Uzun zamandır beklenen İstanbul depremi ülkemizde artan depremler nedeniyle daha fazla korkutmaya başlamıştır. Beklenen bu depremi en az zararla kurtarmak için eski yapıların en hızlı şekilde dönüştürülmesi gerekmektedir. Dolayısıyla evleri dönüştürülecek insanların mağduriyetinin en aza indirilmesi gerekmektedir ki kentsel dönüşüm hız kazanabilsin.
Geçmişten günümüze kadar insanların yaşam biçimlerindeki değişimler ve yaşanan durumlar kent yapılarına etki ederek kentsel dönüşüme neden olmuştur. II. Dünya Savaşı’nda yakılarak veya yıkıma uğrayarak zarar gören yapıların yeniden yapılması ile kentsel dönüşüm kavramı karşımıza çıkmaya başlamıştır. Yapıların yeniden inşa edilmesi sağlanarak toplumun mekânsal ihtiyacı giderilmeye çalışılmıştır. Mekanların gereksinimlerine göre farklı kentsel dönüşüm yöntemleri kullanılmaktadır.
Kentsel dönüşüme neden olan sorunların büyük bir kısmını kentlerin fiziki koşullarıyla ilgili olduğu görülmektedir. Kentlerdeki plansız yapılaşma, alt yapı yetersizliği, çöküntü alanları, kötü çevre koşulları, tarihi mekânların ve ekonomik kullanımı tükenmiş alanların varlığı ve bunların kente yeniden kazandırılması kentsel dönüşümü gerekli kılmaktadır.
Toplumun değişen ihtiyaçlarıyla birlikte yenilenen birçok durum yaşanılan kentin mekanlarına da yansımaktadır. Bu durumlar yaşamın doğasından kaynaklanmaktadır.
Türkiye’de gecekondu denilen yapıların yeni ve depreme dayanıklı yapılara dönüştürülmesi kentsel dönüşüm olarak karşımıza çıkan düzenlemelerdendir. Fakat ülkede bu anlamda yapılan bütün kentsel dönüşüm projelerinin yaşayanlara ve yaşanılan yer açısından beklenen sonuçları sağlayamadığı görülmektedir.
Kentlerin mevcut kaynak, altyapı ve yatırımlarının içinde bulunduğu sürekli değişim sürecinin kontrolünü sağlamak için kentsel dönüşümün yararlı olacağı düşünülmektedir. Doğal afet riski çok olan Türkiye gibi kentler de daha güvenli yaşam alanı sağlanması ve kültürel, doğal mirasının korunması için kentsel dönüşümden yararlanılmalıdır.
Kentsel dönüşüm kapsamında doğal afet riski taşıyan alanların sağlıklı ve güvenilir yapılara dönüştürülmesi için, ömrünü tamamlamış ve yıkılma riski taşıyan binaların yeniden yapımı veya yenilenerek iyileştirilmesi yollarına başvurulmaktadır.
Bu nedenle kentsel dönüşümü teşvik etmek için harç ve vergilere muafiyet getirilmiştir. 6306 Sayılı Kanun’da yapılan değişikliğe göre risk raporu alınmış eski bina kentsel dönüşüme girdiğinde yeni yapılacak binada gerçekleştirilen işlemler için harç ve vergi muafiyeti sağlanmaktadır.
Ancak; kentsel dönüşümü teşvik amacıyla böyle bir düzenlemeye yer verilmesine karşın tapu müdürlükleri ve vergi daireleri kanundaki açık düzenlemeye rağmen, tapu harçlarını talep etmeye devam etmektedirler. Bu konumdaki malikler tapu harcı ödeyerek yaptıkları tapu devirleri esnasında ödedikleri harçları geri alabilmektedir.
