T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2023/3362
K. 2024/476
T. 17.1.2024

TAKİBİN İPTALİ İSTEMİ ( İİK 45/1 Maddesine Göre Alacağın Rehinle Karşılanan Kısmı İçin Sadece Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu İle Takip Yapılabileceği/Genel Haciz Yolu İle Takip Yapılamayacağı – Ancak Aynı Alacağı Temin İçin Verilen İpotekler Limit İpoteği Olduğundan Limit İpotekleri Toplamından Fazla İpotekle Temin Edilmeyen Alacak Kısmı İçin Genel Haciz Yolu İle Takip Yapılabileceği/Mahkemece Genel Haciz Yolu İle Takibe Konu Alacakla İlgili Olarak Verilen Limit İpoteği Toplamının Tespiti İle Bu Miktar Kadar Takibin İptaline Karar Verilmesi Gerektiği )

LİMİT İPOTEĞİ ( Takibin İptali İstemi - Mahkemece Genel Haciz Yolu İle Takibe Konu Alacakla İlgili Olarak Verilen Limit İpoteği Toplamının Tespiti İle Bu Miktar Kadar Takibin İptaline Karar Verilmesi Gereği/Alacağın Rehinle Karşılanamayacağının Belirgin Olduğu Gerekçesi İle Şikayetin Reddine Şeklinde Hüküm Tesisi İle Borçlunun İstinaf Başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince Esastan Reddinin İsabetsizliği )

2004/m.45/1

ÖZET: Dava, takibin iptali istemine ilişkindir. Gerek ilk derece mahkemesi gerekse bölge adliye mahkemesince, borçlu şirketin borcunun tamamının rehinle karşılanamayacağının sabit durumda olduğu gerekçesi ile borçlu hakkında genel haciz yolu ile takip yapılmasına engel bir durumun bulunmadığına hükmedilmiş ise de, icra dosyalarının incelenmesi neticesinde genel haciz yoluyla başlatılan takipte toplam alacak miktarının 4.197.970,09 TL olduğu görülmektedir. İİK. 45/1 maddesine göre bu alacağın rehinle karşılanan kısmı için sadece rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılabilir. Genel Haciz yolu ile takip yapılamaz. Ancak, aynı alacağı temin için verilen ipotekler limit ipoteği olduğundan, limit ipotekleri toplamından fazla ipotekle temin edilmeyen alacak kısmı için genel haciz yolu ile takip yapılabilir.

O halde mahkemece, genel haciz yolu ile takibe konu alacakla ilgili olarak verilen limit ipoteği toplamının tespiti ile bu miktar kadar takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, alacağın rehinle karşılanamayacağının belirgin olduğu gerekçesi ile şikayetin reddine şeklinde hüküm tesisi ile borçlunun istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkikinin davacı/borçlular vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Alacaklı banka tarafından borçlular hakkında genel kredi sözleşmesine dayalı olarak genel haciz yolu ile (7 örnek) ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlular vekilinin usulsüz tebliğ şikayetleri ile birlikte alacak ipotekle temin edildiğinden ve alacaklı lehine tesis edilen ipoteklerin borca yeterli olduğu, İİK'nın 45. maddesi gereğince öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılması gerektiğinden bahisle ilamsız takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; usulsüz tebliğ iddiasının yasal hak düşürücü süre geçirildikten sonra ileri sürüldüğü gerekçesiyle borçluların usulsüz tebliğ şikayetlerinin süreden reddine ve mükerrer takip şikayetlerinin de yerinde olmadığı anlaşılmakla takibe yönelik şikayetlerinin de reddine karar verildiği, borçlular tarafından anılan karara yönelik olarak istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; İlk Derece Mahkemesi'nin gerekçesi benimsenmek suretiyle, başvurunun esastan reddine hükmedildiği, kararın borçlular vekili tarafından temyiz edildiği görülmüştür.

