I. GENEL OLARAK

Arabuluculuk, arabuluculuk eğitimi almış tarafız ve bağımsız bir üçüncü kişinin eşliğinde, taraflar arasındaki özel hukuk uyuşmazlığını dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra çözülmesini amaçlayan bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Arabuluculuk çözüm yöntemi ihtiyari ve zorunlu arabuluculuk olarak ikiye ayrılmaktadır.

19.12.2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 7155 Sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile birlikte 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi uyarınca, 01.01.2019 tarihi itibariyle konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin ticari uyuşmazlıklar bakımından dava şartı arabuluculuk getirilmiştir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi şu şekilde düzenlenmiştir:

‘’(1) Bu Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.

(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.’’

Kanun maddesinde hangi tür uyuşmazlıkların arabulucuya başvuru zorunluluğunda olduğu ayrıca belirtilmemiş olup, Türk Ticaret Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda, arabuluculuk dava şartı olarak belirlenmiştir.

Bu düzenleme ile öncelikle belirtmek gerekir ki; konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin ticari uyuşmazlıklarda dava şartı olan arabuluculuk kanunun yürürlüğe girdiği 01.01.2019 tarihi itibari ile uygulanacak olup, anılan tarih itibari ile halihazırda İlk Derece Mahkemeleri’nde, Bölge Adliye Mahkemeleri’nde ve Yargıtay’da görülmekte olan derdest davalara uygulanmayacaktır.

Konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin ticari uyuşmazlıklarda arabulucuya başvurmadan dava açılmış olması durumunda davanın usulden reddi gerekmektedir. Kendisine başvuru yapılan arabulucu, başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandıracak olup; bu altı haftalık süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından iki hafta uzatılabilecektir.

II. TÜRK TİCARET KANUNU’NUN 4. MADDESİNDE BELİRTİLEN TİCARİ DAVALAR

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Maddesi gereği Mutlak Ticari Davalar için arabulucuya başvuru zorunluluğu vardır. Buna göre;

a) Türk Ticaret Kanunu’nda,

b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,

c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun,

a. Malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203,

b. Rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,

c. Yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501,

d. Kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519,

e. Komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545,

f. Ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554,

g. Havale hakkındaki 555 ilâ 560,

h. Saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,

d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,

e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,

f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,

öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.

Bununla birlikte, yine TTK’nın 4. Maddesinde herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davaların istisna olduğu düzenlenmekle birlikte aynı zamanda ticari dava olmadığı da açıkça belirtilmiştir. Ancak bu davaların herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirdiği durumlarda ise artık dava ticari dava olacak ve dolayısıyla dava şartı arabuluculuk söz konusu olacaktır.

Aynı zamanda, her iki tarafın tacir olduğu ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu Nisbi Ticari Davalar da ticari dava olarak kabul edilir. Bu neden ile, uyuşmazlığın ticari dava konusu olduğundan bahis ile bu tür davalar için de arabulucuya başvuru zorunluluğu elbette ki vardır.

III. DİĞER BAZI KANUNLARDA BELİRTİLEN VE DAVA ŞARTI ARABULUCULUK KAPSAMINA GİREN DAVALAR

Ticari davalar, sadece 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmemiştir. Diğer bazı kanunlarda da ticari davalar düzenlenmiştir. Burada önem arz eden husus ise bu tür ticari davalara konu uyuşmazlığın, konusunun bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin olması gerekmektedir. Buna göre diğer bazı kanunlarda düzenlenen ticari davaların bazıları aşağıdaki gibidir:

a)1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları (md. 99),

b)5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 10. maddesine göre “üreticiler ile meslek mensupları arasında veya meslek mensuplarının kendi aralarında Kanun’un uygulanmasıyla ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlıklardan belli miktarı aşanlar,

c)5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 62. maddesinden kaynaklanan davalar.

