Hollanda’nın Lahey kentindeki Barış Sarayı’ndaki (Vredespaleis) oturum, Güney Afrika’nın İsrail'e yönelik suçlamalarını dile getirmesiyle başladı.
Güney Afrika, İsrail'i Gazze'deki Filistinlilere karşı 'soykırım' hedefiyle hareket etmekle suçladı.
Güney Afrika Cumhuriyeti öncelikli olarak, İsrail'in Gazze'deki tüm askeri operasyonlarının derhal askıya alınması için, ihtiyati tedbir kararı verilmesini istiyor. Yüksek Mahkeme öncelikli olarak bu talebi ele alacak.
Cuma günü de, İsrail, hakkındaki suçlamalara ilişkin sözlü savunma yapacak.
İsrail’in talebi üzerine bugün ve yarın yapılacak sözlü oturumlar, birer saat uzatıldı. Duruşmalar, iki gün boyunca 10:00 - 13:00 saatleri arasında görülecek ve Uluslararası Adalet Divanı’nın internet sitesinden canlı olarak izlenebilecek.
Güney Afrika’yı temsil eden avukatlar, 84 sayfalık iddianameyi, mahkeme salonuna yansıtılan görüntülerle de destekleyerek, İsrail’e yönelik soykırım suçlamasında bulunuyor.
Güney Afrika’nın hazırladığı iddianamede, dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri olan Gazze’de İsrail ordusu tarafından sürdürülen bombalamalar sonucu, çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere 23 binden fazla Filistinlinin öldüğü, en az 1,9 milyondan fazla Gazzelinin de yerinden edildiği belirtiliyor.
İddianamede, Türkiye, Brezilya ve İran’ın da bulunduğu 8 ülkenin, son dönemde İsrail’i soykırımla suçlayan açıklamalarına da işaret edilerek, İsrail’in uluslararası toplum tarafından ifade edilen ciddi endişelerin tamamen farkında olduğu savunuldu.
Güney Afrika, bu iddiasına gerekçe olarak İsrailli yetkililerin yaptığı açıklamaları gösterdi.
İddianamede İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın, "Biz insansı hayvanlarla savaşıyoruz" ve İsrail Miras Bakanı Amichai Eliyahu’nun, “Gazze'ye nükleer saldırının da seçenekler arasında olduğu” yönündeki açıklamalarına yer verildi.
Başbakan Netanyahu’nun, “İsrailoğullarının İncil'deki düşmanı Amalek'ten” bahsettiğine işaret edilen iddianamede, aşırı sağcı İsrailli bakanlar Bezalel Smotrich ve Itamar Ben Gvir, Gazze'den mümkün olduğunca çok sayıda Filistinliyi bölgeyi terk etmeye ikna etme zamanının geldiği bir "göç projesi" çağrısında bulundukları vurgulandı.
İsrail Devlet Başkanı Isaac Herzog ve diğer yetkililerin Gazze'de masum veya olaya karışmamış sivillerin bulunduğunu inkar eden birçok açıklaması bulunduğuna yer verilen iddianamede, bütün bunların İsrail'in soykırım yapmaya kararlı olduğunu kanıtladığı savunuldu.
Mahkeme önündeki Filistin yanlısı gösteriye New York ve Londra’dan gelen ortodoks Yahudiler de destek veriyor.
Mahkeme önünde Filistin ve İsrail yanlısı gösteriler
Uluslararası Adalet Divanı'ndaki duruşmanın başlamasının ardından Filistin ve İsrail yanlısı çok sayıda gösterici Barış Sarayı’nın önünde toplandı.
Yaklaşık 1500 kişi Filistin’e destek gösterisinde bulunurken, birkaç yüz kişi de İsrail’i destekliyor.
Lahey polisi, Filistin yanlısı göstericilerden Barış Sarayı'nın önünü terk ederek, belediyenin daha önce kendileri için önce belirlediği yere gitmelerini istedi.
Polise göre gösteriler şu ana kadar barışçıl biçimde devam ediyor.
Göstericiler duruşmayı, dışarıya kurulan büyük ekranlar aracılığıyla izliyor.
Güney Afrika tarafından 29 Aralık’ta açılan davada, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki eylemlerinin "soykırım niteliğinde" olduğu vurgulandı.
Dava dilekçesinde, İsrail’in "Gazze'deki Filistinlileri daha geniş bir ulusal, ırksal ve etnik grubun parçası olarak yok etmeye yönelik özel bir niyete" sahip olduğu savunuldu.
İsrail'in, Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Sözleşmesi'ni ihlal ettiğini belirten Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarının derhal askıya alınması için, ihtiyati tedbir kararı çıkarılmasını istedi.
Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail hükümetinin Gazze’deki uygulamalarını kendi ülkesindeki “apartheid (ırk ayrımcılığı) rejimiyle” kıyaslıyor.
Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, İsrail hükümetinin Gazze’deki uygulamalarını Güney Afrika'nın geçmişindeki apartheid rejimiyle karşılaştırarak Filistinlilere tam destek vermesinin ardından, her iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler askıya alındı.
Güney Afrika, Pretoria’daki İsrail Büyükelçiliği’ni kapattı.
Hem İsrail hem de Güney Afrika, BM Soykırım Sözleşmesi’nin imzacıları olduğu için, Cyril Ramaphosa yönetimi, dava konusunda inisiyatif aldı.
