Giriş:
Bu çalışmada, bölge adliye mahkemesi (istinaf) ceza dairesinin dosya üzerinde verdiği bozma kararları ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) bireysel başvuru sonucundaki hak ihlali kararı ele alınmıştır. Bu çerçevede, konunun daha iyi anlaşılmasına katkı olarak;
- AYM kararının özetini yaptık.
- Başvuru konusu ve başvurucunun özet gerekçesini gösterdik.
- Başvuruya konu suçlar, mahkeme ve istinaf kararları ile mahkemenin inceleme ve değerlendirmesini özetledik.
- İlgili Yargıtay kararlarının özetini yaptık.
- Son olarak da kanaatimiz mahiyetinde karara karşı ne yapılabileceğini yazdık.
Kararın özeti:
İlk derece mahkemesince verilen beraat hükmü istinaf edilmiştir. İstinaf ceza dairesi, ilk derece mahkemesinin aksine sanığın cezalandırılması gerektiği kanaatindedir. Bu durum, maddede sayılan bozma nedenleri içinde yer almadığı için dairenin duruşma yapıp kendisinin karar vermesi gerekir. Buna rağmen daire, duruşma yapmayıp bunun yerine mahkumiyet olması gerektiğinden bahisle bozma kararı verip dosyayı ilk derece mahkemesine göndermiştir. İstinafın bu bozma kararına karşı direnme yetkisi olmayan ilk derece mahkemesi, bozma sonrasında yaptığı yargılama sonucunda bozma kararı doğrultusunda mahkumiyet hükmünü kurmuştur. Bu hüküm, tekrar istinaf edilmiştir. İkinci kez yapılan istinaf incelemesini daire bu sefer, ilk derece mahkemesinin mahkumiyete ilişkin hükmünü yerinde görerek (istinaf başvurusunu esastan ret ederek) kesin olarak karar vermiştir. Dairenin bu kararına karşı yapılan temyiz talebi ret edilmiştir. AYM, bu durumu Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlali ve yine AİHS’in 6. maddesindeki mahkeme veya yargı merciine erişim hakkının ihlali olduğundan yeniden yargılama yapılması gerektiğine karar vermiştir.[1] Bu bilgiler itibariyle “teşbihte hata yoktur” sözü çerçevesinde AYM’nin adeta BAMların bam teline dokunduğunu söylemek mümkündür.
Başvuru konusu:
Başvuru, istinaf kanun yolu incelemesinin kanunda belirlenen usule göre yapılmaması sonucu temyiz hakkının kullanılamaması nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
Başvurucunun özet gerekçesi:
Başvurucu, katılana yönelik eylemi nedeniyle mahkemenin hakkında beraat kararı verdiğini, istinaf dairesinin ise mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiğinden bahisle kesin nitelikte bozma kararı verdiğini ancak istinaf dairesinin bu yönde bozma kararı verme yetkisinin bulunmadığını belirtmiştir. Başvurucu ayrıca mahkûmiyet kararının istinaf dairesince ve temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilmesi gerekirken bozma kararı verildiği için mahkemenin bu karara direnme yetkisinin bulunmaması sebebiyle temyiz hakkının elinden alındığını ifade ederek mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Başvuruya konu suçlar, mahkeme ve istinaf kararları:
i. Sanık hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme, yağma, kasten yaralama, silahla yaralamaya azmettirme ve sair suçlarından ağır ceza mahkemesine kamu davası açılmıştır. Mahkeme, 02.07.2021 tarihli kararla bir kısım suçlardan mahkûmiyet, bir kısım suçlardan ise beraat hükmünü vermiştir. Karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Samsun BAM 4.CD, duruşma açmaksızın dosyayı inceleyerek, sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde beraat kararı verilmesi nedeniyle bozulmasına, kısmen ise yerinde görerek istinaf başvurularının esastan reddine dair 09.12.2021 tarihinde kesin olarak karar vermiştir.
ii. Bozma kararı üzerine, direnme yetkisi olmayan ilk derece mahkemesi, bozma kararına uyarak silahla kasten yaralamadan 9 ay, nitelikli yağmadan 5 yıl, tehditten 2 yıl 4 ay hapis cezası vermiştir.
