6 Şubat 2023 tarihinde ülkemizde yaşanan Kahramanmaraş merkezli deprem, 10 ilimizi etkilemiş, ciddi boyutlara varan yıkıma sebebiyet vermiştir. Deprem sonrası afet bölgelerinde hasar tespit çalışmaları yapılmış, binalar yıkık, ağır hasarlı, orta hasarlı, az hasarlı veya hasarsız olmak üzere farklı hasar dereceleriyle tespit edilmiştir. Tespit edilen hasar derecelerinin farklı olması bizi farklı hukuki sonuçlara götürmektedir. Örnek verecek olursak; binası ağır hasarlı ya da yıkık olarak tespit edilen vatandaşlar 7269 sayılı[1] Afet Kanunu kapsamında hak sahipliği[2] başvurusu yaptıkları taktirde AFAD tarafından yapılacak konut, ahır ve işyerinden yararlanabilmektedir.
Hasar tespit raporlarına karşı yargı yolu açık olmakla birlikte belli usuli işlemlerin tamamlanmasını gerektirir. Hasar tespit sürecinde ilk tespitler yapılır ve 30 günlük itiraz süreci başlar. Yapılan hasar tespitlere ilişkin bilgilere de; e- devlet, valilik, il afad müdürlüğü internet sitelerinden veya mahalle muhtarlıklarından askıya çıkarıldığı zaman erişilebilir. İtiraz edilmeyen hasar tespit raporları kesinleşir. İtiraz edilen hasar tespitlere karşı yeniden tespit yapılır ve kesin hasar tespit raporları düzenlenerek ilan edilir. Fakat dava yoluna gidebilmek için hasar tespit raporlarının kesinleşmesi yetmez. İdarenin bu raporlara dayanarak bir idari işlem tahsis etmesi gerekir. Çünkü hasar tespit raporları ön işlem niteliğinde kabul edilir, 7269 sayılı yasa gereği tek başına dava konusu yapılamaz. Bu durumu emsal yargı kararlarıyla açıklayacak olursak;
Danıştay İDDK. 2015/ 548 E. , 2016/ 2937 K. , 15.11.2016 T.
‘’ …gayrimenkulleri kesin bir şekilde hasarsız olarak olarak tespit edilenlerin veya gayrimenkullerinin hasar tespiti hiç yapılmayanların, yargı yoluna gitmeden önce, mahalli ilan tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgili idareye başvurmalarının zorunlu olduğu, kurala bağlanmıştır…
…ön işlem niteliğinde bulunan ve bu hali ile idari davaya konu edilmesi olanaklı bulunmayan tespit işlemine karşı açılan davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekirken, dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu ısrar kararında hukuki isabet görülmemiştir…’’
Danıştay 14.D 2015/ 7839 E. , 2016/ 1494 K. , 8.3.2016 T.
‘’ …Yukarıda yer verilen kanun hükmü ve gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, hasar tespit raporlarının ancak ‘ yıkım, hak sahipliğinden yararlanma veya yararlanmama ‘ gibi asıl işlemlerle birlikte dava konusu edilebileceği anlaşılmaktadır…
…orta hasara ilişkin tespit raporunun iptaline ilişkin kısmına gelince, asıl işlem olan yıkım ya da hak sahipliği işlemlerinin hazırlayıcısı, diğer bir ifadeyle ön işlem niteliğinde bulunan ve bu haliyle idari davaya konu edilmesine olanak bulunmayan hasar tespit raporuna karşı açılan davanın bu kısmının da esasının incelenmesine olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda; davanın incelenmeksizin reddi gerekirken, esastan incelenmesi sonucu verilen mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir…’’
Danıştay 14.D 2015/ 4440 E. , 2018/ 912 K. , 26.02.2018
‘’ …hasar tespit raporlarına karşı mahalli ilan tarihinden itibaren otuz gün içinde itiraz edebileceği, hasar tespit raporlarının ancak hak sahipliği veya yıkım gibi asıl işlemler ile birlikte dava konusu edilebileceği, afet sonrası hak sahibi niteliğini taşıyanların, talep ve taahhütname vermelerini sağlamak üzere durumun mahallinde ilan olunacağı, bu kanundan faydalanmak suretiyle inşaat kredisi verilmesini ya da bina yaptırılmasını isteyenlerin mahalli ilan tarihinden itibaren iki ay içinde mahallin en büyük mülki amirine yazılı başvuruda bulunmaları ve taahhütname vermelerinin zorunlu olduğu, idarelerce talep taahhütname alma aşamasında hasar durumlarına bakılmaksızın söz konusu talep taahhütnamelerin alınacağı ve sonrasında hasar durumuna göre hak sahipliğine göre karar verileceği anlaşılmaktadır…
…davacı tarafından hak sahipliğinin kabul edilmemesi işleminin iptali istenilmekte ise de, ortada hak sahipliğine ilişkin idari davaya konu edilebilir kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte bir karar bulunmadığından; ayrıca az hasarlı raporunun iptaline ilişkin kısımla ilgili olarak da asıl işlem olan yıkım ya da hak sahipliği işlemlerinin hazırlayıcısı, diğer bir ifadeyle ön işlem niteliğinde bulunduğundan ve bu haliyle az hasarlı raporu tek başına idari davaya konu edilemeyeceğinden , davanın esasının incelenmesine olanak bulunmamaktadır. Bu durumda; yukarıdaki gerekçelerle davanın incelenmeksizin reddi gerekirken, esastan incelenmesi sonucu davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir…’’
Özetleyecek olursak;
Hasar tespit raporları hazırlık işlemi yani bir ön işlem niteliğindedir, idarenin tahsis ettiği kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlemi olmadığından bu raporlara dayanılarak açılan davalar mahkemeler tarafından reddedilecektir. Nitekim İYUK[3] m. 14/ 3-d gereği, dava konusunun kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olup olmadığı dilekçeler üzerinde yapılacak ilk incelemenin zorunlu unsurlarından birini oluşturmaktadır.