1948’de imzalanan BM Soykırım Sözleşmesi, taraf ülkelere soykırım suçunu önleme ve cezalandırma yükümlülüğü getiriyor.
Güney Afrika yönetimi, bu sözleşmeden doğan yükümlülüğe dayanarak İsrail aleyhine soykırım suçlamasıyla dava açtı.
Dava neden Uluslararası Adalet Divanı’nda açıldı?
BM’nin en üst yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin aksine, bireysel suçlar yerine sadece devletler arasındaki ihtilafları ele alıyor.
Bu nedenle dava Uluslararası Adalet Divanı’nda açıldı.
İsrail iddialara ilişkin ne diyor?
Duruşmada İsrail’i, eski Yüksek Mahkeme Başkanı Aharon Barak temsil edecek.
İsrail hükümeti, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin iddialarına sert bir dille karşı çıkıyor.
İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lior Haiat, sosyal medya platformu X aracılığıyla yaptığı açıklamada, “İsrail, Güney Afrika tarafından yayılan kan iftirasını ve Uluslararası Adalet Divanı’na başvurusunu tiksintiyle reddediyor" dedi.
Sözcü Güney Afrika‘yı, “İsrail Devleti'nin yıkılması çağrısında bulunan bir terör örgütüyle işbirliği yapmakla” da suçladı.
Haiat, “Güney Afrika'nın iddiası hem fiili hem de hukuki dayanaktan yoksundur, ve Mahkeme'nin alçakça ve aşağılayıcı bir şekilde istismar edilmesini teşkil etmektedir” ifadesine yer verdi.
Güney Afrika’nın bu girişimi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve diğer hükümet yetkilileri tarafından da tepkiyle karşılandı.
Duruşmalarda neler bekleniyor?
Bugün ve yarın tarafları dinleyecek olan Yüksek Mahkeme, öncelikli olarak Güney Afrika’nın, İsrail’in Gazze’deki askeri faaliyetlerini derhal durdurulması talebini ele alacak.
Mahkeme, sunulacak belgeler ışığında bu talebi kabul edebilir ya da yetkisizlik kararı verebilir.
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin mahkemeye, İsrail’in soykırım suçu işlediğine ilişkin yeterli kanıtı sunması durumundaysa, uzun bir yargılama süreci başlayacak.
Uluslararası hukuk uzmanlarına göre, soykırımın belirlenmesi karmaşık bir hukuki ve siyasi süreç gerektirdiği için, yargılama uzun zaman alabilecek.
Uluslararası hukuk uzmanı Prof. Dr. Jan Wouters’a göre, soykırımı kanıtlamak için yalnızca bir nüfus grubunun öldürülmesi değil, aynı zamanda bunun bir ırksal grubu tamamen veya kısmen yok etmeye yönelik özel bir niyetle yapıldığının da kanıtlanması gerekiyor.
BM Sözleşmesi soykırımı nasıl tanımlıyor?
Birleşmiş Milletler tarafından 1948 yılında kabul edilen “Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi”ne göre, bir eylemin soykırım olarak kabul edilebilmesi için, şunları içermesi gerekiyor:
- Soykırım eylemleri ulusal, etnik, dini veya ırksal bir grubu hedef almalıdır
- Öldürme, ağır yaralama, zihinsel ve psikolojik zarar verme, zehirli yaşam koşulları yaratma, doğum kontrol tedbirleri uygulama veya çocukları bir gruptan diğerine zorla nakletme gibi yıkıcı eylemler olmalıdır
- Soykırım eylemleri sistematik ve yaygın olmalıdır
- Yok etmeye yönelik açık bir niyet olmalıdır
Uluslararası Adalet Divanı nedir?
Uluslararası Adalet Divanı (ICJ), Birleşmiş Milletlerin en yüksek yargı organı.
Mahkeme, Haziran 1945'te Birleşmiş Milletler Şartı ile kuruldu ve Nisan 1946'da faaliyetlerine başladı.
Yüksek Mahkeme, BM Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi tarafından 9 yıllık bir süre için seçilen 15 yargıçtan oluşuyor.
Mahkemenin merkezi Hollanda’nın Lahey kentindeki Barış Sarayı'nda bulunuyor.
Mahkemenin iki önemli işlevi var;
Birincisi, uluslararası hukuka uygun olarak, sözleşmeye taraf devletler tarafından sunulan hukuki ihtilafların çözümü konusunda karar almak.
Diğeri de, hukuki sorunlarla ilgili tavsiye niteliğinde görüşler bildirmek.
Uluslararası Adalet Divanı'nın vereceği kararlar bağlayıcı nitelikte ve soykırım suçları için zaman aşımı söz konusu değil.
Hamas’ın, 7 Ekim 2023'te İsrail'de düzenlediği saldırılarda 1200'den fazla kişi hayatını kaybetti, 200'den fazla kişi rehin alındı. Saldırılarla başlayan İsrail-Hamas savaşı, Gazze’de insani felakete yol açtı.
2006'dan bu yana Hamas tarafından yönetilen Gazze’de, Sağlık Bakanlığı’na göre, İsrail’in düzenlediği hava ve kara saldırılarında çoğu kadın ve çocuk 22 binden fazla kişi yaşamını yitirdi.
Haber: Yusuf Özkan / BBC Türkçe