MAKALE

 İCRA VE İFLAS KANUNU M. 111/A KAPSAMINDA BORÇLUYA SATIŞ YETKİSİ VERİLMESİ (RIZAİ SATIŞ)

Abone Ol

Giriş

30.11.2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7343 sayılı “İcra Ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile birlikte İcra ve İflas Kanunu kapsamında bazı esaslı değişiklikler yapılmıştır. İşbu yazımıza inceleme konusu olan “borçluya satış yetkisi verilmesi” kurumu da şüphesiz ki yapılan esaslı değişikliklerin başında gelmektedir. Bu düzenleme ile kanun koyucu cebri icra yolu ile satış usulüne ilişkin, çağın ve uygulamanın gerekliliklerini dikkate alarak yeni bir paraya çevirme yöntemi öngörmüş, bu yöntemin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar 28 Mayıs 2022 tarihli 31849 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan, İcra ve İflas Kanunu Uyarınca Borçluya Satış Yetkisi Verilmesine Dair Yönetmelik ile detaylandırılmıştır. Bu çerçevede borçlu tamamen kendi belirlediği usulle mahcuzun satışını gerçekleştirebilmekte; pazarlık, arttırma yahut belirleyeceği diğer bir satış usulü ile paraya çevirme sürecini tamamlayabilmektedir.[1] Belirtilen değişiklik ile hukukumuza giren “borçluya satış yetkisi verilmesi” yöntemi, halihazırda mevzuatımızda bulunan İcra ve İflas Kanunu’nun “vaktinden evvel satış” başlıklı 113. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “borçluya satış isteme yetkisi verilmesi” kurumu ile karıştırılmamalıdır. Keza 7343 sayılı kanun değişikliği ile borçluya tanınan satış yetkisi mevcut düzenlemeye nazaran oldukça kapsamlı ve farklıdır. Daha öncesinde yalnızca belirli şartların oluşması durumunda mahcuzun icrai organlar tarafından satılmasını talep edebilme yetkisine haiz olan borçlu, somut düzenleme ile mahcuzun satışının tamamı ile kendisi tarafından gerçekleştirilmesini talep etme hakkına sahip olmuştur. Hukukumuza 30.11.2021 tarihi itibariyle girmiş olan borçluya satış yetkisi verilmesi kurumuna benzer nitelikte düzenlemelere farklı ülke mevzuatlarında da rastlamak mümkündür. Örneğin Fransız hukukunda uygulanan “Anlaşmalı Satış” kurumu ile mevcut düzenleme benzerlikler göstermektedir. Yine İtalyan hukukunda yer alan “Doğrudan Anlaşma” uygulaması da usul ve yöntem farklılıkları haricinde ulaşılmak istenen amaç ve satış metodu açısından hukukumuzda yapılan değişikliklere paraleldir. Gerek karşılaştırmalı hukuktaki görüşler gerekse yapılan kanun değişikliğindeki madde gerekçesi incelendiği takdirde, kendisine ait bir malın satışında aktif rol oynamasının borçluya sorumluluk yükleyeceği ve malını daha yüksek bedelle satmak için çaba göstereceği öngörülmüştür. Ek olarak bu değişiklikler ile kamu hizmetinin en az maliyetle ve daha hızlı bir şekilde sunulması hedeflenmiştir.[2] Fakat her değişiklik sürecinde olduğu gibi İcra Ve İflas Kanunu 111/A maddesine eklenen bu düzenleme de doktrin ve uygulama bağlamında birçok tartışmayı beraberinde getirmiştir. İşbu yazı kapsamında; İİK m.111/A uyarınca borçluya verilen satış yetkisinin amacı, talep edilebilme şartları ve düzenlemeden kaynaklı uygulamada ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklara yönelik açıklamalara yer verilmiştir.  

