Mukavelename ile kiralanan taşınmazların tahliyesi

Tahliye emri ve münderecatı

Madde 272 – (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.) Mukavelename ile kiralanan bir taşınmazın müddeti bittikten bir ay içinde mukavelenin icra dairesine ibrazı ile tahliyesi istenebilir.

Bunun üzerine icra memuru bir tahliye emri tebliği suretiyle taşınmazın on beş gün içinde tahliye ve teslimini emreder.

Tahliye emrinde:

Kiralayanın ve kiracının ve varsa mümessillerinin isim, şöhret ve yerleşim yerleri ve mukavele tarihi ve kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair bir itirazı varsa yedi gün içinde daireye müracaatla beyan etmez ve itirazda bulunmaz veya kendiliğinden tahliye etmezse zorla çıkarılacağı yazılır.

I.GENEL OLARAK

Konut ve çatılı işyerlerinin ilamsız takip yolu ile tahliye edilmesinin özel olarak düzenleme altına alındığı ve kiralayana herhangi bir dava açmaksızın kiracısını taşınmazdan tahliye etme imkânı tanıyan ve yine kiracıya kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene  karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak suretiyle sona erdirebileceği ve pratik uygulamada Örnek 14 Tahliye Emri olarak bilenen yazılı sözleşme ile kiralanan taşınmazın kira süresi bitmesi halinde takip yapılabilmesine imkan tanımıştır.

Kiracı hakkında Örnek 14 Takip Başlatılabilmesi için; kiracı ve kiralayan arasında akdedilmiş bir kira sözleşmesi ve bu sözleşmenin tanziminden sonra kiracı tarafından kiraya verene karşı kiralananı belirli bir tarihte boşaltacağını taahhüt etmelidir.

Tahliye taahhüdünün, yazılı olarak düzenlenmiş olması, taahhüdün bizzat kiracı tarafından veya bunun yasaya uygun olarak yetkilendirilmiş (özel olarak yetkilendirilmiş vekalet) bir temsilci tarafından verilmiş olması, düzenlenen tahliye taahhüdünün belirli tanzim tarihi, tahliye tarihi, tahliye edilecek mecurun adresini içermesi ve kiracının bu taahhüdü imza etmesi gerekir.

Yine tahliye taahhüdünün kiracının serbest iradesi ile düzenlenmiş olması gerekir. Yargıtaya göre, tahliye taahhütnamesinin geçerli olabilmesi için ilk kira sözleşmesinin tanzim tarihinden belirli bir süre sonra tahliye taahhütnamesi tanzim edilmiş olmalıdır. Bu şekilde kiracının serbest iradesi tam olarak ortaya çıkabilecektir.

Ayrıca tahliye taahhüdüne karşı kiracı kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair bir iddia ileri sürdüğü takdirde bunu aynı kuvvette yazılı bir belge ile ispat etmek zorundadır.

Takip Talebinde Bulunma Süresi

Kira süresinin bitmesi nedeniyle başlatılmak istenen icra takiplerinde takip talebinde bulunma süresi kira bitiminden itibaren bir aydır.

İcra ve İflas Kanunu’nun 272.maddesi ve Türk Borçlar Kanunu’nun 352/1.maddesine bakıldığında, tahliyenin taahhüt edildiği tarihten itibaren bir ay içinde kiraya veren dava veya icra takibinde bulunmak zorundadır. Bu sürenin geçirilmesi halinde artık tahliye taahhüdüne dayalı olarak kiracının kiralanandan çıkarılması yoluna başvuruda bulunma hakkını kaybedecektir.

Bu bir aylık takip talebinde bulunma süresi hak düşürücü nitelikte olup bu durum hem icra dairesi hem de mahkeme tarafından resen dikkate alınmasını gerektiren bir durum ihtiva eder.

İlamsız Tahliye Takibinin Kesinleşmesi

Kiracı tahliye emrinin kendisine tebliğ edilmesinden sonra yedi gün içerisinde hakkında başlatılan icra takibine itiraz etmemesi halinde, ilamsız tahliye takibi kesinleşir.  

