Türk Miras Hukukunda terekenin paylaşımı konusunda genel kural, eşin mirasçılık durumu hariç, zümre mirasçılarının pay açısından eşitliğidir. Bu açıdan, aksine kanuni bir düzenleme veya miras bırakanın aksine bir tasarrufu yoksa mirasçılar terekede eşit paylara sahip olurlar. Ancak miras bırakanın sağlar arası veya ölüme bağlı tasarruflarıyla bu eşitlik bozulabilir. Kanun koyucu da sağlar arası tasarruflar açısından kazandırmadan zarar gören mirasçılara bu eşitliğin sağlanmasına yönelik bir imkân tanımıştır. Bu imkân Türk Medeni Kanunu m.669 ve devamında mirasta denkleştirme başlığı adı altında düzenlenmiştir.

Miras Hukuku esas olarak kişinin ölümünden sonra malvarlığından aldığı hal ve bu malvarlığı üzerinde hak sahibi olanların durumu ile ilgilenir. Bu yüzden mirasta denkleştirme sağlar arası tasarruflara da müdahale edebilen istisnai hükümlerdendir.[1]

Mirasta denkleştirme, miras bırakanın sağlığında, yasal mirasçısına miras payına mahsuben yaptığı karşılıksız kazandırmaların, mevcutsa aynen, değilse değerinin miras ortaklığına geri verilmesi veya kazandırmayı alan mirasçının miras payına mahsup edilmesidir. Denkleştirme müessesesinin amacı, miras bırakandan sağlar arası karşılıksız bir kazandırma almış olan mirasçının, böyle bir kazandırma almamış olan mirasçılara nazaran daha elverişli bir durumda olmasını önlemek ve mirasın paylaşılmasında yasal mirasçılar arasında eşitliği ve hakkaniyeti sağlamaktır.[2]

Türk Medeni Kanunu md. 669’da denkleştirme şu şekilde ifade edilmiştir: “Yasal mirasçılar, miras bırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlar arası karşılıksız kazandırmaları, denkleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermekle birbirlerine karşı yükümlüdürler. Miras bırakanın çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek veya borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar, aksi miras bırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça, denkleştirmeye tâbidir”. Buna göre denkleştirme, mirasçıların miras paylarının dışında ve fazlası olarak miras bırakandan onun sağlığında karşılıksız bir kazanım elde etmelerini ve böylece paylar arası eşitliğin bozulmasını engellemeye yönelik bir düzenlemedir.

Denkleştirmenin Şartları

Mirasta denkleştirmenin TMK md. 669/1’de ‘Yasal mirasçılar, miras bırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlar arası karşılıksız kazandırmayı denkleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermekle birbirlerine karşı yükümlüdürler’ şeklinde belirtilmiş olup denkleştirme talep edebilmek için şu şartların gerçekleşmesi gerekmektedir:

1. Karşılıksız Bir Kazandırmanın Varlığı: Denkleştirmenin konusu olarak nitelendirilen[3] bu şarta göre, her şeyden önce miras bırakanın mirasçısına karşılıksız bir kazandırmada[4] bulunması gerekir.[5] Kazandırma bir kimsenin malvarlığına ekonomik değere sahip bir menfaatin sağlanması işlemidir.[6] Yapılan bu kazandırma karşılıksız (ivazsız) olmalıdır.[7]

Kazandırmadan kasıt sadece bağışlama olmayıp bağışlamanın yanı sıra karma bağışlar, ahlaki ödevin ifası nedeniyle verilenler denkleştirmenin konusunu oluşturabilir.[8] Karma bağışın da denkleştirmeye konu kazandırma olabilmesinden çıkan sonuç ise, kazandırmanın tamamen veya kısmen karşılıksız olabilmesidir.[9]

2. Sağlar Arası Bir Kazandırma Yapılmış Olması: Miras bırakanın mirasçısı lehine yaptığı kazandırma sağlar arası bir nitelik taşımalıdır.[10] Sağlar arası hukukî işlemle, işlemi yapanın sağlığında ve onun malvarlığında hüküm ifade etmek üzere yapılan işlem kastedilmektedir.[11] Dolayısıyla denkleştirme için de kazandırmanın ifası ölüme bağlanmamış olmalı, miras bırakanın sağlığında ifa yapılmış olmalıdır.[12] TBK md. 290/2’ye göre “Yerine getirilmesi bağışlayanın ölümüne bağlı bağışlamada, vasiyete ilişkin hükümler uygulanır”. O hâlde böylesi tasarruflar için denkleştirme uygulanmayacaktır. Zira ölüme bağlı tasarruflar için denkleştirme söz konusu değildir.[13]

3. Miras Bırakanın Malvarlığından Kazandırma Yapmış Olması: Miras bırakan kazandırmayı kendi malvarlığından yapmış olmalıdır.[14] Dolayısıyla miras bırakanın mirasçısına başkasının malvarlığından yaptığı kazandırma denkleştirme konusu olamaz.[15] Gerçekten de denkleştirme ile amaçlanan, miras bırakanın malvarlığını hiç kazandırma yapmamış haline döndürmek ve bunun üzerinden paylaşımı yapmaktır.

