Eşlerden biri, diğer eşin rızası olmadan edinilmiş mallarını karşılıksız olarak veya diğer eşin katılma alacağını azaltmak amacıyla üçüncü kişilere devrederse, diğer eşin katılma alacağı azalır ve kendisi diğer eşin edinilmiş mallarından daha fazla pay alır. Eşin, alacağını tahsil edebilmesi için başvurabileceği çeşitli hukuki imkânlar bulunmaktadır. Koşullarının var ise hak sahibi eş; TBK’nın genel hükümlerine başvurarak muvazaa iddiasına dayalı olarak tapu iptal ve tescil davası, İİKmd.277 uyarınca tasarrufun iptali davası ve TMK md.229 ile bağlantılı olan TMK md.241 hükmüne dayalı davayı açabilir. Eş, bunlardan yalnızca birine başvurabileceği gibi, aynı anda birden fazla yola da başvurabilir.
Çalışma konumuz olan TMK md.241/f.1 hükmü şöyledir: “Tasfiye sırasında, borçlu eşin malvarlığı veya terekesi, katılma alacağını karşılamadığı takdirde, alacaklı eş veya mirasçıları, edinilmiş mallarda hesaba katılması gereken karşılıksız kazandırmaları bunlardan yararlanan üçüncü kişilerden eksik kalan miktarla sınırlı olarak isteyebilir.”. Bu hükme göre, borçlu eşten katılma alacağını tahsil edemeyen hak sahibi eş, tahsil edemediği miktarla ve kazandırma miktarı ile sınırlı olarak üçüncü kişiden katılma alacağını talep edebilecektir. Bu bir şahsi hak niteliğindedir. TMK m. 229’da olduğu gibi, m. 241 de, katılma alacağının korunmasını amaçlar. Katılma alacağı miktarına ilişkin parasal değer, tasfiye sonunda katılma alacağının doğduğu, fakat borçlu eşin malvarlığından veya terekesinden elde edilemeyeceğinin anlaşıldığı andan itibaren üçüncü kişiye karşı ileri sürülebilir.
TMK md.241 hükmüne dayalı olarak, üçüncü kişiye katılma alacağı davası açmak isteyen alacaklı eşin, sırasıyla gerçekleştirmesi gereken işlemler vardır. Öncelikle mal rejiminin sona ermiş olması nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi davası açılmalıdır. Bu davada, TMK md.229 kapsamında eklenecek değerlere konu bir hukuki işlem sebebiyle, diğer eşin üçüncü kişi ile yapmış olduğu işleme konu malvarlığı değeri tasfiye hesabına eklenmelidir. Mal rejiminin tasfiyesinin yapıldığı bu dava, TMK md.229/f.2 kapsamında üçüncü kişiye ihbar edilmiş olmalı ve dava sonucunda aleyhine işlem yapılan eşin lehine katılma alacağına hükmedilmiş olmalıdır. Katılma alacağının tahsili için alacaklı eş ilk önce borçlu eşe başvurması gerekmektedir. Ancak borçlu eşin malvarlığı bu ödemeyi gerçekleştirmeye yetmez ise TMK md.241 kapsamında üçüncü kişi aleyhine bir dava açabilir ve eklenecek değere konu hukuki işlem ile elde etmiş olduğu menfaat ile sınırlı olarak, katılma alacağının eksik kalan kısmını ondan talep edebilir. Eklenecek değerler, TMK 229’da belirtildiği üzere eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile bir eşin mal rejimi devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirlerdir.
TMK md.241 Hükmünün Uygulama Koşulları
1- Hak Sahibi Eş Lehine Doğmuş Katılma Alacağının Varlığı
Mal rejiminin tasfiyesi davası sonucunda eşlerden biri lehine katılma alacağı doğmuş bulunmalı. Lehine katılma alacağı doğmuş olan eş hangi eş ise yalnızca o eşin ya da ölmüşse mirasçılarının üçüncü kişiye başvurma hakkı olacaktır. TMK 241.maddeye göre üçüncü kişilerden talep edilebilecek tek alacak katılma alacağıdır.