Hakkında başlatılan tahliye takibinin kesinleşmesi üzerine kiracı, tahliye emrinde yazılı üç numaralı bentteki kiralananı tahliye emrinin tebliğinden itibaren on beş gün içinde tahliye ve teslim etmek zorundadır. Kiracı bu süre içerisinde taşınmazı boşaltmaz ve teslime hazır hale getirmez ise kiraya verenin talebi üzerine icra dairesi tarafından taşınmazdan zorla çıkartılır.  

Tahliye Emrine İtiraz

Tahliye emrini tebliğ alan kiracı hakkında başlatılan icra takibine itiraz etmek isterse tahliye emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya şifahen icra dairesine itirazını bildirir. Bu suretle itiraz tahliye takibini durdurur.

Tahliye emrini tebliğ alan kiracı itirazında; taahhüt altındaki imzaya, kira ilişkisine yahut tahliye taahhüdünün ilk kira sözleşmesi yapılırken kira sözleşmesi ile birlikte imzaladığını buna rızası olmasa da o taşınmazı kiralamaya ihtiyacı olduğundan  iradesi hilafına manevi cebir altında tarih kısmı boş olarak imzalandığını, tarih kısmındaki boşlukların sonradan doldurulduğunu belirterek icra dairesine itirazda bulunulması halinde söz konusu itirazların konusu yargılamayı gerektirdiğinden açılacak olan itirazın iptali davası genel mahkeme olan Sulh Hukuk Mahkemesinde görülecektir. 

İ.İ.K.nun 275. maddesi ile “tahliye talebi noterlikçe re'sen tanzim veya tarih ve imzası tasdik edilmiş yahut ikrar olunmuş bir mukaveleye müstenit olup da, kiracı kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair aynı kuvvet ve mahiyette bir vesika gösteremezse itiraz kaldırılır. Aksi takdirde itirazın kaldırılması talebi reddolunur”

Yani, tahliye taahhütnamesi noterlikçe re'sen tanzim edilmiş olması halinde veya kiracı tahliye taahhütnamesi üzerindeki tarihe veya imzaya itiraz etmemesi ve kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair aynı kuvvet ve mahiyette bir vesika gösteremediği halde kiracının icra dairesine yapmış olduğu itiraza karşı İcra Mahkemesinde itirazın kaldırılması davası açılabilecektir.

Takibin Tarafları

Kira süresinin bitmesi nedeniyle kiracı hakkında başlatılacak icra takibinin kiraya veren tarafından yapılması gerekir. Birden fazla kiraya verenin bulunması durumunda ise aralarında zorunlu takip (dava) arkadaşlığı bulunduğu gözetilerek takip talebinin düzenlenmesi gerekir. Kiraya verenin ölümü halinde mirasçıların birlikte hareket ederek takip talebinde bulunması aksi surette kiracı (kiracılar) hakkında tahliye kararı verilemeyeceği hususu önemlidir.

Yine kira sözleşmesinde birden fazla kiracı bulunması halinde kiraya verenin takip talebinde kiracıların hepsini takipte göstermesi zorunludur.   

Takip Talebine Tahliye Talebinin Yazılma Zorunluluğu

Kiraya veren takip talebinde kiracıyı tahliye etmek istediğini göstermelidir. Örnek No 1 takip talebinin düzenlendiği 9. Satırda yer alan alacaklının takip yollarından hangisini talep ettiği hususu gösterilen bölümde tahliye talebi açıkça belirtilmelidir.

Kiraya veren takip talebinde tahliye istememişse icra dairesi kiracıya Örnek 14 Tahliye Emri gönderemez. İcra Dairesi tarafından kiracıya sehven Örnek 14 Tahliye Emrinin tebliğ edilmesi sonrasında takip talebinde tahliye talebinin açıkça gösterilmemesi üzerine gerek icra dairesince gerekse de yapılabilecek bir itiraz sonrasında mahkemeden tahliye istenemez.

