Tüm dünyayı etkileyen ve ülkemizde de görülen COVID-19 ya da daha bilinen adıyla koronavirüs salgını özel hayatımızda da daha önce benzeri görülmemiş sorunları da beraberinde getirmeye başladı. Türkiye’de bu kapsamda bir salgın daha önce görülmediğinden özellikle hukuki meselelerde tam anlamıyla nasıl kararlar verileceğinin örneği henüz yok. Çin’de boşanma talebinde görülen ani artışın sebebi yaklaşık iki ay boyunca karantina altında yaşayan çiftler arasında görülen şiddetli geçimsizlik. Ülkemizde ise sürecin yeni başlamış olmasından dolayı evliliklerin bu süreçten nasıl etkileneceğini zamanla göreceğiz.
Öncelikle belirtmek isteriz ki hukukumuzda tek başına boşanma nedeni olarak belirtilen tek hastalık türü akıl hastalıklarıdır.
Türk Medeni Kanunu’nda akıl hastalığı tek başına ve ayrı bir boşanma nedeni olarak düzenlenmiştir.
Eşlerden birinin hasta olmasının tek başına boşanma nedeni sayılamayacağına dair düzenlemelerin temeli eşlerin iyi günde ve kötü günde bir arada olmak için evlenmiş olmaları ve aile birliği kavramından kaynaklanmaktadır.
Bazı hastalıklar var ki kanunumuzda tek başına boşanma nedeni olarak sayılamamış ise de gerek hastalığın ortaya çıkması gerekse diğer eşe bulaşarak hayati tehlike yaratması ihtimalleri boşanma sebebi olabilir.
Örneğin; AIDS, frengi ya da bel soğukluğu gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklara eşlerden birinde rastlanması diğer eşin aldatılmış olduğuna karine teşkil edebilir ve bu nedenle boşanma davasına konu edilebilir. Korona virüs hastalığına yakalanmak ise aldatmanın karinesi değildir. Çok çeşitli yollarla kişi bu hastalığı kapmış olabilir.
Altsoya geçebilecek/ bulaşabilecek genetik bir hastalığa sahip olunduğunun ortaya çıkması boşanma sebebi olabilir.
Eşlerden birinin cinsel yolla bulaşmasa da cüzzam ya da veba gibi eşin veya alt soyunun sağlığı için ağır (vahim) bir tehlike oluşturan ya da alt soya (müşterek çocuklara) bulaşabilecek genetik bir hastalığa sahip olmasının boşanma nedeni olabileceği söylenebilir. Ancak bu durumda bile hastalık ihtisas hastanesi tarafından tespit edilmeli ve hastalığın eş ve altsoy için tehlike arz edip etmediği ve alınabilecek başkaca önlem olup olmadığı araştırılmalıdır.
Hastalık gibi durumlarda da eşlerin birbirlerini desteklemeleri ve yardım yükümlülüklerini karşılamaları gerekmektedir. Bunun ihlali boşanma sebebidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 24.04.2014 Tarihli 2013/25759 E. 2014/9914 K. sayılı kararında bu durum açıklanmıştır:
“Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı kocanın birlik görevlerini yerine getirmediği, hasta olan eşi ile ilgilenmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 05.10.2004 Tarihli 2004/6485 E. 2004/11259 K. sayılı kararında bu durum açıklanmıştır:
“Davalının eşine değişik yer ve zamanlarda aptal, salak gibi sözler söyleyerek hakaret ettiği hastalanıp hastaneye yatan eşi ile ilgilenmediği davacının kardeşi Oya ve eniştesi Tevfik’in beyanlarından anlaşılmaktadır.
Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Dosyada tanıkların olmamışı olmuş gibi ifade ettiklerini kabule yeterli delil ve olgu da yoktur. O halde olaylara çok yakın tanık sözlerine değer verilerek isteğin kabulü gerekirken bu yön göz önünde tutulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.”
Görüleceği üzere eşin hastalığıyla ilgilenmemek evlilik birliğini temelden sarsacağı için boşanma sebebi sayılmıştır.
Kasıtlı yahut ihmali sonucu virüs taşıyıcısı olan eşin diğer eşe ya da yakınlarına yahut başkalarına zarar vermesi halinde tazminat sorumluluğu ve bu durumun boşanma sebebi olması kuvvetle muhtemeldir. Örneğin kişi taşıyıcı olduğunu yüksek oranda tahmin edip, test yaptırmayıp sosyalleşmeye devam ediyorsa böyle sonuçlar çıkacaktır. Yahut yurt dışından gelip 14 günlük karantina süresine uymayan ve eşine ve eşinin akrabalarına hastalığı bulaştıracak kişiler için de bu sonuç ortaya çıkabilecektir.
Bu konuyla ilgili hukuki süreç nasıl ilerliyor?
Eşlerden birisinin korona virüs hastalığına yakalanması, tek başına boşanmaya neden olmaz. Boşanmaya karar verilebilmesi için kural olarak karşı tarafın kusurlu olması gerekir. Bu durumda hastalığa yakalanan eşin kusurundan söz edilemez. Ancak Korona virüs hastalığına yakalanan eşin, hastalığın tedavisi için üzerine düşen karantina ve benzeri tedavilerden kaçınması boşanma nedenidir. Bu durumda hasta olmayan eş, diğer tarafın tedavi için gerekli özeni göstermediğini ve bu durumun da kendi sağlığını tehlikeye attığını gerekçe göstererek boşanma davası açabilir.
Korona virüs hastalığına yakalanan eş ise, hastalığı süresince eşinin yanında olmadığını ve tedavi için gereken özeni göstermediğini gerekçe göstererek boşanma davası açabilir.
Hasta olmayan eş tarafından açılacak boşanma davasında diğer eşin korona virüs hastalığına yakalandığı ve tedavi için sorumluluklarını yerine getirmediği ispat edilmelidir. Hastalığa yakalanan eş tarafından açılacak boşanma davasında ise hastalık süresince eşinin tedavi için gereken özeni göstermediği kanıtlanmalıdır. İddia edilecek boşanma gerekçeleri sağlık raporları, tanık anlatımları, taraflar arasındaki mesajlaşmalar ve benzeri delillerle ispatlanabilir. Taraflarca sunulacak deliller ve dinlenecek tanıkların beyanlarıyla boşanmaya karar verilmesi mümkündür.