Güneş yükselmeden kuşluk yerine,
Bir adam camiden döndü evine,
Oturdu sessizce yer minderine
Kızı Bayram dedi yalın ayaklı
Adam Bayram dedi tam ağlamaklı
Abdürrahim Karakoç


Acıların, ayak oyunlarının, hırsların, haksızlıkların ve kinlerin eksilmeden devam ettiği ülkemin bayram arifesinde gönlüme ilk gelen mısralar oldu Karakoç’un şiiri. 

Ömür tesbihinden bir Ramazan daha eksildi. Bizim yaştakilerin –ortalama- yirmi ya da otuz yıl sonra çekilecek tanesi kalmayacak ömür tesbihinde. Doğduğunda dokunduğu imameye eli dokunacak son bir kez daha. Hz. Peygamber der ki, ‘Ramazandan bazılarına sadece açlık kalır’. Bu söz, ramazan gelmesine rağmen içindeki nefse mağlup olanlara, kini, buğzu, nefreti tüketemeyenleredir. 

Bayram dediğimiz sevinilecek günlerin arifesindeyiz. Ramazan’ın son gününde  içimizi bir kontrol edelim. 
Eğer sağımızdaki ve solumuzdaki herkesi hain ilan ettiysek, önümüze geleni kırdı ve döktü isek, dünyalık bir kaç ihtilaf için zulmettiysek, aç kalmaktan başka nedir ki Ramazan? Bayram nasıl bayram olacak ki? Arkadaşımın bana gönderdiği kartta, ‘Cennete gitmek isteyenlerin cehenneme çevirdiği bir dünyadayız’ diyordu. Sizce çok mu haksız? Bayram nasıl bayram olacak?

Ben bu ramazanın son günü, bu bayram öncesi susmayı ve içimize dönmeyi başkalarınınkini değil kendi hatalarımızı bulabilmeyi teklif ediyorum. Biliyorum, hepimiz mükemmeliz, hatasızız, o kadar uğraşıp kendimizde hata bulamıyoruz. Kendimden biliyorum. Arkadaşımda yüz hata buluyorum ama kendimde hiç hata bulamıyorum mesela. Ama bugün, bu bayram öncesi kendimizde hata bulabilme kabiliyetimizin de olduğunu ispat edelim kendimize. 
O bunu yaptı demeden, ben neden yaptım demenin bir yolunu bulmalıyız. 
O hak etti demeden ben neden zulmettim diyebilmeliyiz mesela.
Önce o sövdü demeden ben neden kötü söz söyledim demeliyiz.
Daha beter olsunlar demeden neden insafa gelemediğimizi sorgulamalıyız.
Onun insanlığını sorgulamadan kendi insanlığımızı hatırlayıp hatırlamadığımızı kontrol etmeliyiz.
Hepsinden öte bu bayram susmalıyız ve sorgulamalıyız kendimizi.

Sevgili dostlarım, sevgili arkadaşlarım.
Hz. Ebubekir’in dediği üzere, kabirdekilerin azap çektiği şeyler yüzünden dünyadakiler birbirini parçalıyor...
Kabrin öte tarafında kimse sesi çok çıktığı için haklı görülmeyecek. 

Bayram yapmak istiyorsanız....
Bence susun bu bayramda ve sadece kucaklayın yanı başınızdakini. Bayram namazından beraber çıktığınızı, evine gittiğinizi, evinize geleni. Telefon rehberinizde kayıtlı olanı, bir zaman selam verdiğinizi, çayını içtiğinizi, çayınızı içeni. Şimdilerde sizi aramayanı ya da sizin aramadığınızı.

Bırakın perdelerin açıldığı güne değin içinizdeki şüpheleri.
Bırakın kabrin ötesine zanlarınızı. Bırakın birileri hakkındaki kötü düşüncelerinizi.
Kabrin ötesinde utanmak fayda vermez. Birbirinizi hain olarak damgalamanız, firavun olarak nitelendirmeniz sadece yüzünüzü kızartmaz, kabrinizi de cehenneme çevirebilir. 
Gazeteler söylesin birbirine ihanetini. Siz görmedi iseniz sakın söylemeyin. 

Biraz, biraz sabredin. Bu bayram belki susmayı öğrenin, sabretmeyi öğrenin. 
Belki on belki yirmi belki en uzunundan otuz yıl sonra perdelerin açılacağı ve söylediklerinizden hesaba çekileceğiniz bir diyara gideceksiniz ve orada söyledikleriniz ve yaptıklarınızla yüzleşeceksiniz.

Dünyada kazandıklarınız ya da kaybettikleriniz işe yaramayacak. Evet Necip Fazıl’ın söylediği gibi: Göç var! İyi insanların, sağ ve salim düşünceye sahip olanların, hayır dua alanların ve arkadan iş çevirmeyenlerin tebessüm edeceği bir aleme gidiyoruz.

Çok kalmadı ki şurda, bir kaç menzil ötede. Yakınlarınızı koyduğunuz, anne-babanızı bıraktığınız her bayram arifesinde uğradığınız az ötede işte... 

Sadece susmak ve sabretmek.... perdelerin açılacağı güne çok kalmadı... 

Biliyorum kulaklarını tıkayan çok insan var, kinin ve nefretin kalplerini kararttığı çok insan var. Gönlünü kandan başka, acıdan başka dünya zaferlerinden başka hiç bir şeyin ferahlatmadığı, çok zift karası insan var. Ancak vade onlar içinde tamam olacak, onlar için de perdeler açılacak ve kabrin öte tarafında onlar da sorgulanacaklar. Ölüm onların da yakalarından tutup alt edecek. 

Sevgili öğrencilerim ve dostlarım...
Biz susalım bari. Kimseleri hain, düşman ilan etmeyelim, konuşmadan sarılalım bu bayram, içimizde kaygılar olmadan. Sarıldığımız insan hançerleyecek diye kaçmayalım kucaklamaktan. Perdeler açıldığında, akla kara ortaya çıktığında, hatta boynuzsuz koçun boynuzludan hakkını aldığında kalakalmayalım ortada. İflas bayrağını çekenlerden olmayalım.

Sadece sabır... Susmayı ve sabrı öğreneceğimiz bir yer ve bir fırsat var aslında. Neresi mi? Bayram arifesinde ziyaret ettiğimiz kabirler işte!

Herkese iyi bayram dileklerimle.