Tartışma konusu olay, 213 sayılı VUK’nun  376. maddesinde düzenlenen  indirim  talebi ile birlikte  2577 sayılı İYUK’nun 7. md. hükmüne göre vergi mahkemesinde dava açılması konusu zaman zaman tartışılmaktadır.[1]   

213 sayılı VUK’nun 376. madde gereğince;  vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları da indirim konusu  düzenlenmiş olup, yasal düzenleme gereği  “ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen  vergi veya vergi farkını ve aşağıda gösterilen indirimlerden arta kalan  vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük  cezalarını mükellef veya vergi sorumlusu ihbarnamelerin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde ilgili  dairesine başvurarak  vadesinde veya  6183 sayılı kanunda belirtilen türden teminat göstererek  vadenin bitmesinden itibaren 3 ay içinde ödeyeceğini  bildirirse;

Vergi ziyaı cezasında birinci defada yarısı, müteakiben  kesilenlerden üçte biri,
Usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezalarının üçte biri,
indirilir.” Hükmü gereğince  cezalarda indirim söz konusudur.

Ayrıca, mükellef veya vergi sorumlusu  ödeyeceğini bildirdiği vergi ve vergi cezasını yukarıda yazılı süre içinde ödemez veya dava konusu yaparsa bu madde hükmünden faydalandırılmaz.

Yukarıda belirtilen  hükümler vergi aslına tabi olmaksızın kesilen usulsüzlük  cezaları  hakkında da uygulanır.

Diğer taraftan, normal şartlarda  kendisine  ceza ihbarnamesi tebliğ edilen  mükellef  bu cezaya karşı ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren   30 gün içerisinde  VUK 376. maddesini talep edip, bu cezada  1/3 veya duruma göre 1/2  nispetinde  indirim  talebinde bulunabilmektedir. 

İndirilmiş ceza miktarının 30 gün içerisinde vergi dairesine yatırılması gerekmektedir. Burada iki türlü bir durum söz konusu olmaktadır.

Bunlardan ilki, ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde  VUK 376. madde indirim talebinin yazılı olarak yapılması gereğidir.  Diğer ikinci durum ise, VUK 376 madde indirim talebi yapıldıktan sonra ödeme  açısından indirilmiş miktarın  30 gün içerisinde  yatırılması zorunludur.  Ayrıca ödeme vadesi  indirilmiş miktar için  teminat verilmesi veya gösterilmesi halinde bu  vade  3 aya kadar da  çıkarılabilmektedir.[2]

Burada tartışma konusu olay esas itibariyle,  VUK 376. madde talebinden  sonra    bu talepten  cayılarak veya  cayılmaksızın  doğrudan  ilgili vergi mahkemesinde dava açma tercihinin kullanılması halinde durum  tartışmaya açılmaktadır.[3]

Kanımızca,  VUK 376. maddesine göre talepte bulunan bir mükellefin  bu talepten sonra  dava açmasının mümkün olabileceği irdelenmeye çalışılacaktır.

Mükellef tarafından tarhiyata karşı dava  açılması halinde de 376. madde hükmünden yararlanılmaz. Ancak 30 günlük süre içinde dava açan mükellef daha sonra davasından vazgeçip  cezada indirme talebinde bulunabilir. Ancak bu konuda yargı organlarınca bir karar verilmemiş olması gerekir.  

Diğer taraftan, mükellefin tarhiyata karşı uzlaşma talebinde bulunduktan sonra, süresi geçmemiş olmak kaydıyla cezada indirme talebinde bulunması mümkündür.  VUK’nun Ek 9.  ve Uzlaşma Yönetmeliğinin 14. maddeleri uyarınca uzlaşma tutanağı imzalanıncaya kadar mükellef, uzlaşma talebinden vazgeçerek 376. madde hükmünden yararlanma talebinde bulunabilir.

Bu durumda cezalarda indirme talebi için belirlenen 30 günlük başvuru süresinden daha uzun bir başvuru süresi ortaya çıkmaktadır.

