Hayatta yaptığımız her şey, her hareket bir seçimdir. Doğru seçimler, hayatımızı olumlu olarak etkiler, hatalı seçimler yaşam kalitemizi bozar. Bu bakımdan seçimlerimizde; soğukkanlı davranmalı, iyiyi, güzeli, doğru olanı seçmeye özen göstermeliyiz.
Kişisel yaşantımızda bu denli önemli sonuçlar doğuran davranış biçimlerimiz, tercihlerimiz yani seçimlerimiz, toplumsal yaşantımız daha önemli sonuçları doğuracaktır. Siyasi tercihlerimiz yani siyasi nitelikli seçimlerimiz; ülkemizin ve insanımızın yaşamına iyi veya kötü yön verecektir.
Seçimlerin yapılması kadar ve hatta ondan daha önde gelen önemli bir gerçek; seçimlerin nasıl yapılacağı ve sonuçlarının nasıl belirleneceği noktasında toplanmaktadır.
Bu gerçekten hareket eden Anayasa’mız seçimlerin; serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılmasını öngörmüştür.
Önümüzdeki günlerde yapılacak seçimlerde, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk olan uygulamalar gündeme gelmiştir.
İlk uygulamayı teşkil eden olaylardan biri; Cumhurbaşkanı’nın doğrudan halk oylaması ile seçilecek olması ve bir nevi “Başkanlık rejimine”, tek adam yönetimine kapı açacak olmasıdır.
Bir diğer ilk uygulama “Başbakanlık” makamının ve sisteminin kalkacak olmasıdır. Bundan böyle Türkiye Cumhuriyetinde Başbakan olmayacak; yürütme kuvveti de tek adam durumundaki Cumhurbaşkanında yani Başkan’da toplanacaktır.
İlk niteliğindeki bir diğer uygulama “Bakanlar Kurulu’nun” halkın oyu ile seçilen Milletvekillerinden değil, Milletvekilleri dışında, Başkan’ın seçeceği, hatta daha doğru bir deyimler atayacağı kişilerden oluşacak olmasıdır.
Genel seçimlerde karşımıza çıkan bir diğer ilk uygulama ise “Siyasi parti ortaklığı”dır. Bir ticari işletme veya şirket ortaklığı gibi, bir takım siyasi partiler birleşerek, tek bir çatı altında ortak olarak seçimlere gireceklerdir.
Peki, bu ortaklıkta “kar” nasıl dağıtılacaktır.
Bu da yeni ve alışılmamış bir sistem olarak, garip hesap şekilleri vardır: “İttifak içerisindeki siyasi partilerin her birinin geçerli oyu, ittifakı oluşturan siyasi partilerin o seçim çevresinde tek başına aldıkları oy sayısına, ittifakın ortak oylarından gelen payın ilave edilmesiyle elde edilecektir.”
Buyrun hesap namazına.
Bu saçma uygulamanın zararları ve çıkaracağı kargaşalar, sandıkların açılmasından hemen sonra yaşanacaktır.
Ve gene ayrıca ve bir ilk olarak milletvekili çıkarmak için öngörülen % 10 gibi bir “baraj hesabı” yapılmayacak, alınan oylar bir garajda toplanarak “garaj hesabı” ile vekil çıkarılacaktır.
Partilere oy verme yönteminde ise gene çok garip bir ilk yaşanacaktır. Ortaklık içinde toplanan partiler bir “kare” içine alınacak. Bu kare içinde her partinin adı altında bir “yuvarlak” olacaktır. Oy verme yerinden çıkanlar birbirine soracaklar; “Mühürü, kareye mi bastın, yuvarlağa mı”. Zira mühürü, tam isabet ile ve usta bir avcı gibi, yuvarlak içine bastırabilirsen başka hesap, kare içine bastırırsan ayrı bir hesap yöntemi uygulanacaktır.
Her şeye rağmen seçimimizde; soğukkanlı davranalım, iyi, güzel ve doğru olanı seçelim ki, iyi ve güzel günlere kavuşalım.
Av.A.Erdem AKYÜZ