6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 18.maddesinde tacirlerin kanunda öngörülen gerekli ticari defterleri tutmakla yükümlü olduğu düzenlenmiş olup, ticari defter tutma yükümlülüğü tacir olmaya bağlanmış bir sonuçtur.[1] Ticari defter tutma yükümlülüğü yine 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 64. Maddesinin ilk cümlesinde “Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır.” şeklinde düzenlenmiştir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere anılan yükümlülük, ister gerçek isterse tüzel kişi olsun, bütün tacirleri kapsamaktadır. Kanunun 82. Maddesi uyarınca ticari defter tutma yükümlülüğü, ticari işletmenin ticaret siciline tescili ile başlar fakat sicilden silinmesi ile sona ermeyip işbu defterleri saklama yükümlülüğü 10 yıl süre ile devam etmektedir.[2] Ticari defterler ve bu defterlerde yer alan kayıtların dayanağı olan belgeler ileride çıkacak uyuşmazlık ihtimallerine karşı tacirler ve ticari şirketler tarafından saklanır.

Defter tutma yükümlülüğü kapsamında olan ticari defterler Türk Ticaret Kanunu’nun 64. Maddesinin 4. fıkrasında düzenlenmiş olup işbu madde uyarınca ticari defterler; yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ve muhasebe ile alakalı olmayan; pay defterleri, yönetim kurulu karar defterleri, genel kurul toplantı ve müzakere defterleri gibi defterlerdir. Düzenlemeye göre, defterler olgu ve işlemleri saptayan belgelerin dosyalanması şeklinde veya veri taşıyıcıları (mikrofişleri, CD’leri, magnetleri ve elektronik ortam gibi) aracılığıyla tutulabilir.[3] 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca söz konusu ticari defterlerin belirli şartlar altında tacirin aleyhine ya da lehine delil olarak kullanılabilmesi açısından hem tacir hem devlet hem de alacaklılar tarafından önem arz etmekte olup tacirlerin defter tutma yükümlülüğü ve defterlerin delil olarak kullanılabilmesi konusunun irdelenmesi gerektiği düşüncesindeyiz.

1. TACİRLERİN TİCARİ DEFTER TUTMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, defter tutmayı tacirin iradesine bırakmamış ve kanuni bir yükümlülük olarak öngörmüştür. Bu yükümlülük Kanunun 18., 64. maddelerinin 1.fıkralarında ve Ticari Defterlere ilişkin Tebliğin 4. Maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Bu hükümler emredici nitelikte olup tüm tacirleri kapsamaktadır. Bu kapsamda tacirlerin defter tutma yükümlülüğünün tanımının kaynağının da esas olarak Türk Ticaret Kanunu olduğunu söylemek mümkündür. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmeyen hükümler Kanunun 64. Maddesinin 3. fıkrasına dayanılarak Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan Ticari Defterlere ilişkin Tebliğ’de ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Ayrıca Vergi Usul Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve ilgili bazı kanunlarda da düzenlemelere yer verilmiştir. TTK’nun 64. Maddesinin 3. Ve 4. Fırkası bir bütün olarak değerlendirildiğinde; yevmiye defteri, defteri kebir gibi ticari işletmenin hesaplarıyla ilgili olarak kanunda tutulacağı belirtilen defterlerle yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmamakla birlikte kanunda öngörülen diğer işlemlerin kaydedildiği defterlere ticari defterler denir. [4]

Türk Ticaret Kanunu’nun 64. Maddesinin ilk fıkrasında “Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır.” denmekle ticari defterlerin tutulmasının amacı “tacirin, ticari işlemlerini ve ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini; her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, açıkça görülebilir bir şekilde ortaya konması” olarak belirtilmiştir. Dolayısıyla TTK kapsamında defter tutmanın amacı, mali hareketlerin tespitini yapıp, bunların kaydedilmesi, bölümlenmesi ve ilgililere sunulmasıdır. Bu işlem bilgi ve belgelerin defterlere, işlenmesi, tarih sırasına uygun bir şekilde yazılması ve hesapların toplanması şeklinde gerçekleşir.[5]

