Takip Talebinin Usule Uygun Olmaması
Alacaklısı tarafından borçlu hakkında hangi tür takip başlatılmak istenir ise istenilsin muhakkak ki alacaklı bu alacağına kavuşmak için usulüne uygun olarak doldurulmuş bir takip talebi ile icra dairesine başvurmak zorundadır. Her ne kadar kanun düzenlemesinde bu başvurunun sözlü olarak da yapılabileceğine hükmedilmiş ise de bunun uygulama açısından hiç de kanıksandığı söylenemez.
Takip talebi hazırlanır iken tıpkı bir dava dilekçesi hazırlarcasına dikkat ve özen sarf edilmesi, başlatılmak istenen takibin sıhhati açısından büyük önem arz etmektedir. Zira usulüne uygun doldurulmamış yahut kanunun emrettiği şekilde hazırlanmamış bir takip talebi sonrasında kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir durumu varlığı halinde icra müdürü bu durumu resen tespit ve tetkik eder, eksik gördüğü yerin tamamlatılması yahut tamamlanması mümkün olmayan bir hususun varlığı halinde ise gerekçesinde bu durumu göstermek suretiyle borçlusuna bir ödeme emri düzenleyip göndermez.
İcra ve İflas Kanunu’nun 58. Maddesi ile düzenleme altına alınan “Takip talebi ve muhtevası” kenar başlığı altında hüküm altına alınan üçüncü fıkrasında yabancı para alacakları hakkında başlatılacak icra takipleri için; “Alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizi” döviz cinsi borçlar hakkında başlatılabilecek takiplerde alacaklı tarafından hangi tarihteki kur üzerinden talep olunduğu ile buna ilişkin faizin açıkça gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yargıtay 12 Hukuk Dairesi 2021/437 Esas ve 2021/5050 K.
(…) Somut olayda, hem takip talebinde hem de ödeme emrinde yabancı para alacağının TL karşılığının gösterilmediği anlaşılmaktadır. Takip talebindeki ve ödeme emrindeki bu noksanlık kamu düzeni ve devletin hükümranlık hakları ile ilgili olup, süresiz şikayet nedeni olduğu gibi, mahkemece de, takibin her safhasında doğrudan doğruya göz önünde tutulmalıdır (Hukuk Genel Kurulu’nun 12.05.1999 tarih ve 99/12-271 Esas, 99/301 Karar sayılı kararı)
Türk Borçlar Kanunu 99. Madde son fıkra düzenlemesinde “borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.” şeklindeki hükmü takip taleplerinde kıyasen uygulanabilmek ile birlikte kanun maddesinde belirtilen hususlardan herhangi biri ile borcun ödenmesini alacaklı tercih edebilir. Buna bağlı olarak takip talebinde, takip öncesi işleyen faiz miktarı, faiz başlangıç tarihi, ödeme anına kadar işleyecek faiz oranı alacaklı tarafından takip talebinde gösterilmesi gerekmektedir.
Yargıtay 12 Hukuk Dairesi 2019/8825 Esas ve 2020/5072 Karar
(…) hükmedilmiş ve alacaklı vekilince, yabancı para alacağı için icra takibinde, takip öncesi için “işlemiş faiz olarak (%10 yıllık)” oranı uygulanmıştır. İşlemiş faize ilişkin olarak borçlunun, Devlet bankalarından, fiilen uygulanan faiz oranlarının istenmesi ve bu doğrultuda hesaplama yapılarak, işlemesi gereken faizin hesaplanması gerektiği noktasındaki şikayetinin içeriği ile 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt faizine ilişkin Kanunun 'Yabancı Para Borcunda Faiz' başlıklı 4/a maddesinde hükmü birlikte nazara alındığında, Devlet Bankalarının takip konusu yabancı paraya fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranlarının, ilgili bankalar genel müdürlüklerinden sorularak tespiti ile bu oranlar esas alınarak faiz hesabı yapılıp sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı şekilde dayanak ilamda faize hükmedilmediğinin kabulü ile karar tarihinden itibaren yasal faizin hesaplanması gerektiğine ilişkin hüküm tesisi isabetsizdir.
O halde alacaklının usulüne uygun şekilde icra dairesine sunmuş olduğu bir yabancı paraya ait takip talebinde; aynen yabancı bir para ile icra dairesinin döviz cinsi parayı ödemesi mümkün olmadığından, takibin başlatıldığı tarihteki mi yoksa fiili ödeme günündeki rayiç (kur) üzerinden mi ülke parasıyla ödenmesini talep ettiğini açıkça takip talebinde belirtmesi gerekir. Yabancı para alacakları hakkında başlatılacak takiplerdeki bir diğer önemli husus ise takibin başlatıldığı tarihteki rayiç (kur) üzerinden harca esas değerin tespit edilmesidir. Zira takip başlatılır iken gerekli harcın peşinen icra dairesince alınmaması halinde müteakip işlemlere devam olunamaz.
Yargıtay 12 Hukuk Dairesi 2018/7513 Esas ve 2019/8854 Karar
(…) Bu durumda, ilk derece mahkemesince, Düzenlenen 21/07/2016 tarihli icra emrinde 10.026,76 USD yabancı paranın harca esas değer olarak Türk Lirası karşılığı gösterilmediğinden bu alacak kalemi yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesi’nce esastan reddedilmesi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
Sonuç olarak, İcra ve İflas Kanunu 58. Maddesi 3. Fıkrasında kanun koyucu tarafından açık bir şekilde dile getirilen yabancı para alacakları hakkında başlatılacak olan takiplerde; yabancı para alacağının Türk parasıyla karşılığı, faizli alacaklarda faizin işlemeye başladığı tarih ve faiz oranı, yabancı para alacağının aynen (Türk lirası karşılığı) veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parası ile ödenmesinin hangisi ile talep edildiğinin açıkça gösterilmesi gerekmektedir. Bu hususlardan herhangi birisinin takip talebinde gösterilmemesi halinde borçlu bazı durumlarda herhangi bir süreye tabi olmaksızın kamu düzeninin ihlali nedeniyle süresiz şikayet hakkını kullanabilecek iken bazı durumlarda ise somut uyuşmazlığa bağlı olarak şikayet hakkının süreye bağlı olduğu haller gözetilmek suretiyle bu haktan faydalanabilir.
İlgililerine faydalı olması dileğiyle
Mustafa Zafer
Hukukçu - (E) İcra ve İflas Müdürü