Şikayetçi borçlular ..., ..., ... ve ...'nin temyiz itirazlarının incelenmesi neticesinde;

İİK'nın 45. maddesinde; "Rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Ancak rehinin tutarı borcu ödemeye yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoluyla takip edebilir" hükmüne yer verilmiştir. İİK'nın 45. maddesi asıl borçlular ile ilgili olarak düzenlenmiş olup, alacağı rehinle temin edilen bir kimsenin “rehni veren” hakkında doğrudan doğruya genel haciz yolu ile takibe geçmesini önlemekte ve rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tâbi şahıslardan olsa bile, alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceğine ilişkin bulunmaktadır. Bir diğer anlatımla, İİK'nın 45. maddesi asıl borçlu için getirilmiş bir kural olup, kefiller hakkında uygulanmaz.

Dolayısı ile somut olayda; şikayete konu genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil sıfatı ile yer alan ve Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz yoluna başvuran ..., ..., ... ve ...'nin temyiz itirazlarının REDDİNE,

Şikayetçi ... Gıda İnşaat … Ltd. Şti.'nin temyiz itirazlarının incelenmesi neticesinde;

İcra hukukunda “derdestlik” hususunda pozitif bir düzenleme yer almamakla birlikte, İcra ve İflas Kanununda açık bir düzenleme bulunmadığı durumlarda medeni usul hukuku hükümlerinin niteliğine uygun düştüğü ölçüde kıyas yoluyla icra hukukunda da uygulanacağı tabidir. Borçlu hakkında devam etmekte olan bir icra takibinin mevcudiyetine rağmen, aynı alacaklının, aynı borçluya karşı, aynı alacak sebebi ile yeniden icra takibi başlatmasının usulsüz olduğuna dair iddia, takip hukukunda mükerrerlik şeklinde nitelendirilmiş olup, medeni usul hukukundaki karşılığı ise derdestliktir. 1086 Sayılı HUMK'nın 187/1-4 ve 194. maddelerindeki düzenlemede derdestlik, ilk itiraz olarak nitelendirilmiş iken, 6100 Sayılı HMK'nın yürürlüğe girmesi ile 114/1-ı maddesinde yapılan düzenleme ile dava şartı haline getirilmiştir. İİK'da derdestlik iddiasının ileri sürülme şartları yönünden bir düzenleme bulunmadığından, HMK'da dava şartı olan derdestlik, icra takibi bakımından takip şartı haline gelmiştir.

Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 20.01.2023 tarih ve 2021/2 E.-2023/1 K. sayılı kararı ile; derdestliğin takip şartı olduğu, derdest bir takip varken aynı alacak ile ilgili aynı taraflar arasında ikinci bir takip yapmakta, alacaklının hukuki yararı bulunmadığı gerekçelerine dayanılarak, aynı anda hem kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip hem de rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılamayacağı yönünde içtihatların birleştirilmesine karar verilmiştir. Böylece aynı alacak için değişik takip yollarına başvurulmasında yasal engel bulunmadığından yola çıkılarak, mevcut bir icra takibi devam ederken, alacaklının “tahsilde tekerrür etmeme kaydıyla” aynı alacak için aynı borçluya, yeni bir icra takibi başlatmasında mükerrerliğin oluşmadığı görüşünün, söz konusu içtihadı birleştirme kararı karşısında uygulama kabiliyeti de kalmamıştır. Bu cümleden olmak üzere; icra takibinde derdestlik için takip türlerinin aynı olmasının gerekmediğinin de kabulü gerekir.