 II.GÜNCEL YAGI KARARLARI

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2014/24460 Esas ve 2014/26824 Karar

Alacaklı tarafından yazılı kira sözleşmesi ile kiralanan taşınmazın kira süresinin bitmesi nedeniyle tahliyesi talebiyle ilamsız icra takibine başlanıldığı, borçluya örnek 14 numaralı tahliye emri tebliğ edildiği, borçlunun kiralanan yerin 6570 Sayılı Kanun'a tabi olduğunu, İİK 272 ve devamı maddelerine göre tahliye emri gönderilemeyeceğini ileri sürerek takibin ve ödeme emrinin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.

6570 sayılı Kanun’un uygulama alanını düzenleyen 1. maddesinde, Kanun’un kapsamına girecek taşınmazlar için belediye sınırları içerisinde olma ile belediye sınırları dışında kalmakla birlikte iskele, liman ve istasyonlarda bulunma şartı aranmaktaydı 6570 sayılı kanunun, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğü ve uygulama şekli hakkındaki kanunun 10. maddesi ile 01.07.2012 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır. 6098 sayılı Kanunun 339. maddesinde, 6570 sayılı Kanunu’nun 1. maddesinden farklı olarak, kiralananın bulunduğu yer açısından bir ayrıma gidilmemiş ve tüm konut ve çatılı işyeri kiraları Türk Borçlar Kanunu’nun kapsamına alınmıştır.

818 sayılı Borçlar Kanunu’nda yer verilmeyen, ancak 6570 sayılı Kanun’un 7. maddesinde düzenlenen tahliye sebepleri ise, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ile birlikte yeniden gündeme gelerek, konut ve çatılı işyeri kiralarında kira sözleşmesinin sona erme sebepleri olarak düzenlenmiştir.

Kiralanan taşınmazın niteliğine ilişkin olarak 6570 sayılı Kanun’un 1. maddesinde aranan musakkaf olma (çatılı, üstü örtülü ve duvarları bulunan) şartı da, 6098 sayılı Kanun’da konut ve çatılı işyeri olarak değiştirilmiştir. Ancak gerek konut kavramına gerekse çatılı işyeri kavramına ilişkin kanun maddesinde ve madde gerekçesinde herhangi bir açıklama getirilmemiştir.

6098 sayılı Kanunda işyerleri için açıkça “çatılı işyeri kirası” kavramı kullanıldığından, musakkaf olma şartının Türk Borçlar Kanunu’nda da arandığı sonucuna varılacaktır.

İİK'nun 272-275. madde hükümleri konut ve çatılı iş yeri dışındaki kiralarda, taşınmazların tahliyesi için tam uygulanır. Konut ve çatılı iş yeri kiralarında ise kiracı belirli süreli işlemlerin süresinin bitiminden en az on beş gün önce bildirimde bulunmadıkça sözleşme aynı koşullarda bir yıl için uzatılmış sayılır. Türk Borçlar Kanunu'nun 347/1. fıkrası hükmüne göre kiraya veren sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Bunun için anılan kanunun 339. vd. maddeleri uyarınca borçludan tahliye taahhüdü almış olması gerekir. Buna göre de kiraya veren yazılı tahliye taahhüdü olmadan yalnız kira sözleşmesine dayanarak İİK'nun 272-279. madde hükümlerine göre kira süresinin bitmesi nedenine dayalı olarak ilamsız tahliye takibi yapamaz. Yaparsa icra dairesinin takip talebini reddetmesi gerekir. İcra dairesi kiracıya tahliye emri gönderir ise kiracı takibin iptali için süresiz şikâyet yoluna gidebileceği gibi tahliye emrine karşı icra dairesinde itiraz da edebilir (Kuru, Baki, İcra ve İflas Hukuk. El Kitabı, Ankara 2013 s. 870).