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 87. maddesi gereği; ticari defter tutma yükümlülüğü tacirin, ticari işletmesini ticaret siciline tescil ettirme yükümlülüğünün doğduğu andan itibaren başlar ve sicilden silinme anında sona erer.[6] Hükümde “İşletmesini ticaret siciline tescil ettirmekle yükümlü olan işletme sahipleri için” ifadesi yer aldığından; ticari defter tutma yükümlülüğü; tacir olmamakla birlikte ticari işletmesini ticaret siciline tescil ettirmekle yükümlü olan diğer işletme sahiplerini de kapsamaktadır. Defter tutma yükümlülüğü ve sorumluluğu, gerçek kişi tacirin bizzat kendisine, tacirin tüzel kişi olması halinde yöneticilerine ve yönetim kuruluna aittir. Yöneticiler ve yönetim kurulu, ilgili tüzel kişiye ilişkin özel hükümlere göre belirlenir. Sorumlulukta aynı hükümler çerçevesinde saptanır[7]. Defter tutulması yani, fiilen kayıtların işlenmesi kişiye bağlı bir görev ve yetki olmayıp defteri bizzat tutacak olan kişilerin gerekli bilgiye haiz uzman kişiler arasından seçilmesi zorunluluğu söz konusudur. Bu seçim zorunluluğu yöneticiye ve yönetim organlarına yükletilmiş bir sorumluluktur.

Bu noktada defter tutma yükümlülüğünün yerine getirilmesi için bu kayıtların kanuna uygun şekilde tutulması gerektiğini belirtmemiz uygun olacaktır. Ticari defterlerin kanuna uygun tutulması, ticari defterlerin onaylanması, hem şekil hem de esas bakımından tüm işlemleri kapsar.

1.1. DEFTERLERİN TUTULMASI USULÜ

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 65.maddesinin ilk fıkrası uyarınca da defter ve diğer gerekli kayıtların Türkçe tutulması gerekmektedir. Bu hükme aykırı olarak yabancı dilde düzenlenen belgeler ilgili şirket ve müesseseler bakından lehine bir şekilde dikkate alınmaz.[8]

Türk Ticaret Kanunu’nun 65.maddesi ve Ticari Defterlere İlişkin Tebliği’nin 20.maddesi uyarınca kayıtlardaki kısaltmalar, rakamlar, harfler ve semboller kullanılması halinde bunların anlamlarının açıkça belirtilmesi gerekmektedir.

6102 Sayılı Kanun’un 65. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca deftere işlenen gerekli kayıtlar ve yazımlar eksiksiz, doğru zamanında ve düzenli bir şekilde yapılmalıdır. Bunun yanında defterlerin ve gerekli diğer belgelerin elektronik ortamda tutulması durumunda, bilgilerin saklanma süresince bunlara ulaşılmasının ve bu süre boyunca bunların kolaylıkla okunmasının mümkün kılınması gerekmektedir.​​​​​​​

1.2. DEFTERLERİN ONAYLANMASI

Ticari defterlerin onaylanması, TTK m. 64/3’te düzenlenmiştir. Fiziki ortamda tutulan defterler, yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ve muhasebe ile alakalı olmayan; pay defterleri, yönetim kurulu karar defterleri, genel kurul toplantı ve müzakere defterleri gibi defterlerdir. TTK gereği bu defterlerin açılış onayları; kuruluş sırasında ve kullanılmaya başlamadan önce noter tarafından onaylanır. Kanunda düzenlenen onay zamanı, 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 221. Maddesi ile uyum halinde olup maddeye göre, “Ötedenberi işe devam etmekte olanlar defterin kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda” açılış onayını yaptırmalıdır. Vergi Usul Kanunun 174. Maddesi gereği; hesap dönemi, normal takvim yılı olduğundan burada sözü edilen ay, aralık ayıdır.[9] Ticari defterler eğer elektronik ortamda tutuluyorsa, bu defterlerin açılışlarında ve yevmiye defteri ve yönetim kurulu karar defterinin kapanışlarında noter tasdiki aranmayacaktır.[10]