4. Miras Bırakanın Yasal Mirasçısına Kazandırma Yapmış Olması: TMK md. 669/1’in “Yasal mirasçılar…” şeklinde başlayan ve denkleştirme kuralını anlatan hükmü gereği denkleştirme konusu kazandırma yasal mirasçıya yapılmış olmalıdır. Dolayısıyla miras bırakana hangi kişi mirasçı olmuşsa kazandırma da o kimseye yapılmış olmalıdır.

Mirasçılık sıfatını mirası ret, mirasçılıktan çıkarma gibi herhangi bir sebeple kazanamamış olan kimse kazandırmayı almış olsa bile denkleştirme ile yükümlü değildir.[16] Böyle bir durumda mirasçılık sıfatını kaybetmiş mirasçının yerine geçen mirasçılar, paylarında meydana gelen artış oranında denkleştirme ile yükümlü olmaktadırlar (TMK md. 670). Atanmış mirasçılara kazandırma yapılmış olsa da onlar denkleştirme ile yükümlü değildir.[17]

5. Mirasçının Miras Payına Mahsuben Kazandırma Yapılmış Olması: Miras bırakan tarafından mirasçılara yapılan sağlar arası kazandırmalar TMK md. 669/1 gereği ancak mirasçının miras payına mahsuben yapıldıkları ölçüde denkleştirmeye tâbi olurlar.

Miras bırakanın kendi çocukları arasında eşit davranması gerektiği düşüncesiyle alt soya yapılan sağlar arası kazandırmaların miras bırakanın aksine açık bir irade beyanı yoksa kanun gereği iadeye tabi olacağına dair karine söz konusudur. Yani altsoy açısından karşılıksız kazandırmada miras payına mahsup edilmek üzere hareket edildiği yönünde bir karine vardır. Bu halde asıl olan denkleştirme olacağıdır. Miras bırakanın altsoyuna evlatlık ve alt soyu da dahil olduğundan o da bu kapsama dahildir. Miras bırakanın altsoyuna yapmış olduğu çeyiz vermek, kuruluş sermayesi vermek, bir malvarlığını devretmek, borçtan kurtarmak ve benzeri karşılık almaksızın yapmış olduğu kazandırmalar aksi miras bırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça denkleştirmeye tabidir. Bu kapsamda olmayan karşılıksız kazandırmaların denkleştirmeye tabi tutulabilmesi için kazandırmanın davalı yasal mirasçının miras payına mahsuben yapıldığının davacı denkleştirme alacaklısı tarafından ispatlanması gerekir.

Altsoy dışındaki yasal mirasçılara yapılan sağlar arası karşılıksız kazandırmaların denkleştirmeye tabi olması ve geri istenebilmesi için denkleştirmenin miras bırakan tarafından açıkça istenmiş olması gerekir. Yani altsoy dışındaki yasal mirasçılara yapılan kazandırmalarda miras payına mahsup edilmek üzere hareket edilmediği yönünde bir karine vardır. Miras bırakan aksini açıkça belirtmiş olabilir. Bu karinenin aksini denkleştirme alacaklısı davacı ispatlamak zorundadır. Miras bırakanın sağlığında eşine yaptığı kazandırma açıkça iadeye tabi olduğu belirtmedikçe iadeye tabi tutulamaz. Bunu ispatlamak zorunda olan davacıdır. Miras bırakanın bu iradesinin aksi, yani eşe yapılan kazandırmanın miras hissesine mahsuben yapıldığı davacı tarafından kanıtlanamamışsa denkleştirme davası reddedilmelidir. Eşin birinci zümre dışındaki mirasçılarla birlikte mirasçı olması durumunda ancak miras bırakanın iradesi ile denkleştirme borçlusu olması mümkün olabilir.

