Mobbing kavramı ilk olarak 1960’lı yıllarda hayvan davranışlarını inceleyen Avusturalya’lı etholog Konrad Lorenz tarafından, büyük bir hayvanın tehdidine karşı, daha küçük hayvan gruplarının gösterdiği tepki ve hayvanların kendi aralarında veya sürü dışı bir yabancıya karşı uyguladıkları taciz davranışını tanımlamak için kullanılmıştır.[1]

Kondrad Lorenz, mobbing kavramını küçük hayvan türlerinin daha büyük ve güçlü bir hayvana yönelik birlikte saldırarak uzaklaştırmalarını ifade etmek için kullanmıştır. Yine Lorenz, aynı türden hayvanların kendi aralarındaki en güçsüz hayvanın beslenmesini engellemeleri ve daha da zayıflayan hayvanı öldürmeleri olayı için de mobbing kavramını kullanmıştır. Doğada yaşanan bu vahşi ve dramatik olayların biraz daha hafif hallerinin de olsa insan ilişkilerinde de, iş yaşamında da olduğunu düşünmek ürperticidir.

Mobbing kavramının en başta, daha çok çocukların birbirilerine yönelik zorbalıklarını ifade etmek üzere kullanıldığı fakat özellikle 1950’den sonra mobbing ile ilgili çalışmaların artmasıyla beraber mobbingin sadece çocuklar arasında olmadığının ortaya çıkarıldığına dair iddialar mevcut olsa da bu iddialara ilişkin belge/kayıtlar mevcut değildir.

Daha sonraki yıllarda İsveçli Dr. Peter-Paul Heinemann, çocuklarda, diğer çocuklara yönelik olarak sergilenen, zorbalık–kabadayılık olarak bilinen davranışları araştırmıştır. Heinemann’ın kitabı 1972’de İsveç’te, “Mobbing: Çocuklar Arasında Grup Şiddeti” adıyla yayınlanmıştır. [2] Heinemann, ders esnasında sınıf arkadaşlarının birbirlerine neler yapabileceğiyle ilgilenmiş ve küçük gruplardaki çocukların genelde tek bir çocuğa karşı yönlendirdikleri yıkıcı, zararlı davranışları tanımlamak için bu terimi kullanmış ve önlem alınmazsa arkadaşlarınca şiddet gören çocukların sonunun intihara kadar uzanabileceğini vurgulamıştır. [3] 

Çalışma hayatında meydana gelen yıldırma, bezdiri ya da yaygın ve hukuki kullanımıyla psikolojik taciz hayvanlar ve çocuklar arasındaki şiddet araştırmaları/çalışmalarından sonra literatüre girmeye başlamıştır. İşyerinde psikolojik tacizden ise ilk kez, Amerikalı psikiyatrist Carrol M. Brodsky 1976 yılında ‘‘Taciz Edilen İşçi’’ kitabında bahsedilmiştir. [4] 1982 yılında işyerinde psikolojik taciz konusundaki çalışmalarına başlayan Dr. Heinz Leymann, işyerinde psikolojik taciz konulu 1986 yılında ‘‘Mobbing-pyschological Violence at Work’’ adlı ilk kitabını yayımlamıştır. Psikolojik taciz kavramı, bir endüstri psikoloğu olan Leymann tarafından çalışma hayatındaki baskı ve yıldırma davranışlarını ifade etmek amacıyla kullanılmıştır. [5]

Leymann yetişkinler arasındaki zorbalık konusuna eğilmiş, çalışma hayatı ve işyerindeki mobbing konusunda derinlikli psikolojik değerlendirmeler yapmıştır. Leymann, mobbing ile ilgili istatistiki veriler toplamış ve iş dünyasındaki mobbingin boyutlarını gün yüzüne çıkarmıştır. Yetişkinler arasındaki mobbingin nedenlerini ve türlerini irdelemiş, mobbing uygulayanlar ve mobbing mağdurları ile ilgili çözümlemeler yapmıştır. Leymann, mobbingi “işyeri terörü” olarak adlandırmıştır.