Hasar tespit raporlarına dayanılarak verilen binalar hakkında bir yıkım kararı olması durumunda idari yargıda dava yoluna gidilmelidir. Bu durumda idari yargıda açılacak davanın süresi, yıkım kararının bina malikine tebliğ edildiği veya mahalle muhtarlıklarında askıya çıkarıldığı tarihten itibaren başlamaktadır. Hasar tespit raporuyla beraber yıkım kararına karşı açılacak davalar taşınmazın bulunduğu yer Valiliği hasım gösterilerek açılmalıdır.
Her ne kadar kanun ve yönetmeliklerde hak sahipliği için binası ağır hasarlı veya yıkık olan kişilerin yapılacak bina veya verilecek inşaat kredilerinden yararlandırılacağı belirtilse de, hak sahibi olmak için verilen talep ve taahhütname hasar durumlarına bakılmaksızın verilir ve başvuru idare tarafından değerlendirmeye alınır. Binasının ağır hasarlı olduğunu ve bundan dolayı hak sahibi olması gerektiğini düşünen vatandaşlarımızın bu talep ve taahhütnameyi binaları hasarsız, az veya orta hasarlı olarak tespit edilmiş olsa bile vermek zorundadırlar. İdare tarafından hak sahipliği başvuruları değerlendirilir ve başvurusu reddedilen kişilerin 15 günlük itiraz süreci başlar. Bu itiraz Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yapılmalıdır. Bu itiraz süreci de olumsuz sonuçlanan vatandaşlarımızın bu başvurunun kendilerine tebliğinden itibaren dava açma süreleri başlamaktadır. Hasar tespit raporuyla beraber hak sahipliğinden yararlandırılmamaya ilişkin idari yargıda açılacak davalarda hasım olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gösterilmelidir.
4539 sayılı[4] KHK ve Adli Yardım m. 3’ te ‘’ Doğal afete maruz kalanların istemleri halinde, afetten kaynaklanan hukuki uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin her türlü dava ve işlemlerde adli müzaheret hükümleri uygulanır.
Ancak, doğal afete maruz kaldığını beyan edenler bakımından 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 465 ve 468 inci maddelerindeki delil gösterme ve şahadetname verme şartları aranmaz.
…’’
Yukarıda belirtilen kanun hükmü uyarınca dava yoluna gidecek avukat meslektaşlarımızın veya vatandaşlarımızın dava açarken dilekçelerinde bu durumu belirtmeleri durumunda yargılama giderlerinden muaf tutulacaklardır.
Av. Nisa ŞEKEROĞLU
----------------
[1] Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun
[2] Afet Sebebiyle Hak sahibi olanların tespiti hakkında Yön. m. 3 : Bu yönetmelikte yer alan ‘’Hak sahibi ‘’ deyimi, afetzedelerin, yıkılan veya ağır hasar gören binalarla olan mülkiyet ilişkilerini ve yeniden yapılacak binalardan veya verilecek inşaat kredisinden yararlanabilme durumlarını ifade eder.
[3] 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu
[4] Doğal Afet Bölgelerinde Afetten Kaynaklanan Hukuki Uyuşmazlıkların Çözümüne ve Bazı İşlemlerin Kolaylaştırılmasına İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabulü Hakkında Kanun