих принципов ответственности в специальной сфере. Соединение тортовой (деликтной) модели TBK с режимом повышенной опасности KTK создаёт более комплексную и эффективную защиту потерпевшего.
2) Кто и против кого может предъявлять иски о возмещении вреда вследствие ДТП?
Если потерпевший умер, правом на предъявление требований о возмещении материального и морального вреда обладают законные наследники, а также иные лица, материально и/или морально пострадавшие от смерти: родители, супруг(а), дети, братья и сёстры, жених/невеста, а также лица, находившиеся на содержании умершего.
Если потерпевший не умер, но утратил возможность осуществлять гражданские права (например, находится в вегетативном состоянии, коме, утратил психическое здоровье либо дееспособность), иск о возмещении вреда подают его законные представители — родитель (опекун), попечитель или иной представитель, предусмотренный законом.
Специфика ДТП как вида деликтов — множественность ответственных лиц. При столкновении двух автомобилей число ответственных нередко достигает шести‑семи. Даже при одностороннем ДТП обычно действует "тройка" потенциальных должников: эксплуатант (владелец) — водитель — страховая компания.
3) Подведомственность и подсудность по искам о возмещении вреда вследствие ДТП
По общему правилу (ст. 2 Кодекса гражданского судопроизводства — Hukuk Muhakemeleri Kanunu, HMK) компетентны суды общей юрисдикции по гражданским делам (Asliye Hukuk Mahkemesi). Однако поскольку деятельность страховой компании является коммерческой, иски к страховщику подсудны коммерческим судам первой инстанции (Asliye Ticaret Mahkemesi) согласно ст. 3, 4 и 5 TTK. В спорах о дефектной услуге, связанной с ремонтом, сервисом или продажей подержанных автомобилей, компетентны суды по делам потребителей.
Иски о гражданско‑правовой ответственности из ДТП могут быть предъявлены в суд по месту нахождения головного офиса или филиала страховщика, либо по месту нахождения агентства, заключившего договор страхования, а также по месту совершения ДТП. В части территориальной подсудности применяются общие правила.
4) Деликтная ответственность и право дорожного движения
4.1. Общие начала деликтной ответственности (TBK ст. 49–73)
Деликтная ответственность — одна из самых строгих обязанностей частного права. TBK ст. 49 прямо формулирует принцип: лицо, противоправным и виновным действием причинившее вред другому, обязано его возместить. Для возникновения ответственности необходимы противоправное деяние, вред, причинно‑следственная связь и вина. Бремя доказывания вреда и вины лежит на потерпевшем (TBK ст. 50); объём и форма возмещения определяются судом (TBK ст. 51); смерть и вред здоровью урегулированы специально (TBK ст. 53–54); допускается компенсация морального вреда (TBK ст. 56). Сроки давности (TBK ст. 72–73) и регресс обеспечивают баланс интересов потерпевших и ответчиков.
Кассационный суд (Яргытай), 4‑е гражданское отделение, 09.04.2014, E. 2014/6538, K. 2014/10035:
"В TBK деликт понимается как причинение вреда другому противоправным деянием".
Начало течения срока давности связывается с моментом окончания деликта.
Общая гражданская палата Кассационного суда, 15.06.2011, E. 2011/4‑262, K. 2011/436:
"Если вредоносное деяние носит длящийся характер, окончание деяния считается датой его совершения".
Общая гражданская палата Кассационного суда, 06.11.2013, E. 2013/4‑364, K. 2013/1543:
"Для признания деликта необходима совокупность четырёх элементов: противоправное деяние, вина, причинение вреда и причинная связь между деянием и вредом".
4.2. Ответственность эксплуатанта как ответственность за повышенную опасность (KTK ст. 85 и сл.)
KTK ст. 85 и далее возлагают на эксплуатанта и связанного с ним предпринимателя солидарную ответственность за смерть, телесные повреждения и имущественный вред, причинённые эксплуатацией ТС. Вина не требуется: высокий уровень опасности, присущий моторным ТС, обусловливает специальный режим — строгую (безвиновную) ответственность.
Статус "эксплуатанта (владельца)" предполагает фактический контроль над ТС и извлечение экономической выгоды. В долгосрочной аренде эти признаки переходят к арендаторам — и именно они признаются "эксплуатантами".
Яргытай, 17‑е гражданское отделение, 31.01.2017, E. 2014/16672, K. 2017/820:
"Для признания арендатора эксплуатантом необходимы одновременно: долгосрочность аренды, фактическое господство над ТС и извлечение экономической выгоды".
Эксплуатант, будучи застрахован по ZMSS по тому же ТС, не вправе требовать возмещения от "своего" страховщика как "третье лицо".
Яргытай, 4‑е гражданское отделение, 07.06.2023, E. 2023/2177, K. 2023/7600:
"Страховщик покрывает ответственность эксплуатанта перед третьими лицами; поэтому эксплуатант не может требовать возмещения у страховщика по ZMSS за вред самому себе".
4.3. Солидарная ответственность и регресс (в связке TBK – KTK – TTK)
При ДТП ответственность часто несут несколько лиц. По KTK ст. 88 потерпевший вправе взыскать весь вред с любого из солидарных должников. Во внутренних отношениях между ответственными лицами применяются правила TBK ст. 61 и сл. с учётом степени вины и зоны риска эксплуатанта. Лицо, возместившее вред сверх своей доли, реализует регресс (TBK ст. 73). Включение ZMSS по TTK ст. 90 усиливает финансовую устойчивость баланса.
Яргытай, 17‑е гражданское отделение, 03.05.2016, E. 2014/11292, K. 2016/5376:
"При встречном причинении вреда каждая сторона отвечает лишь в пределах собственной вины; присуждение полного вреда без учёта распределения вины является ошибочным".