Somut olayda taraflar arasındaki kira sözleşmesine konu olan yerin İstanbul ..... Mahallesi, Yeni ........ üzerinde kain tapuda pafta; 69/1, ada;819, parsel;744 sayılı tahtında kayıtlı 2.719 metre kareden ibaret, üzerinde ........Petrol Sanayi Pazarlama ve Ticaret A.Ş. akaryakıt satış ve servis istasyonu hizmet üniteleri bulunan arsa nitelikli arazi parçası ile bu arazi parçası üzerinde mevcut akaryakıt satış ve servis istasyonu olduğu, sözleşmenin başlangıç tarihinin 01.07.2002, bitiş tarihin ise 01.07.2012 olup 10 yıllık süreye tabi olduğu görülmektedir.

Şikayetçinin ilamsız tahliye takibine konu edilen taşınmazın TBK'nun 339. ve devamı maddelerinde düzenlenen konut ve çatılı iş yeri kirası niteliğinde olduğu ve dolayısıyla tahliye taahhüdü olmadan başlatılan takibin iptalini talep ettiğine göre, mahkemece yapılacak iş, mahallinde keşif yapılarak kira sözleşmesi tarihi itibariyle kiralanan taşınmazın satılık iş yeri kirası niteliğinde olup olmadığını tespit ederek sonucuna göre karar vermektir. Mahkemenin takibin iptaline ilişkin kararının belirtilen araştırma yapılmadan karar vermesi nedeniyle bozulması gerekirken, Dairemizce istemin borca itiraz olduğu ve şikayet yoluyla takibin iptalinin istenemeyeceği gerekçesiyle bozulması yanılgıya dayalı olup borçlunun karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/3374 Esas ve 2017/6982 Karar

Davacı, davalı hakkında başlatmış olduğu icra takibinde, 30.01.2012 düzenleme tarihli adi el yazılı tahliye taahhüddüne dayalı olarak, kiralananın 30.10.2012 tarihinde tahliye edileceği vaat edildiği halde, tahliye edilmediğinden, davalı hakkında tahliye istekli ilamsız icra takibi başlatmış, İcra Müdürlüğünce 30.11.2012 günlü İİK’nun 272 ve 273 maddeleri gereğince düzenlenen Örnek 14: tahliye emri davalıya gönderilmiştir. Tahliye emrinin davalıya 13.12.2012 tarihinde tebliğinden sonra, davalı 18.12.2012 tarihinde takibe itiraz ederek, akdin yenilendiğini savunmuştur. Davacı, itirazın kaldırılmasını kiralananın tahliyesini istemiş, Mahkemece itirazın kaldırılmasına takibin devamına karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Taahhüt nedeniyle açılacak tahliye davasının; taahhüt edilen tarihi izleyen bir ay içinde açılması veya bu süre içinde taahhüde dayalı olarak icra takibi yapılmış olması gerekir Daha önce kiracıya bildirilen tahliye iradesinin süre koruyucu niteliği yoktur.

Olayımızda tahliye vaadinin 30.10.2012 tarihli olmasına rağmen takibin kiralayan tarafından 03.12.2012 tarihinde yasal bir aylık süre geçirildikten sonra başlatıldığı görülmektedir. Ancak tahliye emri 30.11.2012 düzenleme tarihli yani bir aylık süre içerisinde düzenlenmiş olduğundan mahkemece öncelikle dayanak takibin bir aylık süre içerisinde başlatılıp başlatılmadığı üzerinde durularak, davanın süresinde olup olmadığının belirlenmesinden sonra ve neticesine göre için esasının incelenmesi gerekirken, takip yapma süresi üzerinde durulmadan yazılı gerekçe ile tahliye kararı verilmesi doğru değildir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/4312 Esas ve 2016/21715 Karar

