Son olarak dünya sağlık örgütünün pandemi hastalık olarak ilan ettiği Korona tehlikesi sürekli büyümekte olup insan sağlığını ciddi şekilde etkilemektedir. Sadece insan sağlığını da değil ciddi şekilde ticari hayatı ve ekonomik hayatı da etkilemektedir. Peki bu durum ticari hayatımızı ne kadar etkileyecektir ? Borçları erteletmek için geçerli sebep midir ? Bu sorulara cevap vermeye çalışacağız.
'Mücbir sebep' kavramı hukukun temel kavramlarından birisidir. Mücbir sebep hukukta, bir sorumluluğun yerine getirilmesini veya bir hakkın veya hukuksal imkânın veya kanuni bir avantajın kullanılmasını veya talep edilmesini, kısmen veya tamamen, geçici veya daimi surette engelleyen, bu niteliği dolayısıyla sorumluluğu kaldıran veya yerine getirilmesini, süresini ve vadesini geciktiren veya sorumluluğun niteliğini değiştiren, bir hakkın veya hukuksal imkânın veya kanuni bir avantajın kullanılmasına ilişkin sürelerin yeniden tanınmasını, sürelerin uzatılmasını veya eski hale iade edilmesini gerekli ve zorunlu kılan, kişinin önceden beklemediği, öngöremeyeceği ve tahmin edemeyeceği, beklese ve tahmin etse bile, kişilerin alabilecekleri her türlü tedbirlere rağmen meydana gelmesini engelleyemeyeceği, kişilerin tedbir alma ve ihmalde bulunmama yükümlülüklerini aşan nitelikte ve ağırlıkta olan, dıştan (kişinin işletmesi dışından) gelen, olağanüstü, olağan dışı ve mutad ve devamlı olanın dışında gerçekleşen nitelikte bir olay, olgu veya durumdur. Bu engel, doğal afetler (deprem, sel, seylap, kasırga vb.), sosyal patlamalar (büyük çaplı isyan çıkması, genel grev vb.), hastalıklar, mevzuatla getirilen getirilen yasaklamalar ve engellemeler, ablukalar, ambargolar, kişilerin özel mal varlığına büyük çaplı ve tamamen el koymalar, büyük ekonomik krizler, kazalar, hırsızlıklar, yangınlar gibi sayısız türde ve çok değişik şekillerde ortaya çıkabilmektedir.
Mücbir Sebep Türk Borçlar Kanunda tanımı olmayan tamamen olağan durumla değerlendirilecek bir husustur. Fakat Türk Borçlar Kanunu 136. 137. Ve 138. Maddelerinde sözleşmenin ifa edilememesi durumları düznlenmiştir.
Türk Borçlar Kanunu 136. Maddede ifa imkansız hale gelirse ne oacağı düzenlenmiştir.
Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer.
Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır.
Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.
Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.
Kanımızca eşi benzeri görülmemiş bu durum mücbir sebep kapsamında değerlendirilmelidir. Bu durum olağanüstü bir durumdur. Ve mücbir sebep sayılmalıdır.
Ayrıca devletinde de devreye girerek bu durumdaki gerçek ve tüzel kişileri koruma altına alması kamu yararı açısından olumlu olacaktır. Yani kredilerin ertelenmesi ya da makul şekilde yeniden vadelendirilmesi için bir karar alınabilir. 6 ay ya da 1 yıl ödeme ertelemeleri düşünülebilir.