Memurların, görevleri kapsamında işledikleri suçlar nedeniyle yargılanma usulleri, 4483 sayılı yasayla düzenlenmiştir.
Yasanın 2. maddesine göre, özel soruşturma ve kovuşturma usullerine tabi olanlar hariç, memurların; ağır cezayı gerektiren suçüstü hali dışındaki görev suçlarına dair yargılamalarda, 4483 sayılı yasa uygulanır.
Buna göre, bir memurun görevi kapsamında işlediği bir suç, kural olarak soruşturma iznine tabidir. Bu izin, yargılama şartı olup izin bulunmaksızın yargılamanın yürütülmesi hukuka aykırı olacaktır. Ancak, ağır cezayı gerektiren bir suçüstü hali bulunması durumunda soruşturma izni alınmasına gerek kalmayacaktır.
Ayrıca, ilgili yasalarla özel hükümler konulmuşsa, bu hükümler geçerli olacaktır. Örneğin, 5271 sayılı CMK’nın 161/5. maddesi uyarınca; adliye ile ilgili görev veya işlerde kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kamu görevlileri ile Cumhuriyet savcılarının sözlü veya yazılı istem ve emirlerini yapmakta kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kolluk âmir ve memurları hakkında Cumhuriyet savcılarınca doğrudan doğruya soruşturma yapılır. Dolayısıyla, soruşturma izni alınmaz.
Yine, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Yasasının 17. maddesi uyarınca; irtikap, rüşvet, basit ve nitelikli zimmet, görev sırasında veya görevinden dolayı kaçakçılık, resmi ihale ve alım ve satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarının açıklanması veya açıklanmasına sebebiyet verme suçlarından veya bu suçlara iştirak etmekten sanık olanlar hakkında 4483 sayılı yasa hükümleri uygulanmaz. Bu kuraldan müsteşarlar, valiler ve kaymakamlar istisnadır. Yani bunlar hakkında 4483 sayılı yasa uyarınca izin alınması gerekir.
Soruşturma izni vermeye yetkili merci; ilçede görevli memurlar için kaymakam, ilde ya da merkez ilçede görevli memurlar ve kaymakam için vali, büyükşehir belediye başkanları, il ve ilçe belediye başkanları; büyükşehir, il ve ilçe belediye meclisi üyeleri ile il genel meclisi üyeleri hakkında İçişleri Bakanı, ilçelerdeki belde belediye başkanları ve belde belediye meclisi üyeleri hakkında kaymakam, merkez ilçelerdeki belde belediye başkanları ve belde belediye meclisi üyeleri hakkında bulundukları ilin valisidir. Yetkili mercilerin saptanmasında, memur veya kamu görevlisinin suç tarihindeki görevi esas alınır.
Eğer kaybolacak bir delil varsa, Cumhuriyet savcısı öncelikle bu delilleri toplar ve gereken önlemleri alır. Daha sonra ise soruşturma izni alınması için gerekli işlemler yapılır.
Soruşturma izninin verilip verilmeyeceği noktasında ilgili merci tarafından ön inceleme araştırması yapılır ve rapor düzenlenir. Bu rapor üzerine soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine karar verilir.
Soruşturma izni, şikâyet, ihbar veya iddia konusu olaylar ile bunlara bağlı olarak ileride soruşturma sırasında ortaya çıkabilecek konuları kapsar. Soruşturma sırasında izin verilen olay ve konudan tamamen ayrı veya farklı bir suç olarak nitelendirilebilecek bir eylem ortaya çıktığında, yeniden izin alınması zorunludur. Fakat, suçun hukuki niteliğinin değişmesi, yeniden izin alınmasını gerektirmez.
4483 sayılı yasanın 9. maddesi uyarınca; soruşturma izni kararına karşı itiraz edilebilir. Bu nedenle soruşturma izni kararı, Cumhuriyet başsavcılığına, hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisine ve varsa şikayetçiye bildirilir.
İlgililer, karara karşı tebliğden itibaren 10 gün içerisinde itiraz etme haklarına sahiptir. Yukarıda soruşturma izni vermeye yetkili merciler kısmında bahsettiğimiz büyükşehir belediye başkanları, il ve ilçe belediye başkanları; büyükşehir, il ve ilçe belediye meclisi üyeleri ile il genel meclisi üyeleri hakkında İçişleri Bakanı’nın kararına karşı Danıştay 2. Dairesi’ne; diğer sayılanlar yönünden ise kararı veren merciin bağlı bulunduğu bölge idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz sonucu verilen kararlar kesindir.
Soruşturma izin kararının kesinleşmesi akabinde evraklar Cumhuriyet savcılığına gönderilir. Soruşturma izni verilmemişse takipsizlik kararı verilecek; izin verilmişse genel hükümlere göre soruşturma yürütülecektir.
Bu bağlamda, soruşturma izninin verilip verilmediği yönünde kararın kesinleşmesi zorunludur. Henüz kesinleşmeyen bir soruşturma izni kararıyla soruşturma yürütülemez. Başkaca bir deyişle, soruşturma izni kararı alınmamasıyla bu kararın kesinleşmemesi aynı şeydir.
Yargıtay da yasanın açık hükmü karşısında bu görüşü benimsemektedir. Yargıtay; 4483 sayılı yasanın 9. maddesine atıf yaparak, soruşturma iznine dair kararın ilgililere tebliğ edilip kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini söylemekte ve kesinleşmeye dair tebligat evrakları veya itiraz edilmişse ilgili mahkeme evraklarının dosyada bulunmamasını bozma nedeni olarak kabul etmektedir. Bu durumda, kovuşturma aşamasına geçilmişse mahkemece durma kararı verilecek, eksiklikler giderilip sonucuna göre karar tesis edilecektir[1].
-----------
[1] Bkz. Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2019/345 Esas ve 2020/6082 Karar, Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 2020/6984 Esas ve 2023/10800 Karar ve Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2019/2094 Esas ve 2019/6556 Karar sayılı kararları.