Merhabalar
Değerli Arkadaşlar...
www.adalet.org sitesinde dün paylaşmış olduğum Ankara Barosuna cevap nitelikteki yazı ile alakalı olarak ayrıntılı bir açıkama gereği hasıl olduğundan ayrı bir başlık halinde konuyu açıklamak istedim...
Dünden bugüne Adliyelerde olumsuzluk yaşansa ilk akla İcra Daireleri gelmektedir... Bunun nedeni ise en çok insan sirkülasyonu ile karşı karşıya olduklarından dolayıdır...
Bana kızıyorsunuz, bu adam da ne saçmalıyor, yüzyüze görmedik ama sanırım ya sağır sultan yada âmâ olmalı diyorsunuzdur... Tüm bu görüşlerin hepsine saygı duyduğumu ifade edeyim...
Ancak şu da var ki buz dağının arkası olduğu da unutulmamalıdır... Madalyonun diğer yüzünün olduğu da unutulmamalıdır... Masanın diğer tarafının olduğu da unutulmamalıdır...
Bir Avukat Müvekkiline, Hakim-Savcı Vicdanına, Bakanlık Siyasi otoriyete karşı sorumludur...
İcra Müdür ve Yardımcıları Hakim ile Savcı, Vatandaş ile Avukat, Bakanlık ile Müfettiş arasına sıkışmıştır... İcra Müdür ve Yardımcısı ise tüm bu unsurlara karşı sorumludur... Bunu tüm samimiyetimle söylüyorum...
Bizlerin belki mesleki kaynaklı vücut dili iyi olmayabilir, dış görünüş olarak soğuk sayılabilir ancak şunu da samimiyetle söylemek isterim ki iş açısından çok hasas davranılmaktadır... Çünkü bir İcra Müdür veya Yardımcısı kendisini sağlama almadığı hiç bir kararın altına imza atmaz... Ana felsefe Adli, İdari Cezai ve Disiplini tüm sorumluluk doğuracak kararlardan kaçınılır... Bunun nedeni bağımsız karar verilememesidir. Bağımsız karardan kasıt birisinin onu yönlendirmesi, emir veya talimat vermesi değil, demokrasinin kılıcı gibi sallanan hukuki sorumluluğun neticesindeki Rücu meselesidir….
Yargıtay Ceza ve Hukuk Dairelerinin yerleşik bir çok kararı vardır…
Yargıtay’ın Hukuk Dairesi İcra Müdür veya Yardımcısının tebligatı inceleme yetkisi yoktur diye karar veriliyor, bu karar uygulanıyor, sonrası Yargıtay Ceza Dairesi İcra Müdür veya Yardımcısı Tebligatı incelemesi gerekirken incelemediğinden hakkında verilen Cezayı onuyor… Adalet bumudur soruyorum Allah aşkına…
Ancak İcranın iş ve işlemlerine ilişkin olarak verilen kararların çoğu kanunda açıkça gösterilmediği takdirde yerleşik karar değildir. Örneğin Yargıtay’ın icra ya bakan bir daire aynı konuda a diyorsa başka bir dairesi b demektedir. Zaten balık sırtı olan konulardır bunlar. İcra Müdür yada Yardımcısı bu hususta hukuki görüş ortaya koyduğunda bu onun hukuki görüşü değil kişisel kararı imiş gibi algıların neticesinde Adli, İdari, Cezai ve Disiplini bir çok işleme maruz kalmaktadır. Sizi karar mercii yapıp verdiğiniz kararları hukuki bulmayan bir anlayış değişmedikçe, hukuki olarak verdiğiniz karar neticesinde şahsi sorumlu tutuldukça korunacak tek şey’in kendiniz olduğunuzu anlıyorsunuz.
Sizde bir aileye bir hayata sahipsiniz. Öz evladına üvey muamelesi yapıp, sonra da kendisi boğup öldüren bir sistemde yıllar yılı çalışıp çabalayıp sonrada bütün ailesinin nafakasını Tazminat olarak başkalarına ödemenin ne demek olduğunu yazı da dahi okuyunca insanın tüylerini ürpertirken gerçek hayatta ne kadar acı olduğunun takdirini sizlere bırakıyorum….