Şikayetçi kiracının icra mahkemesine yaptığı başvuruda; örnek 14 tahliye emrine ve baskı altında alınan tahliye taahhüdüne itirazla takibin iptalini talep ettiği, mahkemece, şikayetçinin itirazının, İİK.'nun 272. madde kapsamında ileri sürülebilecek itiraz sebeplerinden olmadığı belirtilerek, icra müdürlüğünün itirazın reddi kararının sonucu itibariyle doğru olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Somut olayda, alacaklı tarafından, yazılı kira sözleşmesi ile kiralanan taşınmazın kira süresinin bitmesi nedeniyle tahliyesi talebiyle ilamsız icra takibine başlandığı, borçluya örnek 14 numaralı tahliye emrinin 13.11.2015 tarihinde tebliği üzerine, borçlunun icra müdürlüğüne 18.11.2015 tarihinde verdiği itiraz dilekçesi ile, tahliye emrine konu taşınmaz ile tahliye taahhütnamesinde belirtilen taşınmazın adreslerinin farklı olduğunu ve tahliye taahhütnamesinin baskı altında alındığını ileri sürerek takibin durdurulmasını talep ettiği, icra müdürlüğünce, itiraz merciinin icra mahkemesi olduğu gerekçesiyle 20.11.2015 tarihinde talebin reddine karar verildiği görülmüştür.

İİK'nun 274/1. maddesinde; "İtiraz etmek isteyen kiracı itirazını tahliye emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya şifahen icra dairesine bildirir. Bu suretle itiraz tahliye takibini durdurur" hükmüne yer verilmiştir. Anılan yasa maddesine göre; itirazın, tahliye emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde icra dairesine bildirilmesi gerekir. Bu hüküm uyarınca borçlunun süresinde tahliye emrine itiraz etmesi halinde takibin icra müdürlüğünce durdurulması gerekir. Aksi yönde verilen karar, bir hakkın yerine getirilmemesi niteliğinde olup, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süreye tâbi olmaksızın şikayet konusu yapılabilir.

HMK'nın 33. maddesi uyarınca hukuki tavsif hakime aittir. Hakim, bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve neticei taleplerle bağlı olup, dayandıkları kanun hükümleri ve onların tavsifleri ile bağlı değildir. Kanunları re'sen tatbik ederek iddia ve müdaafadaki neticei talepleri karara bağlamakla mükelleftir (04.06.1958 ve 15/6 İBK.).

Her ne kadar şikayetçi icra mahkemesine başvurusunda sair itirazlarının yanı sıra, takibe dayanak gösterilen tahliye taahhüdünün baskı altında alındığından geçersizliği nedeniyle takibin iptalini istemiş ise de, aslında borçlunun mahkemeye yaptığı şikayetin nedeni, temyiz dilekçesinden de anlaşılacağı üzere, İİK.'nun 274/2. maddesi gereğince icra müdürlüğüne usulüne uygun ve süresinde itirazda bulunmuş olmasına rağmen, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, itiraz merciinin icra mahkemesi olduğundan bahisle 20.11.2015 tarihinde istemin reddine karar verilmiş olmasıdır.

O halde mahkemece, şikayetçinin talebinin, icra müdürlüğünün 20.11.2015 tarihli kararına yönelik şikayet olarak değerlendirip, şikayetçinin süresinde takibe itiraz etmiş olması nedeniyle şikayetin kabulü ile icra müdürlüğünce, İİK'nun 274/1-2. maddesi uyarınca takibin durdurulması gerektiğine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2020/1217 Esas ve 2020/6279 Karar

Kira alacağı sözleşmeden kaynaklanan bir alacak ilişkisi olup kiracı, kiraya verene karşı edimini yerine getirmekle yükümlüdür. Bu nedenle kural olarak kira alacağını talep hakkı kiraya verene aittir. Ancak kiraya veren dışında, malikte mülkiyet hakkına dayalı olarak her zaman kira alacağının tahsilini isteyebilir.

Türk Borçlar Kanun'unun 315.maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedenine dayalı tahliye davasının kural olarak kiraya veren tarafından açılması gerekir. Ancak önceden kira bedellerinin kendisine ödenmesini ihtar etmesi koşuluyla kiraya veren olmayan malik de temerrüt nedenine dayanarak tahliye talebinde bulunabilir. Kiralanan paylı mülkiyete konu ise pay ve paydaş çoğunluğunun sağlanması, elbirliği halinde mülkiyete konu teşkil ediyorsa tüm ortakların davaya katılmaları gerekir. Kiraya verenler birden fazla ise aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ihtarnameyi birlikte göndermeleri veya icra takibini birlikte yapmaları ve yine davayı da birlikte açmaları zorunludur. Dava hakkına ilişkin bu husus Hukuk Muhakemeleri Kanun'unun 114/d maddesi gereğince dava şartlarından olup aynı Kanun'un 115. maddesi gereğince mahkemece dava şartlarının olup olmadığı, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır.

