Türkiye’de ilk kripto para haczi yaklaşık 6 ay önce gerçekleşti. Söz konusu haciz işleminin gerçekleştiği dönemde böyle bir uygulamaya işaret eden bir yasa maddesi yürürlükte bulunmadığı gibi, hâlen de kripto para haczine ilişkin bir düzenleme yapılmış değil. Ancak; mevcut icra ve iflâs hukukumuz, haciz işleminin uygulanabilmesini özel bir düzenlemenin varlığına bağlamıyor. Başka bir deyişle haciz işleminin yapılabilmesi için, o varlığın haczine engel bir kural bulunmaması ve haczedilen şeyin para ile ölçülebilen bir karşılığının olması yeterli görülüyor.

Ben bu konu üzerine “Kripto Para Varlıklarının Cebrî İcra Yolu İle Haczi” başlıklı yüksek lisans tezimi 2018 yılında yazmış ve 2019 yılı başlarında jüri onayı alması ile çalışmamı tamamlamıştım. Tezimin yayımı ile, yapılan ilk haciz işlemi arasında geçen 2 yıllık süre zarfında icra hukuku bağlamında hiçbir yasal düzenleme yapılmasa da kripto varlıkların 2020 yılı içerisindeki popülarite artışı, haklarındaki pek çok soru gibi “Acaba haczedilebilirler mi?” sorusunu da gündeme getirdi ve nihâyet ilk haciz işlemi gerçekleşti. 3 yıl öncesinde savunduğum gibi bugün de kripto para varlıklarının haczinin hukuka uygun olduğu kanaatindeyim. Haciz işlemlerinin gerçekleşmesi için yeni yasa veya yönetmeliklere ihtiyaç bulunmuyor. Fakat bu varlıklar üzerindeki soru işaretleri hâlen öylesine yoğun ki, hacizlerin uygulanması ve kripto varlıkların paraya çevrilmesi konularında büyük sorunlar yaşanacağı aşikâr olduğundan işlemlerin doğru ve sorunsuz olarak yürütülebilmesi için pek çok düzenleme gerekiyor. Zîrâ, toplumun tamamında olduğu gibi, haciz işlemlerinde aktif rol oynayan icra personelleri, avukatlar ve hâkimlerin büyük kısmı da kripto para varlıklara ilişkin temel bilgilere dahi sahip değiller. Bu sebeple, haciz uygulamalarına ilişkin görüş ve önerilerimi bir sonraki yazıya bırakarak bu yazımda; doğru biçimde öğrenilmesinin, “kripto para” kavramının anlaşılabilmesinin için ön koşulu olduğunu düşündüğüm “para” kavramının üzerine eğilmek istiyorum.

Para, sahibi olan kişiye başka mal ve hizmetleri satın alma gücü kazandıran bir nesnedir. Mal ve hizmetlerin alım satım ve değişiminde bir nevi aracılık görevi görür. Bu yönüyle para, insanlar tarafından genel kabul görmüş bir mübadele aracı olarak ifade edilebilir. Tüm örneklerinin aynı değeri temsil etmesi, bozulmaması, kolay taşınabilmesi, taklit edilememesi, bölünebilir olması ve değerini muhafaza edebilir olması gibi unsurlar bir şeyin para olarak tanımlanabilmesinin ön koşullarıdır[1].

Paranın gerek hukukî gerekse de ekonomik birçok farklı tanımı bulunmaktadır. Bu çeşitlilik ekonomi bilimi literatüründe çok daha fazladır. Niteliği itibariyle objektif bir tanımı üzerinde birleşilmesi pek zor olan para, ekonomik açıdan nasıl tanımlanırsa tanımlansın bu disiplin içindeki işlevi yapılan tarifin sınırlarından bağımsız ve daha geniş olacaktır. Fakat hukuk açısından durum farklıdır.

Hukukî olarak yapılacak olan tanımlama, hele ki kanunlar eliyle yapılacak olanlar, paranın içinde bulunduğu eylemlerin hukukî neticelerini doğrudan etkileyecektir. Belki de hukukçuların ve hukuk sistemlerinin bu konuda daha ihtiyatlı davranmalarının sebebi budur. Örneğin: Türk Borçlar Kanunu, İsviçre Borçlar Kanunu ve Alman Medeni Kanunlarının hiçbirinde paranın tanımına yer verilmemiştir. Parayı, en basit ve kapsayıcı hâliyle, “dondurulmuş enerji” olarak ifade edebiliriz.

Ekonomide para iki farklı anlamı karşılayacak şekilde kullanılır. Bunlardan bir tanesine göre para, hesap birimi veya değişim değeri ölçüsüdür. Bu, paranın soyut karşılığıdır ve bu bağlamda para bir tür ortak paydadır. Para bu özelliğiyle diğer tüm mal ve hizmetlerin değişim değerini belirlemede kullanılır.

Borçlar hukuku bakımından ele alındığında en önemli ve en sık rastlanılan borçlar para borçlarıdır. Satış bedeli, kira bedeli, hizmet ücreti ve özellikle zarar ziyandan kaynaklı borçlar bunun örneklerindendir. Îfâ edilmedikleri takdirde para bu borçların yerine geçebilir. Ekonomistlerin tarifleri paranın hukukî fonksiyonunu ifade etmekte eksik kalırken hukukî açıdan paranın bir ödeme vasıtası olarak önemi büyüktür[2].

Para, kıymet ölçüsü olmakla beraber, aynı zamanda değişim ve ödeme aracıdır. Hukuken paranın ödeme aracı olma vasfı diğer yönlerinden üstün bir önem taşımakta, hukukçular ekonomistlere nazaran paranın bu yönüyle daha çok ilgilenmektedir[3].