Hadisi şerif buyuruyor ki Zorlaştırmayınız, Kolaylaştırınız… Hizmet noktasındaki herkesin bu düstur ile çalışması, hizmet üretmesi gerekmektedir…
İcra Daireleri diyoruz ancak Meclise giden vekillerin hepsi buraların tozunu yutmuş insanlar olduğunu söylüyoruz, ancak kimsenin de umurunda olmadığını anlıyoruz… Sistemsizlik üzerinden eleştirmek, vurmak çok kolaydır…
Dünden bugüne İcra Daireleri sistemsizlik içinde sistem oluşmuş yerlerdir. Gerçekte o kadar batmış vaziyettedir ki iki yılı aşkın İcra Dairelerinin etkinliğinin artırılması projeleri tam anlamıyla netice verememiştir. Nedeni ise delik büyüktür, yama tutmamaktadır. Bunun sorumlusu olarak da İcra Müdür ve Yardımcısı değildir…
Bakanlık bir yandan yazı gönderir, Baro bir yandan yazı gönderir, Komisyon bir yandan yazı gönderir dışarıdan eleman çalıştırmayınız (avukat katibi vs…) ancak hep bir şeyler sopa ile gösterilir, personel verin denildiğinde herkes bir tarafa çekilir, yine İcra Dairesi ortada kalır…
Bugün İcra Dairelerinin para ile rabıtası kesilmiştir. Bu dünden bugüne bizlerin en çok arzuladığı şeylerdi. Nihayet gerçekleşti. Bu yüzden şaibeler altında yaşamaktan nihayet şükürler olsun ki kurtulduk. Ancak sisteme bakınız ki yasa yürürlüğe gireli 6 ay oldu UYAP halen Banka ile entegre olmadı. 5 Ocakta yasa yürürlüğe girecek 4 Ocak Cuma günü saat 16’da bakanlıktan Vakıfbanka’a hesap açılması için yazı geliyor, açılmadığı takdirde sorumlu olunacağının bilinmesi ihtarlı… Kervan yolda dizilir mantığı ile şimdi de Post cihazı getirilmiştir. Vakıfbank ile çalışmak zorunlu hale gelmiştir Vakıfbank olmayan yerlerde bile… En yakın Vakıfbank’a hesap açılması hesapların bu hesaplar üzerinden yürütülmesi istenilmektedir… Bakanlık Bankalar ile yaptığı görüşmelerde İcra Dairelerinin işlem hacmini istatistiki veri olarak sorarlar ağızları açık kalacak bir cevap ile karşı karşıya kalırlar… İcra Dairelerinin sırf Bankalar ile işlem hacmi 25 MİLYON… Bu rakam sizlere hafif gelebilir ancak bunun bizatihi içinde olduğumdan dolayı ne demek olduğunu çok iyi biliyorum… Bankacıların ifadesi şu ki eğer bizler İcra Dairelerine alt yapımızı açarsak Türkiyedeki Bankacılık sistemi çöker, bizlerin en az 2-3 yıla ihtiyacı var ki bu alt yapıyı kuralım…
Diğer bir örnek ise Daire de 3 personel varken Tapu, Trafik, SGK ve diğer kurumlara müzekkere yazıldığında muhatap kurumlarda bu işlere bakan binlerce memur vardı. Ancak UYAP’ın gelmesi ile birlikte tek tek bu kurumlardaki görevler İcra Dairelerine yüklendi. İcra Dairesinin personel sayısı yine 3… Trafikte 5.000 Memur sırf bu yoldan açığa çıktı. İcra Dairelerinin üzerine 5.000 iş daha bindi. Personel yine aynı yine aynı… Bu Allahtan reva mı …
Dün bir ilden bir arkadaş ile telefonlaştık. Yeni sistemi kim nasıl uyguluyor, nasıl uygulanacak her şey muamma… Tabiki bu sırada işler de durmuyor. Vatandaşın birisi geliyor ben şu dosyadan para çekmeye geldim diyor. Arkadaş bundan sonra İcra Dairelerinde para ödemesi yapılmamakta, hesap numaranızı bildirin biz hesabınıza yatıralım denilmekte. Vatandaş efevari bir şekilde dediği kelime aynen şu “Ben bu parayı buradan alacağım, sende bana bu parayı burada ödeyeceksin, banka ile uğraşamam…” Bunun izahını artık sizlerin takdirine bırakıyorum…
Bizler de İcra Daireleri güllük gülistanlık yerlerdir demiyoruz zaten, ortada bir yangın var, içinde bizler cayır cayır yanıyoruz, bizleri dediği de şu ki bugünlerde İcra Daireleri için acilen bir düzenleme yapılmakta, bir değişim öngörülmekte bunu sistemin tüm tarafları olarak birlikte değiştirelim… Sadece bu yük İcra Dairelerine yüklenmesin, zaten yüklenen yükleniyor zaten….
Dünden bugüne İcra Daireleri ile yazılanların hepsinin ortak teması yaşadığı olumsuzluklar, hiçbir güzel bir yönü yok sistemsizlik içinde iş yürütmeye çalışanların… Bir çok kurumla sorun yaşanır Tapu, Maliye, SGK, Belediye vs... ancak tek göze batan yer haliyle en çok işinizin olduğu yer olan İcra Daireleridir…
Tüm samimiyetimle sizlere soruyorum İcra Dairelerinin bu durumlarını gördüğünüzde sizler ne yaptınız yada ne yapıyorsunuz…. Bu siteye bir çok yetkili dahil birkaç kişi dışında kimler düzelmesi için çaba harcıyor… Kimisi Bakanlık yetkilisi, Kimisi Siyasetçi, Kimisi Gazeteci, Kimisi Baro Başkanı…. Dünden bugüne eleştiriden öte bu da şu şekilde olsa iyi olur diye kaç kişi dedi.