Öte yandan; İİK'nın 45/1. maddesi hükmü uyarınca; rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflâsa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabilir. Ancak rehnin tutarı borcu ödemeye yetmezse alacaklı kalan alacağını iflâs veya haciz yolu ile takip edebilir. Borçlunun, icra takibinin İİK'nın 45. maddesine aykırı olduğu nedenine dayalı başvurusu, İİK'nın 16. maddesi kapsamında şikayet olup inceleme mercii icra mahkemesidir. Kaldı ki bu husus kamu düzeninden olup İİK'nın 16/2. maddesi uyarınca süreye tabi değildir.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında, somut olayı inceleyecek olursak; alacaklı banka tarafından asıl borçlu ... Gıda İnşaat … Ltd. Şti.'ye kredi kullandırıldığı görülmekle, alacaklının; Bursa 1. İcra Müdürlüğünün 2017/3097 E. Sayılı takip dosyası ile 15.03.2017 tarihinde kredi sözleşmesinin asıl borçlusu ... Gıda İnşaat … Ltd. Şti. ile bu sözleşmenin müşterek borçlu ve müteselsil kefilleri aleyhine genel haciz yoluyla ilamsız takip başlattığı, yine alacaklı tarafından; Bursa 1.İcra Müdürlüğünün 2017/3096 Esas sayılı dosyası ile borçlu şirket ve davacı ...'ye karşı kredi sözleşmeleri nedeniyle 1.400.000,00-TL tutarlı üst limit ipoteğine dayalı ipotek takibi başlatıldığı gibi ayrıca Bursa 1.İcra Müdürlüğünün 2017/3226 Esas sayılı dosyası ile borçlu şirkete karşı kredi sözleşmeleri nedeniyle 312.000,00-TL tutarlı taşınır rehninin paraya çevrilmesine ilişkin takip başlatıldığı, yine Bursa 1.İcra Müdürlüğünün 2017/3098 Esas sayılı dosyası ile borçlu şirket ve dava dışı

Yıldırım Biçki'ye karşı kredi sözleşmeleri nedeniyle 1.400.000,00-TL tutarlı üst limit ipoteğine dayalı ipotek takibi başlatıldığı ve son olarak da Bursa 1.İcra Müdürlüğünün 2017/3095 Esas sayılı dosyası ile borçlu şirket ve dava dışı E. Biçki'ye karşı kredi sözleşmeleri nedeniyle 500.000,00-TL tutarlı üst limit ipoteğine dayalı ipotek takibi başlatıldığı anlaşılmaktadır.

Gerek ilk derece mahkemesi gerekse bölge adliye mahkemesince, borçlu şirketin borcunun tamamının rehinle karşılanamayacağının sabit durumda olduğu gerekçesi ile borçlu hakkında genel haciz yolu ile takip yapılmasına engel bir durumun bulunmadığına hükmedilmiş ise de, icra dosyalarının incelenmesi neticesinde genel haciz yoluyla başlatılan takipte toplam alacak miktarının 4.197.970,09 TL olduğu görülmektedir. İİK. 45/1 maddesine göre bu alacağın rehinle karşılanan kısmı için sadece rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılabilir. Genel Haciz yolu ile takip yapılamaz. Ancak, aynı alacağı temin için verilen ipotekler limit ipoteği olduğundan, limit ipotekleri toplamından fazla ipotekle temin edilmeyen alacak kısmı için genel haciz yolu ile takip yapılabilir.

O halde mahkemece, genel haciz yolu ile takibe konu alacakla ilgili olarak verilen limit ipoteği toplamının tespiti ile bu miktar kadar takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, alacağın rehinle karşılanamayacağının belirgin olduğu gerekçesi ile şikayetin reddine şeklinde hüküm tesisi ile borçlunun istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Borçlu ... Gıda İnşaat … Ltd. Şti.nin temyiz isteminin kabulüyle yukarıda yazılı nedenlerle 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 01.03.2023 tarih ve 2022/1531 E. - 2023/509 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,

Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 18.01.2022 tarih ve 2021/128 E. - 2022/15 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 17.01.2024 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı Elektronik ve Basılı Yay. A.Ş.ne ait Kazancı Hukuk Otomasyon veritabanından alınmıştır. © Tüm Hakları Saklıdır