4.4. ZMSS и режим возмещения
Институциональной гарантией дорожного права является обязательное страхование гражданско‑правовой ответственности владельцев ТС (ZMSS). Его объём закреплён в TTK ст. 90, порядок обращения — в KTK ст. 97. Потерпевший обязан сначала обратиться к страховщику; если в течение 15 дней ответа нет либо требование не удовлетворено, открывается судебный путь. Страхование обеспечивает платёжную гарантию, но сам основание ответственности вытекает из норм TBK и KTK.
4.5. Сроки давности и иск о неопределённой сумме
По TBK ст. 72 потерпевший должен предъявить иск в течение двух лет со дня, когда узнал о вреде и лице, ответственном за него, и в любом случае не позднее десяти лет со дня деликта. KTK ст. 109 специально подтверждает эти сроки для ДТП. Если деликт одновременно образует состав преступления, применяется срок давности по уголовному преследованию.
Когда объём вреда невозможно определить вначале (типично для ДТП), используется механизм иска о неопределённой сумме (HMK ст. 107): истец указывает минимальную сумму и по мере уточнения вреда увеличивает требование, не рискуя пропустить срок давности.
Общая гражданская палата Кассационного суда, E. 2017/1104, K. 2018/670:
"Отсутствие уголовного дела по факту смерти не препятствует применению срока давности уголовного преследования в гражданском споре о возмещении вреда из ДТП; при подаче иска до истечения пятнадцати лет со дня события давность не истекает".
5) Какие виды возмещения могут быть заявлены при ДТП?
Компенсация утраты содержания (поддержки) — возмещает ущерб лицам, лишившимся материальной поддержки умершего. Цель — сохранить уровень жизни, существовавший при жизни кормильца. При расчёте учитываются фактические объёмы помощи и предоставляемых благ при жизни умершего.
Помимо этого, по TBK ст. 53 подлежат возмещению: расходы на похороны, расходы на лечение, если смерть наступила не сразу, а также потери вследствие снижения/утраты трудоспособности.
Яргытай, 17‑е гражданское отделение, 02.03.2020, E. 2019/3910, K. 2020/2408:
"Похоронные расходы покрываются лишь в объёме, соответствующем прямой связи со смертью, местным обычаям, религиозным, социальным и экономическим условиям; за специальные/личные траты ответчик не отвечает".
Медицинские расходы, документально подтверждённые и связанные с ДТП, покрываются Институтом социального страхования (SGK) на основании Закона № 6111; страховщик по ZMSS отвечает в пределах полиса и вины только за непокрытую документами часть вреда.
Яргытай, 10‑е гражданское отделение, 06.02.2023, E. 2023/918, K. 2023/769:
"Документально подтверждённые расходы на лечение, находящиеся в причинной связи с ДТП, подлежат покрытию SGK без дополнительной оценки; сверх них — в пределах полиса и вины — отвечает страховщик".
При требованиях о снижении трудоспособности наличие и процент стойкой утраты трудоспособности определяются (по нормам, действовавшим на дату деликта) Судебно‑медицинским институтом или профильными комиссионными коллегиями университетских клиник.
Яргытай, 4‑е гражданское отделение, 08.03.2023, E. 2021/14594, K. 2023/3152:
"Степень и факт утраты трудоспособности должны устанавливаться компетентными экспертными комиссиями по правилам, действовавшим на дату деликта".
В случае вреда здоровью TBK ст. 54 допускает взыскание: расходов на лечение; утраченного заработка; потерь вследствие снижения/утраты трудоспособности; ущерба из‑за потрясения экономического будущего.
Компенсация морального вреда. Близкие умершего либо сам потерпевший при вреде здоровью (и их близкие) вправе требовать компенсацию морального вреда. Основания понятны: затронуты охраняемые законом права — на жизнь, здоровье, телесную неприкосновенность, честь и достоинство, частную и семейную жизнь, профессиональную и общественную репутацию.
По TBK ст. 56 суд может присудить потерпевшему справедливую сумму компенсации морального вреда; при тяжком вреде здоровью или смерти — также близким пострадавшего/умершего.
Размер моральной компенсации определяется с учётом социально‑экономического положения сторон, обстоятельств происшествия, степени вины, а также принципов справедливости и разумности; цель — достижение состояния внутреннего удовлетворения у потерпевшего, а не наказание ответчика или возмещение имущественного ущерба.
Яргытай, 4‑е гражданское отделение, 20.03.2023, E. 2021/14729, K. 2023/4026:
"Сумма, присуждаемая как компенсация морального вреда, должна быть справедливой и направленной на достижение внутреннего душевного равновесия у потерпевшего; это не штраф и не возмещение имущественного ущерба".
Заключение
По статистике по Турции за 2024 год, в среднем ежедневно происходит около 731 ДТП с погибшими и/или ранеными; 17 человек погибают и 1 055 получают ранения. Это не просто цифры: за каждой — оборванные жизни, незавершённые мечты и невосполнимые утраты. Порядок, при котором ежедневно более десяти граждан гибнут на дорогах, а сотни оказываются вынуждены жить с пожизненными физическими и/или психологическими последствиями, неприемлем.
Перед лицом столь тяжёлой социальной реальности недостаточно лишь профилактики. Необходимо, чтобы уже причинённый вред возмещался полно, справедливо и оперативно в рамках правовой системы. ДТП — это не "частная неудача", а один из самых серьёзных экзаменов для общественного порядка и права. В этом экзамене не смерть и не страдание, а правосудие, безопасность и достоинство человека должны иметь верх. И это — обязанность, не терпящая отлагательства.
Пусть дороги будут без аварий.
Av. Batuhan ÖNAL & Av. Gökhan BİLGİN