Fiziki ve elektronik ortamda tutulan ticari defterlerin tutulmasına ilişkin hükümler; defterlerin nasıl tutulacağı kayıt zamanları, onay yenileme, açılış ve kapanış onaylarının şekil ve esasları daha önce de belirttiğimiz üzere Türk Ticaret Kanunu’nun yanında Ticari Defterlere İlişkin Tebliğ’in de düzenlenmiştir. İşbu Tebliğin 13. Maddesinin dördüncü fıkrası gereği; yevmiye, kebir ve envanter defterlerinin açılış onayının her hesap dönemi için yapılması zorunludur.[11] Bunun dışında yevmiye defterlerinin kapanış onayları izleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna kadar yapılmalıdır. Yönetim kurulu karar defterlerinin kapanış onayı ise izleyen faaliyet döneminin birinci ayının sonuna kadar notere yaptırılması zorunludur. Buna karşılık pay defterlerinde, genel kurul toplantı ve müzakere defterlerinde; yeteri kadar yaprak bulunması şartıyla izleyen hesap dönemi için açılış onayı yapılmasına ihtiyaç olmayıp kullanılmaya devam edilebilecektir.

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 64. Maddesinin 3. Fırkası gereği ticari şirketlerin kuruluşlarına ilişkin olarak, ticaret siciline tescili sırasında defterlerin açılış onayları ticaret sicili müdürlükleri tarafından yapılır. Uygulamada ise sadece 200 sayfa ve altındaki defterler, ticaret sicil müdürlükleri tarafından onaylanmakta olup yine istenirse noterce tasdik edilmesi de mümkün olup 200 sayfadan fazla olan defterler ise yalnızca noterler tarafından tasdik edilmektedir. Bu noktada ticari şirketleri dışında, gerçek ve tüzel kişi tacirlerin kuruluş sırasında yapacakları ticari defterlere ilişkin açılış onaylarında ticaret sicili tasdiknamesi aranmadığını belirtmek gerekir.

2. TİCARİ DEFTERLERİN İSPAT GÜCÜ VE DELİL OLARAK KULLANILMASI

Ticari defterler, özellikle bir ticari uyuşmazlık söz konusu olduğunda ispat gücü ve delil niteliği açısından önem kazanmakta olup bu kapsamda ticari defterlerin ispat gücü ve delil niteliğinin ayrıntılı bir şekilde açıklanması gerektiği düşüncesindeyiz. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda, TTK’ dan ayrı olarak, defterlerin ticari davalarda delil olarak kullanılması ve ispatı açısından düzenlemeler söz konusudur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. Maddesinde ticari defterlerin delil olarak kullanılmasına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Maddenin ilk fıkrası uyarınca, mahkeme ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına tarafların talebi ile ya da re’sen karar verebilir. İşbu düzenleme uyarınca ticari defterlerin davalarda delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna uygun şekilde eksiksiz ve usulüne uygun şekilde tutulmuş, açılışı ve kapanışı usulüne uygun yapılmış ve kayıtların birbirini doğrular nitelikte olması şarttır. Bu defter ve kayıtların sahibinin lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın tutmuş olduğu kayıtların da, kendi kayıtlarına aykırı olmaması aranmaktadır. Bununla birlikte, aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmemektedir. Kanunda belirtilen şartlara uygun tutulan defterlerin sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defterler, sahibinin aleyhine delil oluşturur. Ticari defterlerin delil olarak kabul edilmesi için iki tarafın da tacir olması aranmaz ve defterler taraflardan biri tacir olmasa dahi delil olarak kabul edilir. Karşı taraf ticari defterin ibrazından kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf, iddiasını ispat etmiş sayılır.[12]​​​​​​​

2.1. TİCARİ DEFTERLERİN İSPAT GÜCÜ

6100 Sayılı Kanunun 222. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirlerini doğrulamış olması şarttır. Bu maddede her ne kadar sahibi lehine ya da aleyhine delil olarak kullanılabilmesi ayrımı yapılmamış olsa dahi, maddenin 3.fıkrasında “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” denmekle bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerin ancak sahibi lehine delil olarak kullanılabileceği anlaşılmakta olup bu konuya ileride değinilecektir. Söz konusu maddenin lafzında ticari defterlerin delil olarak kullanılabilmesi için eksiksiz tutulmuş olması gerektiği ifade edilmektedir. Maddede ifade edilen eksiksizlik; tacirin tutmakla yükümlü olduğu defterlerin, mevzuatın (TTK, VUK, TDİT vb.) öngördüğü sayı ve içerik bakımından eksiksizliğini ifade etmektedir. ​​​​​​​