Rızai Satış Kavramı

Borçluya satış yetkisi verilmesinin düzenlendiği İİK m.111/a’nın başlığı “borçluya satış yetkisi verilmesi” iken madde metninde “rızai satış” ifadesine yer verildiği görülmektedir. Aynı düzenleme yönetmelikte de tercih edilmiştir. Kanaatimize Kanun madde başlığı ile metni arasındaki bu uyumsuzluk bilinçli bir tercihtir.[3] Muhtemel ki kanun koyucu bu paraya çevirme yönteminde borçlunun rızasının öne çıkan bir unsur olduğunu belirtmek amacıyla bu şekilde hareket etmiştir. Fakat gerek terminolojik olarak gerekse düzenlemenin uygulanması bakımında rızai satış kavramı borçluya satış yetkisi verilmesi kurumunu tam olarak ifade etmemektedir. Şöyle ki, aşağıda detaylıca açıklamış olduğumuz üzere borçlunun satış isteme yetkisi alacaklının rızasına dayanmadığı gibi icra dairesinin satış ile ilgili işlemlerde yapacağı değerlendirme de rıza veyahut onay mahiyetinde değildir. Kısaca icra dairesinin koşullar oluştuğu takdirde mahcuzun satışı ile ilgili kararda takdir yetkisi bulunmamaktadır. Her ne kadar kavramların tam olarak birbirlerini karşılamadıkları söylenebilirse de kanun ifadesinde yer alması bakımından uygulamada “rızai satış” kavramının da rağbet göreceği açıktır.[4]

Borçluya Satış Yetkisi Verilmesinin Amacı

Düzenleme öncesinde yalnızca ihale yoluyla satılma imkanı olan hacizli mal; yeni düzenlemeyle birlikte artık ihale sürecinin dışında da borçluya satış yetkisi verilmesi suretiyle satılabilecektir. Borçluya satış yetkisi tanınması öncelikle taraf menfaatlerinin korunmasının gereğidir. Uygulamada cebri satış süreçlerinde birçok farklı sorunla karşılaşılmaktadır. Kanun koyucu bu sorunların çözümüne yönelik olarak borçluya satış yetkisi verilmesi kurumunu düzenlemiştir. Getirilen bu yenilikle hacizli malın satışının en az masraf ve en yüksek bedelle gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır.[5] Örneğin bu yeni satış usulü ihale süreçlerine oranla çok daha hızlıdır. Keza artırma yoluyla yapılan ihale satışlarında, ihalenin feshi talebiyle başlayan sürecin oldukça uzun sürmesi alacaklının alacağına geç kavuşmasına neden olmaktadır.[6] Borçluya verilen bu yetki ile ihalenin feshi süreçlerinden kaynaklı olumsuzlukların engellenmesi ve alacaklının en kısa sürede alacağına kavuşmasına imkan tanınmıştır. Bununla birlikte günden güne artmakta olan cebri satış masrafları da hem borçlu hem de alacaklı için problem teşkil etmektedir. Getirilen yenilik ile borçlu tüm satış sürecini kendisi yöneteceği için, satış aşamasında çıkacak olan masraflar ihale usulüne oranla oldukça düşüktür. Borçluya satış yetkisi tanınması ile cebri satış aşamasına alternatif bir yöntem getirilmekte, ucuz ve kolay bir satış usulü yaratılmaktadır. Son olarak belirtmek gerekir ki, alacaklının satış talep ettiği arttırma yolu ile cebri satışlarda sağlanması gereken asgari oranın mahcuzun kıymet takdirinin %50’si (ek olarak satış masrafları) olması uygulamada çoğu zaman malların gerçek değerlerinin oldukça altında satılmasına sebep olmaktadır. Borçluya verilen satış yetkisinin kullanması durumunda bu oran %90 (ek olarak takip masrafları) olarak belirlenmiş olup bu sayede mahcuzun gerçek değerine yakın bir değerde satılması ve buna bağlı olarak hem borçlu hem de alacaklının mülkiyet hakkının korunması amaçlanmıştır. Unutulmamalıdır ki cebri icra faaliyetinin uzun sürmesi, pahalı olması yahut sürecin karmaşık bir yapı teşkil etmesi hak arama özgürlüğünü de zedeler niteliktedir.[7]

