6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 329. maddesine göre anonim şirket;

‘’ (1) Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir.

 (2) Pay sahipleri, sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumludur.’’

Anonim şirket kanunda bir sermaye şirketi olarak nitelendirilmiştir dolayısıyla Türk Ticaret Kanunu gereği anonim şirket ortaklarının şirket borçlarından tüm mal varlıkları ile değil sadece taahhüt ettikleri sermaye payı ile sınırlı olarak sorumlu olmalarıdır.  

TTK’nın 573. maddesinde tanımlanan Limited Şirketler ise;

‘’(1) Limited şirket, bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulur; esas sermayesi belirli olup, bu sermaye esas sermaye paylarının toplamından oluşur.

(2) Ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler.

(3) Limited şirket, kanunen yasak olmayan her türlü ekonomik amaç ve konu için kurulabilir.’’

Madde hükmünde de belirtildiği üzere Limited Şirketler, kanunen yasak olmayan (örneğin sigortacılık, bankacılık ve finansal kiralama alanlarında faaliyet gösteremezler) her türlü ekonomik amaç ve konu için kurulabilmektedir.

Anonim ve limited şirketler, belli bir ünvana sahip, esas sermayesi belli ve paylara bölünmüş olan ve borçlarından dolayı sorumlulukları sadece şirkete koymayı taahhüt ettikleri sermaye tutarında şirketin borçlarından tüm mal varlıkları ile sorumludur. Aralarındaki başlıca fark, anonim şirket ortaklık paylarını temsil eden hisse senetlerinin kıymetli evrak niteliği taşımasına karşılık, limited şirket ortaklık paylarını temsil eden senetlerin bu niteliği taşımamasıdır. 

Kanunî temsilci, anonim şirketlerde yönetim kurulu ve limited şirketlerde ise şirket müdürü veya birden fazla müdür varsa müdürler kuruludur. Limited şirket müdürlerinin sorumluluğu ile anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumlulukları aynı hükümlere tabidir.

Kanunun veya ana sözleşmenin kendilerine yükledikleri görevleri yerine getirmeyen anonim şirket yönetim kurulu üyeleri ile limited şirket müdürleri bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklarına karşı müteselsilen sorumludurlar. Davacı, sorumlu yöneticilerin kusur derecesine bakmadan tazminatın tamamını birinden veya hepsinden talep edebilir.

Kişilerin sorumlulukları kusura dayanan sorumluluktur ve bu kişiler kusurlu olmadıklarını ispat etmedikçe kusurlu sayılırlar. Hisse senetleri bedellerine mahsuben pay sahipleri tarafından vuku bulan ödemelerin doğru olmaması, dağıtılan ve ödenen kar paylarının hakiki olmaması, kanunen tutulması gereken defterlerin intizamsız veya hiç olmaması, umumi heyetten çıkan kararların sebepsiz olarak yerine getirilmemesi yönetim kurulu üyelerinin sorumluluk sebepleri olarak Türk Ticaret Kanunu’nda yer almıştır.

Anonim şirket ortaklarının kamu borçlarına karşı sorumluluğu, özel hukuk borçlarına sorumluluğu ile aynı şekilde düzenlenmiş olup sermaye tutarı ile sınırlıdır. Anonim şirketlerinin temsilcileri öncelikle şirket esas sözleşmesinde yönetim kurulunun üyelerinden birinin veya birden fazlasının şirketi temsile yetkili kılınıp kılınmadığına bakılarak belirlenir.

Limited şirket ortakları şirketin varlığı karşılanamayan kamu borçlarından “vergi borcu, SSK borcu …” sermaye paylarında oranında doğrudan doğruya sorumludurlar. Âmme alacakları ve özellikle vergi hukuku açısından durum farklıdır. Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi hükmüne göre, anonim ve limited şirketlerin birer kurum olarak mükellef ve sorumlu sıfatıyla yapmak zorunda oldukları ödevler, onların kanuni temsilcileri tarafından yerine getirilir. Bunların görevlerini yerine getirmemeleri sebebiyle bu şirketlerin varlıklarından alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar, rücu hakları baki kalmak şartı ile, görevlerini yerine getirmeyen kanuni temsilcilerin varlıklarından alınır. Vergi Usul Kanunu dışında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesinde de, tüzel kişilerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının kanuni temsilcilerin varlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edileceği yolunda bir hüküm bulunmaktadır. Kanuni temsilciler kamu borçlarının ödenmemesinden dolayı kusurlu olmadıklarını veya bunun ihtimallerinden kaynaklanmadığını kanıtlamak suretiyle sorumluluktan kaçabilirler ama kesinlikle kanıt mecburiyeti kanuni temsilcinindir.

Özellikle Limited Şirketlerde ortaklar genellikle şirket müdürü olarak atanmaktadırlar ve doğal olarak kanuni temsilci sıfatını kazanmaktadırlar. Akabinde çeşitli nedenlerle ortaklıktaki paylarını devrettiklerinde mutlak suretle karar alınmış ve tescil ettirilmiş olmalıdır. Aksi takdirde yasalar önünde kanuni temsilcilik sıfatı devam etmiş olacaktır. Aynı durum Anonim Şirketlerin yönetim kurulu üyeleri içinde geçerlidir yani bu konuda karar alınması (örneğin üye istifa etmiş ise mümkünse istifasını noter kanalı ile sunması) ve tescil ettirilmesi gerekmektedir.

Av. Melis ADEMOĞLU