2.1.1 TİCARİ DEFTERLERİN SAHİBİ LEHİNE DELİL OLMASININ KOŞULLARI

Genel hukuk kuralları dahilinde bir kişinin kendi düzenlemiş olduğu belgelerin lehine delil sayılması, kural olarak mümkün değildir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bu kurala istisna getirerek ticari defterlerin bazı şartlar altında, sahibi lehine delil olarak kullanılmasını mümkün kılmıştır. Bu şartlar Kanunun 222.maddesinin 2. ve 3. fıkralarında düzenlenmiştir. Düzenlemeye göre ticari defterlerin uyuşmazlıklarda sahibi lehine delil olabilmesi için gereken şartlar şunlardır;

- Ticari defterler ancak tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda sahibi lehine delil oluşturabileceğinden uyuşmazlığın iki tarafının da uyuşmazlık konusu ticari işlemin yapıldığı esnada tacir olması gerekmektedir.

- Uyuşmazlık konusu, iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmalıdır.

- Sahibi lehine delil sayılacak defterlerin ticari defter niteliği bulunması gerekir. Alacak defteri, müşterek hesap defteri gibi defterlerin ticari defter niteliği bulunmadığından bu defterlerin sahipleri lehine delil teşkil etmeyeceğini belirtmek gerekir.

- Ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kullanılabilmesi için daha önce de belirttiğimiz üzere kanuna göre, eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrular nitelikte olması gerekir. Belirtilen şartlara uygun olarak tutulan defterler sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Başka bir ifade ile, HMK madde 222 çerçevesinde, eksik olan, usulüne uygun olarak tutulmayan, açılış ve kapanış onayları yapılmamış ve birbirini doğrulamayan defterler sahibi lehine delil olarak kabul edilemez. Bununla birlikte yine maddede defter kayıtlarının birbirini doğrulaması gerektiği ifade edilmiş olup; buradaki doğrulamadan kastedilen davadaki iki tarafın tuttuğu defterlerin birbirini doğrulaması değil, aynı tacirin tuttuğu defterler arasındaki doğrulama anlamındadır. Dolayısıyla ticari defterlerin lehine delil olarak kullanılmasını talep eden tacirin defterleri birbirini doğrulamadığı halde, bu defterler sahibi lehine delil olarak kullanılamayacaktır.

Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2004/3201 E., 2005/318 K. Sayılı 27.01.2005 Tarihli Kararı; “Yasal koşullarına ve usulüne uygun olarak tutulmamış olsa dahi, tacir olan davacının ticari defterlerindeki kayıtlar Türk Ticaret Kanunu'nun 84. maddesi gereğince kendisi aleyhine delil sayılır.” şeklindedir. Karardan da açıkça görüleceği üzere Defterler kanuna uygun olarak tutulmamış ise ancak sahibi aleyhine delil oluşturabilir. Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki; tacir tutmak zorunda olduğu ticari defterlerden bazılarını tutmamış ise yine ticari defterlerini kanuna uygun olarak tutmamış sayılır ve tutmuş olduğu defterler yalnızca kendisi aleyhine delil olarak kabul edilebilecektir.

- Hukuk Muhakemeleri Kanunun 222. maddesinin 3.fıkrası uyarınca uyuşmazlığın karşı tarafının da, aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterdeki kayıtların bu kayıtlarla aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi veya defter kayıtlarının aksinin senet ya da diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir.