IV. ARABULUCULUK FALİYETİ

1. Başvuru

Taraflar, arabuluculuk sürecini yürütecek olan arabulucuyu;

a) Anlaşarak,

b) Birinin seçtiği arabulucuya diğer tarafın muvafakat etmesi,

c) Birinin adliyelerde bulunan arabuluculuk bürosu ile müracaat etmesi,

olarak üç ihtimalde başvurup seçebilirler.

2. Taraf Teşkili

Arabuluculuk müzakerelerinde taraflar teşkili, 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 15. Maddesinin (6) fıkrasında düzenlenmiş olup, müzakerelere tarafların bizzat katılabileceği gibi bununla birlikte aynı zamanda kanuni temsilcileri ve de avukatları aracılığı ile de katılabileceği hüküm altına alınmıştır.

3. Sürecin Yürütülmesi

Yukarıda anlatıldığı şekilde kendisine başvuru yapılan arabulucu, taraflarla görüşerek en kısa sürede ilk toplantıyı yapmak adına bir gün belirleyecek ve belirlen günde ilk toplantının yapılması için taraflara bir davet mektubu gönderecektir. Bu gönderilen davet mektubu için herhangi bir şekil şartı bulunmamaktadır.

 İlk toplantıya katılım zorunluluğu yoktur. Ancak ilk toplantıya katılım yargılama giderleri ve vekalet ücreti açısından önemlidir. Şöyle ki:

a) Taraflardan biri ilk toplantıya katılmaz ve de bu sebeple arabuluculuk faaliyetinin sona erer ise, toplantıya katılmayan taraf son tutanakta belirtilir. Toplantıya katılmayan taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu olacaktır. Bununla birlikte bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmeyecektir.

b) Her iki taraf da ilk toplantıya katılmaz ise; bu sebeple sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davada tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.

c) Tarafların tamamı ilk toplantıya katılır ancak anlaşma olmaz ve dava açılır ise, yargılama gideri konusunda herhangi bir olumsuz durum olmayıp genel kurallar geçerli olacaktır.

Arabulucu, yapılan ilk toplantıda 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun İkinci Bölümde düzenlenen Arabuluculuğa ilişkin temel ilkelerin yanında, taraflara anlaşma ve anlaşmamanın sonuçları, düzenlenen belgelerin önemi ve gerekli konularda bilgilendirip aydınlattıktan sonra müzakerelere başlanacaktır. Görüşmelerin ilk oturumda sonuçlandırılma zorunluluğu bulunmayıp, ikinci üçüncü oturumlar yapılabilir.

4. Sürecin Sona Ermesi

Arabuluculuk sürecinin sona ermesi, 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-10 fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre;

a) Taraflara ulaşılamaması

b) Taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması

c) Tarafların anlaşması

d) Tarafların anlaşamaması

hâllerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirilecek olup, son tutanak düzenlenerek durumu derhâl arabuluculuk bürosuna bildirilecektir.

V. SONUÇ

Neticeten, ülkemiz yargı sisteminde; dosyaların uzun yıllar sonuçlandırılamaması, sonuçlanan dosyalar konusunda tarafları tatmin eden bir neticeye ulaşılamaması, tacirler arasında yargılama yoluna gidilmesinin taraflar arasında telafisi imkansız husumetlere sebebiyet vermesi ve tarafların karşılıklı menfaatlerinin yargılama boyunca ortaya koyulamaması gibi bazı sebeplerden ötürü tacir kişiler ihtilafa düştükleri vakit mahkeme yoluna gitme noktasında çekinik tavırlar sergilemektedirler. Bu gibi dezavantajlı durumlardan kurtulma, hızlı ve etkin sonuç alma, daha az masrafla uyuşmazlığı sona erdirme, her iki taraf için ortak menfaatler paydasında buluşma ve ticari faaliyetin devamı gibi birçok faydalı yönleri bulunan arabuluculuk kurumunun ticari ve iktisadi hayatın devamı konusunda sürükleyici olacağı tartışılmaz bir gerçektir.

(Bu makale, Av. Y. Burak ASLANPINAR’ın hazırlamış olduğu ‘’Ticari Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculukta Taraf Vekilliği El Kitabı’’ baz alınarak hazırlanmıştır.)