Denkleştirme Davası

Denkleştirme davasının doktrinde mirasçının denkleştirme konusunu ve çerçevesini belirlemeye yönelik açtığı davanın hukukî niteliği açısından bir tespit davası olduğu ve bu yüzden ölüm anından itibaren paylaşımın sonuna kadar bu davanın açılabileceği; buna mukabil şayet denkleştirme konusunun verilmesine yönelik bir talep varsa bunun eda davası niteliğinde olup bu davanın da paylaşım aşamasında açılabileceği ifade edilmektedir.[18] Bununla bağlantılı olarak doktrinde en son tereke paylaşımının tamamlanmasına kadar bu davanın açılabileceği belirtilmektedir.[19] Ancak Yargıtay davanın, özellikle bir süre belirlenmemiş olduğundan 10 yıllık zamanaşımı süresine tâbi olduğunu söylemektedir.[20]

Denkleştirme istemi aynî değil, kişisel bir haktır; kişiye alacak hakkı verir.[21] Denkleştirme davasında davacı ve davalı olabilecek kimseler, mirasçılık sıfatını haiz olmak kaydıyla, yukarıda denkleştirme borçlusu veya alacaklısı olarak açıklanan kişilerdir. Bu doğrultuda altsoy, altsoy dışındaki mirasçılar ve bu arada eş, soy bağı kurulmuş evlilik dışı altsoy, evlatlık denkleştirme davasında davacı ya da davalı olabilir.[22]

Bir yasal mirasçıya yapılan kazandırma onun miras payını aştığı takdirde mirasçı, miras bırakanın bunu kendisine bırakmak istediğini ispat ederse bu fazlalık denkleştirmeye tabi olmaz.

Denkleştirme davası ile aldığı karşılıksız kazandırmayı geri verme yükümlülüğü altına giren yasal mirasçı, dilerse aldığının tamamını aynen geri verir ve paylaşıma katılır ve terekeden payına düşeni alır, dilerse miras bırakanın sağlığında ondan aldığını aynen iade etmez ve eğer aldığı şey payından fazla ise miras payına mahsup eder ve fazlalığı diğer mirasçılara öder. Eğer miras bırakanın bu kurala aykırı tasarrufları varsa iade, miras bırakanın istediği şekilde yapılacaktır. TMK md. 672/2’ye göre miras bırakan denkleştirme yöntemi konusunda bir belirleme yapmış olabilir ki bu durumda mirasçılar buna hareket etmek durumundadır. İfade etmek gerekir ki miras bırakanın, kazandırma konusunun terekeye aynen iade edileceği konusundaki beyanı, ancak denkleştirme yükümlüsünün denkleştirme konusunu henüz elinden çıkarmamış olduğu durumlarda hüküm ifade eder.[23]

Mirasta denkleştirme davasında denkleştirme işlemi, sağlar arası kazandırmanın denkleştirme anındaki değerine göre yapılır. Denkleştirme davasının görüleceği yetkili mahkeme, miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir. Bu yetki kesin yetki kuralı olup mahkemece re’sen göz önüne alınır. Görevli mahkeme ise Asliye Hukuk Mahkemesidir.

------------------------------------------

[1] Bedia Güleş, TÜRK MİRAS HUKUKUNDA DENKLEŞTİRME, TBB Dergisi 2018 (134)

[2] Dr. Remzi Demir, 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNUMUZA GÖRE AÇILAN TENKİS DAVASI İLE MİRASÇILARIN AÇABİLECEĞİ DİĞER DAVALARIN KARŞILAŞTIRILMASI, YBHD, Yıl 5, Sayı 2020/1

[3] İmre Zahit/Erman Hasan, Miras Hukuku, Der Yayınları, 11. Baskı, İstanbul, 2015.s. 524; Eren Fikret, “Mirasta İade”, Adalet Dergisi, 1963, Sayı: 3 – 4 (340 – 358) (birinci bölüm), Sayı: 5 – 6 (720 – 741) (ikinci bölüm). “Mirasta İade” (birinci bölüm), s. 353; Şener, Miras Hukuku, s. 628; Şener, İlmi Açıklama ve Kazai İçtihatlarla Mirasta, Tenkis, İade, İstihkak, s. 112; İmre, s. 744; Turan Başara, s. 43; Tüfek, s. 255; İnan-Ertaş-Albaş, s. 565; Günay, Mirasta Denkleştirme (İade) Davası ile Miras Sebebiyle İstihkak Davası, s. 71.

[4] Eren, “Mirasta İade” (birinci bölüm), s. 354.