Ticari defterin sahibi lehine delil olabilmesi için bu şartların aranmasının amacı, bir kişinin kendi lehine yazdığı hususların başkası aleyhine delil olarak kullanılamayacağı ilkesidir. Senedin sahibi lehine ispat bunun bir istisnasıdır. Kural olarak bir kimsenin kendi lehine yazdığı hususların bir başkası aleyhine kullanılması mümkün değildir. Bu sebeple tacirin tutmuş olduğu defterler bakımından da ancak belirli koşullar altında kendi lehine kanıt oluşturabileceği düzenlenmiştir. Bu şartların tümü gerçekleşmediği takdirde, ticari defteler sahibi lehine delil olarak kullanılamayacaktır. ​​​​​​​

2.1.2. TİCARİ DEFTERLERİN SAHİBİ ALEYHİNE DELİL OLMASININ KOŞULLARI

Hukuk Muhakemeleri Kanunun 222.maddesi 4. fıkrası uyarınca açılış ve kapanış onayları olmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olabilir. Ticari defterlerin sahibi aleyhine delil oluşturabilmesi için de bazı şartların bulunması gerekir. Bu şartlar;

- Bir tarafın yalnız diğer tarafın ticari defterlerine dayanması durumunda diğer tarafın ticari defterlerinin aleyhine delil teşkil edilebilmesi için, ispat yükü kendine düşen tarafın, karşı tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtmiş olması gerekir.

Bu noktada yargılamalarda ticari defterlerin ibrazının da değerlendirilmesi gerekirse;

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 14.09.2004 tarihli 2004/4125 E.- 2004/4149 K. sayılı kararı; “Davanın tarafları tacirdir (TTK. md. 18). Ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterler, Türk Ticaret Kanunu'nun 82 ve izleyen maddelerinde gösterilen şartlar kapsamında yasal delil olarak kabul edilir. Kural olarak, mahkemece davanın taraflarının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılması gerekir. Ancak, TTK'nun 83/2 ve 86. maddelerinde öngörülen koşulların oluşması durumunda tek taraflı ticari defter incelemesi yapılabilir ve delil sayılabilir. TTK'nun 83/2. maddesine göre, taraflardan biri hasmının ticari defterleri kapsamını kabul edeceğini ve sadece hasmının ticari defterlerine delil olarak dayandığını beyan ederek delillerini mahkeme huzurunda bu şekilde sınırladığını bildirip HUMK'nun 151 /son hükmüne göre de bu açıklamasını imzası ile onayladığı takdirde sadece karşı tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yapılabilir ve bu defterlerdeki kayıtlar tarafların leh ve aleyhlerine delil sayılabilir.” şeklindedir.

Yargıtay’ın ilgili kararında, ticari defterlerin delil olarak kullanılacağı ve mahkemenin bu defterler üzerinde inceleme yapması, ancak tek taraflı bir defter ibrazının olması halinde, sadece hasmın defterinin ticari defter olarak kullanılabileceği kabul edilmiş olup bu defterlerdeki kayıtlar tarafların lehlerine ve aleyhlerine delil olarak kullanılabileceğine karar verilmiştir.

- Mahkemede delil olarak ticari defter kullanılmasını isteyen tarafın tacir olması şart değildir. Buna karşılık ticari defterini ibraz etmesi gereken tarafın tacir olması şarttır.

- Mahkemenin tacirin defterlerinin ibrazına karar vermesi; karşı tarafın tacirin ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini bildirmesi üzerine, mahkeme, tacirin bütün ticari defterlerini mahkemeye vermesini ister ve bunun için tarafa bir süre verir. Bunun üzerine;

Tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçınması durumunda taraflardan biri, diğer tarafın ticari defterlerinin içeriğini kabul edeceğini bildirmiş iken, diğer taraf ticari defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.[13]

Karşı tarafın tacirin ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtmesi halinde ve mahkemenin tacirin ticari defterlerini ibraz etmesine karar vermesi üzerine, tacir ticari defterlerini ibraz ederse, mahkeme tarafından bu ticari defterler üzerinde incelme yapılır ve bunun sonucunda mahkeme; tacirin ticari defterlerinde, defterlerin ibrazını istemiş olan tarafın iddiası hakkında hiçbir kayıt yoksa iddia ispat edilmemiş sayılır. Ancak tacirin ticari defterlerinde, defterlerin ibrazını istemiş olan tarafın iddiası hakkında kayıt varsa, bu halde de iki ihtimal söz konusudur:

a) Tacirin ticari defterinde yalnız kendi aleyhine kayıt varsa; bu kayıt, defter sahibi aleyhine delil sayılır. Tacirin ticari defterleri kanuna uygun olarak tutulmuş olmasa bile, bu defterlerdeki kayıt kendi aleyhine delil sayılır.

b) Tacirin ticari defterlerinde hem kendi aleyhine hem de lehine kayıt varsa; ticari defterler kanuna uygun olarak tutulmuş ise bu defterlerde sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.