iii. Bozma sonrası verilen karar tekrar istinaf edilmiştir. Daire, hüküm fıkralarının tekerrüre ilişkin kısımlarını düzelterek istinaf başvurusunun esastan reddine 30.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere karar vermiştir. Bu karar, süresinde ve 02.05.2023 tarihinde bireysel başvuru yoluna konu edilmiştir. Bu arada istinaf kararına karşı temyiz başvurusunda bulunulmuş ancak daire, 05.05.2023 tarihinde temyiz talebinin reddine karar vermiştir. Temyiz talebinin reddi kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesi, CMK’nın 286/2-a,3 ve 296/1. maddeleri gereğince temyiz talebinin reddi ile ek kararın onanmasına 27.09.2023 tarihinde karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin incelemesi:
i. AYM, konuya ilişkin ulusal ve uluslararası hukukla ilgili mevzuat olarak 5271 sayılı CMK’nın "İstinaf" başlıklı 272; "Bölge adliye mahkemesinde inceleme ve kovuşturma" başlıklı 280; "Hukuka kesin aykırılık hâlleri" başlıklı 289; "Direnme yasağı" başlıklı 284; “Temyiz" başlıklı 286; "Temyiz isteminin kabule değer sayılmamasından dolayı hükmü veren mahkemece reddi" başlıklı 296; "Temyiz isteminin reddi" başlıklı 298. maddeleri ile AİHS’in mahkeme veya yargı merciine erişime dair 6. maddesinin içeriklerini belirtmiştir.
ii. AYM, Yargıtay ve AİHM’nin ilgili örnek kararlarını sıralayarak kararların ilgili kısımlarını alıntı yapmıştır. Kararların benzerliği nedeniyle aşağıdaki kararların özet nitelendirmesi yazılmıştır. Örneğin, Yargıtay 9.CD, 22/6/2023, E.2023/2981, K.2023/4580: "… çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan verilen 21.12.2020 tarihli beraat kararlarının istinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesince sanıklar haklarında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan değerlendirme yapılması gerektiğinden bahisle bozulmasından sonra anılan karara direnme yetkisi bulunmayan ve kanunen uyma zorunluluğu bulunan İlk Derece Mahkemesince verilen mahkumiyet hükümlerinin aslında Bölge Adliye Mahkemesince verilmiş bir karar olarak kabulünde zorunluluk bulunduğu, esas olarak Bölge Adliye Mahkemesince beraat hükmünün mahkumiyet veya mahkumiyet hükmünün beraat olması gerektiği yönünde bozma kararı verilemeyeceği, bu tür kararların istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilmesi gereken kararlardan olduğu, bu şekilde verilen kararların İlk Derece Mahkemesi kararı niteliğinde bulunduğunun kabulü halinde esasen tarafların var olan temyiz haklarının ellerinden alınmış olacağının anlaşılması karşısında, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde kurulan yeni mahkumiyet hükümlerinin de temyizi kabil olduğu belirlenmiştir." [2] Örneğin, AİHM Bayar ve Gürbüz/Türkiye, B.No: 37569/06, 27/11/2012, § 42: Mahkemeye erişim hakkı sadece ilk derece mahkemesine dava açma hakkını değil eğer iç hukukta itiraz, istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına başvurma imkânı tanınmış ise üst mahkemelere başvurma hakkını da içerir. Bellet/Fransa, B.No: 23805/94, 4/12/1995, § 38): Mahkemeye erişim hakkı somut ve etkili olmalıdır. Erişim hakkının etkili olabilmesi için bireyin, haklarına müdahale eden bir işleme itiraz etmek üzere açık ve somut bir fırsata sahip olması gerekir.[3]
iii. AYM kararında geçen Yargıtay ilamlardaki benzer nitelendirmeler özetle şöyledir: İstinaf ceza dairesinin, ancak sınırlı ve sayılı hallerde bozma kararı verilebileceği, sayılmayan bir neden dolayı bozma kararı verilemeyeceği, buna aykırı olarak verilen hem BAM bozma kararı hem de bunun üzerine direnme yetkisi olmayan ilk derece mahkemesi kararının hukuken geçerli olmayacağı, bozma sonrasında ve bozmaya uyarak verilen ilk derece mahkemesi kararının esasında BAM daire (ilk defa BAM’da verilen) kararı olduğu var sayılarak temyize tabi olacağı, aksi halde tarafların var olan temyiz haklarının ellerinden alınmış olacağı belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin değerlendirmesi:
Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar vermiştir.