[5] İmre-Erman, s. 524; İmre, s. 744; Turanboy, Nuri K., Miras Bırakanın Denkleştirme ve Tenkise Bağlı Sağlar Arası Hukuki İşlemleri, Yetkin Yayınları, Ankara, 2010, s. 34, 35; Dural Mustafa-Öz Turgut, Türk Özel Hukuku, Cilt IV, Miras Hukuku, Filiz Kitabevi, 8. Bası, İstanbul, 2015, s. 331; Hatemi, s. 50; Öztan, Miras Hukuku, s. 511; Eren, “Mirasta İade” (birinci bölüm), s. 354; Antalya-Sağlam, s. 455; Kılıçoğlu, Miras Hukuku, s. 455; İnan-Ertaş-Albaş, s. 566; Turan Başara, s. 46; Günay, Mirasta Denkleştirme (İade) Davası ile Miras Sebebiyle İstihkak Davası, s. 71; Özuğur, s. 402; Tüfek, s. 255; Cem Baygın, Türk Miras Hukukunda Alacaklıların Korunması, Seçkin Yayınları, Ankara, 2005, s. 105.

[6] İmre-Erman, s. 524; İmre, s. 744; Eren, “Mirasta İade” (birinci bölüm), s. 354; Günay, Mirasta Denkleştirme (İade) Davası ile Miras Sebebiyle İstihkak Davası, s. 78; Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, s. 181; “Kazandırıcı muamele bir mamelekin eksilmesi sonucu, başka birinin malvarlığının çoğalmasıdır”, Şener, Miras Hukuku, s. 630; Şener, İlmi Açıklama ve Kazai İçtihatlarla Mirasta, Tenkis, İade, İstihkak, s. 114; Necip Kocayusufpaşaoğlu-Hüseyin Hatemi-Rona Serozan Abdülkadir Arpacı, Borçlar Hukukuna Giriş, Hukuki İşlem, Sözleşme, (Birinci Cilt), Filiz Kitabevi, 6. Baskı, İstanbul, 2014, s. 114, 115; Gözübüyük, s. 148.

[7] Kocayusufpaşaoğlu, Miras Hukuku, s. 464, 465; Turan Başara, s. 48; Turanboy, s. 34; Günay, Mirasta Denkleştirme (İade) Davası ile Miras Sebebiyle İstihkak Davası, s. 77; Öztan, Miras Hukuku, s. 511; Dural-Öz, s. 331; Antalya-Sağlam, s. 455; Eren, “Mirasta İade” (birinci bölüm), s. 354; Ali İhsan Özuğur, Tenkis, Mirasta Denkleştirme ve Muvazaa Davaları, Adalet Yayınevi, 5. Baskı, Ankara, 2015 s. 402; Ali Naim İnan-Şeref Ertaş/Hakan Albaş, Türk Medeni Hukuku Miras Hukuku, Bilge Yayınevi, 9. Baskı, Ankara, 2015,s. 566; K. Gültekin Tüfek, Miras Hukukunda Tenkis ve İade Davaları, Olgaç Matbaası, Ankara, 1977, s. 255.

[8]Kocayusufpaşaoğlu Necip, Miras Hukuku, Filiz Kitabevi, 3. Bası, İstanbul, 1987, s. 466; Turanboy, s. 34, 35; Dural/Öz, s. 332; Gökhan Antalya-İpek Sağlam, Miras Hukuku, Legal Yayıncılık, 3. baskı, İstanbul, 2015, s. 455, 456; Cem Baygın, Türk Miras Hukukunda Alacaklıların Korunması, Seçkin Yayınları, Ankara, 2005 s. 105.

[9] İmre, s. 745; İmre-Erman, s. 524; Turanboy, s. 34; Eren, “Mirasta İade” (birinci bölüm), s. 354; Dural-Öz, s. 332; Özuğur, s. 402; İnan-Ertaş-Albaş, s. 566.

[10] Kocayusufpaşaoğlu, Miras Hukuku, s. 467; İmre, s. 744, 747; İmre-Erman, s. 525; Turanboy, s. 34; Turan Başara, s. 55; Günay, Mirasta Denkleştirme (İade) Davası ile Miras Sebebiyle İstihkak Davası, s. 80; Hatemi, s. 50; Eren, “Mirasta İade” (birinci bölüm), s. 357; Antalya-Sağlam, s. 456; Kılıçoğlu, Miras Hukuku, s. 455; Özuğur, s. 403; Öztan, Miras Hukuku, s. 511; Tüfek, s. 256; İnan-Ertaş-Albaş, s. 566; Berki A. H., s. 296; Köprülü, s. 410; Şener, Miras Hukuku, s. 631

[11] Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, s. 170; Erman, s. 77; Kocayusufpaşaoğlu Hatemi-Serozan-Arpacı, s. 114 vd.; Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, s. 51.