Kentsel dönüşüme konu olan taşınmazların ilk satışı, tescili, ipotek tescil işlemleri, vergi, harç gibi alınan ücretlerden söz konusu kanun kapsamındaki yapıların maliklerine ve malik olmasalar bile bu yapılarda kiracı veya sınırlı ayni hak sahibi olarak en az bir yıldır ikamet ettiği veya bunlarda işyeri bulunduğu tespit edilenlere bu amaçlarla kullandırılan krediler dolayısıyla lehe alınacak paralar, banka ve sigorta muameleleri vergisinden muaftır. Fakat muaf oldukları halde uygulamada harçların talep edildiği ve taraflarında talep edilen harçları ödediği görülmektedir. Haksız yere tahsil edilen harçlar geri alınabilmektedir.
Kanunun 7’nci maddesinin dokuzuncu ve onuncu fıkralarında belirtilen şartlar dahilinde alınmaması gereken harç, vergi ve ücretler; noter harcı, tapu ve kadastro harçları, belediyelerce alınan ücret ve harçlar, veraset ve intikal vergisi, damga Vergisi Kanunu uyarınca damga vergisine tâbi kâğıtlar sebebiyle alınan damga vergisi, kullandırılacak kredilerden dolayı lehe alınacak paralar sebebiyle 13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu uyarınca alınması gereken banka ve sigorta muameleleri vergisi, kurum ve kuruluşlarca döner sermaye ücreti adı altında alınan bütün ücretler ile riskli olarak tespit edilen yapı ile bu yapının yerine yapılacak yeni yapıya ilişkin olarak belediye meclisi kararı ile belirlenen ve alınan her türlü ücret şeklindedir.
6306 sayılı kanun uyarınca kentsel dönüşüme tabi tutulan riskli yapının satışının tapu harcından muaf olmasına rağmen, harçlar alındıktan sonra devir işlemlerinin yapılması, Vergi Usul Kanunu’nca vergilendirme hatasıdır. Bu nedenle tapu harcı kendisinden haksız olarak tahsil edilen taraf, öncelikle idari mercilere başvuru yaparak tapu harcının iadesini talep etmelidir.
Mahkemeye yoluna başvurmadan önce ise ilgili idari kurumlara başvurma zorunluluğu vardır. Bu bakımdan ödedikleri harçların iadesi talep eden kişilerin önce ilgili kuruma idari başvuruda bulunmaları gerekmektedir. Başvuruya; vergi tahsil alındısı, tapu senedi fotokopisi, riskli yapı belgesi, riskli yapı muafiyet belgesi ve sözleşme örneği de eklenmelidir. Başvurunun olumsuz sonuçlanması veya kanuni süresi içinde cevap verilmemesi halinde görevli ve yetkili mahkemede dava açmaları gerekecektir.
İlgili vergi dairesinin, iade başvurusuna 60 gün içerisinde cevap vermesi gerekmektedir. Bu süre zarfında cevap verilmemesi veya talebin reddedilmesi halinde 30 gün içerisinde Gelir İdaresi Başkanlığı’na şikâyet edilebilmektedir. Gelir İdaresi tarafından şikâyet başvurusuna karşı bir ret kararı verilmesi halinde 30 günlük süre içerisinde Vergi Mahkemesi’ne dava açılması gerekmektedir.
Tapu harcını tahsil etmiş olan vergi dairesinin bulunduğu yerdeki Vergi Mahkemesinde, Gelir İdaresi Başkanlığı’na karşı, vergilendirme hatasının düzeltilerek harcın iadesini talep etmek için dava açılabilmektedir. Yersiz olarak tahsil edilen tapu harcı, ödenmesinden itibaren 5 yıl içerisinde talep edilmesi halinde geri iade alınabilmektedir. Yani geriye dönük olarak 5 yıl içinde bu şekilde hatalı vergilendirmeyle karşılaşanlar, belirttiğimiz idari ve yasal yollara müracaat ederek iade talebinde bulunabilirler.
Vergi Usul Kanunu’na göre yersiz olarak tahsil edilen vergilerin mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihinden itibaren, diğer hallerde ise verginin tahsili tarihinden, düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için hesaplanan faizi ile birlikte mükellefe iade edileceği hüküm altına alınmıştır.
Av. Begüm GÜREL & Hukuk Fakültesi Öğrencisi Şeyma ÜSTÜNDAĞ