Timur 1948’de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuasında yayınlanan makalesinde pek çok hukuk eserinde paradan bahsedilmesine karşı, hukukî incelemesine gereken önemin verilmediği, bu konuda yeteri kadar eser üretilmediği hususlarına değinmiştir. Yine aynı makalesinde, iktisat biliminin paraya ilişkin çok sayıda yayın ürettiğini, hukuk biliminin ise ancak yirminci yüzyılın başlarında ilk eserlerini verdiğini, bunların dahi sayısın ve içeriğinin yeterli olmadığını dile getirmiştir[4]. Timur'un bu ifadelerinin ardından yetmiş yıl gibi bir zaman geçmesine rağmen, hukuk alanında bu konuda yeter sayıda eser verilmemiş, pek çok hukuk alanı para kavramını sıklıkla kullanırken hukukî olarak paranın ne ifade ettiği yeteri kadar incelenmemiştir.

Bu noktada gözden kaçmaması gereken husus, paranın hukuken tanımının yapılmasının ve sınırlarının çizilmesinin neredeyse imkânsız olmasıdır. Belli bir ülkede ve belli bir zamanda neyin "para"ya karşılık geldiği pek tabiî hukuk normları ile belirlenebilecektir. Fakat her yerde ve her dönemde geçerliliğini koruyacak, paraya ilişkin hukukî bir niteleme para kavramının özü itibariyle mümkün değildir. Zîrâ parayı para yapan temel unsur ona insanlar tarafından bir değer atfedilmesi ve atfın umumi kabul olmasıdır. Değeri üzerinde genel kabulde birleşilen her şeyin, en azından potansiyel düzeyde, para olarak nitelenmesi muhtemeldir. Nitekim günümüzde elektronik, dijital, kripto para gibi kavramların yaşamımıza girmesi, para kavramının geçmişte sanıldığından da geniş şekilde yorumlanmasına olanak sağlamış oldu.

Tarihsel süreçlerin gözden geçirilmesi, bugün ortaya çıkan kripto paraları idrak edebilmemiz için yol gösterici olacaktır. Ancak tarihsel süreçleri bu yazıya sığdırma olanağımız olmadığından; geçmişte çeşitli malların (tuz, kâğıt, vs.), ardından kıymetli madenlerin (altın, gümüş, vs.) para olarak kullanıldığını, çok yakın bir geçmişte kâğıt paraların ortaya çıktığını, kâğıt paraların ilk zamanlar devletlerin ellerinde bulundurdukları altın veya gümüş karşılığı olarak basıldığını, ardından karşılık zorunluluğunun da ortadan kalktığı (Amerika Birleşik Devletleri 1971 yılında bunu resmî olarak kaldırdı), bugün geleneksel paranın karşılığının yalnızca “devletlerin itibarı” olduğunu belirterek kısa bir özet yapmak isterim[5]. (Ayrıca bugün basılı bulunan paradan çok daha fazlasının piyasada dolaşımda bulunduğunu, banka hesaplarımızda görülen sayıların tamamı kadar basılı para bulunmadığını da hatırlatmak gerekir.) Bu durumda görülüyor ki herkesin koşulsuz şartsız kabul ettiği geleneksel kâğıt paraların arkasında hiçbir somut değer bulunmamakta yalnızca son derece soyut ve değişken bir kavram olan “devlet itibarı”ndan söz edilmektedir.

Geleneksel paraya ilişkin bu hususun kavranması, kripto paralara ilişkin pek çok önemli soru ve tartışmanın önünü tıkayan “Bu paraların arkasında kim var?” endişesinin aşılmasına yardımcı olacaktır.

-----------------

[1] Parlaktuna, İnci: Para Arzındaki Değişmelerin Para Talebi Üzerindeki Etkisinin Çözümlenmesi ve Türkiye Uygulaması, Doktora Tezi, Anadolu Üniversitesi 1997, s. 3.

[2] Arık, Kemal. Fikret: Borçlar Hukuku Umumi Hükümler, Ankara 1964, s. 20; Reisoğlu, Sefa: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 2011, s. 298 vd.; Yurtçiçek, Mehmet Sıddık: Hukuki Açıdan Elektronik Para, Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi 2012, s. 9-10. 4 Alkin, Erdoğan: İktisat, İstanbul 1992, s. 209; Aren, Sadun: İ

[3] Alkin, Erdoğan: İktisat, İstanbul 1992, s. 209; Aren, Sadun: İstihdam Para ve İktisadi Politika, Ankara 1989, s. 95; Feyzioğlu, Feyzi Necmettin: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1977; s. 37-38;

[4] Timur, Hıfzı: Paranın Hukuki Mahiyeti, (İÜHFM C. 14, S. 1-2, 1948, 231-247) s. 231.

[5] Ayrıntılı bilgi için bkz: Öztürk, Nurettin/Koç, Asuman: Elektronik Para ve Para Politikası Üzerindeki Etkisi, Selçuk Üniversitesi İİBF Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 2006, 207-243; Gülşen, Cihad: Paranın İşlevleri ve Cumhuriyet Öncesi Kağıt Para Uygulamaları, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi 2009; Parasız, İlker: Para Ekonomisi, İstanbul 1999; Ergin, Feridun: Para Politikası, İstanbul 1983, s. 40; Hiç, Mükerrem: Para Teorisi ve Politikası, İstanbul 1992; Parasız, İlker: Para Teorisi ve Politikası, İstanbul 2009; Sami, Ayhan: Türkiye’de Para ve Merkez Bankacılığı, Ankara 1975; Aren, Sadun: 100 Soruda Para ve Para Politikası, İstanbul 1989;