Takip talebini alan icra müdürü icra ve iflas kanununda öngörülen şartları içerdiğine karar verir ise borçlu hakkında bir ödeme emri düzenler ve bunu uygun olan en iyi vasıtayla borçluya tebliğ eder. Gönderilen ödeme emrinde takip talebinde yazılması gereken tüm kayıtlar ile borcun ve masrafların yedi gün içerisinde icra dairesine ait hesaba ödenmesi, borç, teminat verilmesi mükellefiyeti ise teminatın bu süre içinde gösterilmesi ihtarını, takibin dayandığı senet altındaki imza kendisine ait değil ise yine bu yedi gün içerisinde imzaya açıkça itiraz ettiğini bildirmesi aksi halde senet altındaki imzanın kendine ait olduğunun kabul edileceği, senet altındaki imzayı ret etmesi halinde icra mahkemesinde görülecek davada hazır bulunması gerektiği, borcun tamamına yahut bir kısmına itiraz edebileceği hususu ile aynı süre içerisinde herhangi bir itirazı olmaması halinde dosyaya mal beyanında bulunması gerektiği, borç ödenmez veya borca itiraz olunmaz ise cebri icraya devam edileceği beyanını içerir.
O halde ödeme emrinde yukarıda kısaca sayılan hususların bildirilmesi için borçluya bir emir göndermeksizin icra takip işlemlerinde takibe konu alacağın alınması yahut teminatın temin edilebilmesi için borçluya icra ve iflas kanunu 60. Maddesinde belirtilen şartlarda bir ödeme emrinin hazırlanarak tebliğ edilmesi şarttır.
Ödeme emri borçluya takip talebinden itibaren en geç üç gün içinde tebliğe gönderilir. Takip herhangi bir belgeye dayanıyor ise belgenin tasdikli bir örneği ödeme emri ekinde gönderilir. Bir takipte birden çok borçlu olması halinde bunlardan her birine ayrı ayrı ödeme emri gönderilmesi gereklidir. Ancak aynı takip dosyasından birden çok borçlunun bir vekil-mümessili olması halinde bu vekile-mümessile tek bir ödeme emri gönderilmesi yeterlidir.
İcra ve İflas Kanunu 37. Maddesi; "İcra emrinde yazılı müddet geçtiği halde borcunu ödemeyenlerin malları haciz olunur yahut borçlu iflasa tabi eşhastan olupta alacaklı isterse yetkili ticaret mahkemesince iflasına karar verilir" hükmünü amirdir. İcra ve İflas Kanunu 78. maddesi gereğince, takibin şekline göre, borçluya ödeme emri tebliğ edilip, ödeme emrindeki müddet geçtikten sonra alacaklı haciz talep edebilir.
Anılan yasa maddeleri mucibince ödeme/icra emrinin tebliğinden sonra yasal süresi içinde borcunu ödemeyenler hakkındaki takibin kesinleşmesinden sonraki evrede borçlunun mal ve haklarına haciz konulabileceği açıkça düzenleme altına alınmıştır.
Yasal süresi içerisinde ödeme emrini alan borçlu tarafından takibin yetkisine açıkça itiraz edilmiş olması halinde ilamsız icra takibi olduğu yerde kalacağı gibi yine borçlu hakkında başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte ödeme emrini alan borçlunun yasal süresi içerisinde icra hukuk mahkemesine yetki yönünden bir itirazda bulunulması ve itirazın kabulü halinde takibe başlanılan yer icra dairesinin bundan böyle yetkisiz icra dairesi olduğunun da kabulü gereklidir.
İcra müdürlüğünce usulsüz tebligata dayalı olarak borçlu hakkında başlatılan bir icra takibi kapsamında haciz kararı verilmesi halinde ve borçlunun haczi öğrenmesi ile birlikte yasal süresi içeresinde icra hukuk mahkemesinde tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin olarak dava açılması halinde yine kambiyo senedine dayalı bir takipte takibin yetkisine itiraz edilmesi ve icra hukuk mahkemesince yetkisizlik kararı verilinceye dek borçlu hakkında alınan haciz kararlarının, icra hukuk mahkemesi tarafından verilen kararlardan sonra dahi kaldırılıp kaldırılamayacağı hususu hakkında pratik uygulamada, icra ve iflas hukukunun ruhuna uygun düşmeyecek kararlar verildiği görülmektedir. Kural olarak icra mahkemesi kararlarının uygulanması için kesinleşmesi gerekmez. İcra Mahkemesi kararları verildikleri tarih itibariyle hüküm ve sonuç doğurur.