2- TMK 229’da Belirtilen Karşılıksız Kazandırmanın Varlığı
TMK 229’a göre iki türlü eklenecek değer bulunmaktadır. Bunlardan ilki, TMK md.229/b.1 kapsamında, bir eşin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan olağan hediyeler dışında yapmış olduğu karşılıksız kazandırmalardır. İkincisi ise TMK md.229/b.2 kapsamında, eşler arasındaki mal rejiminin geçerli olduğu sürede bir eşin diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yapmış olduğu devirlerdir. Bunların en önemli özelliği karşılık alınmadan yapılmış olmasıdır. Karşılık alındığı takdirde TMK 241’e göre dava açılması mümkün değildir. Söz konusu işlem kısmi karşılık alınarak da yapılmış olabilir. Kısmi karşılık ile kast edilen, işlemin yapılmış olduğu tarihte normal piyasa koşullarına göre, işlem konusu malın sürüm değerine karşılık gelen değerin tam olarak alınmamış olmasıdır. Yani bir karşılık vardır ancak kısmidir. Kanaatimce TMK md.241 hükmünde bahsi geçen “karşılıksız kazandırma” kavramı geniş yorumlanmalıdır. Böylece diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yapılan ve olması gereken değerinden düşük karşılık alınmış olan devirler bakımından da TMK md.241’in uygulanmalıdır.
3- Borçlu Eşin Malvarlığı veya Terekesinin Katılma Alacağını Karşılayamamış Olması
TMK md.241 hükmünün uygulanma koşullarından biri de hükümde belirtildiği üzere, tasfiye sırasında, borçlu eşin malvarlığı veya terekesinin, katılma alacağını karşılayamaması koşuludur. İlk önce alacaklı eş borçlu eşin malvarlığına, ölmüş ise terekesine başvurması gerekmektedir. Belirtmek isteriz ki borçlu eş tüm malvarlığı ile sınırsız sorumludur. Borçlu eşin malvarlığı borca yetiyor ise 3. Kişiye bu konuyla ilgili artık başvuru yapılamaz. Yargıtay’ın 8. Hukuk Dairesi’nin 2017/11052 E. 2019/2009 sayılı kararında “…bir başka anlatımla, borçlu eşin malvarlığı veya terekesi tasfiye borcunu ödemeye yetiyorsa, hiçbir zaman lehine kazandırma yapılan üçüncü kişinin davacıya ödenecek katılma alacağından sorumlu tutulmayacağına ilişkin TMK'nin 241. maddesi hükmüyle de uyumlu olacaktır…” denilmektedir.
4- TMK md.229/f.2 Gereğince Üçüncü Kişiye İhbar Yapılmış Olması
TMK 229’a göre mal rejimi tasfiyesi davası açılıp 3. Kişiye ihbar edilmesi koşullardan biridir. TMK md.241/f.2’de yer alan “Dava hakkı, alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde mal rejiminin sona ermesinin üzerinden beş yıl geçmekle düşer.” hükmü ile üçüncü kişilerin sorumlu oldukları süre özel olarak düzenlenmiştir. . Burada belirtilen bir ve beş yıllık süreler, hak düşürücü süre olup, durması veya kesilmesinden söz edilemez; ayrıca borçlu tarafından ileri sürülmemiş olsa bile, hâkim tarafından resen dikkate alınması gerekir.
TMK 241 hükmüne dayalı olarak üçüncü kişiden alacak talebinde bulunacak kişiler alacaklı eş ve mirasçılarıdır. Davalı taraf ise kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişiler, ölmüş ise onların mirasçılarıdır. TMK md.241 hükmü uyarınca üçüncü kişinin eksik kalan katılma alacağından sorumluluğu iyiniyetli olup olmamasına bağlı değildir. Yararlanan üçüncü kişi iyiniyetli olsa da diğer şartların varlığı hâlinde sorumluluğunu doğacaktır. 3. Kişinin sorumluluğu ancak yarar sağladığı meblağ kadar sınırlı sorumluluğu bulunmaktadır. Yani eksik kalan miktar kadar sorumludur. Özetlemek gerekirse ,TMK md.241’e başvurulabilmesi için; hak sahibi eş lehine doğmuş katılma alacağının varlığı, TMK md.229 kapsamında yapılmış bir karşılıksız kazandırmanın varlığı, borçlu eşin malvarlığı veya terekesinin katılma alacağını karşılayamamış olması ve TMK md.229/f.2 kapsamında ihbarın yapılmış olması gerekir.
Av. Şüheda Şeyda TAŞ