Tacirin ticari defterleri kanuna uygun olarak tutulmamış ise, o zaman ticari defterler de tacirin kendi lehine olan kayıtlar delil olarak sayılamaz[14].

SONUÇ

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda tacirin ticari defter tutma yükümlülüğü düzenlenmiş olup bununla birlikte defter tutma yükümlülüğü farklı mevzuatlarda da düzenlenmiştir. Bu kapsamda, ticari defterler; ticari işletmelerin, mali nitelikte olan hareketleri tespit etmek, kaydetmek, bölümlemek ve sonuçlarının ilgili kişilere sunulması bakımından önem arz etmektedir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 64. Maddesinin 4. Fıkrası uyarınca yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ve işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan; pay defterleri, yönetim kurulu karar defterleri, genel kurul toplantı ve müzakere defterleri ticari defterlerdir.

Tacirlerin ticari defterleri fiziki ortamda tutabilme imkânları olmakla birlikte, elektronik ortamda da tutabilmeleri mümkündür. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. Maddesi uyarınca söz konusu ticari defterlerin belirli şartlar altında tacirin aleyhine ya da lehine delil olarak kullanılabilmesi mümkün olup bu konu herhangi ticari uyuşmazlık çıkması halinde hem tacir hem devlet hem de alacaklılar tarafından önem arz etmektedir.

------------------------------------

[1] TTK Madde 18: “Tacir, her türlü borcu için iflasa tabidir; ayrıca kanuna uygun bir ticaret unvanı seçmek, ticari işletmesini ticaret siciline tescil ettirmek ve bu Kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmakla da yükümlüdür.

Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.

Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.”

[2] TKK Madde 82: “Her tacir; a) Ticari defterlerini, envanterleri, açılış bilançolarını, ara bilançolarını, finansal tablolarını, yıllık faaliyet raporlarını, topluluk finansal tablolarını ve yıllık faaliyet raporlarını ve bu belgelerin anlaşılabilirliğini kolaylaştıracak çalışma talimatları ile diğer organizasyon belgelerini, b) Alınan ticari mektupları, c) Gönderilen ticari mektupların suretlerini, d) 64 üncü maddenin birinci fıkrasına göre yapılan kayıtların dayandığı belgeleri, sınıflandırılmış bir şekilde saklamakla yükümlüdür. Ticari mektuplar, bir ticari işe ilişkin tüm yazışmalardır. Açılış ve ara bilançoları, finansal tablolar ve topluluk finansal tabloları hariç olmak üzere, birinci fıkrada sayılan belgeler, Türkiye Muhasebe Standartlarına da uygun olmak kaydıyla, görüntü veya veri taşıyıcılarda saklanabilirler; şu şartla ki; a) Okunur hâle getirildiklerinde, alınmış bulunan ticari mektuplar ve defter dayanaklarıyla görsel ve diğer belgelerle içerik olarak örtüşsünler; b) Saklama süresi boyunca kayıtlara her an ulaşılabilsin ve uygun bir süre içinde kayıtlar okunabilir hâle getirilebiliyor olsun. Kayıtlar 65 inci maddenin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca elektronik ortama alınıyor ise, bilgiler; bilgisayar yerine basılı olarak da saklanabilir. Bu tür yazdırılmış bilgiler birinci cümleye göre de saklanabilir. Birinci fıkranın (a) ilâ (d) bentlerinde öngörülen belgeler on yıl saklanır. Saklama süresi, ticari defterlere son kaydın yapıldığı, envanterin çıkarıldığı, ara bilançonun düzenlendiği, yılsonu finansal tablolarının hazırlandığı ve konsolide finansal tabloların hazırlandığı, ticari yazışmaların yapıldığı veya muhasebe belgelerinin oluştuğu takvim yılının bitişiyle başlar. Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir. Gerçek kişi olan tacirin ölümü hâlinde mirasçıları ve ticareti terk etmesi hâlinde kendisi defter ve kâğıtları birinci fıkra gereğince saklamakla yükümlüdür. Mirasın resmî tasfiyesi hâlinde veya tüzel kişi sona ermişse defter ve kâğıtlar birinci fıkra gereğince on yıl süreyle sulh mahkemesi tarafından saklanır.”

