İnternet-sosyal medya yoluyla kişilik hakkının ihlal edilmesi, yani haksız fiilde bulunulması halinde ilgililer, yayına karşı aşağıdaki iki yönteme isterlerse birlikte veya ayrı ayrı olarak başvurabilirler:

1- Kendilerini kamuoyuna anlatabilmek adına aynı internet haber sitesinde düzeltme ve cevap (tekzip) haklarını kullanabilirler.

2- İnternet içeriğinin çıkarılması ve/veya erişiminin engellenmesini isteyebilirler.

Bu yazımızda ikinci sırada yer alan hak ile ilgili olarak, gerçek veya tüzel kişilerin, internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia etmeleri halinde, oturdukları-bulundukları yer sulh ceza hakimliğine yaptıkları müracaatın duruşma açılmadan en geç 24 saat içinde değerlendirilip karar verilmesi hususu ele alınmıştır.

Konu, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun’un 9. Maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin 6. Fıkrasında yapılan başvurunun en geç 24 saat içinde duruşma açılmadan karara bağlama zorunluluğu getirilmiştir. Bu amir hüküm, meselenin ivediliği nedeniyle herhangi bir araştırmaya gerek olmadan, o anki mevcut haliyle yayının kişilik hakkını ihlal edip etmediği, yani hukuka aykırı olup olmadığı hakkında bir an önce karar verilmesine yöneliktir. Bu yönüyle sürenin kısa tutulması, önemli ve isabetlidir. Hakim, müracaattan itibaren dakikalar içinde kararını verilebileceği gibi 25. saate yakın bir zamanda da verilebilir.

İnternet çağında yaşadığımız gerçeğinden hareketle, bir kişi-kurum ile ilgili bazen kısa zaman içinde bile onlarca, yüzlerce hatta binlerce farklı internet haber sitesinde hukuka aykırı olduğu ileri sürülen yayın çıkabilir. Eğer yayın aynı kişi ve konuda ise en geç 24 saatlik zaman dilimi içinde kararın verilmesi pek sorun olmaz. Çünkü hâkimin verdiği karara konu kişilik hakkının ihlaline ilişkin yayın, aynı maddenin 9. Fıkrası uyarınca başka internet adreslerinde de yayınlanması durumunda ilgili kişinin Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanlığı’na başvurması yeterlidir. Sulh ceza hakiminin yeniden karar vermesine gerek olmadan önceki karar, diğer adresler için de uygulanır. Dolayısıyla aynı kişi ve konu hakkında çok sayıdaki yayınla ilgili olarak mümkün ise tercihan ilk yayın nedeniyle başvuru yapılıp karar talep edilmesi ve karar verilmesi yeterlidir. Bu yöntem, daha az emekle olabileceği gibi isabetli ve hızlı sonuç alınmasını da sağlayabilir. Hatta olası tartışmaların önüne geçebilmek adına, hakimin kararda “iş bu karara konu kişilik hakkının ihlaline ilişkin yayının başka internet adreslerinde de yayınlanması durumunda ilgili kişi tarafından BTK’ya başvurması üzerine mevcut kararın bu adresler için de uygulanmasına” şeklinde yer vermesi kolaylık sağlayabilecektir.

Buna karşılık internet yayını kısmen de olsa birden fazla ya da farklı kişileri, benzer de olsa farklı konu veya anlatımları içerebilir. Böyle bir durum, her internet adresi için ayrı karar verilmesini gerektirebilir. Dolayısıyla bu gibi hallerde bir kararın, kısmen de olsa farklı anlatım, kişi, unsur içeren diğer internet adresleri için uygulanmasının yeterli olmayacağı ileri sürülebilir. Böyle bir hal, yoruma açık olup tartışmaya müsaittir. Bu durumda en geç 24 saat içinde çok sayıdaki talebin müracaat edilen hakim tarafından karar verilmesi fiilen de mümkün olmayabilir. Her ne kadar, araştırmaya gerek olmadan o anki hal ve şartlara göre karar verilmesi mümkün ise de en azından hakimin internet yayınının gerçek, güncel, kamu yararlı ve şekil ile esas arasında düşünsel bağ olup olmadığı, yani kişilik hakkının ihlaline vücut verip vermediğine bakması gerekecektir. Zira konu ifade (basın) özgürlüğü ile kişilik hakkının karşı karşıya gelmesi, yani hakların çatışması söz konusu olduğunda daha ayrı bir önem kazanır. Somut olayda basın özgürlüğü lehine daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında ve o an için korumasız kalması uygun kabul edilse bile bunun bir takım ölçütleri olacaktır. Bu temel ölçüt, kamu yararıdır. Bunun yanında adil denge ve orantılılık da ön plana çıkmakla birlikte cevap veya tartışmalar, görünür gerçeklik, politikacılar, kamu görevlileri, ünlü kişiler, kaba söz veya ağır eleştiriler, ağırlık düzeyi, olgu, değer, kamunun bilgi ve haber alma hakkı gibi unsurları da değerlendirmek gerekecektir. İşte tüm bunların değerlendirme ve yazılmasının alabileceği zaman ve emek ile hakimliğin diğer işleri itibariyle de çok sayıda karar verilmesi zor olabilecektir.

Şunu da belirtmek gerekir ki her ne kadar hâkimliğin başvurudan itibaren en geç 24 saatlik süreyle duruşma yapmadan karar vereceği düzenlenmiş ise de bu süre, hak düşürücü nitelikte olmadığından, yani düzenleyici süre olduğundan, 24 saat sonrasında karar verilse bile bu karar hukuken geçerlidir. Sırf bu yönden, başka bir deyişle hâkimin geç karar vermesi nedeniyle olası mesleki sorumluluğu hariç, yasal süresinde karar vermediği gerekçesiyle kararın yokluğu veya geçersizliği ya da karara uyulmamasının gerekçesi olarak ileri sürülemez. Sırf bu gerekçelere dayanarak hâkim kararını uygulamayan ilgililer sorumluluktan kurtulamaz.

Yukarıda belirtilen ve çok sayıdaki internet adresi için ayrı ayrı karar verilmesi gerekebilen hallerde, en geç 24 saatlik zamanda karar verme sorunu, hakimin gerekçe de göstermesi suretiyle esnetilmesinde yarar olabilir. Örneğin, talep edilen ve ayrı ayrı karar verilmesi gereken internet adresi sayısının fazlalığı, kapsamları ve değerlendirmenin 24 saat içinde bitmeyeceğinin anlaşılması halinde bu süre en fazla 48 saat daha uzatılabilir.

Kaynakça:

1- Düzeltme ve Cevap, Asım EKREN, Seçkin Yayınevi, 2022 

2- Haberlere Karşı Yasal Haklar, Asım EKREN, Aristo Yayınevi, 3.Baskı, 2021

3- Türkiye’de İnternet-Sosyal Medya Hukuku, Asım EKREN-Özer Alişan EKREN, Filiz Kitabevi, 2021

4- Yalan Haber, Dezenformasyon, Sansür Yasası, Asım EKREN, Filiz Kitabevi, 2023

5-  Spor Basın Yayın İnternet Yazışma Örnekleri, Asım EKREN, Filiz Kitabevi, 2021