Borçlunun Satış Yetkisini Kullanma Usulü ve Şartları

İcra ve İflas Kanunu’nun ilgili 111/A maddesinde düzenlenen borçluya satış yetkisi verilmesi kurumu 31849 sayılı, İcra ve İflas Kanunu Uyarınca Borçluya Satış Yetkisi Verilmesine Dair Yönetmelik[8] ile detaylandırılmıştır. Getirilen yeni satış usulünün uygulanabilmesi için öncelikli olarak kıymet takdirinin tebliğinden itibaren bir hafta içerisinde borçlu ilgili icra müdürlüğüne başvurarak mahcuzun satışı için kendisine satış yetkisi verilmesini talep etmelidir. İşbu talepte bulunurken borçlunun tebligata elverişli adresini ve iletişime yarar bilgilerini de satış talebiyle birlikte icra dairesine bildirmesi gerekmektedir. Satışı talep edilen malın sicile kayıtlı bir mal olması halinde icra müdürü tarafından rızai satış talebinin ilgili sicile işlenmesine yönelik gerekli işlemlerin yapılması öngörülmüştür.[9] Sonrasında, icra dairesi kıymet takdirinin kesinleşmesi üzerine cebri satış işlemlerini durdurarak borçluya on beş günlük süre ile birlikte ilgili yönetmelik ekinde belirtilen örnek no 57’ye uygun olarak düzenlenmiş yetki belgesi verir. Yetki belgesinde bulunması gereken hususlar yönetmeliğin 5. maddesinde detaylı olarak belirtilmiştir. Kendisine tanınan on beş günlük süre içerisinde borçlu mahcuzun kanun ve yönetmelikle belirlenen asgari miktardan az olmamak şartı ile satışını gerçekleştirmekle mükelleftir. Asgari bedel kanun koyucu tarafından “malın muhammen kıymetinin yüzde doksanına karşılık gelen miktarı ile o malla güvence altına alınan ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından hangisi fazla ise bu miktarı ve ayrıca bu miktara ilave olarak bu aşamaya kadar bu mahcuz için yapılan takip masrafları  toplamından az olamaz.”  şeklinde tayin edilmiştir. Yine on beş günlük süre içerisinde asgari bedelden az olmamak koşulu ile borçlu ve alacaklının anlaşmış oldukları miktarın dosyaya yatırılması gerekmektedir. Kanaatimizce borçluya verilen on beş günlük süre tüm bu işlemlerin tamamlanması için yeterli değildir. Kanun koyucu her ne kadar borçluların kötü niyetli olarak satış yetkisi verilmesi kurumunu icrai süreci uzatma aracı olarak kullanmalarının önüne geçmeyi hedeflemiş ise de verilen süre getirilen düzenlemenin uygulanabilirlik alanını oldukça kısıtlamaktadır. Karşılaştırmalı hukuk açısından bakıldığında da gerek Fransız gerekse İtalyan hukuk sistemlerinde borçluya verilen zaman aralığı için çok daha uzun sürelerin tanınmış olduğu görülmektedir. Olması gereken hukuk açısından her malın kendine özgü özelliklerine göre satış süresine tabii tutulması gerektiğini düşünmekteysek de uygulamada mevcut dosya yoğunluğundan kaynaklı olarak bu hususun tespitinin mümkün olmadığı açıktır. Fakat, kanun koyucunun en azından taşınmaz mal satışları için daha uzun bir süre öngörmesi gerektiği görüşündeyiz. Aksi takdirde borçluya satış verilmesine yönelik getirilen değişiklik pratik uygulama açısından oldukça dar bir çerçeve ile sınırlı kalacaktır. Alıcının, borçluyla anlaştıkları bedeli yukarıdaki açıklamalar uyarınca borçluya verilen on beş günlük süre içinde dosyaya ödemesi halinde icra müdürü, gerekli bilgi ve belgeleri temin ettikten sonra rızai satışın şartlarının sağlandığını tespit ederse, satışın onayı ile malın devir ve teslim işlemlerinin yapılmasına karar verilmesi için dosyayı derhal icra mahkemesine gönderir. Mahkeme, en geç on gün içinde dosya üzerinden yapacağı inceleme sonucunda talebin kabulüne veya reddine kesin olarak karar verir. Borçluya yetki belgesinin tebliğ edildiği tarihten başlamak üzere mahkemece verilecek kabul veyahut red kararına kadar geçen sürede alacaklının satış isteme süresi işlemez. Böylece borçluların süreci uzatarak dosya alacaklılarının satış isteme hakkını gaspı engellenmeye çalışılmıştır. Mahkemece red kararı verilmesi halinde alıcının dosya içerisine yatırmış olduğu miktar daha önceden bildirdiği banka hesabına 3 iş günü içerisinde icra dairesi tarafından iade edilecektir. Mahkemenin satışın kabulüne karar vermesi durumunda ise malın mülkiyeti kabul kararının verildiği anda alıcıya geçecektir. Sonrasında ise mahkeme devir ve tescil işlemlerinin tamamlanması için dosyayı görevli icra dairesine tevdii eder. Devir ve teslim işlemleri, mal üzerindeki tüm hacizlerin kaldırılması suretiyle gerçekleştirilir. Yönetmeliğin ilgili hükmü gereğince devir masrafları kural olarak alıcıya aittir.

Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi Kurumunun Kapsamı

Borçluya satış yetkisi verilmesi düzenlemesi, kanun metninde belirtildiği üzere yalnızca hacizli mallar kapsamında mı uygulama alanı bulacaktır? Başka bir söylem ile borçlu hakkında başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte malın rızaen satışı için borçlu kendisine yetki verilmesini talep edebilecek midir? Kanaatimizce söz konusu kanuni düzenleme yalnızca icrai haczi kapsamakta olup maddenin geniş yorumlanması suretiyle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takiplere de uygulanmak istenmesi doğru değildir.[10] Keza İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1672 Esas ve 2022/1486 Karar sayılı ilamının “İncelenen icra dosyası fotokopisi ve tüm dosya kapsamına göre; İİK Md. 111/a uyarınca taşınmazın satışı için taraflarına yetki verilmesi talebi yönünden; Madde de düzenlenen borçluya satış yetkisi verilmesi imkanının haciz yolu ile satışına karar verilen taşınmazlar için mümkün olduğu, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takiplerde ,ipotekli taşınmazlar için bu madde gereğince talep de bulunulmasının mümkün olmadığı…” şeklindeki hükmü de görüş ve değerlendirmelerimizi destekler niteliktedir. Ancak borçlunun üzerinde ipotek bulunan bir taşınmazının bulunması halinde ilgili taşınmaza başkaca bir dosya kapsamında haciz konulması durumunda, haczi koyan icra dosyası üzerinden gerekli şartların oluşması ile rizai satış işlemleri gerçekleştirilebilir. Fakat borçlunun satış yetkisini talep etmesi halinde mahcuz üzerinde haciz işlemi uygulayan diğer takip dosyalarının bu süreçten nasıl etkileneceği ile ilgili bir düzenleme yapılmamıştır. Mahcuzun birden fazla dosyada haczedilmiş olması halinde borçluya verilen satış yetkisinin diğer dosyalara bekletici etki yaratmasının uygun olacağı görüşüne katılmakla birlikte yasal bir düzenleme bulunmadan diğer takip dosyaları açısından sınırlayıcı etki oluşturmasının öngörülebilirlik ilkesine aykırı olacağı kanaatindeyiz. Aksi görüş olarak öğretide, mahcuzun üzerine haciz koyulan her bir icra dosyasından ayrı ayrı satışının talep edilmesinin mümkün olmadığına, her ne kadar sınırlayıcı bir düzenlemeye yer verilmemiş ise de bu sınırlamanın kurumun sağlıklı uygulanması için gerekli olduğuna yönelik değerlendirmeler mevcuttur.[11]

