Ülkemizde mahkemelerin iş yükünün ağır olması, duruşmaların aylar sonrasına verilmesi, personel yetersizliği benzeri birçok durum yargının işleyişine engel olmakta çok basit bir davanın yıllarca sürmesine sebebiyet vermektedir.
Ancak bazı durumlarda davaların uzun sürmesi haksız çıkan tarafın yapmış olduğu işlemlerden kaynaklanmaktadır.
HMK'nın 329. Maddesine Kötüniyetle veya Haksız Dava Açılmasının Sonuçları düzenlenmiştir; "(1)Kötüniyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan taraf, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir. Vekâlet ücretinin miktarı hakkında uyuşmazlık çıkması veya mahkemece miktarının fahiş bulunması hâlinde, bu miktar doğrudan mahkemece takdir olunur. (2) Kötüniyet sahibi davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan taraf, bundan başka beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezası ile mahkûm edilebilir. Bu hâllere vekil sebebiyet vermiş ise disiplin para cezası vekil hakkında uygulanır."
6100 sayılı HMK'nın "Kötüniyetle İstinaf Yoluna Başvurma" başlıklı 351. maddesinde; "İstinaf başvurusunun kötüniyetle yapıldığı anlaşılırsa, bölge adliye mahkemesince, 329 uncu madde hükümleri uygulanır." hükmü yer almaktadır. Aynı şekilde "Kötüniyetle Temyiz Yoluna Başvurma" başlıklı 368. maddesinde de Temyiz talebinin kötüniyetle yapıldığı anlaşılırsa Yargıtayca 329 uncu madde hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiştir.
Kötü niyetle istinaf yoluna başvurmaya dair HMK'nın 351 inci maddesi ve Kötüniyetle temyiz başlıklı HMK'nın 368 inci maddesinin atıfta bulunduğu HMK'nın 329 uncu maddesi mahkemeye erişim hakkının kötüye kullanıldığı durumlarda haksız ve yersiz talep reddinin yanı sıra disiplin para cezasına hükmedilmesi gerektiğini düzenlemiştir.
Uygulamada Yargıtay ve İstinaf Mahkemelerince kötüniyetli kanun yolu başvurusunda bulunduğu tespit edilen tarafın talebi reddedilmekle birlikte, beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına hükmedildiği görülmektedir.
Kötüniyetli kanun yolu başvurusuna vekil sebebiyet vermiş ise bu durumda para cezası vekil hakkında uygulanmaktadır.
Ayrıca kötüniyetin bariz şekilde belirdiği bir diğer durum ise karar düzeltme müessesesine tabi olmayan bir dosyanın bu yolla Yargıtaya gönderilerek süreci uzatmaya matuf başvurulardır; HMK'da HUMK'dan farklı olarak kanun yolları arasında karar düzeltmeye yer verilmemiştir. Dolayısıyla da Bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra Yargıtay tarafından 6100 sayılı Kanun uyarınca yapılan temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı tarafların karar düzeltme hakkı bulunmamaktadır. Zira HMK'da iki olağan kanun yolu öngörülmüş olup bunlar istinaf ve temyizdir. Karar Düzeltme müessesine yer verilmemesine rağmen birçok dosya bu metotla yeniden Yargıtay’a gönderilmekte ve yargılamayı sürüncemede bırakmak hedeflenmektedir. İstinaf Mahkemelerinin fiilen devreye girmesinden sonra istinaf ve temyiz denetiminden geçen bir kararın tekrar Yargıtay gündemine taşınması kötü niyetli kanun yolu başvurusu olarak kabul edilmekte ve gerekli yaptırımlar uygulanmaktadır.
Kötüniyetli olarak istinaf ile temyiz yoluna başvuru veya aslında HMK' da yer almayan Karar Düzeltme yöntemiyle bir üst derece mahkemeye intikal ettirilen bu tür dosyalar, diğer dosyalarında inceleme sırasını ötelemekle birlikte kararın kesinleşme sürecini de geciktirerek lehine karar verilen tarafı da mağdur etmektedir.
Özetlemek gerekirse davayı ve süreci uzatmaya matuf kötü niyetli olarak kanun yoluna başvuru Medeni Kanun'un 2. Maddesi kapsamında açıkça dürüstlük kuralına aykırı olup, hakkın kötüye kullanımı teşkil etmektedir. Bilakis HMK 351 ve 368. maddelerinin atıfta bulunduğu 329. maddesi ile kötü niyetli başvuru sahipleri aleyhine talep reddi yanı sıra disiplin para cezası uygulanabileceğine dair takdir hakkı verildiği, uygulama da ise üst sınır olan 5.000 TL üzerinden para cezası tatbik edildiği görülmektedir.