i. Esas yönünden Anayasa'nın 36 ve AİHS’nin 6. maddelerindeki mahkemeye erişim hakkının içeriği belirtilerek şunları vurgulamıştır: Mahkemeye erişim hakkının kapsamı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Mahkemeye erişim hakkı, belirtilen maddelerde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Mahkeme kararlarının hukuka uygun olup olmadığına yönelik uyuşmazlığın çözümlenmesi için bir yargı makamı önüne taşınması kanun yoluna başvurma olarak nitelendirilmektedir. Mahkemeye erişim hakkı, suç isnadına ilişkin uyuşmazlıklarda da uygulanabilen bir haktır. Mahkemeye erişim hakkı; hakkında suç isnadı bulunan bir kimsenin bu isnatla ilgili olarak bir mahkeme tarafından bu isnadın yerinde olduğu ya da olmadığı yönünde bir karar verilmesini isteme, -başvurma imkânı tanınmış ise- itiraz, istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına başvurma hakkını da kapsar. [4]
ii. İlkelerin olaya uygulanması kapsamında biriysel başvuruya konu somut yargılama süreci özetle açıklanmıştır. Yine yukarıda belirtilen CMK’nın istinaf ve temyiz aşamalarına dair yasa maddelerinin ve hangi halde hangi kararın, özellikle bozma kararının şartları ve olası sonuçları gibi ne ne şekilde yasal uygulama yapılması gerektiği özetle belirtilmiştir. Önemli husus olarak kanun yollarına ilişkin kuralların metni dikkate alındığında yargı mercilerinin bunlarla ilgili olarak bireyler tarafından öngörülmesi mümkün olmayan değerlendirmeler yapması mahkemeye erişim hakkına müdahalenin kanuni dayanağının bulunmadığı kanaatine varılmasına sebebiyet vereceği belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesi sonuç olarak;
İstinaf ceza dairesinin 5271 sayılı Kanun'da sınırlı olarak sayılı hâller dışında bir sebeple bozma kararı vermesiyle gerçekleşen müdahalenin kanuni dayanağının olmaması nedeniyle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar vererek başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğuna karar vermiştir.
Kanaatimiz olarak;
Anayasa Mahkememizin gerekçeli kararındaki açıklama ve değerlendirmeler itibariyle aşağıdaki hususları söylemek mümkündür:
1) Öncelikle yukarıda belirtilen Anayasa, AİHS ve CMK’nın ilgili madde içerikleri ve bireysel başvuruya konu somut dosya ile istinafların bozmaya dair genel uygulamaları itibariyle yüksek mahkemenin bireysel başvuruya dair kararı hukuki olarak yerinde ve mevcut düzenlemeye uygundur.
2) Ayrıca şu husus da belki kararda vurgulanabilirdi. Söz konusu uygulamanın kesin hükümle sonuçlanma sürecini uzatabileceği için Anayasa’nın duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olmasına dair 141. maddenin “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.” hükmünü de ihlal edebilir.
3) İşin ilginç bir yanı ve konunun bireysel başvuruya konu olmasının nedeni olarak şu da dikkat çekicidir. Her ne kadar Yargıtay 6.CD, ilgili temyiz başvurusunu ret etmiş ise de aslında Yargıtay’ın yerleşik uygulamalası bu tür temyiz başvurulurının, kararın ilk derece mahkemesinin değil, istinaf kararı olduğu gerekçesiyle temyiz başvurusunun kabulüne yöneliktir. Hal böyle iken bireysel başvuruya konu kararda 6.CD, 27.09.2023 tarihli kararla temyiz başvurusunun reddine karar vermiştir. Muhtemelen bilahare bir görüş değişikliğine gidilmiştir. Zira AYM kararında ihlali destekleyici mahiyitte örnek verilen Yargıtay kararları arasında 6.CD’nin 03.07.2024 tarihli kararı da vardır. Başka bir anlatımla ihlale ve bireysel başvuruya konu dosyada, Yargıtay 6.CD, temyiz başvurusunu, Yargıtay’ın genel uygulaması gibi değerlendirip kabul etseydi AYM’nin iş bu ihlal kararı çıkmayabilecekti.