Borçlu hakkında herhangi bir şekilde haciz kararı verilmesinden sonra icra hukuk mahkemesinden verilecek bir karar ile takibin yetkisizliğine, borçluya gönderilen ödeme emri tebligatının iptaline yahut gecikmiş itiraz taleplerinin kabulüne karar verilmiş olması halinde hacze konu icra dosyasında artık bir kesinleşmeden bahsedilemeyeceğinden yaşayan bir haczin varlığından da söz edilemez. Bu nedenle icra (usul) hukuku açısında dosyanın kalbi diyebileceğimiz nitelikteki tebligatının var olmaması yahut gerçeği göstermemesi halinde nasıl ki kalbi atmayan bir insan yaşamayacak ise tebligatın kesinleştirmediği bir takipteki haciz de yaşayamaz.
GÜNCEL YARGI KARARLARI
Yargıtay 12 Hukuk Dairesi 2020/5833 Esas ve 2021/2421 Karar
Her ne kadar İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında Dairemizin bir içtihadına atıfta bulunulmuş ise de, Dairemizin yerleşik ve istikrarlı uygulamalarına göre icra mahkemesi kararlarının uygulanması yönünden kararın kesinleşmesinin gerekmediği, usulsüz tebligat şikayetinin de bu kapsamda olduğu, mahkeme kararında belirtilen farklı yöndeki kararın ya somut olayın özelliğinden ya da temyiz edenin sıfatından kaynaklanmış olabileceği görülmekle, henüz haciz isteme hakkı doğmadan borçlunun malvarlığına yönelik olarak gerçekleştirilen hacizlerin yasal dayanağı kalmadığından, takibin kesinleşmesinden önce uygulanan hacizlerin kaldırılmasına ilişkin icra memurluğu kararı yerindedir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2019/8563 Esas ve 2020/5245 Karar
Somut olayda; mahkemece, borçlunun aynı mahkemenin 2018/301 E.-2018/432 K. sayılı dosyasında ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne yönelik olarak şikayette bulunduğu, bu dosyada şikayetin kabulü ile tebliğ tarihinin 18/05/2018 tarihi olarak düzeltilmesine karar verildiğine göre, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olması nedeniyle takip kesinleşmeyeceğinden, bu tarihten önceki hacizlerin hükümsüz kaldığının kabulü gerekir. Ödeme ve icra emrinde belirtilen ödeme süresi geçmedikçe, alacaklı tarafça haciz istenemeyeceği gibi, bu koşullar oluşmadan önce konulan hacizler de geçersizdir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2013/2277 Esas ve 2013/11622 Karar
Bu yasal düzenlemeler ışığında, icra mahkemesince verilen yetkisizlik kararının, yetkisiz icra dairesince borçluya tebliğ edilen ödeme emrinin iptali ve buna bağlı olarak da yetkisiz icra dairesince konulan hacizlerin hükümsüz kaldığı sonucunu doğurduğunun kabulü gerekir. Zira yetkili icra dairesince yeniden ödeme emri tebliği gerekip, alacaklı, tebliğ tarihinden itibaren on günlük ödeme süresinin geçmesinden sonra haciz isteyebilecektir. Bir başka ifade ile yetkili icra dairesince borçluya yeni ödeme emri tebliğ edilmedikçe ve ödeme emrinde belirtilen (10) günlük ödeme süresi geçmedikçe alacaklı tarafça haciz istenemeceği gibi, bu koşullar oluşmadan önce konulan hacizler de geçersizdir. Öte yandan icra mahkemesi kararlarının infaz edilebilmesi için kesinleşmelerini zorunlu kılan yasal bir düzenleme de bulunmamaktadır. Bu durumda yetki itirazının kabulüne karar verilmesi halinde yetkisiz icra dairesince konulan hacizler de hükümsüz kalacağından kaldırılması gerekir. O halde mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ
Borçlu hakkında başlatılan bir takipte gönderilen ödeme emrinin herhangi bir nedenle icra hukuk mahkemesi tarafından iptal edilmesi yahut ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi halinde, mahkemece verilecek karara kadar icra dosyasından borçlu hakkında bir haciz kararı verilmiş ise icra hukuk mahkemesinde ödeme emri tebligatının iptali kararı ile birlikte takibin kesinleşmiş olduğu düşünülemeyeceğinden aynı zamanda kesinleşmeyen icra takibinde haciz konulması mümkün olmadığı, icra hukuk mahkemesi kararından sonra ; haciz isteme hakkı doğmadan borçlunun malvarlığına yönelik olarak gerçekleştirilen hacizlerin yasal dayanağı kalmadığından, takibin kesinleşmesinden önce uygulanan hacizlerin kaldırılması gerektiği hususunun ilgililerine faydalı olması dileğiyle.