Tabiatı ile bu durum tarhiyat sonrası uzlaşma için geçerlidir. Çünkü tarhiyat öncesi uzlaşmada uzlaşma sağlanamadığı takdirde henüz gönderilmiş bir ihbarname bulunmadığı için mükellefin ancak ihbarname gönderildikten sonra cezada indirme  talebinde bulunması mümkündür. Ancak tarhiyat  öncesi uzlaşmanın  sağlanması halinde belirtmeye gerek yok ki mükellefin herhangi bir talepte bulunması mümkün değildir.[4]

İkmalen ya da re’sen tarh edilen vergiler ve bunlara ilişkin cezalara kısmen itiraz edilmesi yani dava  açılması durumunda ne gibi işlem yapılacağı VUK’nunda açıkça belirtilmemiştir. Başka bir anlatılma,  mükellef, bulunan matrah farkının bir kısmını kabullenip, bir kısmını da dava konusu yapabilir.

Bu gibi durumlarda, dava konusu yapılmayan matrah farkına isabet eden vergi ve ceza nedeniyle, koşulların yerine getirilmesi (yani süresinde başvuru ve ödeme yapılması)  durumunda, cezada indirim uygulamasından yararlanılması mümkündür.[5] Nitekim, bu konuda Danıştay’a yansıyan bir uyuşmazlıkta;

“…. VUK’nun 376. maddesinde, vergi aslı ve buna bağlı cezanın tamamının dava  konusu edilmemesi durumunda, bu madde de açıklanan indirimden yararlanacağı, kısmen  dava konusu edildiğinde,  dava konusu yapılayan vergi aslında ilişkin cezaya indirim uygulanmayacağına dair  bir hüküm yoktur. bu durumda, kanunda aksi belirtilmedikçe madde hükmünün mükellef lehine yorumlanması gerekir”

şeklinde karar verilmiştir.[6] Kuşkusuz, bu konuda yapılabilecek en anmalı  uygulama, kanun metninin Danıştay kararı doğrultusunda yeniden düzenlenmesi olacaktır. [7]

Diğer taraftan, İzmir 2. Vergi Mahkemesi tarafından verilen bir kararda mükellefin VUK 376. maddesinde yer almış olması halinde, bilahare  açmış olduğu vergi davası dolayısıyla  davanın reddi gerektiği  idare tarafından ileri sürülse de, konuyu düzenleyen 213 sayılı kanunun 376. maddesinde,  madde hükmünden yararlanılmış olmasının dava açmaya engel teşkil edeceği yönünden yararlanılmasına engel teşkil edeceği öngörüldüğünden davalı idarenin bu iddiasına itibar edilmemiştir.[8]

Görüldüğü üzere,  bir mükellefin kendisine tebliğ edilen vergi ziyaı cezaları için hem  VUK md. 376 talep etmesi ve  hem de bu konuda daha sonra vergi mahkemesinde dava açması mümkün  olabilmektedir.  Vergi dairesi  bu aşamada daha önce vermiş olduğu  indirimli ceza tahakkuk fişlerini düzeltme hükümlerine göre terkin etmesi gerektiği izahtan varestedir.

            
                                                                         
-------------------------
[1] CANDAN Turgut, Açıklamalı İdari Yargılama Usul Kanunu, 2. Baskı, Maliye Hukuk Yayınları, Ankara, Ekim 2006, s.327.
 
[2] VUK md. 376
[3] Bkz.CANDAN Turgut, Vergi Suçları ve Cezaları, 3. Baskı, Maliye Hukuk Yayınları, Mayıs 2010, s. 518.
 
[4] Bkz. ÖZYER M.Ali, Açıklama ve Örneklerle Vergi Usul Kanunu Uygulaması, s. 980
 
[5] POLATKAN Vahit, “İdari Müracaat Yolu ve Vergi Cezalarının İndirimi Konusu”, Petkim Uygulamalı Mevzuat Dergisi, Sayı:3, Şubat, 1990, s.15
[6] Dnş. 4. D. nin 07.04.1988 tarih ve E:1987/5792-K:1988/1372 sayılı kararı, (KIZILOT, Vergi Uyuşmazlıklarıyla ilgili Danıştay Kararları ve Özelgeler (Muktezalar), C.2, s.2906).
 
[7] KIZILOT, age. s.3485
 
[8] İzmir 2. Vergi Mahkemesi kararının, 29.09.2008 gün ve E: 2008/951-K:2008/1338 sayılı kararı.