1892 yılında o dönemde İzmir’e bağlı bir kaza olan Kuşadası’nda doğan Mahmut Esat Bozkurt, lisenin ortasına kadar eğitimini İzmir’de sürdürdü. Akabinde lise eğitimini tamamlamak üzere İstanbul’a gitti ve 1911 yılında İstanbul Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Mezuniyetinden sonra İttihat ve Terakki hareketinin mensubu olan dayısı Mehmet Ubeydullah Hatipoğlu’nun teşvikiyle İsviçre’ye giderek Lozan ve Fribourg Üniversitelerinde lisans düzeyinde tekrar hukuk eğitimi gördü.

Kendisi hukuk eğitimini İsviçre’de de başarıyla tamamladıktan sonra burada doktora tez konusu olarak Osmanlı Devleti’nin çöküşündeki başat sebeplerden biri olan kapitülasyonları, “Osmanlı Kapitülasyonlar Rejimi” başlığı altında seçti. Nitekim Mahmut Esat Bozkurt’un tezini yazdığı dönemde Birinci Dünya Savaşı patlak vermişti ve Osmanlı Devleti de bu dönemde kapitülasyonları tek taraflı olarak kaldırmıştı. Mahmut Esat Bozkurt, kaleme aldığı tezinde “Osmanlı Devleti’nin omuzlarına yükletilmiş olan kapitülasyonların tek taraflı olarak kaldırılmasının hukuka aykırı olmadığını, bunların taraflardan birinin hayati çıkarlarına aykırı düşmesi veya tabi olduğu koşullar esaslı şekilde değişirse tek taraflı olarak kaldırılabileceği” görüşünü savundu ve bu tezi Fribourg Üniversitesi’nde cum laude yani en yüksek onur derecesiyle kabul edildi. Değerli hukukçu, teziyle aynı Ahmet Selahattin Bey gibi (Bkz. 23.07.2020 Tarihli Yazım) Lozan şehrinde toplanacak olan Barış Konferansı’nda Türkiye’nin haklarını savunacak olanlara sağlanan güçlü bir birikim oluşturdu. Nitekim bilindiği üzere Türkiye’yi Lozan’da uğraştıran en dikenli sorunların başında kapitülasyonlar vardı.

Mahmut Esat Bozkurt memleketi İzmir’in işgal edilmesi üzerine ise Milli Mücadele’ye katılmak için yurduna döndü. Bu doğrultuda Ege’de Kuva-yı Milliye’nin kurulmasında öncülük yaptı ve burada efelerle birlikte işgalcilere karşı mücadele etti. Akabinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 1. ve 2. dönem İzmir milletvekili olarak görev yaptı. 20 Nisan 1924’te kabul edilen Teşkilat-ı Esasiye’nin hazırlayıcıları arasında yer aldı. Tarihler 1924’ü gösterdiğinde ise Ali Fethi Bey’in kabinesinde Adalet Bakanı olarak seçildi. Görevi başındayken Cumhuriyet devriminin hukuki temelini oluşturan Türk Medeni Yasası, Türk Ceza Yasası, Kabotaj Yasası, Borçlar Yasası, Ticaret Yasası, Hukuk Muhakemeleri Usulü Yasası gibi yasaların hazırlanmasında büyük pay sahibi oldu. Böylece düşmana karşı sadece sahada mücadele etmekle kalmadı; yurdun düşman tarafından bir kez daha -içten ve dıştan- işgal edilmesini engelleyecek düşünsel mücadeleyi de Türkiye Cumhuriyeti’nde çağdaş adalet sisteminin temellerini atarak sürdürdü.

Bütün bunların yanı sıra Mahmut Esat Bozkurt, Türkiye Cumhuriyeti’ni “Bozkurt-Lotus Davası” olarak bilinen davada Lahey Uluslararası Adalet Divanı önünde temsil ederek -ve bu davayı kazanarak- adını bir kez daha ölümsüzleştirdi. Keza kendisine Mustafa Kemal Atatürk tarafından “Bozkurt” soyadı da bu dava neticesinde verildi. “Bozkurt-Lotus” olarak adlandırılan olayda, Bozkurt adlı kömür taşıyan Türk şilebiyle, Lotus adlı Fransız yolcu gemisinin 2 Ağustos 1926’da Ege Denizi’nde çarpışması nedeniyle 8 Türk denizcisinin hayatını kaybetti ve bunun üzerine Lotus gemisinin Fransız kaptanı Türk makamları tarafından tutuklandı. Tutuklama üzerine Fransa eski dönemlerden kalma bir alışkanlıkla, Türkiye’nin bir Fransız kaptanı yargılayamayacağını ileri sürüp tutuklamayı ve mahkûmiyeti protesto etti. Bunun üzerine olayı Türkiye tarafından Lahey Adalet Divanı’na götürüldü. Dava, Mahmut Esat Bozkurt’un üstün çabalarının neticesinde 7 Eylül 1927’de Türkiye lehine sonuçlandı. Böylece modern Türkiye Cumhuriyeti uluslararası arenada Lozan Barış Antlaşması’ndan sonra ikinci büyük hukuk zaferini kazandı. Görüleceği üzere, Cumhuriyet’in kurucuları uluslararası arenada popülist söylemlerle “sıfır sonuç” alma geleneğini benimsememiş; batılı demokrasiler nezdinde de itibar görecek başarılarla isimlerini bizlerin kalbinde ölümsüzleştirmiştir.

Önemli bir Devlet adamı olma yanında, iyi bir hukukçu olduğu da aşikâr olan üstat, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Anayasa ve Devletler Hukuku profesörlüğü de yaptı. Lotus-Bozkurt Davasında Türkiye-Fransa Müdafaası; Türk Köylü ve İşçilerinin Hakları; Devletlerarası Hak; Atatürk İhtilâli ve Aksak Timur’un Devlet Politikası gibi eserlerin yanı sıra birçok gazetede köşe yazıları yazdı. Öyle ki kendisi 15 Aralık 1943 günü İstanbul’da kaldığı otel odasında Yeni Sabah gazetesine günlük makalesini hazırlarken vefat etti. Yazımız vesileyle Mahmut Esat Bozkurt da dâhil olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda emeği olan herkesi bu büyük devrimin 97. yılında büyük bir minnet ve şükranla anıyoruz.

~KAYNAKÇA~

1. Bardakçı, Murat. “Mahmut Esat Bozkurt, 35’indeyken Lahey’de Fransızlar’ı fena devirmişti”. 20 Şubat 2005 Tarihli Hürriyet Gazetesi’nde Yayımlanan Köşe Yazısı.

2. Arıkan, Zeki. “Mahmut Esat Bozkurt”. 17 Şubat 1998 Tarihli Cumhuriyet’in 75. yılında Türk Hukuk Devrimi ve Mahmut Esat Bozkurt Sempozyumu.

3. Akzambak, Mehmet. “Atatürk'ün Devrimci Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt I - II”. Kastaş Yayınevi, 2005.

4. Özok, Özdemir. “Anadolu Devriminin Anıt İsimlerinden Mahmut Esat Bozkurt Asla Unutulamaz”. Türkiye Barolar Birliği Dergisi, S:57, 2005, s.25-28.

5. “Mahmut Esat Bozkurt Anısına Armağan”. İstanbul Barosu Yayınları, 2008.