Sonuç

7343 sayılı kanun değişikliği ile hayatımıza giren borçluya satış yetkisi verilmesi usulü, mevcut cebri satış süreçlerinde ortaya çıkan olumsuzlukları bertaraf ederek hem alacaklının hem de borçlunun menfaatlerinin korunması amacıyla getirilmiş bir düzenlemedir. Şüphesiz ki icra hukukumuza eklenen bu satış usulü doğru ve etkili uygulanabildiği takdirde oldukça faydalı sonuçları da beraberinde getirecektir. Her şeyden önce borçluya satış yetkisi verilmesi ile mahcuzun gerçek değerinden oldukça düşük bir miktara satılmasının önüne geçilmesi ve satış sürecinin aşırı şekilde uzamaması için yeni bir seçenek ortaya çıkmıştır. Yine günümüzde afaki derecede yüksek miktarlara ulaşan ihale satış süreçlerinden kaynaklı masrafların da getirilen düzenleme sayesinde ortadan kalkacağı hususu, borçluya satış yetkisi verilmesi kurumunun önemli avantajları arasındadır. Her ne kadar borçluya satış yetkisi verilmesini konu edinir İİK m.111/A düzenlemesinin birçok farklı konu bakımından gerekli ve olumlu olduğunu belirtmekte isek de düzenlemenin eksik ve tartışmaya açık ibareler içerdiği kanaatindeyiz. Kanun koyucu her ne kadar malın gerçek değerinin altında satılmamasını amaçladığından hareketle asgari satış bedelinin belirlenmesinde mahcuzun takdiri kıymetinin %90’ına ek olarak takip masraflarını baz almışsa da (rüçhanı olan alacaklılara yönelik asgari bedel düzenlemesine yönelik bir eleştirimiz bulunmamaktadır.) belirlenen oranın on beş gün gibi kısa bir süreçte malın satışı açısından oldukça yüksek olduğu açıktır. Diğer taraftan mahcuza yönelik ilginin yüksek olduğu durumlarda asgari satış bedelinin düşük kalması ihtimali de gündeme gelebilecektir. Bu durumda alıcı tekliflerinin doğrudan borçluya iletilmesi şeklindeki mevcut düzenlemenin aksine icra dairesine yönlendirilmesi ve en avantajlı teklifin icra dairesi tarafından tasdik edilerek, dosyanın icra mahkemesine gönderilmesi suretiyle bu sorunun aşılabileceği görüşündeyiz. Yine satış yetkisi ile borçluya verilen sürenin oldukça kısa olduğu da açıktır. Bu konuya ilişkin olarak yukarıda detaylı açıklamalarda bulunulduğundan dolayı bu bölümde daha fazla anlatıma yer verilmemiştir. Son olarak borçluya satış yetkisi verilmesinin mahcuzun üzerinde haciz işlemi uygulayan diğer takip dosyalarının bu süreçten nasıl etkileneceği açık değildir. Bu hususun diğer dosyalar bakımından bekletici etki oluşturup oluşturmayacağının yasal düzenleme ile belirlenmesinin mevcut bulunan fikir ve uygulama ayrılıklarının ortadan kaldırılması için elzem olduğunu belirtmek gerekir.

Stj. Av. Enver BATUR

Kaynakça

- Atalı; Ermenek ve Erdoğan, İcra İflas Hukuku.

- Gündoğan, Atilla, Türk İcra İflas Hukukunda ve Karşılaştırmalı Hukukta Borçluya Rızai Satış Yetkisi Verilmesi ve İcra Hukukundaki Elektronik Satış, 2022.

- Mustafa Zafer, Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi Kurumu İpotek Takiplerini Kapsamaz, 01.08.2022.

- Pekcanıtez,; Atalay; Sungurtekin- Özkan ve Özekes, İcra ve İflas Hukuku.

- Burcin Yazıcı, “İcra ve İflas Kanunu M.111/A Uyarınca Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi”, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi.

