İşçilik alacağı davaları, işçinin hak ettiği ücret, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai gibi işçilik haklarının talep edildiği davalardır. Bu tür davalarda, özellikle yazılı delillerin eksik veya yetersiz olduğu durumlarda, tanık beyanları hayati bir rol oynar. İşçiler ve işverenler arasındaki güç dengesizliği göz önüne alındığında, tanıkların davanın seyrine etkisi büyüktür. Ancak tanık olmanın yasal ve ahlaki sorumlulukları olduğu gibi, bu süreçte tanık olan işçilerin hakları da korunmaktadır.

Tanığın Rolü: İddiaların Desteklenmesi ve Gerçeklerin Aydınlatılması

Tanıklar, dava sürecinde tarafların ileri sürdüğü iddiaların doğruluğunu destekleyen ya da çürüten beyanlarda bulunur. İşçilik alacağı davalarında genellikle işyerinde çalışan işçiler ya da daha önce aynı işyerinde çalışmış kişiler tanıklık eder.

Tanıklar, aşağıdaki konularda bilgi vererek davanın seyrini etkileyebilir:

- İşçinin ne kadar süre çalıştığı,

- İşçinin aldığı ücret, çalışma saatleri ve fazla mesai uygulamaları,

- İşyerindeki diğer hak ihlalleri.

Özellikle işyerinde kayıtların eksik olduğu ya da gerçeği yansıtmadığı durumlarda tanık ifadeleri büyük önem taşır. Örneğin işçinin fazla mesai yaptığına dair somut delil bulunmadığında, tanık beyanları bu iddiaların kabul edilmesini sağlayabilir.

Hukuki Dayanak: Tanıklığın Önemi ve Tanığın Korunması

Türk Hukuk Sistemi’nde, tanık beyanları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) çerçevesinde delil olarak kabul edilir. Ancak iş davalarında tanıklığın önemine özel bir vurgu yapılmıştır. İş Mahkemeleri Kanunu'nun 316 maddesine göre, iş davaları basit yargılama usulüne tabi olup delillerin değerlendirilmesinde esneklik sağlanmıştır. Bu nedenle tanık beyanları genellikle daha belirleyici bir hale gelir.

Tanıkların işveren karşısında korunması ise 4857 sayılı İş Kanunu ile güvence altına alınmıştır. Tanıklık yaptığı için bir işçinin işten çıkarılması geçerli bir fesih sebebi oluşturmaz. Bu tür bir işten çıkarma, haksız fesih olarak değerlendirilir ve işçiye işe iade davası açma hakkı tanır. Ayrıca, işçiye tanıklık nedeniyle baskı yapan işverenler, TCK’nın ilgili maddeleri gereği cezai yaptırımla karşılaşabilir.

Tanıklık Etmenin İşçilere Getirdiği Sorumluluklar

Tanıklar, mahkemede gerçeğe uygun şekilde beyanda bulunmakla yükümlüdür. Yalan beyanda bulunmak, hem hukuki hem de cezai yaptırımlara neden olabilir. Bu nedenle tanıkların, tarafların lehine ya da aleyhine ifadeler vermeden önce objektif ve dürüst bir şekilde yaşananları aktarması gerekir.

Tanıklık, iş arkadaşlarına destek olmanın ötesinde adaletin tesis edilmesine katkı sağlar. Ancak tanık olan işçilerin, işten çıkarılma ya da mobbing gibi haksız uygulamalara maruz kalmamaları için yasal haklarını bilmeleri önemlidir.

Tanıkların İşten Çıkarılması Yasaktır

İşçinin tanıklık yaptığı için işten çıkarılması, hukuka aykırıdır. İş Kanunu'nun 18. ve 25. maddeleri gereği, tanıklık yapmak işveren açısından haklı veya geçerli bir fesih sebebi oluşturmaz. Eğer bir işçi bu nedenle işten çıkarılırsa, işveren hem idari para cezasıyla karşılaşabilir hem de işçi işe iade davası açabilir.

İşe iade davası kazanıldığında işveren, işçiyi tekrar çalıştırmak zorunda kalabilir veya işçiye tazminat ödemek durumunda kalır. Ayrıca, mobbing gibi dolaylı yollarla baskı yapıldığı durumlarda, işçiler tazminat davası açma hakkına sahiptir.

Sonuç

İşçilik alacağı davalarında tanıklık, işçi haklarının korunmasında ve adaletin sağlanmasında kritik bir öneme sahiptir. Tanıklık yapan işçilerin yasal haklarının bilinmesi ve bu hakların korunması, işverenlerin haksız uygulamalarına karşı caydırıcı bir rol oynar. İşçiler, tanıklık yaparken dürüst davranmalı ve tanıklık yapmanın işten çıkarılma gibi bir gerekçe olamayacağını bilerek hareket etmelidir. Bu bilinç, hem işçi haklarının savunulmasına hem de iş yerlerinde daha adil bir ortamın oluşmasına katkı sağlayacaktır.

Av. Ömer ALTUNDAĞ

Kaynakça: Hukuk Muhakemeleri Kanunu, İş Kanunu, İş Mahkemeleri Kanunu,Türk Ceza Kanunu