[3] Taşdelen. Nihat, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na Göre Ticari Defterler, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 2012 Cilt 3 Sayı:1, s 271.

[4] TTK Madde 64/3-4: “Fiziki ortamda tutulan yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri ile dördüncü fıkrada sayılan defterlerin açılış onayları, kuruluş sırasında ve kullanılmaya başlanmadan önce noter tarafından yapılır. Bu defterlerin izleyen faaliyet dönemlerindeki açılış onayları, defterlerin kullanılacağı faaliyet döneminin ilk ayından önceki ayın sonuna kadar notere yaptırılır. Pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla izleyen faaliyet dönemlerinde de açılış onayı yaptırılmaksızın kullanılmaya devam edilebilir. Yevmiye defterinin kapanış onayı, izleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna kadar, yönetim kurulu karar defterinin kapanış onayı ise izleyen faaliyet döneminin birinci ayının sonuna kadar notere yaptırılır.Ticaret şirketlerinin ticaret siciline tescili sırasında defterlerin açılışı ticaret sicili müdürlükleri tarafından da onaylanabilir. Açılış onayının noter tarafından yapıldığı hâllerde noter, ticaret sicili tasdiknamesini aramak zorundadır. Ticari defterlerin elektronik ortamda tutulması hâlinde bu defterlerin açılışlarında ve yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin kapanışında noter onayı aranmaz. Fiziki ortamda veya elektronik ortamda tutulan ticari defterlerin nasıl tutulacağı, defterlere kayıt zamanı, onay yenileme ile açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca müştereken çıkarılan tebliğle belirlenir.

Pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan defterler de ticari defterlerdir.”

[5] Ayhan, Rıza/ Özdamar, Mehmet/ Çağlar Hayrettin: Ticari İşletme Hukuku Genel Esaslar, Ankara 2013, 6.Bası s.305

[6] TTK Madde 87: “İşletmesini ticaret siciline tescil ettirmekle yükümlü olan işletme sahipleri için bu Kısım hükümleri, ticaret siciline tescil ettirme yükümlülüğünün doğduğu andan itibaren geçerlidir.”

[7] Bozkurt, Tamer: Ticari İşletme Hukuku, Ankara 2017, s.325-326

[8] TTK Madde 65/1: “Defterler ve gerekli diğer kayıtlar Türkçe tutulur. Kısaltmalar, rakamlar, harfler ve semboller kullanıldığı takdirde bunların anlamları açıkça belirtilmelidir.”

[9] 213 Sayılı VUK Madde 174/2: “Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır.”

[10] Taşdelen. Nihat, s.274 vd.

[11] Ticari Defterlere İlişkin Tebliğ Madde 13/4: “Yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ile yönetim kurulu karar defterinin açılış onaylarının her hesap dönemi için yapılması zorunludur. Pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla izleyen hesap dönemlerinde de açılış onayı yaptırılmaksızın kullanılmaya devam edilebilir.”

[12] 6100 Sayılı HMK Madde 222/1:Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.

Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.

İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekirDiğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.

Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”

[13] YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ 2005/990 E. 2006/1241 K., 06.03.2006 T.; “Davalıya defterlerini ibrazdan kaçınması halinde hatalı ödeme yapıldığına dair davacının iddiasını kabul etmiş sayılacağı hususunda ihtarat yapılmalı ve defterlerin ibrazı halinde ödeme ile ilgili olarak incelenip buna göre ödeme savunması değerlendirilmeli, defterlerini ibrazdan kaçınması halinde davacıya TTK 83/2. maddesi uyarınca yemin ettirilip davanın sonuçlandırılması gerekir.” şeklindedir.

[14] Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, Legal Kitapevi, Ağustos 2016, İstanbul, s.383-384