İcra İflas Kanunu değişirken işin mutfağında olan bizler tarafından bir çok görüş bildirildi. Bu görüşler doğrultusunda Başbakanlığa ulaşan bir çok yasa metni tam tersi halde komisyonlara geldi. Sonrasında ise yasalaştı sıkıntısı da bize düştü… Bunun sorumlusu kim, bir suçlu aranacaksa da bu kişi İcra Müdürümüdür… Bugün yeniden İcra ve İflas Kanun tasarısı görüşülmektedir. Kaç kişi bu işin içine dahil, hangi baro bu işi hakkı ile takip ediyor… Biliniz ki bu işi tek takip edenler Bankalardır. İcra Dairelerini nasıl kendimize uydururuz, buradan nasıl karlı çıkarız, vatandaşı daha ne kadar ezerek alacağımızı tahsil ederiz, Aciz vesikasını yumuşatarak Devleti ne kadar zarara uğratırız, zaten az kazanıyoruz Kasamızı daha nasıl doldururuz’un, tahsil edilemeyen Alacaklar için Varlık Yönetim şirketleri gibi nasıl bir ucube daha uydururuz da ne koparırsak kardır’ın mücadelesi yapılmaktadır. Haktan Hukuktan bahsedenler tamamen bu sürecin dışındadırlar…
Yargı bir bütündür. Bu bütünlüğe, birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz şu değişim sürecinde sizlerden ricam (Hakim-Savcı, Avukat, Bakanlık, Vatandaş…) lütfen bizleri anlayışla karşılayın, bu sürece destek verin, 1932 yılından bu yana kimse düzeltmek istememiş ancak bugün bunlara çare olarak bir şeyler yapılmaya çalışılmaktadır. Hep birlikte istediğimiz ve hayal ettiğimiz İcra Dairesi modelini yine hep birlikte kuralım… Ötelemeden, Kakalamadan, birbirimizi anlayarak, birbirimize değer vererek… Bu tür yazıları bu tür sorunlar yaşandığını belirterek Talep ile Yasa arasına sıkışmış İcra Müdürlüğüne değil, çözümlenmesi için Bakanlık gibi ilgili yerlere yazılması gerekir…
İçim çok dolu daha yazacağım çok şeyler var ancak sizleri sıkmak istemem, az olsun öz olsun ancak okunularak konulara vakıf olunsun diye böyle yazıyorum…
Ben mesleğini seven, severek yapan, mesleki hak ve menfeatlerin koruyup, kollanıp gözetilmesini isteyen bu hususta Yargı Çalışanlarının sesi olup bu yolda Sivil Toplum Kuruluşu bilincine sahip birisiyim… Bu isteklerim tüm Yargı Çalışanları adınadır… Hiçbir şeye kayıtsız değiliz, ancak kayıtlı kişiler tarafından da kayıtsız kalınmasını da istemiyoruz… Hiç bir şey tek başına bir anlam ifade etmez, anlam ifade edebilmesi için ona Anlam katan bir şeylerin olması gerekir…. Beni anladığınızı düşünerek hepinize sonsuz saygılarımı sunuyorum…. (Çözüm için irtibata geçmek isteyen herkes ile görüşmeye hazır olduğumuzu beliterek iletişim bilgilerim 0505 234 24 28 ve ab9489'dur)
(Bu köşe yazısı, sayın İbrahim BAŞYURT tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
Trend Haberler
Yargıtay’ın 3 Gün Kuralı
AVUKATIN TARAF OLDUĞU (MESLEKTEN KAYNAKLI OLMAYAN) DOSYALARINDA E-TEBLİGAT ZORUNLULUĞU VAR MIDIR?
KARŞI DAVA AÇMA SÜRESİ (HMK m. 133)
'ARABULUCULUK KÖTÜYE VE AMACI DIŞINDA KULLANILARAK İŞÇİNİN HAKLARI ÇİĞNENEMEZ'
SORUŞTURMAYA YER OLMADIĞI KARARI (SYOK) ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER: KABAHATLER KANUNU (MADDE 23) AÇISINDAN SYOK’UN DURUMU
HUKUKİ ALACAĞIN TAHSİLİ AMACI İLE TEHDİT SUÇU - SİLAHLA TEHDİT - DAHA AZ CEZAYI GEREKTİREN HAL