4) Bu karar karşısında ne yapılabilir? İstinaf ceza uygulamalarının bozma kararları itibariyle mevcut haldeki çok önemli orandaki fiili kararları, ihlal kararındaki uygulama gibidir. Bunun kanuna uygun olup olmadığının ve/veya yasal düzenlemeye gidilmesinin gerekip gerekmediğinin tartışılmasının yanında, en azından bireysel başvuru kapsamında ihlale konu olmaması için ceza dairelerinin şunu yapmaları önem arz edebilir. Tıpkı Gaziantep BAM, 13.CD, 08.03.2024, E.2022/356, K.2024/985 sayılı kararı gibi benzer nitelendirmeyi içeren Yargıtay ilamlarına atıf yapılarak temyize tabi karar verilebilir. Başka bir anlatımla istinafın, beraat hükmünün mahkumiyet olması gerektiği veya bunun tersi ya da maddede yer almayan nedene dayanan bozma kararı sonrasında, bozmaya uyularak verilen ilk derece mahkemesi kararının ikinci kez istinafı sonucunda verilen kararın temyize tabi olduğu belirtilebilir. Bu şeklide ilgililerin mahkemeye erişim haklarının önünde bir engel kalmayabilecektir.
Asım EKREN
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi
Cumhuriyet Savcısı
Kaynakça ve ayrıntılı bilgi:
1- Uygulamada İstinaf Ceza El Kitabı, 3.Baskı, İstanbul Filiz Kitabevi, 2024,
2- Türkiye Adalet Akademisi, Adalet Kürsü Dergisi, Asım EKREN, Bölge Adliye Mahkemeleri Ceza Daireleri Bozma Kararları, Sayı 11, Mayıs 2022,
3- Türkiye Adalet Akademisi, Adalet Kürsü Dergisi, Asım EKREN, İstinaf Cezada İnceleme ve Karar Türleri, Sayı 15, Mayıs 2023.
---------------
[1] AYM, 09.01.2025, B.No: 2023/33667, (R.G: 12.06.2025-32924)
[2] AYM kararında geçen Yargıtay 6.CD, 3/7/2024, E.2024/2388, K.2024/8319; 5.CD, 18/4/2024, E.2022/5322, K.2024/4330; 11.CD, 11/3/2024, E.2023/6519, K.2024/3057; 2.CD, 20/2/2024, E.2023/29761, K.2024/2708 9. CD, 22/6/2023, E.2023/2981, K.2023/4580; 2.CD, 24/4/2023, E.2022/12734, K.2023/2067; 14.CD, 4/3/2021, E.2018/6371, K.2021/1851 sayılı ilamlarda benzer nitelendirmeler yapılmıştır.
[3] AYM kararında geçen AİHM, Golder/Birleşik Krallık, B.No: 4451/70, 21/2/1975, §§.28-36; S.Yılmaz ve M.Yılmaz/Türkiye, B.No: 611/12, 17/11/2015, §.59; Eşim/Türkiye, B.No: 59601/09, 17/9/2013, §.19,20; Edificaciones March Gallego S.A./İspanya, B.No: 28028/95, 19/2/1998, §.34; Bayar ve Gürbüz/Türkiye, B.No: 37569/06, 27/11/2012, §.42; Bellet/Fransa, B.No: 23805/94, 4/12/1995, §.38; Osu/İtalya, B No: 36534/97, 11/7/2002, §.32,33 ilamlarda da benzer değerlendirme yapılmıştır.
[4] AYM kararında geçen Ö.Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti, B.No: 2014/13156, 20/4/2017, §.34; Ö.Şen, B.No: 2012/791, 7/11/2013, §.52; H.İşten, B.No: 2015/1950, 22/2/2018, §.37; H.İşten, §.36; A.Atlı, B.No: 2013/500, 20/3/2014, §.49 ilamlarına atıf yapılmıştır.