[12] İmre, s. 747; İmre-Erman, s. 525; Günay, Mirasta Denkleştirme (İade) Davası ile Miras Sebebiyle İstihkak Davası, s. 80; Özuğur, s. 403; Tüfek, s. 261.

[13] Kocayusufpaşaoğlu, Miras Hukuku, s. 467; İmre, s. 747; İmre-Erman, s. 526; Turanboy, s. 34; Günay, Mirasta Denkleştirme (İade) Davası ile Miras Sebebiyle İstihkak Davası, s. 80; Dural-Öz, s. 332; Antalya-Sağlam, s. 456; Özuğur, s. 403; Tüfek, s. 261; Berki, A. H., s. 296; İnan-Ertaş-Albaş, s. 566. Yargıtay İBK, T. 12.10.1988, E. 2 – 326, K. 785, Özkan, s. 478

[14] Kocayusufpaşaoğlu, Miras Hukuku, s. 467; İmre, s. 747; İmre-Erman, s. 525; Antalya-Sağlam, s. 456; Tüfek, s. 261; İnan-Ertaş-Albaş, s. 566; Baygın, s. 105.

[15] Turan Başara, s. 57.

[16] Kocayusufpaşaoğlu, Miras Hukuku, s. 441, 447; İmre-Erman, s. 523; İmre, s. 740; Turan Başara, s. 185 vd.; Antalya-Sağlam, s. 452; Dural-Öz, s. 325, 326; Özuğur, s. 402; Gönensay-Birsen, s. 344, 345, 348; Günay, Mirasta Denkleştirme (İade) Davası ile Miras Sebebiyle İstihkak Davası, s. 89; Turanboy, s. 37; Berki A. H., s. 295, 297;

[17] İmre, s. 738; İmre-Erman, s. 522, 523; Turanboy, s. 35; Günay, Mirasta Denkleştirme (İade) Davası ile Miras Sebebiyle İstihkak Davası, s. 90; Eren, “Mirasta İade” (birinci bölüm), s. 349; Gönensay-Birsen, s. 344, 347; Antalya-Sağlam, s. 452; Berki A. H., s. 295.

[18] Antalya-Sağlam, s. 459; Dural-Öz, s. 343; Kocayusufpaşaoğlu, Miras Hukuku, s. 483 vd.; Turan Başara, s. 217 vd. Kocayusufpaşaoğlu, “Mirasta İade(=Denkleştirme) ile İlgili Meseleler”, s. 136 vd.

[19] Kocayusufpaşaoğlu, Miras Hukuku, s. 440; Kılıçoğlu, Miras Hukuku, 458; Turan Başara, s. 219; Eren, “Mirasta İade” (ikinci bölüm), s. 736; Ayiter, s. 231;

[20] Yargıtay 2. HD. T. 16.01.2014, E. 2013/25017, K. 2014/573 ve Yargıtay 14. HD, T. 26.4.2017, E. 2016/9560, K. 2017/3458 sayılı kararları

[21] Günay, Mirasta Denkleştirme (İade) Davası ile Miras Sebebiyle İstihkak Davası, s. 112; Turanboy, s. 31; Serozan-Engin, s. 149; Ayiter, s. 231; Eren, “Mirasta İade” (birinci bölüm), s. 343; Şener, Miras Hukuku, s. 626; Şener, İlmi Açıklama ve Kazai İçtihatlarla Mirasta, Tenkis, İade, İstihkak, s. 110; Özuğur, s. 411; İmre-Erman, s. 513; İmre, s.725.

[22] Gönensay-Birsen, s. 344 vd.; Kocayusufpaşaoğlu, Miras Hukuku, s. 443 vd.; Antalya-Sağlam, s. 454, 455; Dural-Öz, s. 321 vd.; Özuğur, s. 415; Şener, İlmi Açıklama ve Kazai İçtihatlarla Mirasta, Tenkis, İade, İstihkak, s. 115 vd.; Şener, Miras Hukuku, s. 631 vd.; Günay, Mirasta Denkleştirme (İade) Davası ile Miras Sebebiyle İstihkak Davası, s. 97 vd.; Turanboy, s. 36 vd.; Eren, “Mirasta İade” (birinci bölüm), s. 343 vd.; Berki A.H., s. 295 vd.; İnan-Ertaş-Albaş, s. 564 vd

[23] Dural-Öz, s. 344.