1980’li yıllarda Heinz Leymann’ın mobbing kavramını; iş yaşamındaki baskı, şiddet ve yıldırma hareketlerini tanımlamak için kullandığı görülmektedir. Leymann’ın, İsveç ve Almanya’da yaptığı araştırmalar sonucunda taciz ve yıldırma olaylarının iş dünyasında da geniş boyutta yer aldığı ortaya çıkmıştır. Leymann 1984 yılında araştırma bulgularını yayınlamış ve bu çalışmasının ardından “mobbing” kavramı işyerindeki duygusal taciz ve saldırıları da kapsayacak biçimde kullanılmaya başlamıştır. [6]

İngiliz gazeteci Andrea Adams’ı anmadan geçmek doğru olmayacaktır. Adams, 1990 yılında İngiliz resmi kanalı BBC’deki programında devamlı bir şekilde mobbing, şiddet ve zorbalık olaylarını gündeme getirmiştir. Program gün geçtikçe daha çok dikkat çekmeye başlamıştır. Adams, TV programının dışında bir de Adams adında bir vakıf kurmuştur. Vakıf, işyerlerinde yaşanan mobbing ile ilgili birçok gerçeğin ortaya çıkarılmasında katkı sağlamıştır.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından araştırmaları desteklenen Duncan Chappell ve Vittorio Di Martino, 1998 yılında kayda değer bir rapor hazırlamışlardır. Bu rapor Violence at Work (İş Yerinde Şiddet) başlığıyla yayımlanmıştır. Bu raporda mobbing ve diğer şiddet türleri ile ilgili değerlendirmeler yapılmıştır.  

Devam eden yıllarda özellikle Avrupa ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkede mobbing konusu ile ilgili pratik ve teorik çalışmalar yapılmıştır. Mobbing, birçok bilim dalının konusu olmakla birlikte özellikle hukuk, psikoloji ve sosyoloji alanlarında yüzlerce akademik çalışma yapılmıştır. Hukukçular, psikologlar, gazeteciler ve sosyologlar kamuoyunun dikkatini çeken çalışmalar ortaya koymuşlardır. Yine sendika ve meslek örgütlerinin de yadsınamayacak çalışmaları olmuştur. Tüm bu çalışmalar ve tarihsel sürecin neticesinde bir kısım ülkelerde yasal düzenlemeler yapılmıştır, bazı ülkelerde ise mobbing konusu ile ilgili yargı içtihatları oluşmuştur. 

Av. Lokman ÇETİN

Kaynakça:

Bayat İrep/BAYKAL Beril, ‘‘Ulusal ve Uluslararası Düzenlemeler Çerçevesinde İşyerinde Psikolojik Taciz(Mobbing) Olgusu ve HukukiSonuçları’’, http://iibfdergisi.gazi.edu.tr/index.php/iibfdergisi/article/viewfile/910/635, (ET:03.03.2016).

Davenport, N, Schwartz, R. D. ve Elliott, G. P. (2008): Mobbing- İşyerinde Duygusal Taciz, (Çev: Osman Cem Önertoy), İstanbul: Sistem Yayıncılık.

Davenport,N. Scwartz,R. D.and Elliott,G. P. (2003).Mobbing işyerinde duygusal taciz, (O. C. Önertoy Çev.). İstanbul: Sistem Yayıncılık. (1999).

ÇOBANOĞLU, Şaban (2005). Mobbing ve Başa Çıkma Yöntemleri, Timaş Yayıncılık: İstanbul

Tınaz, Pınar (2006a): İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing), İstanbul: Beta

Basım Yayım.

Tınaz, Pınar/Bayram Fuat/ Ergin Hediye, Çalışma Psikolojisi ve Hukuki Boyutlarıyla İşyerinde Psikolojik Taciz, İstanbul 2008,

---------------

[1] (Davenport, Swartz, ve Elliot, 2008; s.3)

[2] (Davenport vd., 2003).

[3]  (Tınaz, 2006a; s.23)

[4]  (Bayat, Baykal, 2016; s.200)

[5] (Tınaz, 2008; s.12)

[6] (Çobanoğlu, 2005; s.27).