- Orkun Gülaç, İcra ve İflâs Kanunu Uyarınca Borçluya Satış Yetkisi Verilmesine Dair Kanuni Düzenleme ve Yönetmeliğe İlişkin Bilgi Bülteni, 24.06.2022

- Süleyman Emru Yum, Rızaen Satış- İcra ve İflas Kanunu Uyarınca Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi, Erişim Tarihi: 2 Haziran, 2023.

- Hakan Pekcanıtez, 7343 Sayılı Kanun’la İcra ve İflas Kanunu’nda Yapılan Değişikliklerin Değerlendirilmesi Sempozyumu

- Alper Uzun, İcra ve İflas Kanunu’ndaki Son Değişiklikler Ve Borçluya Rızaen Satış Yetkisi Verilmesi, 2022. Erişim için bkz: https://www.erdem-erdem.av.tr/bilgi-bankasi/icra-ve-iflas-kanunundaki-son-degisiklikler-ve-borcluya-rizaen-satis-yetkisi-verilmesi.

- Yavuz Akbulak, İcra ve İflas Kanunu Uyarınca Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi, 2022, Erişim için bkz: https://legal.com.tr/blog/genel/icra-ve-iflas-kanunu-uyarinca-borcluya-satis-yetkisi-verilmesi/.

- Çağrı Çelik, İcra ve İflas Kanunu Uyarınca Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi, 2023, Erişim için bkz: https://www.celikpartners.com/haberdetay/icra-ve-iflas-kanunu-uyarinca-borcluya-satis-yetkisi-verilmesi.

------------

[1] Atalı; Ermenek ve Erdoğan, İcra İflas Hukuku, s. 286.

[2] 7343 Sayılı kanun gerekçesi için Erişim Tarihi: Haziran 1, 2023, https://www2.tbmm.gov.tr/d27/2/2-3911.pdf.

[3] Burcin Yazıcı, “İcra ve İflas Kanunu M.111/A Uyarınca Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi” , Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2022, C:2, S:2, s. 1119-1147.

[4] Hakan Pekcanıtez, 7343 Sayılı Kanun’la İcra ve İflas Kanunu’nda Yapılan Değişikliklerin Değerlendirilmesi Sempozyumu, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Erişim Tarihi: Haziran 2, 2023, https://www.youtube.com/watch?v=Roym7HiFDP4.

[5] Süleyman Emru Yum, Rızaen Satış- İcra ve İflas Kanunu Uyarınca Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi, Erişim Tarihi: 2 Haziran, 2023, https://www.ahmetyum.av.tr/rizaen-satis__cra-ve_fl.

[6] Pekcanıtez, ;Atalay; Sungurtekin- Özkan ve Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s.231.

[7] [7] Burcin Yazıcı, “İcra ve İflas Kanunu M.111/A Uyarınca Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi” , Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi ; Özekes, Temel Haklar ve İlkeler, s.82.

[8] Detaylı bilgi için bkz; https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/05/20220528-3.htm.

[9] Orkun Gülaç, İcra ve İflâs Kanunu Uyarınca Borçluya Satış Yetkisi Verilmesine Dair Kanuni Düzenleme ve Yönetmeliğe İlişkin Bilgi Bülteni, 24.06.2022, Erişim Tarihi: Haziran 3, 2023, https://gulachukuk.gen.tr/icra-ve-iflas-kanunu-uyarinca-borcluya-satis-yetkisi-verilmesine-dair-kanuni-duzenleme-ve-yonetmelige-iliskin-bilgi-bulteni/.

[10] Mustafa Zafer, Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi Kurumu İpotek Takiplerini Kapsamaz, 01.08.2022, Erişim Tarihi: 3 Haziran, 2023, https://www.hukukihaber.net/borcluya-satis-yetkisi-verilmesi-kurumu-ipotek-takiplerini-kapsamaz.

[11] Gündoğan, Atilla, Türk İcra İflas Hukukunda ve Karşılaştırmalı Hukukta Borçluya Rızai Satış Yetkisi Verilmesi ve İcra Hukukundaki Elektronik Satış, 2022, s. 97-98.