Dosyadaki mevcut bilgi ve belgelerden davaya konu kiralanan taşınmazın tapu kayıtlarının bulunmadığı, malik olanların belirlenemediği, yine, davacıların sıfatı ile takip başlatan alacaklının kiralanan taşınmaz ile bağının tespitine dair bir belge olmadığı anlaşılmaktadır.

Davacının başlatmış olduğu haciz ve tahliye istemli icra takibinde davalı-borçlu sair itirazları ile birlikte takibi başlatanın sıfatına da itiraz etmiştir. Tarafların taraf ve dava ehliyetine ilişkin durum resen yargılamanın her aşamasında değerlendirilmesi gereken bir husus olup, takip başlatan alacaklı ile davalı borçlu şirket arasında kira akdinin olduğuna ilişkin İİK’nın 68. maddesi anlamında bir kira sözleşmesi de ibraz edilmemiştir. Mahkemece öncelikle bu noktada, takip başlatan alacaklının takip ehliyetinin tespiti dolayısıyla da, davalının husumete ilişkin itirazlarının resen değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.

Bu doğrultuda kira sözleşmesinde, birden fazla kiraya verenin olduğu ve aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu, kiraya verenlerin ölümü halinde de, mirasçıların birlikte talep etmesi ile tahliye kararı verilebileceğinin gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Yine uyuşmazlık konusu kira alacağı ile ilgili olarak da; kiraya verenlerin veya tapu maliklerinin ancak payları oranında alacak talebinde bulunabilecekleri gözetilerek mahkemece bu hususlar üzerinde durulup resen yapılacak araştırma ile oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/4203 Esas ve 2017/16289 Karar

(…) İcra müdürlüğü takip talebiyle bağlı olup, talebin dışına çıkılarak tahliye istemi bulunmadığı halde ihtarlı ödeme emri düzenlenmesi tahliye açısından hukuki sonuç doğurmaz. Hukuki sonuç doğurmayan ödeme emrine dayanarak tahliye kararı verilemez. Davacı alacaklının icra mahkemesinden tahliye isteminde bulunabilmesi için takip talepnamesinde tahliye talebinin bulunması zorunludur. Mahkemece, bu husus kendiliğinden gözetilerek tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekir. (…)

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2015/1019 Esas ve 2015/1686 Karar

Kira sözleşmesi 01.07.2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli olup davalı; 01.07.2013 tarihinde düzenlenen taahhütname ile kiralananı 15.06.2014 tarihinde tahliye etmeyi taahhüt etmiştir. Kural olarak kira ilişkisi kurulduktan sonra alınan taahhütnamenin kiracının serbest iradesi ürünü olduğu kabul edilmelidir. Somut olayda tahliye taahhütnamesi 01.07.2013 tarihinde düzenlenmiş olup düzenleme tarihi itibariyle kiracılık ilişkisi mevcuttur.

Davacı, da söz konusu 01.07.2013 tanzim ve 15.06.2014 tahliye tarihli, adi yazılı nitelikte olan tahliye taahhüdüne dayanarak icra takibi yapmıştır. Ancak davalı vekili süresi içinde icra müdürlüğüne yaptığı itirazında; “müvekkilim bu tarihli bir tahliye taahhüdü imzalamamıştır” diyerek itirazda bulunmuştur. Alacaklı, noterlikçe resen tanzim edilmiş veya tarih ve imzası tasdik edilmiş yahut ikrar olunmuş bir belgeye dayanmadıkça, tahliye taahhüdündeki imza ve tahliye tarihine itiraz edilmesi halinde icra mahkemesinden kiralananın tahliyesi istenemez. Bu durumda mahkemece uyuşmazlık yargılamayı gerektirdiğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken hukuksal dayanağı olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Karar bu nedenle bozulmalıdır.